Öylesine Konuşmalar _2. sayfa
-
-
Savaşlar bana bunu öğretti Acını ve gözyasini sadece dostlarına saklamayı.(Paylaşmayı)
-
Bilmediğine inanabilirsin
Bu herkesin yapabildigidir.
Bilmiyorum deyip inkar edebilirsin
Bu herkesin yapabildiğidir.
Biliyor ve inanıyorum demek
Neye inandığını bilenlerin yapabildiğidir. -
İnsan hayatı bir sona sığmayacak kadar değerliydi. Sonsuz bir hayatı düşlüyor olması, bu gerçekliği daha önce bildiği içindi.
Ahiret inancı, sonsuz bir hayatın habercisiydi. Bundan dolayı garipsemedi insanoğlu. -
@Efruhte, içinde söyledi: Öylesine Konuşmalar _2. sayfa
İnsan hayatı bir sona sığmayacak kadar değerliydi. Sonsuz bir hayatı düşlüyor olması, bu gerçekliği daha önce bildiği içindi.
Ahiret inancı, sonsuz bir hayatın habercisiydi. Bundan dolayı garipsemedi insanoğlu.Ve nitekim bulunmuş olan her keşif insanoğlunun bilgisinde vardı. Hiçbir şey bulunmadı var olan, bilinilen şey ortaya çıkartıldı.
-
Ben üstünüm
Ben bilirim
Ben iyiyim
Ben doğruyum
Ben çalışkanım
Bütün güzellikler benim olmalı
.....
Benlik kavgasına düşünce insan, gözü kendinden başkasını görmez. Seviyorum dediklerine dahi, onsuz nasıl yaşarım diyerek yine kendini düşünür.
Kuranı Kerim de "Biz"der. İnsanın benliğinin şiddetine dikkat cezbeder gibi. Ne zaman insan benden sıyrılıp biz olmayı dilerse, uygularsa dogrulukta işte o zaman feraha erebilir ancak. -
Yer yer benliğinin içine düşmeyen insan yoktur sanırım. Çünkü her insan ilk olarak nefsiyle imtihandadır. İyilik yaptığında dahi ne çok iyilik yapıyorum gibi bir gururlanma haline kapilabilir.
Ya da bir baskasinin mutsuzluğu üzerine mutlu olabilir.
Savaşları ilk baslatanlar hep bu benliği şiddetle basanlardir. Habil ve Kabil in olayinda da durum bunun gibidir. -
İnsan, neye ihtiyacı varsa oraya yönelir. İnanmak bir ihtiyaçtır. Kulun ihtiyacı da kendisini yaradana yönelmesidir. Namaz kılmak, oruç tutmak, dua etmek ...insanın bunları yapmaya ihtiyacı vardır. Kendisini yaradana, hayat nefes bahşedene, çeşitli riziklar ihsan edene teşekkür etmek değil de nedir?
-
@Efruhte, içinde söyledi: Öylesine Konuşmalar _2. sayfa
İnsan, neye ihtiyacı varsa oraya yönelir. İnanmak bir ihtiyaçtır. Kulun ihtiyacı da kendisini yaradana yönelmesidir. Namaz kılmak, oruç tutmak, dua etmek ...insanın bunları yapmaya ihtiyacı vardır. Kendisini yaradana, hayat nefes bahşedene, çeşitli riziklar ihsan edene teşekkür etmek değil de nedir?
İnsan, insana bir iyilik ettiğinde dahi iyilikte bulunana bir teşekkür etmeyi kendine borçlu hisseder
-
Muhtaçlığı başka bir canlıya bağlı olmayan bir mahluk yoktur. Öyleyse bütün bu mahlukatın hepsinin muhtaç olduğu bir ilah vardır. Ve bu da alemlerin Rabbi olan Allah tır.
-
İnsanları korkutarak herşey yaptırabilirsiniz. Öldürmek eylemi korkunun bir yansımasıdır.
Mesala zararı olmayan hayvanları öldürmesi aslında insana verdiği korku neticesindedir. -
Korkunun tam zıddı sevgidir. Her ne kadar ikisi birbirine karışmış olsa da bazı durumlarda sevginin verdiği korku hissi farklıdır.
Mesala anne babasının kizmasindan korkan bir çocuk yine teselli ve sevgisini anne babasının kucağında alıyor. -
"Ama bir lafa bakarım laf mı diye bir de söyleyene bakarım adamı mı diye"
Derdim de gerek yok.
-
Sadece kendi çocuklarını seven insanlar, acı kendi çocuğuna gelene kadar acının ne demek olduğunu anlayamıyacaktır.
-
Bazen cesaretsizlikte bir cesarettir.
-
İnsan, benlentisi kadar yanılır, yanılgıya düşer
-
Sorunlar ve onlara bakış açısı
Sorunlarınız ne kadar büyükse, o kadar yaşama isteğiniz ya da sorunu çözme eğiliminiz kamçılanır.
Hazircilik ve rahata alışma, sorun çözme eğilimini yok eder.Milletleri fakirlestirmek istiyorsanız ilk olarak rahata, hazircilığa alistirin sonra tüm sunduklarinizi geri çekin.
Daha önce rahata alistirilan toplum düşünme, sorun çözme yetisini kaybettiğinden yeni haline alışamamanin buhranı içinde her pisliğe bulaşır. Ve sonra ne millet kalır ne de değerler. -
Bir şeye inanmaktan çok, inandığın şey için mücadele etmek daha önem arz eder. Mücadele, diri dipdiri tutmakla eş değerdir. Hedefi olan insanlar, hep gençtirler.
-
Bazı insanlar sadece şanslıdır. Bazı insanlar emek verir yine de şanssızdır.
Kimi insanın emeğinin karşılığı zamana yayılmış bir halde öylece durur. Beklemenin sabrına da emek vermesi istenilir.
Kimi insanın hıp hızla oluverir herşeyi. Koşuşturmanın verdiği yorgunluğu musalla taşına, göremediği yaşlarının sayısınca nefesini bırakır.Kim şanslıdır, kim şanssizdir bir anda silinir tüm bildim denilenler.
-
@Efruhte, içinde söyledi: Öylesine Konuşmalar _2. sayfa
Sorunlar ve onlara bakış açısı
Sorunlarınız ne kadar büyükse, o kadar yaşama isteğiniz ya da sorunu çözme eğiliminiz kamçılanır.
Hazircilik ve rahata alışma, sorun çözme eğilimini yok eder.Milletleri fakirlestirmek istiyorsanız ilk olarak rahata, hazircilığa alistirin sonra tüm sunduklarinizi geri çekin.
Daha önce rahata alistirilan toplum düşünme, sorun çözme yetisini kaybettiğinden yeni haline alışamamanin buhranı içinde her pisliğe bulaşır. Ve sonra ne millet kalır ne de değerler.Hiçbir şey yapamıyorsanız dahi acınız
karşısında güçlü durmayı bilin. Çünkü insanlar hep güçlü olandan yanadır.