Çok Dindar Bir İnançsızım Ben
-
@ictenlik sizin ya da diğer tapmayanlarin Allah'a bir zarar ya da faydası olamaz ki. Aslında insan Allah'a taparak kendine dünyada da iyilik yapıyor.
İnsanlara karşı o kadar iyi niyetli bakardım ki, kötülük yapana bile iyi niyetli düşünürdüm. Ama öyle değilmiş. Merhametsiz, kötülük dusunene merhamet etmek nefse zulümden başka birşey değilmiş. Kötülüğü sevinerek yapan cezasini çekmeli..vs atık böyle düşünüyorum.
Mülkün her şeyin sahibi, herşeyi yaradan bir yaradici Allah, mülkunde istediği gibi tasavvur etme hakkına sahip tek ilah. Varlığımız ya da yoklugumuzla; isyanimiz ya da secdemizle ne zarara sokariz ne de bir fayda sağlarız. Allah'ın varligi , bizlere bağlı değil ki.
Hani denmiş ya "kahrinda hoş ,lutfunda "O kadar acziyet içindeyiz ki. Kendi bedenimizin sahibi bile değiliz. Yemek yemeğe ,uykuya ...herşeye muhtacız .
Allah'ın var ve bir olduğunun o kadar çok delili varken (bu kadar mükemmel iken her şey ) ve sonuç itibariyle nasıl bir bebeğin anne karnında geçirmiş olduğu evresi gibi dünya hayatimizda aynı o evrenin misali. -
@Efruhte , çok yükseklerden uçuyorsun. Sana ilişmeyeyim diyorum ancak ha bire uçmaya yelteniyorsun. Uçabilsen bir şey demeyeceğim.
-
@kereste bir söz vardı derdim de neyse demiyorum
-
-
@kereste sonuç itibariyle ben de ciddi ve temeli olan şeyler yazıyorum
Ama o da aynı noktada. -
Yeme bizi; durum 20:0 olmuş durumda. Haberin olsun, diyiim.
-
@kereste size göre
-
@Efruhte
Bu forumda oylama yapalım mı? -
@kereste yazı anlatım hususunda evet #içtenlik
Ama gerçeklik olarak ben -
@Efruhte
Atma Efruhte. İkisinde de sınıfta kaldın. -
@Efruhte, içinde söyledi: Çok Dindar Bir İnançsızım Ben
@ictenlik sizin
Oradayım
https://efelsefe.com/topic/1772/varolmayan-ülke-ya-da-şimdilik-yurtları-tanınmayan-yurtsuzlar
-
@Efruhte, içinde söyledi: Çok Dindar Bir İnançsızım Ben
@ictenlik sizin
Tanrı benim gibiler için öldü. (Artı kalbimizde ve çok derinlerde yaşıyor) . Dirilmeyecek (ve bizim gibilerin istese de artık diriltemeyeceği) biçimde . Bunu kabullenmiş bulunuyoruz ve varolma devam ediyor o halde yasını tutuyoruz.. O halde sizi yasıma ve yasımızı paylaşmaya davet ediyorum.
-
@ictenlik, içinde söyledi: Çok Dindar Bir İnançsızım Ben
@Efruhte, içinde söyledi: Çok Dindar Bir İnançsızım Ben
@ictenlik sizin
Oradayım
https://efelsefe.com/topic/1772/varolmayan-ülke-ya-da-şimdilik-yurtları-tanınmayan-yurtsuzlar
@Efruhte ve lütfen en azından orada ve o başlıkta yasıma saygı duyulsun ve orada ismi ve bağlantılı bir kavram vb anılmasın ,açılmasın ve sunulmasın olur mu?
-
-
@Efruhte, içinde söyledi: Çok Dindar Bir İnançsızım Ben
@ictenlik sizin ya da diğer tapmayanlarin Allah'a bir zarar ya da faydası olamaz ki. Aslında insan Allah'a taparak kendine dünyada da iyilik yapıyor.
İnsanlara karşı o kadar iyi niyetli bakardım ki, kötülük yapana bile iyi niyetli düşünürdüm. Ama öyle değilmiş. Merhametsiz, kötülük dusunene merhamet etmek nefse zulümden başka birşey değilmiş. Kötülüğü sevinerek yapan cezasini çekmeli..vs atık böyle düşünüyorum.
Mülkün her şeyin sahibi, herşeyi yaradan bir yaradici Allah, mülkunde istediği gibi tasavvur etme hakkına sahip tek ilah. Varlığımız ya da yoklugumuzla; isyanimiz ya da secdemizle ne zarara sokariz ne de bir fayda sağlarız. Allah'ın varligi , bizlere bağlı değil ki.
Hani denmiş ya "kahrinda hoş ,lutfunda "O kadar acziyet içindeyiz ki. Kendi bedenimizin sahibi bile değiliz. Yemek yemeğe ,uykuya ...herşeye muhtacız .
Allah'ın var ve bir olduğunun o kadar çok delili varken (bu kadar mükemmel iken her şey ) ve sonuç itibariyle nasıl bir bebeğin anne karnında geçirmiş olduğu evresi gibi dünya hayatimizda aynı o evrenin misali.Ortadoğu ilahları gerçek fizik varlıklardır. Rab ,Yehova vs bunların hepsi aynıdır. Grup varlıklar. Doğumlu ölümlüler. Tanrı değiller. Efsane.
Zaten bizi bütünleyen ve kendi herşey olan bütünlüğümüz dışında tanrı tasavvuru saçma ve bölücü (ayrıştırıcı). Efendi tasavuru olur size kalmış. O bize tanrı/efendi değil. Yani kendi kuluna tanrıdır, efendidir ya da sahipse sahip.
Tapınç bekleyen şeye bizde tanrı denmiyor, dağdaki tek bir sineğin varlığı bile benim gibiler için bu tip varlıklardan önemli üstün ve büyük olurdu
Ben insanım, ben bu dünyalıyım, şimdi buradayım, ortadoğu ilahları (kolonisi) bedelini ödeyecek
Ortadoğu ilahları kendi çöplüğüne dönmeli, bir şeyin sahibi değil, bura benim dünyam, şimdi.. Burada ben varım ve atalarım vardı. İsteyen gelsin almayı denesin, görüşürüz.
Herşeyin sahibi herkestir gerisi saçmalık, kafanızı böyle boş şeylerle doldurmayın, önemseyin, bilgi edinin ve önemli-değerli işe yarar şeylere kafa yorun. (Efsane gereği gerçek tanrıyla karıştırılan) Kolonyalist sahte varlıklara tapınmaya değil
Ben kendi mülkümün sahibiyim, onu kimseye vermedik. Sizin vermeniz sizlerin sorunu. Kendi köleliğiniz (kulluk) ancak sizi bağlar. Özgürlerin yasası özgürlüktür.
Kuluyla efendisi arasında ilişkisi kuluyla efendisini bağlar. Kulluk, kulun-kulların sorunudur .Biz efendi sahiplenmedik, efendice de defalarca söyledik.Senin ne kadar aciz olduğun önemli değil acizlik sana mahsus kendinden dışarıya genişlemeye bulaştırmaya çalışmamalısın
Başkalarının acziyetine ve tersine karar verme, kendi adına düşün, sadece kendi adına. Onaylanmıyor. Sen acizsen acizsin ben değil. Onaylanmadı.Ortadoğu ilahları varlar evet ama bir değil çoklar. İnsanlık gibi. Tekil değiller.
-
@Efruhte, içinde söyledi: Çok Dindar Bir İnançsızım Ben
@ictenlik sizin ya da diğer tapmayanlarin Allah'a bir zarar ya da faydası olamaz ki. Aslında insan Allah'a taparak kendine dünyada da iyilik yapıyor.
İnsanlara karşı o kadar iyi niyetli bakardım ki, kötülük yapana bile iyi niyetli düşünürdüm. Ama öyle değilmiş. Merhametsiz, kötülük dusunene merhamet etmek nefse zulümden başka birşey değilmiş. Kötülüğü sevinerek yapan cezasini çekmeli..vs atık böyle düşünüyorum.
Mülkün her şeyin sahibi, herşeyi yaradan bir yaradici Allah, mülkunde istediği gibi tasavvur etme hakkına sahip tek ilah. Varlığımız ya da yoklugumuzla; isyanimiz ya da secdemizle ne zarara sokariz ne de bir fayda sağlarız. Allah'ın varligi , bizlere bağlı değil ki.
Hani denmiş ya "kahrinda hoş ,lutfunda "O kadar acziyet içindeyiz ki. Kendi bedenimizin sahibi bile değiliz. Yemek yemeğe ,uykuya ...herşeye muhtacız .
Allah'ın var ve bir olduğunun o kadar çok delili varken (bu kadar mükemmel iken her şey ) ve sonuç itibariyle nasıl bir bebeğin anne karnında geçirmiş olduğu evresi gibi dünya hayatimizda aynı o evrenin misali.Yağlı urganlar ve diğerleri devrini kapattıysanız bu saçmalıkları artık durdurun ve kesin kimse dinlemek istemiyor. İnanç kendinizin sorunu.
Senin kafandaki senin tanrın benim kafamdaki benim tanrım olmadığına göre herkesin tanrısı değil çünkü benim tanrım değil.
Sizin inancınız kendi kafanızda ve benim kafama girmediğine göre sizin kafandaki tanrı sadece sizin sorununuz ve benim kafamın sahibi değil ve sen onu öyle kılamazsın. Buna hakkın yok. Ben kimseye öyle bir ayrıcalık vermedim. Seni yarattığına inan ama beni yarattığına inanma hakkın yok. Burada bu kafada düşünmek/bilmek benim hakkım kendini kendi kafana sok,,kendi yerine bil, kendin yerine düşün
ve ben kendimin yerine düşünürümSen senin sahibin olduğuna inan ya da varsa var ama benim sahibim yok. Siz bunları ne zaman öğreneceksiniz
Eğer hepimizi yaratarak kendinden bölünen ve bu anlamda bizi bütünleyen bir diğer yönümüz (olarak tanrı) olsaydı bile biz onun zamansal/mekansal görece parçalılığı ve parçaları olsaydık bile bu o ortadoğu efsanesinin ilahları olamazdı.
-
@Efruhte, içinde söyledi: Çok Dindar Bir İnançsızım Ben
@ictenlik sizin ya da diğer tapmayanlarin Allah'a bir zarar ya da faydası olamaz ki. Aslında insan Allah'a taparak kendine dünyada da iyilik yapıyor.
İnsanlara karşı o kadar iyi niyetli bakardım ki, kötülük yapana bile iyi niyetli düşünürdüm. Ama öyle değilmiş. Merhametsiz, kötülük dusunene merhamet etmek nefse zulümden başka birşey değilmiş. Kötülüğü sevinerek yapan cezasini çekmeli..vs atık böyle düşünüyorum.
Mülkün her şeyin sahibi, herşeyi yaradan bir yaradici Allah, mülkunde istediği gibi tasavvur etme hakkına sahip tek ilah. Varlığımız ya da yoklugumuzla; isyanimiz ya da secdemizle ne zarara sokariz ne de bir fayda sağlarız. Allah'ın varligi , bizlere bağlı değil ki.
Hani denmiş ya "kahrinda hoş ,lutfunda "O kadar acziyet içindeyiz ki. Kendi bedenimizin sahibi bile değiliz. Yemek yemeğe ,uykuya ...herşeye muhtacız .
Allah'ın var ve bir olduğunun o kadar çok delili varken (bu kadar mükemmel iken her şey ) ve sonuç itibariyle nasıl bir bebeğin anne karnında geçirmiş olduğu evresi gibi dünya hayatimizda aynı o evrenin misali.Benim gibilere (ben öyle demezdim ama) uygarlığınızın taktığı yakın geçmiş isimlerden birinin de pagan vb olabileceğini öğrendim. Baktım da benim gibilerin bir tanrımız yokmuş ama doğa tanrımız gibiymiş ve her şey tanrının yansıması gibiymiş.. Bu güzel göründü. Saf bir doğa dini ama din olmayan yani onların din bile demediği doğal algısı ve merkezi olmayan, tapınağı olmayan, temsilcisi olmayan herkeste içte ortak duyulan, içten konuşmadan bile bilinen ortakça duyuştaki ortak algı...
Şunu diyebilirim. Tanrınla tanrım ilgilenecektir.
Umarım tanrına bir şeyler öğretebilir ve biraz ders verir.Sizler yozlaşmış tanrılarınızı ve esareti kutsamaya devam edebilirsiniz ama benim tanrım özgürlük dolu
Benim tanrı mülkiyet değil özgürlük ve bölüşüm dolu
ve benim olmadığı gibi sizin de sahibiniz değil ,
benden olmadığı gibi sizden de üstün değil
Beni yönetmediği gibi sizi de yönetmeyecek ve kimsenin onun için kavga etmesine gerek yoktur, bunlara karışmıyor, doğal öğrenmeyi -serbestiyi- destekler ve bunun bile özel bir yolu yok meraka bağlanmıştır. Tanrımın öğreticiliği merak çalıştığında doğal çalışır
Tanrım emir vermez ,kızmaz, sinirlenmez
Övülmesine gerek yoktur övülmek öğrenmektir. Benim öğrenmem onu över
Tanrım özgürlüğü bile sana vermez çünkü sana karışmayacaktı git kendin öğren başar çabala ve kendin kazan diyecekti
Tanrım bilgi bölüşür eylem değil, eyleme çekimsiz
Tanrım güçlü ya da güçsüz değil güç ihtiyaç dışı sadece bilgi doludur
Güç ihtiyaç dışı çünkü kimseyi incitmesi ya da bir şeyden korunması sakınması gerekmez. Güce ihtiyacı yok.
Tanrımın güce ihtiyacı yok.
Güce ihtiyaç yok, güç kullanımını da ihtiyaç yok. Tanrım sevgiyle serbesti doludurBiz onu kendimiz (gibi) biliriz
Umarım tanrınız başının çaresine bakmayı biliyordur,
-
Dün gece bitirilmiş mevzunun tekrar açılmış olması tuhaf.
Siz kendi özel sayfanizda neyi nasıl paylastiginizin hesabını tutmuyorsam benim paylaşımlarımın hesabini da kimsenin tutmaya hakkı yoktur.
Ayrıca dün gece son yazmış olduğum yazımda sizin yazdiklariniza bir cevapti.Sizin dininiz size ,benim dinim bana.
-
Al-i İmran (59)
Şüphesiz Allah katında (yaratılışları bakımından) İsa'nın durumu, adem'in durumu gibidirAbdulbaki Gölpınarlı Meali
Gerçekten de Allah katında İsa, Âdem'in örneğidir,Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Şüphesiz, Allah katında İsa’nın durumu Adem’in durumu gibidir. Ki onu topraktan yarattı, sonra ona "OL!" demesiyle o da hemen (ortaya çıkıp) meydana geldi. (Hz. İsa da Allah’ın dilemesiyle babasız oluşuverdi.)Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Şüphesiz Allah katında (yaratılışları bakımından) İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir: Onu topraktan yarattı. Sonra ona “ol” dedi. O da hemen oluverdi. [91]Hz.Âdem’i topraktan, anasız-babasız yaratan Allah, Hz.İsa’yı da babasız yaratmıştır.
1- İsa\nın yaratılışı.
Hasan Basri Çantay Meali
Muhakkak ki İsânın haali de, (ya'ni babasız dünyâya gelişi de) Allah indinde, Âdemin haali gibidir. (Allah) onu (Âdemi) toprakdan yaratdı. Sonra ona «Ol» dedi, o da (can gelib) oluverdi.Hayrat Neşriyat Meali
Şübhesiz ki Allah katında Îsâ'nın (babasız yaratılışının) misâli, Âdem'in misâli gibidir. (Allah) onu (da babası olmadan) bir topraktan yarattı, sonra ona “Ol!” dedi, (o da)hemen oluverdi.(3)Mahmut Kısa Meali
Doğrusu, Allah’a göre babasız yaratılmış olması bakımından İsa’nın durumu, hem babasız, hem de annesiz yaratılmış olan Âdem’in durumu gibidir: Allah onu topraktan yarattı, sonra ona ‘Ol!’ dedi, o da hemen oluverdi.Mehmet Çoban Meali
Şüphesiz Allah katında yaratılış bakımından İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir: O’nu topraktan yarattı! Sonra ona "ol" dedi. O da hemen oluverdi. Âdem’in anası babası yoktu. Anasız babasız topraktan yaratılmıştı. İsa’nın anası vardı ama babası yoktu. Her ikisinin de ortak noktası Rabbinizin onlara “ol” demesiyle yaratılmış olmalarıydı. İsa’nın babasız olarak dünyaya gelişi, onları Allah’a imanlarında şüpheye düşürdü. Onlar anasız babasız çocuk olmayacağını sanıyorlardı. Ama aynı kişiler âdemin anasız babasız olduğuna inanıyor, bunun nasıl olabileceğini düşünmüyorlardı! İşte Rabbiniz insanların imanını böyle sınar. Kazanan kazanır, kaybeden kaybeder. Ey insanlar! İsteseydik sizlerin hepinizi mantar biter gibi topraktan yaratırdık. Ancak bilmediğiniz bir nedenle size ana baba veren Rabbiniz; sizleri farklı açılardan sınamaktadır. Hala düşünüp öğüt almayacak mısınız?Maide (46)
O peygamberlerin izleri üzere Meryemoğlu İsa'yı, önündeki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gönderdik.Zuhruf (59)
İsa, sadece, kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğulları'na örnek kıldığımız bir kuldur.Bakara (47)
Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve (bir zamanlar) sizi cümle âleme üstün kıldığımı hatırlayın. -
-
Muhammed, Yahudiler ve Kur'an'ın Kompozisyonu: Kutsal Tarih ve Karşı Tarih
Yahudiler ve diğer madunlar tarafından üretilen polemiklerden biri, iyi bilinen anlatıları, onların mesajlarını sorgulayacak veya zayıflatacak şekilde yeniden anlatan "karşı tarih"tir. Böyle bir karşı tarih, geleneksel Müslüman ilahi vahiy anlatısının eski bir Yahudi tarafından yeniden anlatılmasıdır.
- Giriş
Bu makale, ilahi vahiy ve Tanrı'nın sözünün peygamber Muhammed aracılığıyla alınmasına ilişkin temel Müslüman anlatısının Yahudi polemikli yeniden anlatımını ele almaktadır. Muhtemelen sözlü bir hikaye olarak ortaya çıkan ancak sonunda çeşitli varyantlarla kaydedilen bir "karşı tarih" işlevi görüyor. Yeniden anlatmanın amacı, Müslümanların Kur'an ve İslam'ın Yahudi kutsal yazıları ve uygulamalarının yetkisini ortadan kaldırdığı veya bunların yerine geçtiği yönündeki iddialarına karşı çıkmak gibi görünüyor.
https://www.mdpi.com/2077-1444/10/1/63
Kuran'ın Yahudi Kökenleri
Kuran 18:65-82'de bahsedilen Musa ve Allah'ın isimsiz hizmetkarının hikayesi birçok yoruma yol açtı. Muhtemelen bu ayetlerle ilgili en etkili açıklama, bu ayetlerin Haham Joshua b. Levi ve İlyas. Ben daha ziyade, Yeşu ve İlyas efsanesinin Q 18:65-82'nin ilk yorumlarında bulunan bilgilerden türetildiğini savunacağım. Böyle bir inceleme, bu ayetlere ilişkin ilk yorumcuların kendi yorum gündemlerini sürdürmek için diğer geç antik kaynakları nasıl bilinçli olarak kullandıklarını ortaya koymaktadır.
https://www.jstor.org/stable/605888
İslam'dan Önce: Suudi Arabistan'ın Yahudi Krallığı Olduğu Zamanlar
Arap Yahudiliği ve İslam'ın Yükselişi
Geç Antik Yahudiliğin yepyeni dünyasını keşfedin. Bu üç oturumluk kurs sizi İslam'ın kurucuları arasında yaşayan Yahudilerin siyasi, dini ve kültürel bağlamına çekecektir. Yemen'in Yahudi krallarından Muhammed'in Yahudi karısına kadar bu kurs, erken dönem Yahudi-İslam ilişkilerine ışık tutuyor ve başlı başına Arap Yahudi yaşamının zengin bir portresini sunuyor.
6 Nisan: Arap Yahudiliği ve Kuran
Tarihi bir belge olarak Kur'an, Arap Yahudilerinin Geç Antik Çağ'daki inanç ve uygulamalarına dair deliller sunar. Bu kanıt çeşitli şekillerde bulunur. Birincisi, Kur'an İbranice İncil'deki anlatılara, özellikle Yaratılış, Çıkış, Krallar ve Yunus Kitaplarına çok sayıda atıfta bulunur. Metin, Arap Yahudi topluluklarının da dahil olduğu çağdaş okuyucu kitlesinin zaten Yahudi kutsal kitaplarına aşina olduğunu varsayıyor. İncil'deki hikayelerin Kuran'da yeniden anlatılması, bu hikayelerin o dönemde Arap Yahudi toplulukları tarafından nasıl anlaşıldığına dair ipuçları sağlıyor. İkincisi, Kur'an hem İncil hem de Rabbinik Yahudi hukukunun çeşitli yönleriyle ilgilenir. Bu kanunlara ilişkin Kur'an yorumları, Kur'an'ın yazıldığı dönemde Arabistan'daki Yahudi hukuk kültürü ve uygulamasına dair kanıtlar içerir. Üçüncüsü, Kur'an, tarihi bağlamında Yahudi topluluklarına yönelik toplu hitapları içerir. Bu topluluklara "İsrail Oğulları", "Musa Kavmi", "Kitap Ehli", "Yahudililer" vb. denir. Bu derste, Kur'an'ın metinsel bir özetini ve Kur'an ile nasıl bağlantılı olduğunu sunacağım. İbranice İncil'e ve Arap Yahudiliğine. Kur'an'ın, metin boyunca toplu olarak "Kitap" (el-kitāb) olarak görünen Yahudi kutsal metinleriyle nasıl özel bir yorumlayıcı etkileşimi temsil ettiğine odaklanacağım.
13 Nisan: Muhammed'in Yahudi Karısı Safiyye
https://katz.sas.upenn.edu/events/arabian-judaism-and-rise-islam
Hıristiyanlık ve İslam Yahudiliğin uzantısı mıdır?
Hıristiyanlık Yahudiliğin bir koluydu. Yahudi lider İsa Mesih'e inanan ve onun öğretilerini takip eden bir Yahudi mezhebi olarak başladı. Her ne kadar Eski Ahit aracılığıyla Yahudilikten etkilenmiş olsa da, hızla bağımsız bir din haline geldi.
Evet. İsa ve Hıristiyanlığın ilk havarilerinin kendileri Yahudiydi. Hıristiyanlık diğer dinlerin takipçilerini benimseyip dönüştürdükçe, bu kültürlerin birçok unsurunu bünyesine kattı ve Yahudilikten daha da uzaklaştı;
Yahudiliğin bir koluydu
Evet. Hıristiyanlık birinci yüzyılda İkinci Tapınak Yahudiliğinden doğmuştur. MS yedinci yüzyıla gelindiğinde Güney Arabistan'da çok sayıda Yahudi ve Hıristiyan yaşıyordu. İslam'ın Yahudilik ve Hıristiyanlığın birleşiminden geliştiği yer burasıydı.
https://www.quora.com/Is-Islam-an-offshoot-of-Judaism/answer/Andrew-Lenihan
İslam Hıristiyanlığın bir kolu mudur?
Evet İslam muhtemelen Ebionit Hristiyanlığının bir koludur:
Hem Ebionitler hem de İslam, İsa'yı yalnızca Tanrı'nın bir peygamberi olarak görüyordu
Ebionitler ve İslam, İncillerin tahrif edilmiş olduğunu düşünüyor ve Pavlus'un mektuplarını reddediyordu.
Ebionitler ve İslam, Tevrat'taki kanunlara uydu
Muhammed, Muhammed'in Mekke'den uzaktaki amcası olan Ebionit Hıristiyan Varaka ibn Nevfel'den etkilenmişti.
Ebionitler, Bizans İmparatorluğu'nun dışında, Hicaz'da (İslam'ın doğduğu yer) 10. yüzyılın sonlarına kadar hayatta kaldılar.
İslam, genel anlamda Hıristiyanlığın bir koludur.
Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde Mukaddes Kitap, Musa Kanununa bağlı kaldığı bilinen Yahudi Hıristiyanlardan oluşan bir mezhepten söz eder. Bu grup Ebionitler olarak tanındı ve İsa'yı bir peygamber olarak gördüler ama ilahi olarak görmediler. Yahudilerin sünnet ve domuz etinden uzak durma uygulamalarını sürdürdüler. Onlar katı tek tanrıcılardı. Ayrıca öğretilerine erken dönem apokrif metinlerin çoğunu da dahil ettiler.
Muhammed Mekke'nin dışındaki Hira mağarasında uyku felci yaşadığında kötü bir ruhun eline geçebileceğinden korkmuştu. Karısının kuzeni Varaka ibn Nevfel, kendisinin Cebrail tarafından ziyaret edilmiş olabileceğini ve bir peygamber olabileceğini öne sürdü. Varaka bir Ebionit'ti.
Muhammed, misyonunu halka duyurmadan önce sonraki iki yılını Ebionitlerle birlikte çalışarak geçirdi.
İslam, Hıristiyanlığın bir koludur; yani Kuran'ın %90'ı (yanlış olarak alınmış olsa da) Hıristiyan ve Yahudi kutsal kitaplarından alınmıştır.
Yahudi-Hıristiyan bakış açısı hala İslam'ın Muhammed'den kaynaklandığını ve Muhammed'in İslam'ı hem haham Yahudiliğinden hem de Hıristiyanlıktan büyük ölçüde ödünç alarak yarattığını algılıyor. Hıristiyanlıktan alıntı yapıldığı iddiasıyla ilgili olarak, geleneksel olarak Muhammed'in çoğunlukla Doğu kiliselerinin öğretilerinden ve çeşitli apokrif Hıristiyan yazılarından yararlandığı kabul edilir. Dolayısıyla Yahudi-Hıristiyan perspektifinden bakıldığında İslam, MS yedinci yüzyılda Yahudilik ve Hıristiyanlığın bir karışımı olarak ortaya çıktı.
Özetlemek gerekirse, Yahudi-Hıristiyan perspektifi Yahudiliğin, Hıristiyanlığın ve İslam'ın aşağıdaki adım adım evrimini öne sürüyor. İlkel veya proto-Yahudiliğin kökeni, Allah ile Nuh arasındaki ilkel antlaşmaya kadar takip edilebilir. Ancak Yahudiliğin kökeni aslında Allah ile İbrahim arasındaki antlaşmaya dayanmaktadır; bu antlaşma yalnızca İshak'a, sonra Yakup'a ve daha sonra da İsrailoğullarına miras kalmıştır. Daha sonra antlaşma Musa ile yeniden formüle edildi ve tam gelişmiş bir din olarak Yahudilik başladı. Yahudiliğin ayrı bir dini uygulama olarak sürdürülmesinin merkezinde, Kudüs'teki Süleyman Tapınağı'ndaki kurban eylemine odaklanan tapınak kültü vardı. Daha sonra çeşitli İsrailoğulları antlaşmaya uymaktan saptı ve bunun sonucunda Allah, Musa antlaşmasını yeniden onaylayan, ancak ona ekleme yapmayan veya değiştirmeyen peygamberler gönderdi. Bu durum, Hıristiyanlığın ortaya çıktığı Mesih'in yeni antlaşmasına kadar devam etti. Yaklaşık 600 yıl sonra Muhammed, hem haham Yahudiliğinden hem de Hıristiyanlıktan büyük ölçüde yararlanarak İslam dinini yarattı.
https://www.islamicity.org/3068/did-islam-just-copy-from-judaism-christianity/
İslam'ın Doğuşunda Arabistan Yahudileri
https://www.degruyter.com/document/doi/10.1515/9781400849130-006/html
Müslümanlar ve Yahudiler
MS 70 yılında Romalı general Titus Kudüs'ü ele geçirdi ve Filistin'deki Yahudi egemenliğine son verdi. Roma'nın fethinden sonra Yahudilerin çoğu anayurtlarını terk ederek başka ülkelere göç ettiler. Bazı Yahudi kabileleri Suriye çölünü geçerek Arap yarımadasına girerek Hicaz'a yerleştiler. Zamanla Medine'de ve Medine ile Suriye arasında çok sayıda koloni kurdular. Ayrıca birçok Arap'ı Yahudiliğe dönüştürdükleri söyleniyor.MS 7. yüzyılın başlarında Medine'de (Yesrib) üç Yahudi kabilesi yaşıyordu. Onlar Banu Qainuka'a, Banu Nadhir ve Banu Qurayza'ydı. Her üç kabile de zengin ve güçlüydü, ayrıca Araplardan daha uygardılar. Arapların tamamı çiftçiyken, Yahudiler Arabistan'da sanayi, iş ve ticaret girişimcileriydi ve Medine'nin (Yesrib) ekonomik hayatını kontrol ediyorlardı. İki Arap kabilesi - Evs ve Hazrec - sürekli olarak Yahudilere borç batağındaydı.
Yahudilerin Medine'nin yanı sıra Hicaz'daki güçlü merkezleri Hayber, Fedek ve Vadi-ül-Kura idi. Bu vadilerdeki topraklar Arabistan'ın en verimli topraklarıydı ve Yahudi yetiştiricileri de ülkenin en iyi çiftçileriydi.
- Giriş
-