Kısa Yazılar __
-
En çok kırıldığı yerden , doğrulmasını bilebilmeliydi insan. Elindeki dalı , kırıldığı yerinden daha çok kırmaya çalıştı orta yaşlı adam. Kırdıkça ,çıkardığı o sesle daha çok canını, kendi canını acıtmak istiyordu. Ağlasa ,ah bir ağlayabilse . Bir kere denilmiş ,erkekler ağlamaz diye. Erkeklik var ya serde . Yaş akınca gözden ,bakışlar altında ezilmek .
Kaç defa kalbinden gözyaşları dökmüştü oysa.
Kaç dal parçası daha gerekliydi ? Daha çok acıtabilmek için canını. Bir kere inkar etmek yapışmaya görsün ,insanın yakasına . Acıyı da sevinci de inkâr eder.
Savaşmak .. Ya bir dal parçası ya da fikirle olur. Dal parçasini kırdıkça , fikri inkar ettikçe can acır.
İnsan ,canını bu kadar niçin acıtmak ister ki ? -
Yorgunum . Sadece yorgunum dedi yaşı kırklari aşmış adam . Gözlerindeki ıslaklık hangi yıllardan kalma. Öylesine ıslak ,öylesine taze. Pişmanlıklar ,yorar insanı. Üzerinde bir de sevda yorgunluğu varsa ,daha çok yorar ,hırpalar ,ezer geçerdi.
Belki de hiç seven olmamıştı ,onun sevdasına tutkunluğu gibi. Ya da sevip ve sevildiğini bildiği halde , terketmek zorunda kalmanın en ağır yorgunluğuydu bu. İçindeki açlık öyle büyüktü ki, ne ile doldurursam boşanır diye endişe etmiyor da değil de hani. Bu kadar büyütmemeli hiçbir şeyi . Hele de sevda dediklerini.
Sen kırk yaşlarını geçmiş adam . Arkasında
gözü kalanlardan olma. Pişmanlığın bugünlerden yana olsun. Yorulduğun da soluklanacağın ,helalinin , dizlerine başını koyamadığın için... -
Üstesinden gelmek , neyin üstesinden gelmiyoruz ki . Taş gibi sözcükler , ölümler ,ayrılıklar ,hüzünler ... Kimbilir kaç kez taş kesildi ruhumuz . Duyarsız ,umursamaz ,unutkan...
Ama hep acıdı ruhumuz . Taş kesilirken de acıdı . Taş kesildiğinde de acıdı. Yaşamayı öğrenmek bu denli zordu.