Sabiilik
-
Her ne kadar Sabiiler, kendi dinlerinin Hz. Adem'le birlikte başlayan bir “ilk-din” olduğunu iddia etseler de Sabiiliğin tarihçesi günümüzden yaklaşık iki bin yıl önce başlar. Sâbiîlik M.Ö. son iki yüzyıl içerisinde Filistin-Ürdün bölgesinde mevcut olan heterodoks Yahudi akımları içerisinde filizlenir. Bu tarihte Kudüs'teki ana cemaat tarafından temsil edilen, resmi Yahudilik anlayışına karşı çıkan birçok cemaat mevcuttu. “Kumran Cemaati” olarak da bilinen Esseniler, Vaftizciler ve Nasuralar, bunlar arasında en önemlileriydiler. Sâbiîlik açısından özellikle Nasuralar dikkat çekicidir. Zira kutsal kitaplarında Sabiiler, Filistin'deki atalarından Nasuralar olarak bahsederler ve onların Yahudilerle olan mücadelelerini anlatırlar. Nasuralar ekolü, resmi Yahudilik anlayışına karşı çıkan gruplar arasında en önemlisiydi. Bu nedenle Yahudiler, o dönemde kendi içlerinden ortaya çıkan her yeni hareketi Nasuralardan
olmakla suçladılar. Nitekim o dönemde Hz. İsa ve cemaati de onlar tarafından ilk zamanlar Nasuralar ismiyle isimlendirildiler.Sabiiler tarafından “Büyük bir önder” ve “Bir ışık peygamberi” olarak adlandırılan Hz. Yahya da büyük ihtimalle Nasuralar cemaatiyle ilişki içerisindeydi. Hz. İsa'nın çağdaşı olan Yahya, Yahudi toplumunun bir üyesi olarak doğmuştu. Ancak sonradan bir peygamber olarak Yahudiliğe karşı çıkmış ve Kudüs dışında kendi cemaatini kurmuştu. Hz. İsa, risaleti öncesi zaman zaman, yaşça kendisinden büyük olan Hz. Yahya'nın vaazlarını dinlemeye gelirdi; hatta bir defasında bizzat onun eliyle gusül abdesti aldı. Yahya'nın faaliyetleri resmi Yahudi teşkilatını telaşlandırmıştı. Böylelikle onlar, Roma'nın bölgedeki valisi olan Herodos Antipas'ı çeşitli gerekçelerle Yahya aleyhine kışkırttılar ve neticede Yahya tutuklandı. Birçok eziyet ve işkenceden sonra Hz. Yahya, başı kesilmek suretiyle idam edildi ve taraftarları sıkı takibat ve katliama tabi tutuldu. Bu katliam olayına Sabiiler kutsal kitaplarında geniş yer verirler. Ginza’nın ifadesine göre Yahudiler, başta 365 ileri gelen olmak üzere binlerce Nasurayı (Sabiilerin atalarını) katlettiler. Katliamdan kurtulanlar ise, zamanın Arsakid kralı himayesinde kuzey Mezopotamya'ya doğru kaçtılar. Sâbiî kutsal kitapları bunların sayısının 60.000 civarında olduğunu vurgular. Bir müddet sonra Nasuralar-Sâbiîler buradan güney Mezopotamya'ya göç ederek yerleştiler. Mecusiliğin İran'da resmi din olarak kabul edildiği M.S. III. yüzyılın ilk yarısına kadar Sabiiler bu bölgede altın çağlarını yaşadılar. 7. yüzyılda Irak'ın Müslümanlarca fethedilmesi üzerine, diğer yöre halkı gibi Sabiiler de zımmi statüsüyle İslam hakimiyeti altına girdiler.