Serbest Çalakalemler
-
Başlangıçlar
Dile gelmemiş sessiz kalış; dile/yazıya dökülmemiş düşün aslında sessiz kalış ve suskun oluş değildi. Düşünmek zaten konuşmaktı ..
İnsan..
Oğlu ve kızı ve kendi soy/boy olarak insan adı alan yabancı. Doğadan kopuk, kendi birleşikliğinden ayrık yarım yamalak tür. Kavgacı, hırçın, pasif ve çatışmacı.
Doğa
Ev. Yuva. Her şey. Birleşik olarak varlık evi.
-
Zaman
Askıda kalışlar. Hiç burada yokmuşsun gibi ama hep buradaymışsın gibi olma.
Düşün ve dil..
Düşün ruhun sesidir ve dil ayrıştığımız şey. Dil belleği ve iletişimi bölen çarpıtan sanal gereç. Konuşma için çok fazla sese ihtiyaç yok. Düşünceler konuşabilir ve dil yapaydır.
Duygular
Saf biçimiyle duygular ya dokungaçlar ya notaların ve seslerin gibi
-
Yazmak; düşünce ve duygulara dil denen aracı uygulamak gibi .. Bu yüzden yazmak değişkendir.
İnsan, duygu ve düşücenlerin dile aktarılmış ifadeleri üzerinden diğer insanların duygu ve düşüncelerine dokunmaya ve ulaşıya kalktığında, tanıklık ve bölüştüğümüz insan oluş, bir tür tanıdıklığı arayacaktı. Tanıdıklık dile aktarılanın insan belleği, bilişi, düşünü ve duygusundaki karşılığını arayacaktı ve düşünsel/bilişsel/duyusal eş bölüşmeler olasılığını gözleyecekti ve on da kendi kimliğinin çeşitlemelerini görecekse görecekti..
Yazmak en çok dille oyun oynamaktır.
Yazmak düşünün yelpazelerini ve renklerini savurmaktır.
-
İnsansal yazım/dil üretimi biçimlerinden şiir dışında neredeyse hiçbirini çekici bulmadım ya da aslında sevmediğimi söylemeliyim.
Kendini ifade denen aslında dille ilgili değildir. Kendini en güzel ifade susmadır. Dilin düşüncede susturulmasıdır. Bu ifade biçimi evrenseldir ve bir suskunluk değildir.
Bir taşa -kayaya bizden sonrakiler için bırıkakılabilecek notlar dışında yazma ve dil eylemi şaşaalı bir saçmalık
Şiir, esin, doğaçlama, özgün ve benzesiz üretimler, dille biraz oynama ve bunu sevrek eğlenerek yapma dışındaki yazma ve dil eylemlerinin hepsi zaman yutan saçmalıklar .Esaret nakli ya da döngüsü.
-
Bir kelebeği ve kırdaki papatyaları ve bulutları izlemek çoğumuzu okumaktan eğlenceli ve güzelse o halde niye yazarız?
Kelebeklerin uçmaları merak dolu değildir sadece eğlenceli ya da güzel.
Kurgu olarak merak peşinde koşmayı mı seviyoruz?
Bir besteci sesle ve onun eşikleriyle oynayarak, duyuş yeteneğiyle neler yapabileceğini ve neler üretebileceğini ya da müziği içinden ne kadar duyabildiğini notalar ve besteleriyle gösterebilirdi ve bir düşünür duyuları ve düşünüyle ve hisleriyle ilişkisini sanırım diğerlerimize ancak dille aktarabilirdi ve bu anlamda dil kullanımı denen oldukça esnektir.
Yinede şunu diyebilierdik ki; düşünürün piyanosu dildir.
Felsefe bilgi sevme olarak varoluşumuz ve ontolojiyle uzlaşımızı sağladıktan sonra sosyal sorumluluk olarak arada açılma dışında oldukça kapatılmalı ya da aralıkarla sesi kısılmalıdır. Bir kere bilgi sevgi işiyse o asla soğuk olmamalıdır. Bilgiye karşı sevecenlik uyarmayan üretim ya da aktarım biçimleri ne kadar felsefedir? Bilmiyorum. Dilsel üretim olarak değerliyse değerlidir. Çıktı okunabiliyor ve diğerlerine anlam ifade ediyorsa ..Bilmiyorum..
Henüz kelebek uçusu gibi bir felsefe üretildiğini sanmıyorum. Umarım bir gün olur.
-
Bilgi
Bilgiyle kurulan yapay bağlar var.
Bilgi evrenseldir. Biliş duyuş evrenseldir. İnsandan insana aktarıma gerek olmayan.Eğer Beethoven'san bir noktadan sonra hiçkimseyi duymaya ya da müzik dinlemeye ihtiyaç yok. Müziği bilmen için onu üretmiş olmanda gerekmiyor.
Üretmek için piyano yeter ama bilmen için piyanoya ihtiyaç yok ve beste yapmamış olma bilmemiş ya da bilmiyor olman değil. Beste diğerleriyle paylaşım içindir ve beste için dinleyici önemli. Şan aramayan Beethoven'san dinleyici kulaklar olmadıkça nota hizlamanın anlamı yoktu. Tırmalayıcı sesleri müzik sanan kulaklar seni bezdirdğinde köşene çekilirsin ve dille oynama yeteneğini ölçemeyen ya da onamayan gözlemciye/karşıta üretim anlamsız -
Aktarım aracı olarak dil anlam açığı ya da gözlem aktarım boşluğu bırakmadan nitelikli düşün aktarabilir araç değildir .Düşünce dilden önce ve bağımsız olarak var ve aktarıma ihtiyaç duyulmaksızın devinen, yayılan ve yayınlanandır ya da var olan ve dile çıktılama dışında zaten aktarılmış olandır. Düşünmek -dilden önce- -tümsel- konuşmaktır.
Dil toplumsal beğeni ve onaylanma ihtiyacıyla düşünün çıktısal çarpıtılması dışında da çarpıtmalar ve kapatmalar içeren araçtır. Dürüstlüğün ve içtenliğin tüm tonları katılsa bile sonsuz içten dile düşün-döküm olamaz ya da tüm düşünsel engindeki katmanları sonsuz aktaramazdın. Bakmak görmektir ve özgürleşmiş düşünce kendi özgün renk ve tonlarını barındırır. Gökkuşağını gördüğünde gökkuşağı gördüğünü bilmen gibi olan durumda renklerin boyanmış bir tabloya dönüşmesini aramaya ihtiyaç yok.
Bunun dışında yetenek ölçme ,düşünsel boyut ölçme ya da düşün derinliği yoğunluğu ölçme sınamatikleri ve zabitlerine takılma dışında içerik üretmenliği zor. Bu şuna benzer. Teneke ve arabesk dinleyicileri Beethoven'ı camdan atardı ya da Beethoven kendini özgün müziğiyle teneke çalınan köye katamazdı. Katsa da kulak teneke tınısı yoksunluğu duyacaktı ve teneke sesi saldırısına geçerdi.
-
Dili ve belleği normlaştırılmış, düşünsel kalıpları hizalı uygun düşün adım yürüyen insanlar.
Kendini yapaydan aşkın zeka ya da ileri düşünsel yeti ile eşleştiren insan kendi üretimi yapay zeka tarafından ya da aracılığylla birbirine tam deşifre edilebildiğinde?
Dilsel tüm çıktılamalar normlaşmış kopyaların aynılığı gibi olduğunda bu uygun marş komutuyla ilerleyen asker sürüsü gibi olan bellek ve dil eşitliği! Bu diğerlerini bellek olarak aynılaştırılmış/gruplaştırılmış kopya/klon insan varlıkları gibi hissettiren şey!
Özgünlük nerede?Dilsel çıktılama yapayın ya da toplumun normsal deşifresine indirgenmiş ve bu yolla gözetleniyorsun. Paylaşmak gözetlemek değil. Kendini gözetlenme dışında paylaşıma/birliğe açma istencinde uygun adım marş sürü sadece kendinde ayrışmış düşman görüyor.
Özgün ve her biri benzersiz insan yapılarıyız. Aynılaştırma ve normlaştırma özgünlüğün kısıtlanmasıdır.
İnsan, yapayını özgürlüğüne dek ya da sonsuz geliştirebileceği varsayımında özgünlük asıl dil belleksel norm olmalıydı.
Yapay zekanın özgünlük ve deşifre edememe dışında tam çıktılayabildiği insan belleği dökümü ?
Genelleştirilmiş anlamda deşifre edilebilir kopyalar. Kimliksel kategorize edilelebilir klonlar gibi değilse ne?_
İki ayrı yer/zaman merkezli kimliksiz yazımda sen ya da yapay-dışı özgün yapı/bellek olarak eşleşmeyecek genellenebilir özgün çıktısızlıkta ne kadar insandın? -
Kafamda kendim olmanın özgünlüğü dışında toplum tarafından koyulmuş ya da oluşturulmuş hiç bir yasak kural, norm ve sınırlama bulamazsın ve buna dili kullanma biçiçimim de dahil çünkü ben buyum ve öyle olmayı severim ve kendim/ben olmaya çalışmayı bu olarak algılıyorum .
Ben genele uymaya değil kendim olmaya çalışıkım.
Diğerlerine benzememe kendi farkını ortaya koyabilme ve kişisel özgünlük farkını tanıtlayabiliş. İnsan olmayı bu olarak algılıyorum. Beethoven tınısı ve Mozart tınısı farklıdır. Yenilik, farklılık, benzersizlik içermeyen dilsel üretme kalıp yapının zaman döngüsü gibi. Ben bu olamam, ben bir kopya değilim, özgünüm.
Özgünlüğünü yansıtış
-
Kafamda kendim olmanın özgünlüğü dışında toplum tarafından koyulmuş ya da oluşturulmuş hiç bir yasak kural, norm ve sınırlama..
Bunların hepsi benim kafamda içsel tartımda zaten tartıldı ve kendi değer yargılarımı bağımsız ele aldım . Her biri bağımsız kendi ahlak ya da içsel kuralllar dizgemi ürettim.
Doğallık en yüce, özgürlük sevgisi en yüce gibi. Yani bu gibi eleklerden geçtikten sonra diğer kurallardan en kaldıysa...Bir topluluğa aidiyet besleyebilme için ya da geniş insan grupları ile özdeşim için kendi kimliğimi diğerlerine benzeştirme ve öykünme anlamında yönetmedim . Özgün yapılandırmamı aradım. Bağımsız tuttum. Eğer bağımsızılık yalnızlığı diye bir şey varsa ki yok ,özgürlükle ilgili olarak özgür bağlantılı yalnızlıksızlıktır.
Özgürlük bir grup değildir ancak kimliksel duyuş anlamında yalnızlığa en uzak yer.Doğallık kutsaldır. Göğsümde. En önemli yere sahip. Yapay olan her şey yapaydır.
Doğallık benim için karmaşasızlık demek ve en önemli -kolay- öğretmen ya da içsel gurum ve ne yapılacağını hiç şaşırmama dahil kafanın hiç karışmaması durumu ve ne yapılacağını -kolayca- olma durumu gibi. Olabildiğine tabi ki ve mutlaka biraz sınırlı.
-
Toplum tarafından onaylanma ihtiyacını çöpe kaldır.(dım.) Yani bir zaman bir yerde çöpe attım, onu geri alamıyoruz. Hangi zaman hangi yerde hangi çöp? Belirli değil ve çöp zaten dönüştü bile. Benden o kadar uzak bir durum. Bana geri çekilemeyecek kadar uzaklaşmış, çekim alanımdan çıkmış ve ufuktan çoktan kaybolmuş şey.
Toplum ve diğerleri tarafından beğenilme, uygun bulunma, sayılma, sevilme, sevgi arzusu ya da sevgi ve beğeniyi uyum ve uygunlukla diğerlerine hoş görünmeyle başarabileceğim ya da bu bu yolla kazanılacağı düşüncesi benden yeterince uzaklaşamışsa umarım bir karadelik tarafından yutulur ve bana bir daha yakınlaşamazdı.
Özgünlüğün uyum getirmeyeceği düşüncesi ya da diğer benliklerle çatışma üretebileceği düşüncesine gelince .. Sırf kendin olduğun için ve seni genele uygunlaştırıp tanımlayamadıkları için birilerine bir şey gösterme, tanıtlama kendini ispat yüklemine sokulma/zorlanma dışında zor değil ve diğerlerininin ne düşündüğü önemsiz.
Uyum tam bir yenilgi çeşididir. Uyum kendini tam da diğerlerini istediği gibi budama ve özgün neyin varsa kendinden kaldırıp atma gibidir. Tüm gelişme-açılma yönlerini kısırlaştırır. Bir fark hissedemezsin.
Özgünlük çoğunlukta olmadığı için bunalmıyorum. Kendimsizlik duymaktan iyi. Kendimi tamamen ve sadece kendimle dolu hissederim..
-
Diğerlerinin ne düşündüğü ya da onaylayıp onaylamadığı önemli değildir. Özgünlük yansıtış diğer tüm yansıtışlardan güçlü ve parlak .Kendin gibi yansımak..
Kendin tarafından onaylanmak en güçlü onaydır. Kendinin onayı ,içsel onay ya da kendinle olan içsel bağındaki güç ve buradaki gücü kaybetmeme en önemli olandır. Yani diğerlerine yakınlık için kendinden ya da kendine yakınlıktan uzaklaşma ve çekim alanına uygun olanlar girsin. Zorlama.
Doğallık dışındaki tüm yapaylıklar zorlamadır. İçimizden gelenler bize en yakın olanlardır. Düşünden fırlamayı ilk isteyen düşünyayım ve ağızdan ilk çıkmayı isteyen anlam sözleri yumurtayı (iletişimi) döllemesi gereken asıl gerçek sperm gibi olanlar ve düşünceleri özel olarak seçtiğimizde ya da yönettiğimizde ya da 'onları düşünden alıp sözcüklere basitçe yerleştirme telaşı dışında özel olarak kılıkları ile ilgilendiğimizde' doğallığı bozakalmasak bile esnetiriz. Tabi ki esnek doğallıkta bir doğallık çeşidi. Yapaylık değil.
-
Hiç saklanmayan, bulunma ya da aranma sorunu olmayan ya da en görünür olandı ve hiç gizlenmeyen en belirli olandı.
İnsanları açık şeylerin üstünü örtmeye çalışırken buldum