Öylesine Konuşmalar _2. sayfa
-
Yeryüzünde hiçkimse (hiçbir canlı ) yoktur ki, muhtaçlığı ona gölge etmesin.
-
Felsefe de böyle bir kuram var mıdır bilmiyorum. Eksiltme,çoğaltma,faydalanma ve tamamlama dediğim bu kuram da tüm canlılar eksik yanlarını birbirleriyle tamamlamakta. Her canlı birbirlerine muhtaç. Bu muhtaç olma hali bir kusur olmaktan ziyade bir bütünün parçaları gibi.
Vahşiliğe gelince, gerek hayvansal gıdalar gerek bitkilerden elde edilen ürünler... Bunların hicbirinden faydalanmaya hakkınız yoktur o zaman. Ne yumurta yiyebilirsiniz ne de bal. Bir ağacın meyvelerini dahi koparmaniz hakkınız değildir.
Oysa nasıl insan bütün bunlara muhtaçsa ,onlar da insana muhtaçtir.
Bir damla yagmurun yağması bile buluta muhtaçtır.
Muhtaçlik hiyerarşisi bu şekilde uzar da uzar. -
Acı.
Kim daha etkili tarifini yapabilir? Teni var mıdır? Ya da bir ülkesi. Hep çocuklarin aynı olduğunu düşünürdüm . Gülüşleri, ağlamaları, mutlulukları,korkuları hep aynı gelirdi bana. Dünya da en masum olarak gördüklerimdi . Sahi masum değiller miydi?
Birgün acinin tarifini yaptı bir çocuk. Merak mı etmişti ki her biri, ondan miydi her birinin acının tarifini yapmakta yarışır olmaları.
Ve birgün alışır olmuştu herkes. Acının tarifini çocuklardan dinlemeye, parçalanmış bedenlerini görmeye .Ve sonra yine bir gün herkesin suçlayıcı parmakları gösteriyordu hep bir başkasını.
-
Bir avuç şans satıyorum.
Kokina çiçeği paylaşımlarını görünce, bu söz geldi aklıma. Fena da olmazdı hani buzdolabı saklama poşetlerine hava doldurup, bir avuç dolusu şans diye satsaniz çok alıcı bulursunuz.
-
İlkokul yıllarımda girdiğim sınavda arkamda oturan kızın peceteye sarılı okunmuş kesme şekerleri ikram ederken ki ısrarını hiç unutmuyorum. İçimden sınava hiç calismadan giriyorum bana hiç fayda sağlamaz diyorum ama dışımdan sadece teşekkür ederim bir tane yeter diyebiliyordum. Sonra sınav esnasında bu sorunun cevabı bu muydu? Şu şöyle miydi? Verdiği kesme şekerlerin bendeki sonucunu mu merak ediyordu anlamıyordum . Bak o kadar kesme şekeri verdim hadi bil dercesine.
Kaç tane kesme şeker yemiştim sınav sonucum ne olmuştu bunları hatırlamıyorum. Kazanamadigim kesin de.Aslında hepimizin eksik yanlarından biri de bu. Var olanlarla yetinmeyip daha fazlasını istemek , şanslı olmak yani her konuda iki ayağının üzerine düşmeyi istemek.
-
"Cesaret korkunun yokluğu değil, korkuya direnmek, korkuya hükmetmektir."
Mark Twain
" İnsan kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret edemedikçe yeni okyanuslar keşfedemez."
Andre Gide
-
Kimi insanın duruşu bile tebliğdir. Hiçbir şey söylemeden, öylece durur.
Kimi insana konuşmak çok güzel yakışır. Ağzının içine bakarsınız anlatsa da dinlesem.
Kimi insanın kalemini okumak ayrı bir keyiftir. Sözünü kırmadan, incitmeden tane tane yazar.
Böyle insanlara ne güzel yakışır tebliğ etmek. -
Ya moralini boz
Ya dinini bozHakikaten de öyle . Ne kadar da doğru tespitler.
-
Kadir Mısıroğlu ile Aziz Nesin aynı fikirleri savundukları ve söyledikleri halde, birine yobaz ,diğerine aydın dedi bu ülke.
-
İyi anlanlar ama işlerine gelmez anlamak
-
"Ey iman edenler! Sizden olmayanları sırdaş edinmeyin, onlar size kötülük yapmaktan geri durmazlar, sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların ağızlarından nefret taşmaktadır; kalplerinin gizlediği ise daha büyüktür. Gerçekten size delilleri açıklamışızdır, eğer düşünüyorsanız!"
Ali İmran süresi 118. Ayet
-
" Size gelince, bakın siz onları seviyorsunuz, ama onlar sizi sevmiyorlar. Siz kitabın tamamına inanıyorsunuz; onlar sizinle karşılaştıkları zaman “inandık” diyorlar; yalnız kaldıklarında ise size karşı öfkelerinden parmaklarını ısırıyorlar. De ki: “Öfkenizden çatlayın!” Şüphesiz Allah kalplerde olanı bilmektedir."
Ali İmran Süresi 119. Ayet
-
Zaaflarindan vurulurmuş insanlar. Müslümanların da zaafı kendine benzeyenlere inanması, kanması. Peygamberimizin devrinde de münafıkların sözüne kanan müslümanlar olurdu. Bizim halimiz işte o müslümanlara ne kadar da benzer.
Sözlere aldanmak
Kıyafetlerine aldanmak.Ve düşman bizlerin halini bizlerden daha iyi biliyor. Hep iyi niyetlerimizden vuruyor.
-
Ahmet Kaya' yi dinleyen bir kesim olmalı. öyle değil mi?
Oysa ben bir kesime sığamıyorum.
İlla polemik olmali işin içinde.
Necip Fazıl okuduğum kadar Nazım Hikmet okuyorum.
Olmadı
Azeri şarkilari dinliyorum seviyorum diye Azeri değilim
Bu da olmadı değil mi?
İlla bir gruba mensup olmak zorundasındir.
Adalet hak hukuk dediğinizin tek bir yöne dönmüş abrasi yok ki. -
"Damla denizden ayrıldı diye ağlamaya başladı,
neden Allah'a bağışlanma için dua ediyoruz,
ışık düzenli olarak dünyayı parçalara ayırıyor,Damlanın mutluluğun ne olduğunu bilmesi pek mümkün değil."Ömer Hayyam
-
Tanrılarının kölesi olanlara bir Allah'ın huzurunda eğilmek zor gelir.
Ve Allah herşeyden haberdardır.
Zalimlerin hidayeti için erteler ama zalim zalimligine devam eder.Ertelenmiş olan her şey misliyle hakkı olana geçer.
Bu şaşmaz bir adalet düzenidir. -
Sevincini sadece dostların paylaşmasını bilir.
-
Allah'a kul olmaktan daha güzel bir duygu hissetmedim.
Oldu da herşey yalanmış çıktı(böyle birşeyin 0,1 lik kadar ihtimali bile yok) kaybedeceğim ne var? Yaşadığım müddetçe zinadan ahlaksizliktan korur, içki,uyuşturucu sarhoşluk veren herşeyden koruyan, nimetlerin helal ve temiz olanlarıni tuketmemi isteyen, yalandan ,adaletsizlikten sakindiran, doğruluğu ,dürüstlüğü, erdemli olmamı isteyen.... Böyle bir dini yaşamak benim iyiliğin icinken kaybedeceğim ne var ki. -
Ben istediğim gibi resim yapabilirim . Resim defterine yaptığım resimler bana ait resimler olur. İstersem silerim yerine başka resim yaparım İstedigim gibi. Yaptığım resimler beni niçin böyle yaptın? Beni niçin sildin ? Gibi soru sorma deme hakkına sahipler mıdır? Resmin sahibi benim resim defterinin sahibi de benim. İstersem yırtıp atmaya hakkım da var benim. Kime ne?
-
Yalancı biri dahi olsa başınıza gelecek bir tehlikenin varlığından bahsetse olabilir mi acaba diye düşünen insanların, bütün mahlukatın mucizelerine rağmen (okunan birer ayet olmalarına ) bakmazsızın ,bildirilmiş günün geleceğini (ölüm olayı varken) bütün bunlar yalan haber, uydurma diyerek kesinlik sunması akla ziyandir.