Spekülatif Kozmoloji
-
Kant’ın sınıflamasında klasik metafiziğin ikinci ana dalı spekülatif veya rasyonel kozmolojiden meydana gelir. Dünyayı ya da kozmosu zaman ve mekân içindeki şeylerin toplamı olarak değerlendiren ve dünyayla ilgili sentetik a priori önermelerden oluşma iddiasıyla ortaya çıkan spekülatif kozmoloji de birtakım hatalara, mantık yanlışlarına yol açar. Söz konusu mantık yanlışları birtakım anomalilerden meydana gelmekte olup, bunların da çözümü eleştirel felsefede bulunmak durumundadır.
Antinomiyle “aynı kabuller öbeğinden türeyen bir çift çelişik önerme”yi anlayan Kant, antinominin çözümünü ya
(a) çelişik önermelerin özü itibariyle tutarsız bir kabulden çıktığını veya
(b) görünüşte çelişik olan önermelerin gerçekte çelişik olmayıp birbirleriyle bağdaşabilir olduklarını göstermede bulunur.
Bunlardan birincisine saçma bir örnek olarak, sözgelimi tezi “Kare şeklindeki bir dairenin yuvarlık olduğu” önermesi, antitezi ise “kare şeklindeki bir dairenin yuvarlak olmadığı” önermesi olan antinomi verilebilir. Söz konusu antinominin çözümü görünüşte çelişik önermelerin kendi kendisiyle çelişik “bir dairenin kare olduğu” kabulünden çıktığını göstermekten meydana gelir. İkinci tipten antinomiye örnek olarak da tezi “Hayatın nihai hedefi ölümdür” önermesi, antitezi ise “Hayatın nihai hedefi ölüm değildir” önermesi olan antinomi verilebilir. Söz konusu antinomi görünüşte bağdaşmaz olan bu önermelerde “nihai hedef” ifadesinin birincisinde zaman açısından son, ikincisinde ise amaç anlamında kullanıldığının, dolayısıyla tez ve antitezin birbiriyle bağdaşmaz olmadığının gösterilmesinden meydana gelir.
Birinci antinomi “dünyanın zaman içinde bir başlangıcı olduğunu ve onun mekân bakımından da sınırlandığı” teziyle, “dünyanın hiçbir başlangıcı ve sınırı olmadığı, onun hem zaman hem de mekân bakımından sonsuz olduğu” antitezinden oluşur. İkinci antinomide ise “dünyadaki bileşik her tözün parçalardan meydana geldiği” teziyle “dünyadaki bileşik hiçbir şeyin basit parçalardan meydana gelmediği ve dünyada hiçbir yerde basit bir şey dışında hiçbir şeyin varolmadığı” antitezi bulunur. Üçüncü antinomi “doğa yasalarına göre nedenselliğin, dünyanın görünüşlerinin hepsinin birden çıkarsanabildiği yegâne nedensellik olmadığını, bu görünüşleri açıklamak için başka bir nedenselliğin daha, özgürlüğün nedenselliğinin bulunduğunu kabul etmek gerektiğini” bildiren tez ile “özgürlüğün bulunmadığını, dünyada olan her şeyin yalnızca doğa yasalarına uygun olarak vuku bulduğunu” öne süren antitezden meydana gelir. Dördüncü antinominin tezi “ya dünyanın bir parçası veya onun nedeni olarak, mutlak bir biçimde zorunlu olan bir varlığın dünyanın bir parçası olduğunu” ifade eden önerme, buna mukabil antitezi de “mutlak olarak zorunlu bir varlığın dünyada hiçbir yerde varolmadığı gibi, onun nedeni olarak dünyanın dışında da varolmadığını” ileri süren önermedir.