Skip to content
  • 0 Votes
    2 Posts
    16 Views
    K

    UNESCO, öğrenilmesi en zor 10 dilin bir listesini derledi:
    Çin mandarinası
    Yunanca
    Arapça
    İzlandaca
    Japonca
    Fince
    Almanca
    Norveççe

  • 1 Votes
    1 Posts
    56 Views
    No one has replied
  • 0 Votes
    3 Posts
    83 Views
    kâfir imamK

    Ermenilerin yoğun olduğu bölgeler Erzurum , Gürcistan, Kars, ağrı

    Pontus rumlarının yoğun olduğu bölgeler RİZE, TRABZON, Gümüşhane, Kastamonu

    Zararlı cemiyetlerin kuruluş merkezleri de buralar zaten. Kurtuluş Savaşı'nda hiçbiri işgale karşı direnmemiştir. Düşmanın önünden kaçıp İstanbul'a kadar gelmişlerdir. Bu yüzden de İstanbul'un demografik yapısında yukarıdaki iller ağırlık gösterir.

    Cumhuriyetin ilanından sonra çoğusu Kemalist-ülkücü, alevi - Bektaşi, Sünni - tarikatçi veya Kürtçü kılığı altında faaliyetlerine devam etmişler.

    Azınlık psikolojisi olarak yada döneklik psikolojisi olarak hep aşırıya kaçmışlar aleviden çok alevi , türkten çok daha türk , müslimandan çok daha dinci ve KÜRTLERDEN DAHA KÜRTÇÜ olmuşlardır.

    Ancak elebaşları dış bağlantılarını kaybetmemiştir. Örneğin fetö...

    Veya cüppelinin cüppesindeki İngiliz kraliyet arması...

    Bugün neredeyse hepsi siyasi çatı altında toplanmışlardır.

    Cumhuriyete düşman olmalarının tek sebebi Türklerle eşit olarak yaşamak istememeleridir. Çünkü Osmanlı onlara bol miktarda imtiyazlar ayrıcalıklar tanımıştır. Osmanlı sarayı ve ordusu neredeyse tüm ihtiyaçlarını çok yüksek fiyatlarla yahudi , Rum ve Ermeni tüccarlardan sağlamaktaydı. Tıpkı günümüzde ballı ihaleler ile zengin edilen hemşehriler gibi.

    Devşirme akrabaları ile dolu olan saray onların geçim kaynağı idi. Aslında kendi aralarında halka karşı ırkçılık yapıyorlardı.

    Tıpkı günümüzdeki gibi çiftçi kendi ürününü pazara getirip satması yasaktı. Bunun yerine mısır çarşısı veya Unkapanı gibi merkezlerde bulunan Rum veya Ermeni tüccarlara SATMAK ZORUNDAYDI.

    akp ve destekçilerinin Osmanlı sevgisi bu yüzden olabilir mi? Durumdan habersiz zavallı vatandaş ise halifelik din Allah gibi sözlerle kandırılmaktadır. Tıpkı Osmanlı devletinde olduğu gibi. Allah için savaşın haaa diyorlardı ama aslında saray için ölün ki saray tüccarlarına yeni ticaret yolları açılsın demekti bunun anlamı.

    Şimdiki dünya düzeni de çok mu farklı ?

    1960 yıllarına kadar cumhuriyetin etkin mücadelesi ile bu zararlı cemiyetler kendi tabanlarını oldukça kaybettiler.

    Ama sonra dış güçler etkisine girmeye başlayan cumhuriyetimizde yeniden elebaşları dış destek bulmuşlardır. Ama artık eskisi kadar açıkça probaganda yapamamaktadırlar. Bunun yerine ülke etnik değerlerine karışarak fitne çıkarmaya çalışmaktadırlar.

    İlginçtir ki Türkiye'deki sözde Türkçülük liderleri ile sözde Kürtçülük liderleri akrabadır.

    İlginçtir ki Türkiye'deki sözde siyasal İslam liderleri ile azınlık dini cemaat liderleri akrabadır.

    Kendi tabanlarını büyük ölçüde kaybetmelerine rağmen akraba liderler bir araya gelerek yapay karışıklık , kontrollü kaos ile düşmanlıklarını devam ettirmektedir.

  • 0 Votes
    2 Posts
    46 Views
    kâfir imamK

    @TENTEN yarı iletkenlerin bulunması insanları büyük bir yükten kurtardı. Kablolar artık devre kartlarının üzerindeki mikro çizgiler haline geldi.

  • 0 Votes
    1 Posts
    86 Views
    No one has replied
  • 1 Votes
    3 Posts
    106 Views
    D

    Şimdi taarruz öncesini bir kez daha değerlendirelim: Yunanlılar tüm Ege bölgesi sınırını korumak zorundaydılar. Türk taarruzu 700 kilometrelik hattın herhangi bir yerinden veya tamamından olabilirdi. Esasen Yunanlılar geniş bir cephe taarruzu bekliyorlardı. Atatürk de bunu biliyordu. Kuvvetinin büyük çoğunluğunu, neredeyse tamamını Afyon civarına topladı. Bu büyük riskti. Afyon da çok iyi tahkim edilmiş! Mayınlar ve dikenli teller kat kat. Ya herru ya merru. Başarısızlık durumunda tam bir yenilgiye uğramak kaçınılmazdı.

    Yunanlılar Türk ağırlık merkezinin Afyon'a toplandığını öğrenselerdi önlem alırlardı. Tüm kuvvetleri ile taarruzu karşılasalar başarılı olabilirlerdi. Atatürk cephe savaşı yerine yarma harekatı planlamıştı.

    Afyon civarına biriken gücün büyük kısmı da güneyden, dağlık bölgeden Tınaztepe'ye taarruz edecekti. Yunanlılar böyle bir çılgınlığa ihtimal vermiyorlardı. Taarruzu Afyon doğusundan bekliyorlardı. Türk ordusu dağlık araziden üstelik yüksek bir tepeye taarruz edemezdi. Buna gücü yoktu. Yunanlıların iki ağırlık merkezi vardı. Afyon ve kuzeyinde taarruza açık uzun bir hat. Atatürk yarma harekatı ile bu iki ağırlık merkezini ayırdı. İrtibatlarını kesti ve neler olduğunu anlayamadılar. Türklerin Tınaztepe'ye beklenmedik taarruzu ve tepeyi ele geçirmeleri ile şok oldular. Yunan savunması yarılınca büyük panik oldu. Diğer Afyon doğusundaki kuvvetler de taarruz edince Yunan kuvvetleri bölünerek irtibatları kesildi. YUnanlılar Çiğiltepe'yi de kaybedince, ki Atatürk Albay Reşat'a Tınaztepe ele geçirilir geçirilmez Çiğiltepe'ye saldırmasını ve ne pahasına olursa olsun ele geçirmesini emretmişti. Albay Reşat söz verdiği saatte ele geçiremediği için tabancası ile intihar etti. Yarım saat sonra Çiğiltepe ele geçirildi. Görev başarılamadığı için komutanlarının intihar ettiğini duyan askerler ölüme koşarak makineli tüfek ateşi altında büyük bedel ödeyerek Çiğiltepe'yi aldılar.

    Bu anda Yunan ordusu çekilmeye başladı. Epeyce çekildikten sonra mevzilendiler. Burada da indirici darbeyi yediler. Başkomutanlık meydan savaşı sonucu belirledi. Artık bozgun halinde kaçıyorlardı. Fakat kovalayan sadece 1500 atlı idi. Piyadeler bitikti, kovalamaları olanaksızdı. 1500 atlı elli bin kişiyi önünde sürdü. Ama artık bir daha durmayı ve mevzilenmeyi göze alacak durumda değillerdi. Tek amaçları gemilere binip kaçmaktı. Hiç bir komuta kademesi yoktu, hepsi canını kurtarma telaşındaydı.

    Etkili bir komuta olsa, piyadelerle ara açılınca 1500 atlıya karşı bir saldırı denemesi yapabilirlerdi. Piyadeler yetişemezdi, çok yıpranmışlardı. Ama sonuçta bu da Yunanlıların tamamen imhası ile sonuçlanırdı. Çünkü gerideki piyadeler 150 bin kişiden fazlaydı. Türk tarafı çok da ağır kayıp vermemişti. Sonuçta Başkomutanlık meydan savaşı sonunda Yunan kaybı Türk kaybının on katıydı. Yetiştikleri anda Yunanlılar komple imha!

    Fakat yani sonuçta at da yorulur, sürekli koşamaz. Yunanlılarda ise kamyonlar var. Kamyonları cepheye sürecek değiller, bunlar sağlam kalmıştır ve atlarla kamyonları yakalayamazsın. Kaçanlar canlarını kurtardılar. 1500 süvari bunlara ancak yetişmeye çalışabilirdi, yetişemezlerdi.

    Türk ikmali o kadar sınırlıydı ki, Afyon'dan İzmir'e yayan bir gidin bakayım nasıl oluyor? Hem de çetin bir savaşın ardından! Bu sınırlı ikmal yüzünden Yunanlıların gemilerle kaçırılması günlerce sürdü. İngiliz gemileri de Yunanlıları toplayıp kaçırdı. Gemilere binmeden önce evleri hep ateşe verdiler. Yangınlar günlerce söndürülemedi.

    Yine de 225 bin Yunanlıdan ancak elli bini ülkesine sağ dönebildi.

  • 0 Votes
    8 Posts
    198 Views
    kâfir imamK

    @TENTEN biz Türkiye'de yaşıyoruz ve bu tür konular din örtüsü altında yaşanıyor. Önce bu örtüyü kaldırmamız gerekiyor.

    Diğerlerinin Ateist olup olmadıkları tartışılır . Ama bu onların akıl sağlıklarını tartışılmaz yapmıyor. Yani ben ateistim benim hayatımı tartışamazsın diyemez kimse. Bir şeyhin kızının altı yaşında ilişkiye zorlanmasını tartışamazsın hatta şeyhin dindarlığını bile tartışamszsın.

    İşin komik tarafı ateist olduğunu söyleyenler sapık isteklerini ateist Hollanda'da yapamıyor bunun için müslüman bir ülkeye gitmek zorunda kalıyorlar.

    Tıpkı Avrupa elitlerinin çocuk pornosu için Dubai'ye gitmesi gibi.

    Şimdi din örtüsünü çektiğimizde konuları daha sağlıklı tartışma olanağı elde ediyoruz. Hıyarın teki çıkıp da ama Allah böyle emretmiş demiyor.

    Her türlü toplumda ve inançta sağlıksız beyine sahip insanlar olabilir. Önemli olan bunu müslümanlar gibi savunmamak .

    Umarım farkı anlamışsındır.

    Şimdi gel çocuk pornosunu kadınların teşhirciliğe olan eğilimi üzerinden tartışalım desem beni çağdışı ilan ederler.

  • Dünyanın en zengini

    Tarih & Edebiyat
    4
    1 Votes
    4 Posts
    148 Views
    D

    Tam bu yorumu yazmamın üzerine Polanya'dan 28 ton Nazi altınının bir eski sarayın bahçesine üç metre derinliğe gömülmüş olarak yeraltı sonarı ile belirlendiği haberi geldi. Haber tarihi 3 Ağustos.

    Altınların gerekli yasal prosedür tamamlanıp 1 Eylülde çıkarılması bekleniyor.

    Bu güne kadar bulunabilen altınlar holokost mağduru ailelere dağıtıldı. Bu kez ne yapılacak bir açıklama göremedim.

  • 0 Votes
    5 Posts
    149 Views
    D

    Sümer dili elbette sadece bir tarih konusu, bunu konuşacak kimse yok. Sümerce taa Akadlar döneminde tarihe karışmaya başlamıştı. Fakat nasıl ortaya çıkarıldı, Akadçaya da geçen ve tüm bölge dillerine geçen sözcüklerinin izi sürülerek.

    Türkçe dahil tüm bölge dillerinde Sümerce sözcükler yaygın. O bakımdan Sümerce yaşıyor ve konuşuluyor aslında ama dil konusu elbette çok karmaşık bir konu. Tüm dillere karışmış, dağılmış erimiş ve unutulmuş. Buna yaşıyor da diyemezsin ölü dil de diyemezsin.

    Hani dinozorların nesli bir bakıma tükendi ama kuşlar onların devamı, aslında nesilleri tükenmedi gibi bir şey. Bunlar karmaşık olgular ve her türlü tartışmaya da her zaman açık olacak konular.

  • 2 Votes
    5 Posts
    174 Views
    K

    Bu deyim bir hayli popüler olmakla beraber, bizim diyarda sıkça kullanılır. Kökeni hakkında başka hikayeler de var. Kapının zıvanasıyla ilgili.

  • Siz ne düşünüyorsunuz?

    Locked Solved Soru & Cevap
    2
    2 Votes
    2 Posts
    136 Views
    TENTENT

    Genetik hastalıkları olmalı.

    Başka bir açıklama bulamıyorum.

    Ceset çabucak çürüdü; Hastanenin cerrahları onu parçalamayı reddetti. [20] Ancak Tessier, Tarrare'nin kendi içinde normdan nasıl farklı olduğunu öğrenmek istedi ve altın çatalın gerçekten içine yer alıp almadığını merak etti. [20] Otopside, Tarrare'nin gırtlağı anormal derecede geniş bulundu ve çeneleri açıldığında cerrahlar geniş bir kanaldan mideye doğru görebiliyordu. [21] Vücudunun irinle dolu olduğu,[17] karaciğeri ve safra kesesinin anormal derecede büyük olduğu[17] ve midesinin ülserle kaplı[11] ve karın boşluğunun çoğunu doldurduğu bulunmuştur. [17][20] Çatal bulunamadı. https://en.wikipedia.org/wiki/Tarrare

    Tarrare' ye bakarken bu kişileride buldum.

    https://tr.wikipedia.org/wiki/Charles_Domery

    Pika olarak bilinen bir yeme bozukluğu vardı, bu da büyük ölçüde besleyici olmayan maddelere yönelik iştahla karakterize psikolojik bir bozukluktur. Doktorlar Lotito'nun midesinde ve bağırsaklarında kalın bir astar olduğunu ve bu astarın yaralanmadan keskin metal tüketimine izin verdiğini belirledi. [4] Lotito'nun ayrıca alışılmadık derecede güçlü sindirim suları vardı, yani olağandışı malzemeleri sindirebiliyordu. Bununla birlikte, muz ve haşlanmış yumurta gibi yumuşak yiyeceklerin onu hasta ettiği anlamına da geliyordu.
    https://en.wikipedia.org/wiki/Michel_Lotito

  • 0 Votes
    4 Posts
    165 Views
    K

    Türkiye, diğer adıyla Anadolu veya küçük Asya, konumu itibarı ile çok zengin tarihe geçmişe sahip olma özelliğinden dolayı, bölgenin neredeyse her tarafında tarihi kalıntılara rastlamak mümkün. Buna rağmen bu paha piçilmez zenginliği pek önemsemeyen bir milletiz.

    Tarihi eser kaçaklığı hălen çok yaygındır, arkeoliji alanlar rant kavgası yüzünden sular altında bırakılmakta, yapılan restorasyonlarda gereken itina/özen gösterilmiyor.

    Devlet, arkeolojiye ve arkeoloğlara gereken maddi desteği sağlamıyor. Çoğu arkeolji alanları yabancıların destekleri sayesinde ilerleyebiliyor.
    Bununla ilgili güzel bir reportaj var:
    https://kayiprihtim.com/roportaj/arkeofili-soylesi/

  • Çanakkale Geçilmez !

    Tarih & Edebiyat
    9
    3 Votes
    9 Posts
    235 Views
    D

    Şimdi bir hikaye daha anlatılıyor bir reklamda, yani tam tipik by halkın her duyduğu hikayeye inanma huyunun alameti!

    Neymiş Çanakkale'de subay topun üzerini örtecek kefen bulamamış!

    Bir kere İslam'da savaşta ölenler şehit kabul edilir ve yıkanmaz, kanları şerefleri sayılır ve kefenlenmezler. İslam'ı bilmeden İslam satmak hastalık haline geldi.

    Bunu geçtik kefenden top örtüsü yapılmaz. Burada top var düşman bakın diye örtü mü yapılır? Kamuflajlı olması gerekir olacaksa. Tozdan korumak için filan da değil, gizlemek için örtülür.

    Baştan sona uydurma bir hikaye ve ofsayt bir reklam. Böyle halka böyle aldatılmak kandırılmak kerizlenmek yakışır. Yıllardır yapılan da bu.

  • 4 Votes
    3 Posts
    192 Views
    kâfir imamK

    @kâfir-imam, içinde söyledi: Yakın Tarihte Kadınların Şapka Takmaları

    @bagimsizkoala, içinde söyledi: Yakın Tarihte Kadınların Şapka Takmaları

    Yani eski şapka iğnelerinin feminizm tarihinin bir parçası olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

    Femizm sana şapka satan sana modayı dayatan şirketin adıdır. Bunu da aklımızdan çıkarmıyoruz. Kadınlar kapitalizmin vites kutusudur.

    Bırakın artık giysi üzerinden ideoloji üretmeyi. İdeoloji beyinle ilgilidir orayı çalıştırmak gerek. Yoksa bu işin rengi giysisi yada modası yok.

  • Yunus Emre

    Tarih & Edebiyat
    1
    3 Votes
    1 Posts
    98 Views
    No one has replied
  • 3 Votes
    4 Posts
    194 Views
    D

    Yunan felsefesinin özü, evreni idelerle açıklamaya çalışan Platon ile nedensellikle (atomlarla) açıklamaya çalışan Demokritos arasında çıkan çatışmadır.

    Roma felsefesi Demokritos'u bu savaşta üstün getirmekte başarısız olmuş ve tanrılara, sonra da teke indirilen tanrıya teslim olmuştur.

    Roma'nın bu başarısızlığı, din karanlığında bilim şafağının sökmesini Ortaçağ boyunca engelledi. Aydınlanma çağı tam bir Demokritos nedenselliği de ortaya koyamadı. Deist bir hareket olarak gelişti.

    Dünya tanrının tümden yok edileceği ateizm şafağını bekliyor. Ölümsüz lider Demokritos hâla aydınlık güçlere yön veriyor.

  • Ok yaydan çıktı

    Tarih & Edebiyat
    13
    4 Votes
    13 Posts
    306 Views
    L

    @bilgisezgi

    Bir yakınımın dinlediği koyu Atatürkçü bir bayan vardı bugün. Türkiye'Nin NATO'da olmasını Osmanlı İmparatorluğunun ülke savunmasını Alman subaylara bırakması ile kıyaslıyordu.

    NATO'ya karşı olumsuz düşünceler her ülkede var. Örneğin Norveç ve Fİnlandiya soğuk savaşta bile NATO'ya girmedi. Ama bu iki ülke şu anda NATO'Ya başvuru yaptı. Artı NATO'Ya zaten üye ülkelere Amerikadan / Almanya'dan önemli asker ve silah transferleri yapıldı.

    Yani bu sizin adamınız NATO'yu zayıflatmak istediyse çok kötü bir devlet adamı. Çünkü NATO'nun önemi 1991'den beri çok azalmıştı. Hatta Donald Trump'a kalsa ittifak belki tasfiye edilecekti ama, Putin Ukrayna'ya saldırarak birden bire ittifakın önemini arttırdı. Almanya'nın 1945'den beri ilk defa %5 savunma bütçesi var artık.

    Bir kötü haber daha: Türkiye'nin de önemi arttı. Yani artık bizi de gözden çıkaramazlar çünkü bizim askeri gücümüz ve jeostratejik konumumuz yeniden önemli hale geldi. Hem AB, Hem de NATO için önemliyiz. O yüzden bu iki güç Türkiye'deki siyasal islamcı oluşumlara gelecekte daha az göz yumacaklardır.

    Demek istediğim: - Tamam kimse istemez NATO gibi bir oluşummu. Belki Türkiye bile istemez. Ama biz Kore savaşına niye girdik o zaman?

    Çünkü Nükleer silah yok. NATO temelde Nukleer savaş tehtidine karşı var edilmiş savunma amaçlı bir ittifaktır.

    Rahat edin diye söylüyorum: Yeni teknoloji misiller ABD'den fırlatıldığında da Rusya'Yı çok kısa zamanda vurabiliyor. Yani neyin kavgasını yaptığımızı da bilelim. Türkiye'deki nükleer silahlar 90'Lı yıllarda tasfiye edildi diye biliyorum. O olmasa kutuplardaki denizaltılardan da (Her iki ülke de) nükleer füze fırlatabiliyor.

    Ukrayna'Nın durumu da Norveç ve Filandiya ile aynı. BU ülkeler kendileri Ruslardan korktukları için NATO'ya başvurabilirler. BUna kendileri karar verecekler.

    Ve şu anda herkes Putin'İn saldırısının yanlış olduğunu düşünüyor. B.M.'de Belarus ve Rusya dahil sadece 5 ülke Rusyanın saldırısını haklı buldu.

    BU çağın vebası da dezenformasyondur. Yani kedileri tıraş edip sıradan cahil halka bunları tavşan diye yutturmaktır. Ben bu konuda çok dikkatliyim.