velev ki söyledim...
-
@velevki, içinde söyledi: velev ki söyledim...
Yaşam garip bir olgu. Yaşamak büyük bir sorumluluk.Birileri için kendini kollamak zorundasın. Tek değilsin bu dünyada.
Son günlerde yakın çevremde olup bitenler,gidenler.
Gittikten sonra geride kalanlar.
Aklımı tırmalayan bir soru var günlerdir.
Kalanlar acaba ne hissediyor? Ömür boyu ne hissedecek? Evlat sahibi yakınımın, arkadaşımın vefatını öğrendim depremin 2.günü. benim için geçmiş kalıyor da, evlatları ömrün sonuna dek ne yaşayacak?
Bu soru beni yiyip bitiriyor.
Allah eşinizden dostunuzdan sizleri ayırmasın.
Mekanın cennet olsun arkadaşım, dostum ve hayatını kaybeden herkes.
Üzgünüm...Ya ne güzel soslamışsınız üzgünlüğünüzü.
Siz üzülmeyin diye uğraştık ama ne hainliğimiz kaldı ne ajanlığımız..
Sen de o zaman karşı taraftan türkürüyordun.
Aman rahatım bozulmasın, aman yeni evlendim, aman memelektten yeni geldim, aman kredi borcum var, aman işsiz kalamam ben... Diyerek sus pus oldunuz.
Şimdi ne güzel üzülmüşsünüz , şaştım kaldım. Sizden daha iyi üzülenini görmedim ben
TEBRİKLER.
-
Kendimi bildim bileli kalbimin orta yerinde bir hüzün durur hep. En mutlu anlarımda bile bırakmaz peşimi.
Biran mutlaka selam verir,biraz oturur,kendini hatırlatır ve gider. Önceleri anlam veremezdim.
Yahu insan en keyifli anında, bir anda neden tarlası yanmış köylü gibi kalakalır? Şimdi şimdi anlıyorum.
O hüzün, "bu mutluluk da sana emanet,o da geçici" diye fısıldıyor aslında kulağıma.
Degilmi ki her şey geçici ? Yüreğimizi ağzımıza getiren o sevinç, ayağımızı yerden kesen o haber, mutluluktan uyutmayan o heyecan gibi tüm dünyalık telaşlar da , toksik ilişkilerde,kalbimize saplanan o yakıcı cümleler de sahipleriyle birlikte ait olduğu yere hicret edecek bir gün ..ve dahi cümle mahlukat."Bu asır bittiğinde, jenerikte kimsenin adı okuyamayacağı kadar küçük puntolorla meçhul figuranlara dönüşmüş olacağız çoktan" diyor Gökhan Özcan bir yazısında. O figüranlarin hepsi unutuldu,hatta başrollerin bile esamesi okunmuyor. Birilerinin hikayesi bitti, birileri yazmaya devam ediyor,birilerininki ise henüz başlamadı. Fakat meçhule giden o gemi bir gün gelecek. Geçici olan her şeyi dalgalarına katıp götürecek...
Kalbimin orta yerine o hüznü bırakan Allah'a hamdolsun.
-
Eski Kullanıcıvelevki başlığına tarihinde cevap verdi Son düzenleyen: Eski Kullanıcı
@velevki ateistim ama bir dinci kadar dünya hayatını sevmiyorum. Hep karamsar olarak kendinizi firenlemeye çalışmanızı anlamak isterdim ama o konuda empati yapamıyorum.
Ne Allah'a ne de başkasına yaranmak için yaşamıyorum ki. Ölmek bir dindar için karamsarlık oluyorsa imansızlık belirtisi demektir. Hem cennet hayali hem ölüm korkusu ikisini de yanyana koyamıyorum.
@velevki sordum Allah size cenneti vereceğini söz veriyor yemin ediyor bangır bangır bağırıyor cennet verecem diye.
Peki sizi bu dünyada tutan ve karamsar eden şey nedir?
Lütfen cevap veriniz.
-
@kâfir-imam cevabım sizi asla tatmin etmeyecek bunu biliyorum. Gerek var mı?
-
@velevki ben zaten tatmin olmuş biriyim sadece senin ne düşündüğünü söylemeni istedim.
-
Dile sükut düştü kalbe har...
-
Nereden çiçek açacağımız belli olmaz.
Yaralanmış olan yerlerden neler çıkabilir bilirsiniz. Öfke de,korku da, uzuuun duvarlar da, sürekli suçluluk hissi de, şefkat de,umut da...
Tek yapılacak olan bu yaraların doğurduklarına bakmak.
Duygular, düşünceler, yargılar, tepkiler.Bakmak, görmek, hatırlamak ve keşfetmek.
Sonra çiçek yavaşça açar. Çünkü insan yaşamaya yöneliktir.
Fark ettikçe de çiçek açar yavaş yavaş. Nereden açacağı belli olmaz.
Yaptığın yemekte, kurduğun sağlıklı bir yetişkin ilişkisinde, sulayıp büyüttüğün bir bitkide, kucağına aldığın bebekte, sahiplendiğin kedide,bir gün karşıdakini pür dikkat dinleyebildiğinde, kendi kendini severken ve bir başkasının sevmesine izin verirken yakaladığında.
O çiçek bir gün açar. Mevsimlik değil ha, kalıcı açar.
Bakmada , görmede, dinlemede kal.
O çiçek yavaş yavaaaş açar.
Kolay gele
-
Hayaller kurup planlar yapmanın bu dünyaya bir beden küçük olacağını biliyordum ve dünyanın o fazla kiloyu asla veremeyeceğini de.
İnsanlar gördüm acıdan aklını oynatan ve insanlar dokunsan çürük bir bina gibi yıkılan.
Binalar gördüm tuğladan ve betondan,binalar gördüm eli ayağı insanlar tarafından çalınan. Çocuklar gördüm bugünden yarına tozlu tozlu umutlar fırlatan.
Gemiler gördüm karada, Allah'ın rahmetini avuç avuç taşıyan, kuşlar gördüm toprağa tutundukça göğe çağıran.
Eller gördüm eller, parmaklar gördüm havada Allah büyüktür diye bağıran.Şimdi yağmur yağsa arındırır mı bizi? Bir ruh daha üflense bedenimize,iflah olur mu hayat günahlarımızdan? Her taşın altında bir imtihan,bir kalp ağrısı,bir yara.
Her taşın altında başkasını bulma hastalığı ve oluşu, olanı, olacağı kendimizden bilmeme.
Çünkü hep onlar,hep diğerleri,hep ötekiler.
İçim ah içim!
Anlatsana bir bir, dökülsene karanlığını. Isınmayı anlatacak son insan benim..ateşi tutsa da üşür ellerim, iflahım kesildi aşktan, medeti yardan değil yaradandan.
Gülümseyemiyorum ne kahkaha atıyorum, ne de yaşıyorum... -
Haberdarız..
Lakin önceliğimiz nezaket, o kadar -
BELKİ DE...
Rüzgarı mı görmeli,sonbaharı mı? Renkte mi oyalanmalı,seste mi bilemedim. Yamacına gidip dokunmalı mı, uzağında durup soluklanmalı mı, dilimin ucundaydı da, diyemedim. Yanıt hepsiydi BELKİ DE ama zaman benden önce davrandı yanıtları sildi, bana hep sorular kaldı.
-
Hayatımız,ifade edemediğimiz duyguları sırtlanmakla geçiyor.
Konuşmanın bir şeyi değiştirmeyeciğine bizi inandiran insanların varlığına susmakla...
Unutmadığımız geçmişin yükünü omuzlarımıza yük etmekle...Bir yaşamalık hayatımız var.
Ona bile kendimizi sığdıramıyoruz.
Sevgisizlikten birbirimizi kırıyoruz, kırılıyoruz.
Böyle böyle tükenip gidiyor hayat...
Ve insan mütemmim cüzünden ayrı, yarım kalmışlar mezarlığına gömülüyor.
Bedelini tüm insanlık ödüyor .
-velevki-