Skip to content
  • 0 Votes
    10 Posts
    53 Views
    ictenlikI

    sağnık umut
    umutçuksu sevimseyiş
    ağlamsı gülemsi umutkanlık

    derin dinlenen durgun durultu
    dupduru dinlenen derin serinlik
    depderin durulan dinlenik sakinlik
    dupdurgun semleyen dipdingin semliyiş

    sev sev sevseyiş
    sevleyiş sevleyiş

    uçu yayık derin uzam

    ısıyacaklı sevinçseyiş
    sımsıcayaklı umutsayış
    depderin sevişseyiş
    ımılık umutlamsayış

  • 1 Votes
    17 Posts
    45 Views
    K

    @Efruhte
    Niyeymiş, geçen ömrüm hiç hayırsız değildi aslında. 🙂
    Bu arada teşekkür ederim.

  • 0 Votes
    17 Posts
    51 Views
    ictenlikI

    @bagimsizkoala, içinde söyledi: BİLİM&EDEBİYAT

    Sevgili @ictenlik fikirlerin için minnettarım. Gerçekten çok yardımcı oldunuz. Bunlardan şeyi düşündüm. Büyük duvara monteli bir çark. Önünden geçerken durup incelenmeli şeklinde üstlerinde ekler çarkın içinde kök halinde kelimeler. her çevirmede köklere eklenen ekler ile oluşan kelimeler. Tabi üzerine daha fazla fikirle çalışılabilir.

    Sevgili bagimsizkoala ilginç görünüyor. Umarım çocuklar mutlu olur ve bunu sever.

  • velev ki söyledim...

    Sizin Köşeniz
    13
    1 Votes
    13 Posts
    174 Views
    V

    Hayatımız,ifade edemediğimiz duyguları sırtlanmakla geçiyor.
    Konuşmanın bir şeyi değiştirmeyeciğine bizi inandiran insanların varlığına susmakla...
    Unutmadığımız geçmişin yükünü omuzlarımıza yük etmekle...

    Bir yaşamalık hayatımız var.

    Ona bile kendimizi sığdıramıyoruz.

    Sevgisizlikten birbirimizi kırıyoruz, kırılıyoruz.

    Böyle böyle tükenip gidiyor hayat...

    Ve insan mütemmim cüzünden ayrı, yarım kalmışlar mezarlığına gömülüyor.

    Bedelini tüm insanlık ödüyor .
    -velevki-

    https://youtu.be/TEp6ZZy8YxQ?feature=shared

  • 0 Votes
    2 Posts
    65 Views
    kâfir imamK

    Erkeklik veya cesaret handikapı bu toplumda çok var. Bu yüzden bir türlü doğruyu bulamıyorlar.

    Örneğin herkes çok dürüst çok namuslu çok ehlaklı ama gel gör ki kimse patronla ters düşmek istemez. Çünkü parası kadar ehlaklıdır, namısludur.

    Bir söz var or**pu namustan bahsediyorsa parayı beğenmemiştir.

  • 2 Votes
    1 Posts
    48 Views
    No one has replied
  • 1 Votes
    15 Posts
    135 Views
    D

    Baruta benzettiğim hormonal kokteyli biraz açayım. Bu kokteylde tüm hormonlar var. Karmaşık bir kokteyl. Çok karmaşık ve şırınga ile enjektesi olanaksız bir formül. Hiç bir aşığın kimyası da başka bir aşıkla aynı değil. Bunlar hep hormon analizleri ile bahsettiğim araştırmada ölçüldü. Hormonların görevleri de karmaşık, basit değil. Örneğin aşk iksiri olarak bilinen oksitosin hormonunun çok farklı işlevleri de olduğu belirlendi. Ver damardan sentetik oksitosini aşık olsun şeklinde bir şey olmuyor.

    Çok da fazla hormon türü var. Bunların işlevleri net değil. Kişiden kişiye de etkileri farklı. Örneğin serotonin geri emilimini bloke eden antidepresanların etkileri hiç bir kişide diğeri ile aynı standart etkiyi göstermiyor. Çok farklı tepkiler olabiliyor. Birini gerçekten teskin ediyor, birinin ise intihar eğilimini bile tetikleyebiliyor.

    Hasılı duygu kimyamız son derece karmaşık.

  • Öykümsü

    Tarih & Edebiyat
    1
    1 Votes
    1 Posts
    115 Views
    No one has replied
  • 0 Votes
    1 Posts
    115 Views
    No one has replied
  • 0 Votes
    5 Posts
    149 Views
    D

    Sümer dili elbette sadece bir tarih konusu, bunu konuşacak kimse yok. Sümerce taa Akadlar döneminde tarihe karışmaya başlamıştı. Fakat nasıl ortaya çıkarıldı, Akadçaya da geçen ve tüm bölge dillerine geçen sözcüklerinin izi sürülerek.

    Türkçe dahil tüm bölge dillerinde Sümerce sözcükler yaygın. O bakımdan Sümerce yaşıyor ve konuşuluyor aslında ama dil konusu elbette çok karmaşık bir konu. Tüm dillere karışmış, dağılmış erimiş ve unutulmuş. Buna yaşıyor da diyemezsin ölü dil de diyemezsin.

    Hani dinozorların nesli bir bakıma tükendi ama kuşlar onların devamı, aslında nesilleri tükenmedi gibi bir şey. Bunlar karmaşık olgular ve her türlü tartışmaya da her zaman açık olacak konular.

  • 3 Votes
    2 Posts
    172 Views
    bagimsizkoalaB

    @phi
    Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken ya da uyurken, seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim?

    Kafka'nın derin sözlerinden oluşan Milena Jesenska'ya yazdığı mektupları içerir. Bu mektuplar bize Milena sayesinde ulaşıyor. Milena, toplama kampında öldürülmek için yakalanmadan önce bu mektupları arkadaşına veriyor ve bu şekilde bizlere ulaşmış oluyor.

    Sonlara doğru biraz sıksa da kesinlikle okunması gereken bir kitap. Gerçek ve derin aşkı bu mektuplar sayesinde daha iyi anlayabiliyorsunuz.

  • 2 Votes
    5 Posts
    174 Views
    K

    Bu deyim bir hayli popüler olmakla beraber, bizim diyarda sıkça kullanılır. Kökeni hakkında başka hikayeler de var. Kapının zıvanasıyla ilgili.

  • 1 Votes
    2 Posts
    146 Views
    nejdet evrenN

    Boşa Yazdım

    Boşa yazdım
    An için
    Doluya yazdım
    Gün için
    Boş dolmadı
    Gün ağardı
    Kim bilir
    Bir gün
    Şah damarından
    Kıskıvrak
    Bir can
    Yakalar
    Sen değil
    Senden ötesi
    Anlayacak beni
    Ve o gün
    Ne ben ne de sen
    Olmayacağız...
    11 ocak 2020 /Akarca

  • 2 Votes
    2 Posts
    110 Views
    nejdet evrenN

    @bagimsizkoala ,
    ../
    Stabilize yolda tıngır mıngır ilerleyen, kah patinaj yapıp sağa sola savrulan mini otobüs yol ayrımında durdu. Sadece bir yolcu indi, otobüs bagajından çıkardığı tahta çantası ile belli belirsiz farkedilebilen patika bir yola koyuldu. Karanlık henüz çökmemişti; inceden inceye kar serpiştiriyordu. Bahar aylarında sıkça kullandığı için yolu ezberinde zaten biliyordu ve mevsim itibariyle yerde 30-40 cm kar olsa da yürümeyi, hele hele karda yürümeyi çok severdi. Köye varması için 5 km gibi bir yol vardı önünde ve tempolu yürürse 1 değilse 2 saatte varırıdı. Rodrigo’nun gitar konçertosunu duyduğu günden beri o ezgiyi mırıldanır, ıslık çalmayı dener ve bıkmadan usanmadan yinelerdi. Bir ıslık eşlik ediyordu ona ve uçsuz bucaksız beyaz örtünün ortasında yapayalnızdı. Kepi, eldivenleri, atkısı en çok sevdiği kırmızı rengindeydi. Çocuklarını düşündü; tezek sobasının başında analarını çekiştiriyor olmalılar diye geçirdi içinden. Ufaktan bir esinti oldu; ardından şiddetini arttırdı ve kar yağışı tipiye döndü; taneler yukarıdan değil yandan, soldan sağdan önden arkadan yüzüne gözüne elbiselerine çarpıyor; kendi fısıltısını hisettiriyordu. Aydınlık ta aynı tempoda hızla kararıyordu; “adımlarımı açmam gerek” diye geçirdi içinden. Şimdi daha hızlı yürüyordu, ıslığı bırakmış, düşlerinden sıyrılmış biraz da endişelenerek bir an önce varmaya odaklanmıştı. Tipi hızını azaltmıyor içine içine işliyordu. Dizlerine kadar kara saplandığını soluklanmak için durduğunda fark etti. Beyaz örtü tüm izleri alıp götürmüş, karanlık ufuk çizgisinde yitmişti. Ahmed Arif’in şiiri takıldı diline “Bak bıyıklarım buz tuttu/ üşüyorum da”...Bir sıcak çorbaya neleri vermezdi?...Ufka doğru baktı, soluna sağına baktı lakin hiçbir iz , hiçbir karatı, hiçbir ses yoktu; fırtınanın fısıltısı ninni söyler gibiydi. Durmanın hiçbir yararı olmayacaktı; tek bir düz çizgide yürümek dışında şansının kalmadığını biliyordu...Düşündü, düşündü, düşündü; 90 derecelik açıyla sola döndü ve yürümeye başladı. Aç çakalların ulumaları duyuluyordu; yine Arif’den bir dize geçti içinden “bunlar engerekler/ bunlar çıyanlardır/ bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır/ tanı bunları/ tanı da büyü”..Cebinden kösteğini çıkardı ve 3 saate yakın yürüdüğünü anladı. Kar dizlerinin üzerinde ve tipi her yanını kuşatmış, alabildiğine savuruyordu; iliklerine kadar üşüme hissine kapıldı; gözleri kararır gibi oldu; “hayır, hayır” dedi içinden, uyku asla yok, durmak asla...Çantanın ağırlığından kurtulmak istedi ve çocukları için aldığı tüm öykü kitaplarını çantayla birlikte karlar içine bıraktı; nasıl olsa kar eriddiğinde geri gelir alırdı...Can derdi hiçbir şeye benzemez...Kar beline kadar yükselmişti, artık düşe kalka ilerleyebiliyordu...”eyyy hawwaaarrrrr!” diye bir çığlık attı, yığıldı..Güneş ne kadar da yakıcıydı; öğle uykusuna davet edercesine mahmurlaştırıyordu. Renk renk çiçekler vardı etrafında ve cıvıl cıvıl oynaşan çocuklar; bir çocuk koşarak geldi yanına ve ellerini uzattı, sımsıcak dokundu...

    Her yerde aradılar, 3 ay sonra çantasının üzerine kapaklanmış uyurken buldular...

  • Yunus Emre

    Tarih & Edebiyat
    1
    3 Votes
    1 Posts
    98 Views
    No one has replied
  • 6 Votes
    3 Posts
    129 Views
    smileS

    @Mertaşkın teşekkür ederim.

  • 3 Votes
    5 Posts
    151 Views
    FidesF

    Çok güzel bir paylaşım, silgi mi, kalem mi, defter mi, kitap mı olmak isterdiniz?

  • 2 Votes
    1 Posts
    127 Views
    No one has replied
  • 2 Votes
    1 Posts
    1k Views
    No one has replied
  • 1 Votes
    1 Posts
    252 Views
    No one has replied