Narşizm sömürüsü
-
Kendini yüzde yirmi dolayında beğenmek aynı zamanda kendine güveni sağlar.
Kendini yüzde elli dolayında beğenene ukala denir ve aynı zamanda bilgiye kapalıdır.
Kendini yüzde seksen dolayında beğenene narşist denir.
Kendini fiziken, zihnen yüzde yüz beğenene narşist denmesinin yanında bilimsel olarak "Kendine aşık, ruh hastası" oldukları belirlenmiştir.
Kendine aşık olan narşistler aynı zamanda zeki ve hitabet yetenekleri güçlüdür.
Ruh hastası narşistler yeteneklerini kullanmak için doğrudan dini kullanırlar.
Demogoji ve ajitasyon yaparak kendilerine taraf bulurlar ve daha sonra mürit kazanırlar.
Narşistlerin hedefi her zaman için yüzde yirmilik kesimdir.
Kendini yüzde yirmi beğenmek güven, karar verme yetisi, sorgulama gibi insani özellikleri taşıdığı için müritlerin elinden bu gücü almaya çalışırlar.
Elindeki tek gücü kaybedenler ruh hastası narşistlerin tamamen kontrolüne geçer. Artık onun her emri tanrı kelamı olarak algılanır.
Kendini yüzde elli civarında beğenen müritler biraz zor olsa da lider naşistin en büyük yardımcısı konumuna getirilir.
Yüzde elli üzerinde olan narşist müritler ise bir şekilde etkisiz hale getirilir. Çünkü yüzde elli üzerinde olan narşist müritler lider narşistin potansiyel tehlikesi konumundadır.
Bu yüzden narşistliği liderin ayarında olan müritler dinci cemaatte barınamaz.
Dünyadaki bütün dincilere bakın hepsinin gizli dünyasında ruh hastalığına varana kadar narşist yapıları vardır.
Hepsi son derece kıskançtır, kimsenin kendi ayarında olmasını istemezler.
Şeyhlik, şıhlık, hocalık, reislik kılıfıyla öyle bir konuma gelirler ki, bütün müritlerini köle olarak kullanmaktan büyük haz duyarlar.
Müritler bedenen, zihnen, canı ve malıyla onun kuludur.
Zira insanların yüzde yirmilik olan tek güçlerini din adına ele geçirmiş bir narşist sömürünün patronu olmuştur.
Bu yüzden tarikatlara bağlı müritler geniş okumazlar, geniş araştırmazlar, kıt olan dini bilgileriyle herşeyi bildiklerini zanederler.
Oysa bütün bildikleri ruh hastası narşist liderlerinin kendilerine verdikleriyle sınırlıdır. Zaten daha ötesini bilmeyi yasakladıkları için ruh hastası liderlerinin devranını devam ettirirler.
Dolayısıyla din adına yapılan bir narşist sömürüdür.
Başka deyişle, ruh hastası, kendine aşık narşistlerin, zeka ve yetenekleriyle insanların sırtından saltanat kurdukları bir mafyatik yapılanmadır.
Öyle ki, narşist sömürü bir ülkeye hakim olacak kadar ileri gidebiliyor.
Zira her narşist sömürünün sonu ya tek adamlık ya da kleptokrasi diktatörlüğüdür.