Halkı tanıyor musunuz?
-
Siyasette, dini örgütlerde, bürokraside etkin ve yetkin olanlar dışında halkı tanıyan yok.
Zaten bunlar halkı tanıdığı için etkin-yetkin konuma geliyorlar.
Zira halkın dünyasına girilmediği müddetçe onlarla içiçe olmak dahi onları tanımak için yeterli olmuyor.
Toplum içinde yaşamak mantıken onları tanıyoruz anlamına gelse de dış duruşlara aldandığımız için onların gerçek dünyasını çözemiyoruz.
Ayrıca halkın söylemiyle eyleminin bir olmadığını hep gözden kaçırıyoruz.
"Elim kırılaydı da falana oy vermeseydim" şeklinde söylemler eyleme gelince sadece sözde kalır.
Halk söylemde beş yıl muhalif olduğu parti veya kişiye oy verir.
Bu tutarsızlık halkın genel yapısını oluşturur.
Aslında karşı tarafa sağ gösterip sol vurulan bir tür halk aldatmacasıdır.
Bu tür ikircikli davranışlardan feyz alan ve halkı tanımayan karşı taraf bu oyuna kolayca düşer.
Bu ülkede yüzde 48 ile yüzde 52 vatan ve vatan değerlerine farklı bakar.
Yüzde 48 kapitalist sistem olsun ama demokrasi de olsun düşüncesindedir.
Yüzde 52 ise kapitalist sistem olsun ama mafyatik yapı hakim olsun arzusundadır.
Yoksulluk, dinci yapılanma, adaletsizlik, tecavüzün suç olmaktan çıkarılması, bir kişiye tapınma gibi bir yapılanma yüzde 52'nin kazanç kaynağıdır.
Dinci şirketler, mafyatik şirketler, başkalarının malına-canına çökme ve bu örgütlerin uzaktan-yakından bir parçası olmak onlar için yeğane kaynaktır.
Din kardeşliği adı altında herşey mübahtırı hak görmektedirler.
Kişisel çıkarcılık yaparken dini buna kılıf yapmaktadırlar.
Zaten dini kullanan dünyadaki bütün halklar aynı şeyleri düşünmektedirler.
Okul yerine camiyi, demokrasi yerine diktatörlüğü, paylaşım yerine hep bana rab bana kafasındadırlar. Başkalarının emeği, canı, bedeni üzerinden nemalanmak bir numaralı hedefleridir.
Yüzde 52 anlayışında olan herkesi siyasiler ve siyasileri besleyen ABD-AB devletleri destekler.
ABD-AB devletleri adaletsizlik, sömürü, bağımlılıktan beslendikleri için dünyadaki yüzde 52 anlayışı onların biricik gelir kaynağıdır.
İkinci sırada halkları ve ülkeleri birbirine düşürerek ülkeleri zayıflatma gelir.
Bu yüzden yüzde 52, hem kendisni besleyen ama aynı zamanda kendisini av yapan bu ülkelere dolaylı olarak minnet duyar.
Zira yüzde 52'nin istediği adalatsizliği, mafyatik yapılanmayı onların desteğine borçludurlar.
Elbette bu yüzde 52 kimler tarafından yönetildiğini ve yönlendirildiğini bilmezler ve önemsemezler, onlar için kendilerine verilen pay veya sadaka önemlidir. Ki, bu sadakayı devletin veya bağlı bulundukları örgütlerin kendilerine ihsan ettiğini zanederler.
İşin bir de böyle bir trajikomik tarafı bulunuyor.
Neyse Afrika, Hindistan, Şili ve Lübnan'dan bazı örnekler verecektim ama sağlığım daha fazlasını yazmaya el vermiyor. Maalesef her yazımda hep böyle yarım bırakmak zorunda kalıyorum.
En azından halkın ne düşündüğüne çok kısa değinmiş oldum.
Belki ilerde bahsettiğim örnekleri eklerim.