-
Şintoizm Japonya’ya özgü bir dindir. Şinto sözcüğü Çince iki karakterden neşet etmiştir. Şin “tanrı”, to “yol” anlamına gelmektedir. Bu suretle Şinto “tanrıların yolu” anlamına gelmektedir.
XIX. yüzyılın sonundan 1945’e kadar Şintoizm Japonya’nın devlet dini olmuştur. Bu dinin takipçilerinin çoğu Japonya’da yaşamayı sürdürmektedir. Japon olmayan birisi için Şintoizm yönünde din değiştirmek zor olacaktır ve esasen Şintoizm de bir taraftar arayışında olduğu söylenemez. Pek çok açıdan Şintoizm formal bir din değildir. Daha ziyade Japon halkının kültür ve tarihini yansıtır. Bu kültür ve tarih mirasına pek çok Japon halk inancı da eklenmiştir.
Diğer dinlerden farklı olarak Şintoizm’in bir kurucusu ve peygamberi söz konusu değildir. Ayrıca bu din dinsel bir merkeze de sahip değildir. Pek çok açıdan Şintoizm bir hayat felsefesi, yaşanan hayata dair bir inanç ve rehber manzumesidir. Şintoizm’in temel inancı bütün varlıklarla uyum içinde yaşamaktır. Dinin tanrıları kami olarak isimlendirilir. Kami, “doğanın ruhları” veya “güçlerin yaşamı” olarak tercüme edilir.
Şintoizm’de tanrılar ve ruhların sayısı hesap edilemeyecek kadar fazladır. Bununla birlikte sayıları seksenden başlayıp sekiz yüze kadar uzanan kami’den söz edilir. Panteonun zirvesinde Güneş Tanrıçası Amaterasu bulunur. Panteonun diğer tanrısal unsurları olarak ise ay tanrısı Tsukiyomi, fırtına ve deniz tanrısı Susanowo, ateş tanrısı Atago ve gıda tanrısı Inari örnek olarak sayılabilir. Ana kült yeri ise Kyoto’da Atago dağıdır.
Kamilere ibadet dua okumakla, pirinç ve pirinç şarabı kurban etmekle olur. İbadetlere rahipler önderlik ederler. Bu rahiplerin evlenmesi yasaklanmamıştır. Şintoizm’de rahiplik bir miras olarak düşünülmektedir. Şintoizm’de ibadetler genel olarak folklor, büyü ve sihir, hac, ritüel, ibadet ve ulusallığı içine alan bir dizi dinî ve kültürel uygulamalardan ibarettir. Günlük olarak ifa edilen törensel ritüeller Şinto mabetlerinde rahipler tarafından icra edilmektedir. Bireyler kişisel bağlılıklarını bildirmek ve kaminin rızasını ve uğurunu kazanmak için mabetleri her an ziyaret edebilmektedirler. Mabede girişte kişi saygı göstergesi olarak kamiye doğru başını eğer ve sunakta hediyesini takdim ettikten sonra kaminin dikkatini çekerek onunla iletişim kurmak için elini çırpar. Ziyaret edilen bu mahallî mabetlere ek olarak Şintoistler evlerinde ve işyerlerinde kami-dana adı verilen mabet minyatürleri bulunmaktadır. Aileler özel günlerde bu minyatür mabetlerde mum yakar ve diğer aile bireyleri yerde başları öne eğik bağdaş kurup oturuken aile reisi tarafından kamiye çiçek, yiyecek ve pirinçten yapılan bir tür içki takdim edilir.
Şintoizm’de kabul edilmiş veya diğer dir deyimle resmî kutsal kitaplar külliyatı, sabit doktrinler ve ahlaki ilkeler yoktur. Bundan dolayı Şintoizm mensupları bireylerin eylemlerinin içinde bulundukları şartlara ve durumlara bağlı olduğuna inanmaktadır. Hatta Şintoistlere göre insani tecrübe ahlaki kurallardan çok daha önemlidir.
Şintoizm’de mitoloji de önemli bir yer işgal etmektedir. Sözgelimi dünyanın oluşmasıyla ilgili anlatılan mitolojik öykülerde, ezeli olarak var olan üç kami bir dizi erkek ve dişi kami yaratır. Günün birinde bunlardan erkek kami İzanagi ve dişi kami İzanami gök köprüsü üzerinde duruken İzanagi kutsal kılıcını alttaki kaos denizine düşürür ve kılcını denizden çıkarırken kılıçtan düşen su damlaları denizi pıhtılaştırır ve bu şekilde Japon adaları meydana gelir. Bu mitolojik öyküye göre hem Japon adaları hem de Japonlar ilahi bir kökene sahiptir. Bundan dolayı II. Dünya Savaşı’na kadar her Japon imparatoru Japon güneş tanrısı Amatarasu’nun oğlu olarak kabul edilmiştir.
Şintoizm’in XIX. yüzyılın ortalarından itibaren yaptığı reform hareketleriyle Budizm’in geriletirilerek Şintoizm’in devlet dini hâline getirilmesi hedeflenmiştir. Fakat bu plandan kısa süre sonra Japonya’da inanç hürriyeti ilan edilerek Şintoizm’in bir devlet kültü olduğu ve hangi dinden olursa olsun her Japon bireyin bu külte dahi olabileceği iddia edilmiştir. Bununla milli hisler ve imparatorun otoritesinin kuvvetlendirilmesi istenmiştir. Ancak II. Dünya Savaşı’ndan sonra Şinto geleneğinin Japon halkı olan güçlü bağı zayıflamaya başlamıştır. Bu dönemden sonra devlet Şintosu yerini sekülerleşmeye ve laikleşmeye bırakmıştır.
-
-