Asur Babil Dini
-
Yaklaşık olarak M.Ö. ikinci bin yıl başlarından M.Ö. yedinci yüzyıl sonlarına kadar Mezopotamya’da egemenlik kuran Babilliler ve Asurlular, çoktanrıcı ve pagan zellikler
gösteren bir inanç sistemine bağlıydılar. Genellikle her yerleşim merkezinin kendine has bir üstün gücü vardı; ancak bununla birlikte Babillilerin Marduk’u ve Asurluların Asur’u gibi genel olarak kabul gören ulûhiyetler de söz konusuydu. Özellikle kral Hammurabi’nin iktidarıyla birlikte Babil şehri tanrısı Marduk bütün imparatorluğun üstün gücü olarak tanrılar panteonun başına geçirildi. Babillilerin ve Asurluların yüzlerce tanrı ve tanrıçaları arasında ay ilahı Nannar, güneş tanrısı Şamaş, sabah ve akşam yıldızının tanrıçası İştar, gök tanrısı Anu ve yer altı âleminin üstün gücü Nergal gibi ilahi varlıklar ayrı bir yere sahipti.
Asur ve Babil dininde sihir, büyü ve astroloji oldukça yaygındı. Zigguratlar biçiminde yapılan tapınaklar aynı zamanda birer astrolojik gözlem merkezi olarak kullanılmaktaydı. Başta krallar olmak üzere yöneticilerin tanrısal âlemle irtibat içinde olduklarına inanılıyordu. Nitekim Hammurabi örneğinde olduğu gibi kralların, halka yönelik hazırladıkları kanun metinlerini tanrılardan aldıklarına inanılıyordu.
İyi ve kötü davranışların karşılığının bu dünyada görüleceğine inanılmakla birlikte bir
ahiret inancı da vardı. Ölüm sonrası ruhların batıda bir yere gittiklerine ve burada mutlak sessizlik ve karanlık âleminde yaşadıklarına inanılırdı. Ölüler âlemi yer altı âlemi olarak da nitelenmektedir. Ölülerin arkasından yakınları çeşitli takdimelerde bulunurlardı.