Türkiyedeki Kukla Siyaseti
-
Başka bir yazımda belirttiğim gibi Türkiye’de kimlerin kara para akladığından ziyade paranın aklandıktan sonra nereye gittiğine bakmak gerek. Asıl izinin orada sürülmesi gerek.
Türkiye’de 90’lara kadar askeri vesayet kuklası üzerinden iş götüren oligarklar sonraki yıllarda siyasi ve dini vesayeti kukla olarak kullandılar.
Geçmişte askeri cuntaya rüşvet ve komisyon dağıtarak ülkeyi talan edenler son 30 yılda bu işi sivilleşme ve demokrasi adına siyaset üzerinden yürütüyorlar.
Bu yüzden Türkiye siyaseti kuklalar tarihidir. Herkes kendi tarafının çok temiz çok masum suçsuz olduğunu iddia ediyor da o zaman sormak gerek “herkes suçsuz ise bu kadar haltı kim yedi?”
1980’lere kadar askeri vesayet üzerinden Türkiye’de maden yok topraklar tarımdan başka bir işe yaramaz diyerek insanlara yutturdular. Sonra Türkiye maden rezervinin ham olarak 30 trilyon dolar olduğu ortaya çıkınca siyasal İslam vesayeti ile yeni bir yalan uydurdular
Atatürk düşmanlığı yaparak dediler ki lozanda gizli maddeler var 2023’e kadar maden çıkarmak yasak.Şimdi bu kukla siyasetine baktığımızda bütün kuklaların bir merkezden yöneildiğini görebiliriz. Yani vitrin kuklalarına küfür edip kızmak yerine onları oynatan onları besleyen ve kollayan devlet yada kurumlara tepki vermeliyiz.
Bu yüzden iktidar olmak isteyenler bir yerlerden onay almayı bekliyorlar.
-
Dünyadaki kara paranın arkasında küresel şirket görünümlü çeteler vardır. Diğerleri kukladır. Bu yüzden kuklalar çok cesaretli davranıyorlar. Arkalarına güveniyorlar.
Ama kuklalar cezasını bulmalı aksi halde kaynağı öğrenmek için kuklalar görmezden gelinirse hiçbir sonuç çıkmaz. Siz kaynağa ulaşana kadar onlar başka kuklalar bulurlar.
Öyleyse kuklalar en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Bu sayede diğerlerinin kukla olma cesareti kırılır ve on kez düşünürler. Ve kaynak eleman bulmakta zorlanır. Bu sayede kendi çemberini daraltmış olur. Hedefe oturur.
Aksi halde suçluyu takip edelim kaynağa ulaşalım hikayesi yüz yıldır devam edegelen bir oyalamaca yöntemidir. Hala kaynağa ulaşılmadığı güneş gibi ortadayken neyi bekliyorlar.
Kanun uygulayıcılar da bu işin içindeyse ancak bu zaman kazanma ve oyalama yöntemini ortaya sürerler.
Devletler işte bu nedenle meşru değildir. Meşruiyetini sizin köleliğiniz ile sürdürmeye çalışmaktadır.
Artık abuk subuk hümanist yaklaşımlarla bir yere varmaya çalışmak boşunadır. Sisteme yada sistem diye tutturulan şeye zarar verin.