Halk anlar mı?
-
Bu başlıkta halkın anlama kapasitesi hakkında bir değerlendirme yapalım.
Halkın anlama oranını belirli bir sınırla ifade edilen "kapasite" olarak belirledim.
Çünkü halkın anlama oranının belirli sınırların ötesinde olduğunu düşünmüyorum.
Bireysel olarak elbette anlama yeteneği üstün olan kişiler var ama söz konusu geniş kesim olduğunda aynı şeyi söylemek pek mümkün değil.Denilebilir ki, halkın anlama kapasitesi çevre, ekonomi, sosyal yaşam, eğitim gibi etkin olgularla genişler.
Ancak bu bireysel anlamda ve sisteme bağımlılık çerçevesinde doğrudur, geniş kesimin anlama kapasitesini arttırıcı bir olgu değildir.
Bunu nereden anlıyoruz, AB, Sovyetler Birliği dönemi ve halkın fırsatlar karşısındaki duruşundan.
AB bu kadar modernleşmeye ragmen ırkçılığı zirvede yaşayan ülkelerdir.
Herşeyden önce AB ülkeleri emperyalist ülkelerdir.
Yani zayıf ülkelerin bedeninden, malından, topragından, acısından yararlanan ülkelerdir.
AB halkı bunu kabullenmiş ve bu sistemlerini korumakla kendilerini mükellef saymaktadırlar.
Modern ve gelişmiş olmaları anlama kapasitelerini değiştirmiş veya genişletmiş olsa da nihayetinde belirli anlayışla sınırlıdır.Eğitimin halkın anlama kapasitesini sınırsız yapmadığının bir başka örneği de Sovyetler dönemidir.
Sovyetler döneminde bırakın okuma-yazmayı, belirli bölgeler dışında en ücradaki bireyler dahi üniversite okumuş kadar eğitim görüyordu. Diyalektik materyalizmi bilmeyen hiç kimse yoktu.
Lakin bu derece eğitim görmelerine ragmen anlama kapasiteleri diğer halklardan farklı değildi.
Bu nedenle ne komünist olabildiler ne de doğru-dürüst kapitalist olabildiler.
Anlama kapasiteleri orta düzey bir ülke kadardı.Halkın anlama kapasitesini değerlendireceğimiz bir başka örnek de fırsatlardır.
Halkın fırsatlar karşısındaki duruşu genel olarak toplumsal anlayıştan ziyade kişisel çıkara veya kişisel anlayışa dayanır.
Bunun için henüz yaşanmamış ama yaşanması muhtemel olan önümüzdeki seçim sonuçlarında muhalefetin kazanmış olduğunu varsayalım.
Muhalefet, demokrasi, söylem-eylem özgürlüğü, kalkınmış ekonomi, birlik ve dirlik getireceğini söylüyor.
Varsayalım ki, bunların hepsini başardılar.
Peki halk bunu anlayacak kapasiteye sahip mi?
Hırsızlık, rüşvet, tecavüz, gasp, yalan, bedavacılık, nemalanmacılık gibi ilkel yaşama alışmış bir halk demokrasiden, özgürlükten anlar mı?
Bence anlamaz.
Çünkü bunun canlı örneğini Atatürk döneminde yaşadık.
Bugün muhalefetin söylediği herşeyin daha fazlası Atatürk döneminde başarılmıştı.
Buna ragmen halk hiç bir zaman o başarılara sahip çıkmadı.
Buradan da anlıyoruz ki, halkın anlama oranı genişlese bile belirli sınırlar ötesine gidemiyor.
Bu gelişmiş halklar için de geri kalmış halklar için de aynı.
Evrim sürecinde halkın anlama kapasitesinin henüz gelişmediğini söyleyebiliriz.Halkın anlama oranını bu sonuca bağlarsak, şöyle bir sonucu da görmek durumundayız.
En azından bu asırlar için toplumcu anlayış karşılığını bulmayacaktır. -
Eski Kullanıcıbilgisezgi başlığına tarihinde cevap verdi Son düzenleyen: Eski Kullanıcı
@bilgisezgi, içinde söyledi: Halk anlar mı?
Halkın anlama kapasitesini değerlendireceğimiz bir başka örnek de fırsatlardır.
Halkın fırsatlar karşısındaki duruşu genel olarak toplumsal anlayıştan ziyade kişisel çıkara veya kişisel anlayışa dayanır.İşte bam teli burasıdır. Halk menfaatine göre anlar yada anlamaz. Sovyetleri başarısız yapan budur. Avrupa'yı da başarılı yapan budur.
Diyalektik materyalizmi Sovyetlerde bilmeyen yoktu ama diyalektik materyalizm onlara uzun vadeli geçim fırsatı sunmuyordu. Yani diyalektik materyalizm ile çocuğuna bırakabileceği bir işletme açamıyordu.
Tıpkı Türkiye gibi dünyaya prof. Satıyor ama kendi teknoloji satın alıyor , üretemiyor.
İşte böyle halklar kısa vadeli fırsatlara yönelmeye başlar tıpkı Türkiye'de olmaya başladığı gibi rant peşinde koşmaya başlar. Yada fuhuş , uyuşturucu, kara para gibi işleri yapar ve destekçisi olur.
Çünkü aldığı eğitimle boş faydasız bir ömür geçireceğine inanır. Aldığı eğitim ona bir araba ve ev aldıramaz.
Sovyetler herkese bedava görünümlü bir ev verse bile insan algısı bunu kabullenemiyor. Çalışarak kazanma onuruyla adil şartlarda yarışmak istiyor aslında.
Devletin verdiği eğitim bu adil yarışı sağlamıyorsa halk o zaman anlamıyor. Bu da insan doğasının bir ürünü.
Avrupa eğitim sistemini ve ekonomisini uzun vadeli yatırıma göre ayarlamış ve ideolojiden mümkün olduğunca arındırdığı için oradaki halkın anlama kapasitesi daha fazla.
-
Bana anlat unuturum, bana göster hatırlarım, beni dahil et, anlarım.
Okudum, unuttum, gördüm, hatırladım, yaptım, öğrendim.
https://tr.m.wikiquote.org/wiki/KonfüçyüsUygulama yoksa öğrenme yoktur.
Papağan hafızlar gibi bilim hafızı yetiştiriyorlar. Bu sadece bize özgü değil tüm dünyada aynı.
Amerikada başarılı olanlar genellikle göçmenler oluyorlar. Amerikanın eğitim sistemi iyi olsa oradan çıkması gerekirdi. -
@TENTEN, içinde söyledi: Halk anlar mı?
Uygulama yoksa öğrenme yoktur.
Papağan hafızlar gibi bilim hafızı yetiştiriyorlar. Bu sadece bize özgü değil tüm dünyada aynı.
Amerikada başarılı olanlar genellikle göçmenler oluyorlar. Amerikanın eğitim sistemi iyi olsa oradan çıkması gerekirdi.Bilim hafızı nedir nasıl olunur biraz anlatabilir-açabilir misin?
Benim bildiğim ezber yapılan konu gereksizse "hafız" olursun, faydalı bilgiler öğreniyorsan hafız filan olmazsın.
Yanlış mı biliyorum?Bence hafızlık yapan insanlar normalden daha zeki ama yanlış yönlendirilmiş insanlar.
Hatta bence hafıza ve zeka-öğrenme yeteneği de aynı şey. Öğrenemediğin bir şeyi aklında tutamazsın.
-
@TENTEN, içinde söyledi: Halk anlar mı?
Amerikada başarılı olanlar genellikle göçmenler oluyorlar. Amerikanın eğitim sistemi iyi olsa oradan çıkması gerekirdi.
Bence eğitim sistemi ve başarı arasında fazla ilişki yok. Türkiye'de ki eğitim sistemi de Amerika'dan iyi sayılır.
Amerika'da başarılı olanlar genellikle Yahudiler oluyor. Sebebi çok açık olduğu üzere yetenekli olmaları.Harvard üniversitesi gibi üniversitelerin öğrencilerinin neredeyse yarısı Yahudi. Bunu da unutmamak lazım.