Anlıklar
-
@TENTEN, içinde söyledi: Anlıklar
Daha açık nasıl yazabilirim bilmiyorum.
TENTEN başlığım tam olarak şu :Hani evimde kendi kendime susuyorum ya: Burada konuşuyorum ya da tam o içimden sustuğumu ekliyorum ve yazıyorum.
İçimden geçenler, aklımdakiler, duygu düşünceler , bir olay üzerine çağrışanlar. Yanıtlar ve iletişim ve katılım/katkı hoş karşılanır .Doğal olarak yazılar okura ulaşması ya da okurla kurulan/kurulacak empati/bağlantı için yazılır.
İkincisi felsefe (bilgi) kavramını önemsiyorum. Kendi zamane gözlemimi ve tepkilerimi ,tam doğal durumu olabildiğine doğal olarak kısa pasajlarla aktarmış oluyorum. Doğal olarak sesli düşünceler formundaki yazılar, insanlara, gruplara, geleceğe ,insanlığa, diğerlerine ,diğerlerimize sesleniş/söz formunda yazılır. Katıyorum. Hepsi bu.
-
@TENTEN Sel konusunu baştan almak isterdim ama yorumlarımın kopuk okunduğunu düşünüyorum bu yüzden yanıt veremedim üzgünüm.
-
@TENTEN, içinde söyledi: Anlıklar
Daha açık nasıl yazabilirim bilmiyorum.
Sel konusunda açıkçası ilk Yunanistan'a yağış beklentisiyle geçmiş olsun dileğim ve sonrasında Samsun seli yazımdan itibaren başlayarak sel hakkındaki bütün konu içi yorumlarımın okunduğunu varsayamıyorum çünkü ne anlatmak istediğimin zaten açık olduğunu düşünüyorum. Buradaki kopukluk şu. Zaten seni okumuyor ,okumayacak* ne anlatıyorsun..
- ( ya da iletişim kavramı çerçevesinse etkin dinleme yapmıyor anlamında okumuyor ,yazılanın yüzüne bakıyor cevap yetiştiriyor ve bu anlamda okumuyor)
-
@TENTEN, içinde söyledi: Anlıklar
Daha açık nasıl yazabilirim bilmiyorum.
Can kulağıyla dinleme gibi bir dinleme/okuma, (ya da okuyanın ne yanıt sunacağına ilgi dışında) yazarın gerçekten ne dediğini anlamaya/kavramaya/empatiye dayalı/dönük bir okumanın olmadığı ya da yazar olarak beni genel kategorize etme/sınıflama/dışlama , yanlış ele alma gibi bir tuzakta olma nedeniyle ya da uzun yazıları ve içeriği zor bulma, benim yazdığımı boş bulma , hoş bulmama (antipati) vb/vs bir içerik okuma/dinleme, iletişim sorunu olduğunu düşünüyorum. Düşünüyorum değil bunu görüyorum.. Bu yüzden yanıt veremiyoruz.
Adım içtenlik soyadım dıştanlık
-
@ictenlik, içinde söyledi: Anlıklar
@TENTEN, içinde söyledi: Anlıklar
Daha açık nasıl yazabilirim bilmiyorum.
Sel konusunda açıkçası ilk Yunanistan'a yağış beklentisiyle geçmiş olsun dileğim ve sonrasında Samsun seli yazımdan itibaren başlayarak sel hakkındaki bütün konu içi yorumlarımın okunduğunu varsayamıyorum çünkü ne anlatmak istediğimin zaten açık olduğunu düşünüyorum. Buradaki kopukluk şu. Zaten seni okumuyor ,okumayacak* ne anlatıyorsun..
- ( ya da iletişim kavramı çerçevesinse etkin dinleme yapmıyor anlamında okumuyor ,yazılanın yüzüne bakıyor cevap yetiştiriyor ve bu anlamda okumuyor)
Senin iletilerinin hepsini okuyorum.
Sen nasıl okuyor isen halkın çoğuda okuyor meteoroloji sayfalarını. Android telefonların hepsinde var zaten.
Sen yazınca onlardan daha fazla bilgi vermiş olmuyorsun.
Sorun halkın bilgisi var ama önlem alacak parası yok.
Evini yenilemek isteyen bir sürü insan var. Devlet diyor ki deprem sigortası ödeyin. Sigorta evin bedelini alıyor senden Ama evini deprem olursa bir kısmnı öderim diyor. Sigorta ödeyecek durumda olan insan zaten evini anında yeniler.
Selin durumuda aynı. Parası olmadığı için kaderine boyun büküyor insanlar. SAdece bilgi gerekmiyor. Bilgi herkeste var. Ama onu somut hale getirecek hammadde enerji filan yok . -
Ey Atinasızlar!
ve İstanbul'lular
ve Konstantinopol'ün yeni sahipleri
Size İstanbullular dedik çünkü ülkeniz yeterince tanınmadığında ve gezginleriniz ülkesini ve nereli olduğunu gerçek adıyla açıklayamadığında İstanbul adını kullanır ve İstanbul adı Türkiye adından bu nedenle daha bilindiktir.
Yaşadığım yerin eski ve eskisi Türkçeyle değiştirildikten sonra tekrar yeniden iade edilen şimdiki artık yeni adı da Rumca ya da Ermenice kökenli . Adı değiştirildiğinde bile halk içinde her zaman bu kavram kullanıldı. Aslında buranın adı değişmedi çünkü bununla kimse çatışmadı ve ya da çatıştırılmadı bile. Burası bir Karadeniz köyü. Soy ve ırk demenin ya da ülke çizgilerinin ne olduğunu hiç anlamdım ve bilmiyorum. Ben insanım. Bunu biliyorum.
Eski adı Konstantinopol olan İstanbul'un yeni sahiplerinin dilini konuştuğum için onarla/sizlere sesleniyorum. Kudüs'ü önemseyenleriniz var ve İstanbul buraya Konstantinopol diyenlerin eski başkenti idi. Bunu da önemseyin ve empati yapın. Tüm bunları çözebiliriz aslında. Bizim orada bahçeden yol verme diye bir şey var. Ben olsam eski adı Konstantinopol olan şimdiki İstanbul da onlara fahri/temsili biraz yer ve hak, yol bir şeyler verir bir ortak yol arar, barışı ve kardeşliği tartışırdım. Bu yüzden beni hiç seçmediniz ve bu yüzden bunu beni hiç tanımadınız. Hiçlendiğimizden beri orada hiçkimse olarak yaşıyoruz.
Bilime karşı abuk subuk felsefe yazdığımıza inanan ve bunu düşünenlere aldırmayın çünkü biz aldırmıyoruz.. Beni istediği gibi yazdırmayacağına göre; herhangi birimiz susturmayı ve susmayı talep ettiğinde zaten nazikçe söylemesi yeterli mutlaka hemen oracıkta susacağız. Karşı taraflar kulakları açmadıkça demokrasinize ihtiyacımız yok ve suskunlukla sorunumuz da yok. Biliminizi yerden yere çalmaya devam edeceğim bu önemli çünkü ve bunu görmek istemiyorsanız sadece susmamı istemeniz yeterli.
-
Bilim karşıtı olmayan ve abuk olmayan ve subuk olmayan felsefe neyse isteyen istediği gibi onu üretebilir ya da kim ve herhangi biri onu yazmışsa isteyen istediği gibi onu okuyabilir. Sorunu beni susturmak olan herhangi biri de sadece nazikçe ve açıkça talep ederek beni susturabilir. Bunun dışındaki yargılara kapalıyız.
Yeni ülkemin sınırlarına ve içtenlik etiğine hoşgeldiniz -
Yazılanı sevmeme, içeriği beğenmeme yargısıyla herhangi birini zorla ya da zorlamayla okumaya tabi tutma nedir?
Burası tek haber kanalı mı? -
Forumlar iletişim noktaları olabilir ama forumlar tv ve haber kanalları gibi değil değil mi?
Önünde tek tv kanalı açık hapishane mahkumu gibi kimsenin beni zorla izleme ve okumasına gerek var mı?
Moderasyon belki ama ben kuraları çiğnenem
Beğenmiyorsan kanalı değiştir
Beğenmiyorsan yazmaya ve kendini ifadeye geç.
İfade özgürlüğüyle sorunu/çatışması olan varsa açıklasın hatırlatsın susalım .
Bilimi ya da başka kavramları olumsuz biçimde ağzıma alacağım.
Bu durumda ve bilim ya da başka kavramlar adına denetim yapıyorsan da açıkla öğrenelim.
Bilimin avukatıysan da açıkla öğrenelim.Bilim bu yörenin/kafanın tabusu değil ve hiç olmayacak. Benim kafamda değil. Kült değil, otorite değil. Şımarık veletlerin örgütlediği ucuz bir toplumun basit karalamaları. Bana savunma gerek yok çünkü değişmeyecek. Açıklamaya gerek yok. Anlamını yeniden hatırlatmaya gerek yok. Bilim kavramını anlamadığımı yanlış anladığımı, yanıldığımı düşünmeye/bildirmeye de gerek yok .
Bilim kavramına suç atılmasıyla sorunu olan açıklayabilir
Soruları olan sorabilir.
İfade özgürlüğüne saldırmak isteyen susmamı talep edebilir. -
Bilim kavramı (örgütü) temizlenemeyecek kadar kirl(i-endi)
-
Bilimsel bir felsefe olabilir ve zaten felsefe bilgisel.
-
Felsefe kavramında özgürlük var ve çok ya da bağımsız sesliliği sınırlayan hakemler, üst kurullar, (denetçi) yok (ve olamaz). Bireyin üretiminden ve imbiğinden çıkar .
-
Kirli olan bilim değil kapitalizmdir ifadesi ,bilim kirini saçarken bizi kurtarmayacak
-
Bilim içine çöreklenmiş yapıları ya da onun yapısını ,temiz ya da iyi/saf bilimi ayırma işi ya da bilimin dış duvarını ve üst yapısını değiştirme yoluyla onu temizleme işi ya da bilimin aslında onu da bunu da dediğini ve gösterdiğini açıklama yoluyla bilimi kayırma işi de anlamsız..
-
Devlet ve yönetim örgütünü aslında kötü yöneticilerin ele geçirdiği ve aslında iyi yöneticiler ele geçirirse iyi bir devlet ve yönetim olacağı gibi...
-
İnsanın iyi (kötü etiği) yerine koyabileceği kavram doğa(l) (yapay) dır.
Bu doğa(l) neredeyse kalmadı ve ancak sadece doğa da bulunabilirdi. Kentler kültür, bilgi erozyonuna uğradı ve çok derin. Yine de insan ona doğa(l) demeyecek onu zaptedilmesi gereken düşmanı, zıttı, eğitimsiz ,yaban vb. olarak görecekti. -
Herhangi bir tür/türden yönetim, kültür ,bilgi örgütü örgütlenmesi ya da sistem adında bunların değişimi, yenilenmesi -umudu- -ya da çağrısı- işinize yaramaz. Aranan ütopya ya doğadır ya karşıtı..
Hiç bir üretim toplumunda özgürlük, sınıfsızlık/tabakasızlık/hiyeralşisizlik/norm dışı norm tartışamazdınız.
Ne olacak?
Doğa eşitleyecek. Hazır olun.
Bu doğa aynı zamanda doğamızdır. Öğreneceğiz:.
doğa içseldir
ve doğa dışsal -
Ayakları yere basanlar, güç refah ve sahip olduklarıyla böbürleniyor..
Toprağa bastığımızda toprakla ayaklarımız arasındaki mesafe hepimiz için aynı.
Bilişlerimiz arasındaki mesafe, ego ve böbürlenme arasındaki mesafe, bilimin daha çok bildiği sanılgısındaki mesafe kısaldığı ya da aynı yukarıdakiyle aynı olduğu zaman -
Böbürlene böbürlene böbürlenenler ve egoları hava takımıyla arkadaş olanlar ,kendilerini yerden ve diğerlerinin yüksekliğinden kaldıraçla (ama özellikle bilim adlı kaldıraçla) kaldıranlar, bilimin avazının tek avaz, bilimin yemeğinin tek çeşit yemek olduğunu sananlar var, biliyoruz. Onlar için üzgünüz.
-
Doğa dışında bir yönetişim tartışarak sadece diğerlerini yönetmeyi tartışırsınız.
Yönetenler yönetilecekler. Hazır olun.