30 Yaşından Sonra Anlaşılan Gerçekler
-
İnsanı gerçekten karşılıksız seven,değer veren ailesidir. Aile dediysek de çekirdek aile ha, anne baba kardeş yani, gerisi hikaye efendim, arkadaşmış, kuzenmiş...
Aradığın kadar değil arandığın kadar yalnızsın. Devam etmesi için sizin çaba göstermeniz gereken arkadaşlıklarınız zaman kaybıdır. Sürekli arıyor ama aranmıyorsanız, daha fazla zaman kaybetmeden kendi yolunuza bakın. Enerjinizi harcamayın. Yalnız kalma pahasına bunu yapın. Zaten o arkadaşlıkta yalnızsınız.
Bir gün dönüp baktığında kimseye birşey olmadığını, sadece kendini yıprattığını, kendini üzdugunü, herkesin yoluna devam ettiğini görüyorsun. Sonuçta kimseye birşey olmuyor ne olursa sana oluyor kimsenin de bundan haberi olmuyor. Yıprandığınla, incidiğinle kalıyorsun öyle.
Dünyada senden milyarlarca olduğu. Senin özel olmadığın.
Kariyerin bomboş bir aldatmaca olduğu.
Paranın saadet getirmediği.
Marifet Süleymanla konuşmak değilmiş, kuşla konuşmakmış.
En büyük vatanın evin olduğu. En güçlü devletin huzur olduğu.
Bir de 30 yaşına gelmeden, 30 yaşına gelen insanların anlayacakları şeyleri anlamak vardır. En fenası budur..
Allah korusun!
Aşkın gelip geçici bir heyecan olduğu gerçeği...
Hiç kimse için kendini degistirmemen, kendinden ödün vermemen gerektiği.
Kendi ayakların üzerinde durabilecegin ve kimseye muhtaç olmayacagin bir işi 30undan önce edinmenin zorunluluğu.
Kariyer kariyer diye hayallerini ertelememek gerektiği. Bu dünyada ölüm var ve sadece bir canın var, can alıp vermek diye birşey de yok. O yüzden erteleme. Kimseyi takma, kimseden korkma, kimseye el açma, kimseyi bekleme, sadece içinden geldiği gibi yaşa. Bırak konuşan konuşsun, kime ne.
Sizin eklemek istedikleriniz var mı ?
-
@zafiRa , güzel lakin madem eklemek önerin var ben de boş durmayayım istedim. yeni nesillerin büyümeleri sırasında edinecekleri kültürel değerler, paylaşım, hoş görme, bazen sığınma vb çok duygunun nene ve dedelerin de dahil olduğu, torunlu kısmen genişletilmiş ailenin yararlı olacağı kanısındayım. "ben" denilen olgu, özne "sen" ve "öteki" ile gerçekleşebilen bir süreçtir; bu nedenle kişinin kendi doğrularına göre edimlerde bulunması dışında bağsız olması mümkün değildir; ancak, insanın kandırılması ya da yalana inanmak istemesi onun çoğu kez farkında olup ta empas ettiği gerçeklerdir. bu durum simbiyotik bir iliişkiyi çağrıştırır ve sonuçlar istenmediği gibi olduğunda kişi yalanı/kandırılmayı teslim eder....