Öylesine Konuşmalar _2. sayfa
-
ya da cesaret işi midir düşünmek ve düşünebilmek için bir delilik mi gerek?
-
Bu ileti silindi!
-
suç, suçu işleyen kişi ya da kişileri mi bağlar yoksa tüm geneli mi bağlar?
Her insan kendi yaptıklarından başka tüm herkesin yaptıklarıyla da değerlendirilip , yaftalanıyor ve bunu inançlarıyla özdeşleştiriliyorsa o zaman tün dünya genelinde tek bir kanun ile kuralları , yaşama biçimleri herşeyiyle idare edilmesi gerekir. ve bir ihlal dahi düşünülmeden katı bir şekilde uygulanması gerekir.
Hiçbir hataya, yanlış uygulamaya izin vermeyen katı bir sistemle. Hatta ne yapıp ne yapmamanız gerektiğine karar verecek bir şekilde.Devamlı suretle kişilerin yaptıkları hatalı uygulamaları İslamiyet ve Müslümanlara yıkan, suçlayıcı kesimler böyle olmasını istiyorlar.
Ama onların düzeninde hiçbir dine, inanca yer yok. Belirli bir kesimin elinde, kuralları kendilerinin koydukları dünya düzeni. -
Bütün değişimler birbirinin devamı niteliğindedir.
-
Bilinmeyen bir şey keşfedilemez. Keşfin olabilmesi bir hayale bağlıdır. Hayalin olabilmesi ise bilinmiş bir duruma.
İnsanlar hep aynı yerde dönüp durmakta. Aslında keşfedilmiş hiçbir şey yok. Daha önce keşfedilmiş olanlar yeniden keşfedilmiş gibi sunulmakta. -
Önce açlık ve sefalet içinde bırakın sonra bir ekmek biraz aş verin. Köleniz olmak için birbirleriyle dövüştüklerini göreceksiniz.
Açlık ve sefalet görmüş topluluklar zengin olmayi değil, zenginin yaninda köle olmayı tercih ederler. -
Korku ve umudun bükemeyeceği bilek yoktur.
-
Kökleri kendi icinde olmayanın yeşermesi, dal budak olması mümkün değildir.
-
Naif insanlar avucunuzun içinde olan insan modeli değildir.
Kırılmamak için çaba sarf etmeleri hiç kırılmayacakları anlamına gelmez -
Öğrenmek, ördüğünüz duvarlarınıza daha çok tuğla koymanızı gerektiriyorsa, hiçbir şey öğrenmemeyi tercih ederdim.
-
Eğitim, içini her kesimden insanın kendince doldurduğu boş bir kelimedir.
-
-
İnanmak ya da inanmamak bir tercihtir.
Saygı duymak göstermek ise bir gerekliliktir.
Saygı, gösterdiğini değil seni yüceltmis olur.
Saygıyı hiç hak etmeyecek olanlara yine de saygı gosteriyorsak bu bizim dinimizin yüceligindendir.
Zira Muhammed'i ahlâk bunu gerektirir. -
Madem ki bu denli acılar içinde kivraniyorsunuz (ancak yüreği acı içinde olanlar böyle saldırgan tutum takinir)
Sizi yureginizin sesini dinlemekten alıkoyan ne? -
Saygıyı hak etmiyor demek ve küstahlaşmak ancak kindar olanların işidir.
-
güçlülerin zayıfları eziyor olmasının suçlusu sadece güçlüler değildir. Onları güç olarak kabul eden zayıflardır.
-
Yağmurlar yağarken toprağa. Dirilmeyi, diriltmeyi, yaşatıp can vermeyi, cana can katmayı öğretti insana. Oysa çürük elma da can veriyordu, hayat sunuyordu başka canlara.
Fakat beşer göremedi asolanı.__
Habil, İyi yönünü _Kabil ise kötü yönünü gösterir insanoğluna.
Nasıl bakarsak, neyi görmek istersek o şekilde görür ve yine o şekilde ömrümüzü yaşarız.
Çürük elmada kötülüğü de görmek mümkün, iyiliği, cana can katmayı da görmek mümkün.
Tercih irademizin, bizim. -
İnsan, yeryüzünün halifesi. Yaratılmışların içinde en kıymetlisi. Peki bu kıymetlilik neye göredir.? Halife olması, çevresinde dediğim dedik bir siyaset izlemesi, ben merkeziyetçi olması demek mıdır? Diğer yaratılmışlara karşı bir sorumluluktur oysa. Onları koruyup, kollama. İnsanlarla ilişkilerinde, hayvanlarla, bitkilerle, hatta eşyalarla dahi ilişkilerinde ifrat ve tefritten uzak durması.
İnsan denince kelime olarak dahi içimizde, ağır bir yük hissederiz. Sorumluluk, kendimize, çevremize,tüm yaratılmışlara ama en önemlisi yaradana karşı. Yaradanın kelamını ( Kur'an-ı Kerim) anlama, özümseme, teslim olma. Yaşayışının içine yer etme.
Daha bir düşünüyor insan bugünlerde, insan olmanın erdemliliğini. İnsan, etiketinden ziyade, erdemliliğinin şuuruna varabilmiş, insan kelimesini taşıyabilen insan. Bir insan düşünün ki, hayvana tecavüz etmiş. Ve yine bir insan düşünün, masum bebekleri, çocukları paramparça etmiş. Anasının gözleri önünde bebeğinin bacaklarını, kollarını jiletle kesmiş. Ve yine bir insan düşünün, öz be öz anasını, babasını bıçakla doğramış. Peki şimdi de bir başka insan düşünün, bütün bu olanlara seyirci kalmış. Bana dokunmasınlar ne yaparsa yapsınlar ya da bir an üzülüp sonra gündelik telaşlarla neşesini bulan insan. Farkı var mıdır İkisinin birbirinden? Biri yapan, diğeri de bakan, seyirci kalan.
Oysa ne demekti insan? Hani yeryüzünün halifesiydi. Yaratılmışların üzerinde sorumlu. Düşünen, sorgulayan, aklı ve mantığıyla en üst seviyede olan ve sonsuz bir hayat ile mükafatlandırılan, hiçlikten varlığa kavuşan. Nefesi kesiliyor insanın, böylesine bir donanıma sahipken, kendini hayvandan aşağı bir yaşantıyla helak etmesine. -
"Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh
-
canımızı yakmayan acılar üzerinde menfaatler etkili olur.