Öylesine Konuşmalar _2. sayfa
-
Herkese aynı ebatlar da kıyafet giydirildigini gördünüz mü hiç? Büyük olana büyük kıyafet, küçük olana küçük kıyafet, şişman olana geniş kıyafet, zayıf olana dar kıyafet, boyu uzuna uzun kıyafet, boyu kısa olana kısa kıyafet olduğunda yani hepsinin kendine uygunlugunca kıyafet giydirildiginde eşit olmaktan ,adaletli olmaktan bahsederiz öyle değil mi?
Aslında herkes kendi kiyafetini kendi seçer.kendi ölçüsüne göre verilen kıyafetini beğenmeyip, olmayacak başka kıyafetleri seçerek. -
Herkes kendi tımarhanesinin delisidir.
-
kainatın bu mükemmelliyetini görüpte, bütün bunlara olağanmış gözüyle bakmak delilikten başka nedir?
-
ya da cesaret işi midir düşünmek ve düşünebilmek için bir delilik mi gerek?
-
Bu ileti silindi!
-
suç, suçu işleyen kişi ya da kişileri mi bağlar yoksa tüm geneli mi bağlar?
Her insan kendi yaptıklarından başka tüm herkesin yaptıklarıyla da değerlendirilip , yaftalanıyor ve bunu inançlarıyla özdeşleştiriliyorsa o zaman tün dünya genelinde tek bir kanun ile kuralları , yaşama biçimleri herşeyiyle idare edilmesi gerekir. ve bir ihlal dahi düşünülmeden katı bir şekilde uygulanması gerekir.
Hiçbir hataya, yanlış uygulamaya izin vermeyen katı bir sistemle. Hatta ne yapıp ne yapmamanız gerektiğine karar verecek bir şekilde.Devamlı suretle kişilerin yaptıkları hatalı uygulamaları İslamiyet ve Müslümanlara yıkan, suçlayıcı kesimler böyle olmasını istiyorlar.
Ama onların düzeninde hiçbir dine, inanca yer yok. Belirli bir kesimin elinde, kuralları kendilerinin koydukları dünya düzeni. -
Bütün değişimler birbirinin devamı niteliğindedir.
-
Bilinmeyen bir şey keşfedilemez. Keşfin olabilmesi bir hayale bağlıdır. Hayalin olabilmesi ise bilinmiş bir duruma.
İnsanlar hep aynı yerde dönüp durmakta. Aslında keşfedilmiş hiçbir şey yok. Daha önce keşfedilmiş olanlar yeniden keşfedilmiş gibi sunulmakta. -
Önce açlık ve sefalet içinde bırakın sonra bir ekmek biraz aş verin. Köleniz olmak için birbirleriyle dövüştüklerini göreceksiniz.
Açlık ve sefalet görmüş topluluklar zengin olmayi değil, zenginin yaninda köle olmayı tercih ederler. -
Korku ve umudun bükemeyeceği bilek yoktur.
-
Kökleri kendi icinde olmayanın yeşermesi, dal budak olması mümkün değildir.
-
Naif insanlar avucunuzun içinde olan insan modeli değildir.
Kırılmamak için çaba sarf etmeleri hiç kırılmayacakları anlamına gelmez -
Öğrenmek, ördüğünüz duvarlarınıza daha çok tuğla koymanızı gerektiriyorsa, hiçbir şey öğrenmemeyi tercih ederdim.
-
Eğitim, içini her kesimden insanın kendince doldurduğu boş bir kelimedir.
-
-
İnanmak ya da inanmamak bir tercihtir.
Saygı duymak göstermek ise bir gerekliliktir.
Saygı, gösterdiğini değil seni yüceltmis olur.
Saygıyı hiç hak etmeyecek olanlara yine de saygı gosteriyorsak bu bizim dinimizin yüceligindendir.
Zira Muhammed'i ahlâk bunu gerektirir. -
Madem ki bu denli acılar içinde kivraniyorsunuz (ancak yüreği acı içinde olanlar böyle saldırgan tutum takinir)
Sizi yureginizin sesini dinlemekten alıkoyan ne? -
Saygıyı hak etmiyor demek ve küstahlaşmak ancak kindar olanların işidir.
-
güçlülerin zayıfları eziyor olmasının suçlusu sadece güçlüler değildir. Onları güç olarak kabul eden zayıflardır.
-
Yağmurlar yağarken toprağa. Dirilmeyi, diriltmeyi, yaşatıp can vermeyi, cana can katmayı öğretti insana. Oysa çürük elma da can veriyordu, hayat sunuyordu başka canlara.
Fakat beşer göremedi asolanı.__
Habil, İyi yönünü _Kabil ise kötü yönünü gösterir insanoğluna.
Nasıl bakarsak, neyi görmek istersek o şekilde görür ve yine o şekilde ömrümüzü yaşarız.
Çürük elmada kötülüğü de görmek mümkün, iyiliği, cana can katmayı da görmek mümkün.
Tercih irademizin, bizim.