@DemoKratos evet herkesin bir fiyatı vardır sözünün ispatı niteliğinde.
Osmanlı ve Ortadoğu'yu tartışırken asıl konu görmezden geliniyor. Batı Roma ve Doğu Roma çekişmesi bu coğrafyaları şekillendiriyor.
Osmanlı kuruluşundan beri Doğu Roma etkisinde kalmış bir hanedanlıktır. Devşirme yöntemi de bunun etkilerinden biridir.
Batı Roma bu devşirmelerden kendini korumak için siyasi birliğini ırkçılık üzerine kurmuştur. İstanbul'un fethi ile Roma diplomatlarının bir kısmı Portekiz'e gitmiş diğerleri de Osmanlı sarayında görev yaptıktan sonra yine Avrupa'ya geri dönmüştür.
Geri döndüklerinde ilk başta hain olarak karşılanmışlar hatta idam ile yargılananlar da olmuştur. Ancak Bizans oyunlarını iyi bilen tecrübeli diplomatlar Avrupa kırallarının papa etkisinden kurtulmasını sağlayınca kabul görmüşler.
Böylece Batı Roma yeni Bizans olmuş ve kendini devşirmelerden korumanın yolunu ırkçılık ile halletmiştir. Bu sayede de Osmanlı'nın toprak bütünlüğünü kendi halkları ile tehdit eder hale gelmiştir.
Bu noktada tarih tersine dönerek Avrupa siyasal yapısını güçlendirirken Osmanlı'nın toprak sistemi bozulmaya başlamıştır.
İstanbul'un fethi aslında Osmanlı'nın çöküş festivalidir.
Avrupanın devşirme anlayışı Osmanlı gibi şekillenmemiş , onlar insanı değil bilgiyi devşirerek daha çok kendilerini geliştirme yolunu tercih etmişler. Bunun sanayi devrimi öncesinde çok örneği vardır. Doğudaki çoğu aydın insanın kitaplarını almışlar ama kendilerini topraklarına davet etmemişlerdir.
Batı Roma topluluğunun aynı politikası günümüzde de devam etmektedir. Birçok Hintli Çinli Pakistanlı profesörleri tez yazmaları için ülkesine davet edip sonra da geri göndermektedirler.
Tabiki Osmanlıyı bu karanlıkta bırakan en önemli etken dinleridir. Kaba kuvvet ve hurafelere dayalı düşünce sistemleri bilgi karşısında yenik düşmüştür.
Okunmuş su aşıya yenilmiştir. Kaba kuvvet ise laboratuvara yenilmiştir.