Apokrif Metinler
-
Bu metinlerden başka Hıristiyanlık tarihinde birçok kutsal metin daha mevcuttur. Kanonik ya da sahih sayılmayan bu metinler apokrif eserler olarak nitelenmektedir. Apokrif sayılan metinler arasında Tomas İncili, Yakub İncili, Filip İncili, Mısırlılar İncili, Meryem İncili, Hakikat İncili Çocukluk İncilleri ve benzeri onlarca İncil metni de bulunmaktadır. Bu İncil metinlerinin bir kısmı oldukça erken dönemlere aittir. Metinleri büyük ölçüde kaybolmuş olan bu İncil metinlerinden bir kısmı Kilise Babaları olarak adlandırılan erken dönem Hıristiyan yazarların apolojetik (savunmacı) ve heresiolojik (sapkın akımlara yönelik eleştirel) eserlerinde fragmentler veya alıntılar halinde zikredilmektedir. Bir kısmı ise uzun süre bilinmemekle birlikte yakın geçmişte yapılan çeşitli arkeolojik araştırmalar ve bulgular neticesinde elde edilmiştir. Örneğin 1940’lı yıllarda Nag Hammadi yöresinde tesadüfen ele geçirilen 54 kitaplık Nag Hammadi Kütüphanesi içerisinde 5 İncil metni yer almaktadır. Apokrif metinler arasında İncil metinlerinden başka çeşitli apokaliptik eserler, mektuplar ve benzeri materyal sayılabilir.
Hıristiyan geleneğinde kutsal metnin vahiy ürünü olduğuna inanılır; bu metinler Kutsal Ruh’un esini ile oluşmuştur. Her metin yazarı kendi tarihsel ve sosyal arka planını dikkate alarak bu esinleri yazıya geçirmiştir. Dolayısıyla -Hıristiyan bakış açısında göre- bazı metinler arasında görülen farklılıklar bu farklı sosyal ve tarihsel arka planlardan kaynaklanmaktadır.
-
-
-
Apokriflerin en önemli özelliği, yazarlarının görüşleri doğrultusunda belli bir dini görüşün savunusu amacını taşıyor olmalarıdır.
Bunlara Arapçada "risale" denir. İslam'da da vardır. Bu görüş yeni bir yorum olabileceği gibi, başka bir risalede ortaya atılan görüşlere reddiye biçiminde de olabilir.
Kuran derlenirken ortada İncil diye bir şey yoktu. Tevrat diye bir şey ise kesinlikle vardı. Bu çok gizli tutulurdu. Tevrat sayfalarını kim nerede saklıyor kimse bilmezdi. Eğer bir hahama şu konuda Tevrat'ta ne yazıyor diye sorulsa asla bir Tevrat sayfası çıkarıp göstermezdi. Eliyle yazar verir, yazan budur derdi.
Kuran'ı derleten Emevi melikler hahamların bu tutumuna kızmış olmalılar ki elleriyle yazıp bu allahtandır derler diye yakınan bir pasaj yazmışlardır Kuran'a.
Tevrat'a erişim yoktu, İncil diye bir şey zaten yok, tek kaynak Hrist apokrifleri.
Tevrat'ın bu kadar titizlikle korunması Yahudiler açısından büyük başarı. Hatta Tevrat'ın muhafaza edildiği kutsal sandığın sadece Filistin savaşında ortaya çıktığı anlatılır. Bu ya herru ya merru, bizim ya istiklal ya ölüm gibi bir şey. Bu motivasyonla Filistin'i zaptettiler. Efsaneye göre sıradan bir sapancı eri olan Davut sapan ile Filistin ordusu komutanı Golyat'ı (Kuran'da Calut diye geçer) öldürdü ve ele geçirilen Filistin'de kurulan Yehud devletinin kralı oldu.