Bahailik, Babilik
-
Bahailer, Bahailiğin yeni ve son bir din olduğunu iddia ederler. Bahailer, İslâm, Batınilik, Hurûfilik, Hırıstiyanlık ve Yahudilik’ten aldıkları bazı prensipleri birleştirerek, kendilerine "Bahailik dinî" adıyla senkretik bir din oluşturmaya çalışmaktadırlar. Aslında Bahailik, Şiî Şeyhîlik tarikatına dayalı olarak şekillenen Babiliğin hazırladığı zemin üzerinde gelişmiş bir mezheptir. Şiîliğin gulat (aşırı) hareketlerinden birisidir de denebilir.
Bahailer kendilerine özgü itikat ve ibadet esasları oluşturmuşlardır. Bahailere göre Allah’a, kitaplarına, resullerine, kıyamete, Bâb ve Baha’ya inanmak iman esasıdır. Allah her şeyin yaratıcısıdır; birdir, tektir, eşi ve benzeri yoktur. Allah’ın varlığı, emrinin zuhuruna muhtaçtır. Allah’ın zuhuru, kulları için süreklidir; bu zuhurlar nebiler ve resullerdir. En son Bahaullah’ta zuhur etmiştir. Nebî ve resûl kendisinde tecelli eden varlığın vücudunda kaybolur (Fığlalı, 1994, 59-60). Mirza Hüseyin Ali, Allah'ın kendisine hulûl ettiğini iddia ediyordu. Bununla da yetinmeyerek kendisinin ilahî vasıflara sahip olduğunu ve yaptığından sorumlu olmayan bir ilah olduğunu ileri sürmüştür. Bahai inancında, Tanrı ile insan, yaratan ve yaratılan birbirine karıştırılmıştır. Hz. Muhammed nasıl daha önceki dinleri neshetmiş ise, aynı şekilde Bahaullah da İslâm dinîni neshetmiştir. Bu iddiasıyla da bütün dinlerin kardeşliği fikriyle çelişmektedir Bahailere göre, peygamberler Allah’ın zuhurudurlar. Bundan dolayı Peygamberlere resul ve nebi demek yerine Mezâhir-i İlahiyye (Tanrı Zuhurları) adını verirler. Allah zuhur için peygamberlere muhtaçtır. Bahaullah’a göre, peygamberlerin birisi beşerî, diğeri ilahî olmak üzere iki özelliği vardır. İkinci özellikleriyle, bir anlamda tanrıdırlar. Onunla konuşmak ve ona secde etmek Allah’a secde etmek olarak algılanır. Bütün nebiler ve Resuller, Tanrı Zuhuru olan vaat edilen Baha’yı müjdelemek için gönderilmiştir. Hz. Muhammed,"resullerin" değil "nebilerin" sonuncusudur. Allah'ın mürsillik sıfatı hiç bir zaman sona ermez. Bu sebeple vahiy süreklidir, sona ermemiştir. Allah her şeyi kendisine vahyetmiştir. Bahaullah’tan sonra da Tanrı zuhuru olacaktır, ancak bin yıldan önce gelmeyecektir (Fığlalı, 1994, 61-62). Bahailere göre ölüm Tanrı’ya bir yolculuktur. Ruh bedenden ayrıldıktan sonra yaşamaya devam eder. Cesedler yeniden
dirilmeyecektir. Azaba ve lütfa uğrayacak ruhlardır. Cennet, Allah’a yakınlık, Cehennem ise, onun bağışından mahrum kalmaktır.