köpekler, atlar iyi insanla kötü insanı sezebiliyor. Tayyibi sırtından fırlatıp yerlerde süründüren yarış atı dünyanın en sakin atıydı. Atın adını unuttum ama o sıralar yarışlarını izlediğim bir attı. Ülkeyi yönetmeye talip olanları atlara bindirip test etmek hiç de fena olmaz. Ne de olsa cahil, cühela yobazlardan daha iyi sezgiye sahipler.
Pek bilimsel bir yöntem olduğunu söyleyemem. Böyle bir yöntem olsa işverenler, holdingler mülakatçı yerine atlara kulak verir. O açıdan bakmamıştım. Ben at binemeyen padişahmı(!) olur açısından bakmıştım. 🙂
Kişilerin iyi veya kötü olması değil sorun. Sorun sistemin, çarklarının ta kendisi. Sorun seçmende değil. Avrupa' da, Amerika'da seçmen seçti diye resmi kişilere ülkeyi soyup soğana çevirme, bürokrasiye suç işleme ve cezasızlık garantisi/ özgürlüğü vermiyorlar. Şirketlerin bile 2 katmanlı denetimcisi var. Siyasetçinin, bürokrasinin de üzerinde bir denetmen, yargı-infaz makamı olmak zorunda. Yargıyı, idareleri, htta orduyu siyasetçi dizayn ediyor. Orayı anladık. Sözde kuvvetler ayrılığı var, ama yok. 2 değil 3 katmanlı sistem kurarsan. Eşeği sağlam kazığa bağlarsan bunlar yaşanmaz(dı). Hülasa çalana değil, çaldırana, yol veren sözde devlete bakmak lazım... Otokontrolü olmayan dükkana en namuslu adamı oturtsan ne yazar. Uygun şart ve koşullar altında herkes cinayet bile işleyebilir. Bu bu kadar net...