Kazanç tipine göre yönetilirsin
-
Dünyada iki tür toplum var.
Biri kazanır, diğeri şikayet eder.
Birinde devlet halk içindir, diğerinde halk devlet içindir.
Biri yönetici seçer, diğeri yöneticiden medet bekler.
Birine gelişmiş, diğerine gelişmemiş denir.Sol felsefeye göre bu ayrımı kapitalizm oluşturmuştur.
Sağ felsefeye göre bu toplumların kendisinden kaynaklıdır.
Dini felsefeye göre bunu tanrı layık görmüştür.Sosyal demokrasi, nedeni bir kenara bırakalım, en iyisi kapitalizmde uzlaşalım der.
Monarşiler, diktatörlükler asarım, keserim hiç bir halt yiyemezsin der.
Sosyalizm, kazandığın kadar yersin der.Toplumların bu yaşam biçiminden birini seçme şansı olsa dahi kendi tipiyle uyuşmuyorsa onu getiremez getirse dahi uzun soluklu yaşatamaz. Çünkü toplum yapısı ne ise kendi yönetim biçimi de o olur.
Geçtiğimiz yüzyılda toplumlar sosyalizmi istiyordu, onu getirmek için de yetmiş yıl uğraştılar ama getiremediler, çünkü hem süreçle, hem dünya dengesiyle hem kendileriyle uyuşmuyordu.
Bir başka örnek, İran'da laik sistem vardı, yaşam biçimini kısıtlama olayı yoktu, toplum istediği gibi giyinebiliyordu, kadınlar üzerinde baskı yoktu. Bu sistem toplumla uyuşmadığı için onu yıkıp yerine ilkel molla yönetimi getirdiler.
Fransız devrimi de tam tersine, saray yönetimi miadını doldurmuştu. Artık toplum kendi kendini yönetmek istiyordu. Sarayı yıkıp cumhuriyeti getirdiler. O zamandan buyana cumhuriyeti devam ettirdiklerine göre demek ki, toplumla uyum sağlamış.
Alman toplumu 1930'larda ırkçılığı denedi, demokrasiyi ırkçı yönetimin kucağına verdi, acı sonuçlarını yaşadıktan sonra demokrasiye sahip çıktı.
Türkiye Cumhuriyeti kalkınma, aydınlanma, devrim yapma ve Altı Ok hedefi üzerine kuruldu, toplum buna uygun olmadığı için kazanımlara sahip çıkmadı.Bu kısa örneklerden anlaşılacağı gibi toplumların farklı anlayış biçimleri nedeniyle dünya toplumlarını eşit görmek bir yanılgıdır.
Hatta Karl Marks gibi bir bilim adamı dahi pratikte örtüşmeyen "Bütün İşçiler Birleşin" sloganıyla yanılmıştı.
Bu bir bütün toplumları aynı sınıfa koyma yanılgısıydı. Çünkü kazanmayı bilen toplumla medet bekleyen toplumu işçi sınıfı yanılgısıyla aynı kefeye koymuştu.
Gerçekte ise işçi sınıfının her ülkede aynı olamayacağı yüzyıl içerisinde yaşanarak deneyimlenmiş oldu.
Bu da toplumların hangi nedene dayandırılırsa dayandırılsın eşitliğe göre değil, kazanç tipine göre yönetileceği gerçeğini doğruluyor.
Başka deyişle, yönetilme şeklin hakim toplum anlayışının bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor.
Ancak bu sonuç şu soruyu açıklığa kavuşturmuyor. Yönetim anlamında toplumların farklı anlayış biçimine sahip olması kendinden mi kaynaklı yoksa başka güçler mi söz konusu?
Bana göre her ikisinin de rolü olmasına karşılık, en büyük etken toplumların kendisinden kaynaklıdır.
Çünkü gelişmemiş toplumlar çok basitçe yönlendirilirken, gelişmiş toplumlar üzerinde başkaları çok fazla etkili olamıyor.
Bu sorudan da anlaşılacağı gibi toplumlar insani değerlere göre değil, kazanç tipine göre yönetilir.
Diğer deyişle, ne kazanmışsan, kazandığın ne ise yönetilme şeklin de onunla orantılı olacaktır.
Dolayısıyla dünyada iki tür toplum var.
Biri temel ihtiyaç sorununu aşmış artık uzayla meşgul olurken, diğeri "Hocam, penisim kalkarsa orucum bozulur mu?" ile meşgul. -
Dünyada genellikle Temsili demokrasi uygulanıyor.
Seçtiğin kişiler partiler senin yerine karar veriyorlar.
Paket yasalarda içeriği göremiyorsun. Neyi seçtiğini bilmiyor insanlar. -
En tehlikeli diktatörlerin seçilmiş diktatörler olduğunu hiç unutmamakta yarar var. Hitler seçimle geldi. Darbeyle filan yönetime el koymadı.
-
@TENTEN, içinde söyledi: Kazanç tipine göre yönetilirsin
Paket yasalar
Evvel yoğ idi, işbu rivayet yeni çıktı demiş ya Ziya Paşa. Aynen dediği gibi. Bu paket yasa uyanıklığı da öyle. Tek başına geçmesi akla aykırı yutturmacaları sıkıştır pakete arada geçsin.
Yasalar paket değil tek tek oylansın işimizin adı ne diyenleri de sustur, seslerini kıs oldu da bitti maşşallah. Allah illeri demmokrasimize zeval vermesin işşallah.