Devletler Meşruiyet Krizi İle Karşı Karşıya
-
Devletler Meşruiyet Sorunu İle Karşı karşıya
Sosyal mühendislik diyerek toplumların mikro yapılarıyla oynadılar. Bu yüzden Ortodoks politikalardan epistemolojik kopuş yaşandı. Yani toplumların devlete olan güveni bozuldu. İstisnasız tüm Devletler bu güven sorunun yaşıyor ve önümüzdeki yıllarda daha da belirginleşecektir.
Sebepleri belli , siyaseti kendi çıkarlarına göre düzenleyerek haksız zenginleşmeye sebep oldular. Bunu gizlemek için verileri değiştirerek gerçekleri gizlediler. Üstüne üstlük bir de mağduriyet senaryoları ile halktan fedakarlık istediler.
Türkiye’de bitmeyen veya bitirilmek istenmeyen PKK ile mücadele veya Amerika’da 11 Eylül senaryoları üzerinden sürekli olarak birlik olup devletimizi koruyalım diyerek kendi pisliklerini meşru zemine taşımaya çalıştılar. Veya iyilik perisi süper insan çocuk sevgisiyle dolan modeller ile daha çok istismar yaptılar. Vatan millet Sakarya sömürüsü ile sürekli ceplerini doldurdular
Banker bilo filmindeki gibi her türlü dalavereyi yapıp sonrada “ yaptık ama hele bir sor niye yaptık” diyerek hep yalan söylediler.
Artık meşruiyet sorunu yaşıyorlar çünkü dünya halkları bunu yemiyor. Devletler yeniden şekillenmeye çalışacaklar. Bu aşamada halkı yeniden inşa etmek gerekir.
Bunu başarmak için şavaş, korku yada cehaleti besleyen argümanları kullanacaklar. Korona bunun ilk denemesiydi. Bu korku ile insanları etiketlemenin provasını yaptılar.
İkinci deneme hayvanlara çip takılması ve çevrecilik olacaktır. Bu şekilde insanlara da çip takılsın diye yaptırım önerileri gelecektir.
Tüm dünya halkları bunu yemezse dünya insanlık için çok iyi bir yere gider.
Eğer Z kuşağı , dindarlık ,uzaylılar , moda , çağdaşlaşma veya sınıfsal üstünlük , üst kimlik , seçilmiş ayrıcalık , elit yaşam yalanlarına bir kere daha inanırlarsa daha kötü kölelik yaşamına geri dönecekler. -
Meşruluk hesap sorulabilme ve hesap verme ile mümkündür. Bu durumda vatandaş her zaman meşrudur ve devletler çoğu zaman gayri meşru ve şaibelidir.
Türkiye gibi ülkelerde hiçbir zaman iktidara ve yanındakilere hesap sorulamamıştır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir lafı hep siyasi probaganda olagelmiştir.
Haklılığa göre değil ast üst gözüyle değerlendiriliyor ve Dolayısıyla ast üste hesap soramaz.
Bu meşru değildir.
Dünyadan örnekler verecek olursak başta devletlerarası yapılanmada da ast üst ilişkisi vardır. AİHM denen ucube oluşum hiçbir meşruiyete dayanmamaktadır. Çünkü sivillerin değil siyasetin atadığı delegeler tarafından yönetilmektedir. Bu yüzden de kararlarında siyasi öncelik çok belirgin gözükmektedir. Zaten kendi yargılama usulünde önceliğin siyaselerde olduğunu utanmadan açıkca belirtmiştir.
Diğer bir konu vatandaşlık, oturum izni , çalışma izni veya mülteci sorunlarıdır.
Bugün meşru bir vatandaş olarak herhangi bir ülkeye gitmek istediğinizde sizi ödenmemiş faturanıza , kredi notunuza veya hakkınızda belirtilmiş istihbari kanaatlere kadar soruştururlar. Olumsuz bir durumda red alırsınız. Cebinizde 20 bin dolarla gümrükten geçemezsiniz.
Peki Türkiye gibi üçüncü dünya ülkelerinde adları her türlü yolsuzluğa bulaşmış , kredisini batırmış bir dünya borç takmış kişileri pat diye vatandaşlığa alırlar , oturum veya çalışma izni verirler.
Bir sürü suçlu ile resim vermiş hakkında bir çok şaibe bulunan isimlerin hepsi bir milyon doları bankaya yatırdığı anda ülke ülke gezebiliyor.
İşte bütün bunlar halkların gözünde siyasetin meşruluğunu iyice sorgulanır duruma getirmiştir.
Elbette devletler bunları yapabilmek için halka bir miktar rüşvet dağıtırlar. Sus payı olarak halk kendi refahını gelecek çocuklarının refahına tercih eder.
Fakat halka rüşveti veren kişiler bunu iyilik amaçlı yapmıyorlar ve kısa sürede daha fazlasını geri alarak halkın daha çok zarar etmesini sağlıyorlar. Bu kısır döngü şu son yıllarda iyice belirgin duruma geldi.
Korona , savaş ve kötü adamlar sahneye sürülerek küresel bir tiyatro sergiliyorlar. Tüm insanlık buna karşı uyanmak zorunda. Ortada çevrilen bir tiyatro var.
Bu tiyatrolar nedeniyle devletler artık eskisi kadar meşru değiller. Çünkü suçu ve suçluyu kendi siyasetleri için koruma altına alıyorlar.
Vatandaşa ise vergi kaçırma gibi aptalca dayatmalara bulunarak güya işi sıkı tutuyoruz takipteyiz algısı yaratıyorlar.
-
Guantanamo Körfezinin bir askeri hapishane olarak kullanılması insan hakları örgütleri ve birçok farklı kesimin eleştiri ve protestolarına neden olmuştur. Bu örgüt ve kesimler tutukluların işkence gördüğü veya kötü şart ve uygulamalara maruz kaldığını belirtip, buradaki tutuklularının yasal durumlarının belirsizliğine işaret etmektedirler. Zira Guantanamo'da tutulanlar, ne savaş suçlusu ne de adi suçlu olarak tanımlanmıştır. ABD yasal sistemine başvuramadıkları gibi ABD yasal sisteminden herhangi bir gözden geçirme de talep edememektedirler.
Tüm dünyanın bildiği birşey yıllardır orada olanlardan ABD hesap vermiyor.
Orada eğitilen vahşileştirilen insanların kendi ülkelerine birer katil olarak geri sokulmadığı ne malum? Afganistan'da iktidar yapılan Taliban teröristlerinin bu kapalı askeri kamplarda iyice köpekleştirilerek anlaşmalı olarak savaşçı olarak ülkelerine geri gönderilmediği ne malum?
Böyle olabileceği de mümkün. Daha önce İran'a , Orta doğuya gönderilen köpekleştirilmiş vahşi teröristlerin kaynağı neresiydi?
Veya başka bir örnek vereyim son yıllarda gemiler dolusu silah ve uyuşturucu kaçakçılığı tüm dünyanın gözü önünde yapılırken hepsi üç maymunu oynadılar.
Bütün bunlar devletlerin meşruluğunu daha çok sorgulatıyor.
-
@kâfir-imam, içinde söyledi: Devletler Meşruiyet Krizi İle Karşı Karşıya
İkinci deneme hayvanlara çip takılması ve çevrecilik olacaktır. Bu şekilde insanlara da çip takılsın diye yaptırım önerileri gelecektir.
Hayvanlara çip takılmaması için ne yapabiliriz?
-
Eski KullanıcıTENTEN başlığına tarihinde cevap verdi Son düzenleyen: Eski Kullanıcı
@TENTEN, içinde söyledi: Devletler Meşruiyet Krizi İle Karşı Karşıya
@kâfir-imam, içinde söyledi: Devletler Meşruiyet Krizi İle Karşı Karşıya
İkinci deneme hayvanlara çip takılması ve çevrecilik olacaktır. Bu şekilde insanlara da çip takılsın diye yaptırım önerileri gelecektir.
Hayvanlara çip takılmaması için ne yapabiliriz?
Sokakta besleyin. Çünkü sokak hayvanlarından belediye sorumludur. Çip takarak bu sorumluluğu da vatandaşa kitlliyorlar. Bırak belediye yapsın aşılarını. Ödediğimiz emlak vergisinde çevre ve tabiat varlıklarını koruma payı var.
İkincisi otopark sorunu. Bütün isparklar gayri meşrudur. Ve bunun gibi tüm belediye otoparkları meşru değildir. Çünkü bina ruhsat ve ev tapusu ruhsat harçlarında otopark parasını peşin alınıyor. Ayrıca imara açılan tüm arazilerden %30 a yakın otopark ve diğer çevre hizmetleri için arsanızdan kesinti yapıyor.
Bir de üstüne ücretini peşin aldığı hizmeti vermeyip size para ödetiyor. Asıl resmi değnekçi belediyelerdir.
Hepsi gayri meşrudur.