Eşitlikçi adalet neden olmaz?
-
Adalet denince herkesin aklına adaletin eşit olduğu, zengin-fakir ayrımı yapmadığı gibi şeyler gelir.
Ancak bu şeyler sadece hayali bir avuntudan ibarettir, gerçekte yeri yoktur.
Hani hakim karşısında herkes eşittir denir ya, işte bu sadece hukiki bir deyimdir.
Gerçekte ise adalet makam ve paraya göre yani güce göre işler.
Çünkü adalet mekanizması bir şuçlunun hakim karşısına çıkana kadar bir çok imkan tanıyan şekilde kurulmuştur.
Örneğin suç işleyen bir zengin hakim karşısına çıkana kadar bürokrasinin, siyasetin, kurumların gücünden yararlanabilir.
Fakirin ise bu imkanlardan yararlanma şansı yoktur.
Yüzde yetmişi fakir olan bir ülkede bu imkanlardan yüzde otuzu yararlanacak demektir.
Ayrıca yüzde otuzunun tam teşekküllü güç sahibi olmadığı gözönüne alındığında bu sayının bir hayli düşeceği aşikardır.
Dolayısıyla bir ülkede adalet sisteminden yararlanacak sayı ortalama yüzde 15 civarındadır.Peki, hayal edildiği gibi herkese eşit olan adil bir sistem sağlanabilir mi?
Bunun cevabı tek kelimeyle, hayır olacaktır.
Belki akla bunun nedeni kapitalizmdir gibi şeyler gelebilir, kısmen doğrudur ama adaletin eşit olmamasını getiren esas neden kapitalizm değildir.
Kapitalizm eşitsiz adaleti en iyi kullanan bir sistem olsa da sadece bu sürecin bir parçasıdır, asli nedeni değildir.
Eşitlikçi adaletin olmamasının esas nedeni toplumların bakış açısına dayanır.
Başka deyişle, toplumların gelişimiyle alakalıdır.
Buradaki gelişim sözcüğü AB ülkeleri gibi gelişmiş toplumlarla karıştırılmamalı.
Çünkü AB toplumları diğer konularda gelişmiş olsa da eşitsiz adaleti geliştiren de yine onlardır.
Diğer konular geliştikçe adalette de eşitsizlik gelişiyor.
Bunun nedeni elbette fırsatçılık ama fırsatçılık da esas neden değildir.
Esas neden ise fırsatçılık sürecinin bitmeden toplumcu olunamamasıdır.
Toplumculuk aynı zamanda paylaşımcılıktır.
Başka deyişle, kendin için istediğini toplum içinde istemektir veya tersi kendin için istemediğini toplum için de istememektir.
Ancak fırsatçılık için koşullar uygun olduğu müddetçe toplumcu anlayış düşünce bazında olsa bile yaşama geçmez.
Bunun nedeni bahsettiğimiz gelişim sürecinin koşullarla alakalı olmasıdır.
Yani eşit adaleti sağlamak vijdan meselesi değil, koşulların dayatmasıyla mümkündür.Peki, eşit adaleti getirecek koşullar var mı, varsa nelerdir?
Eşit adaleti getirecek tek koşul gelişim ve gelişimin bağlı olduğu süreçtir.
Daha net ifadeyle, hep bana rabbana anlayışından vazgeçmek için insanların ilkellik sürecinden kurtulması gerekiyor.
Çünkü herşeyin güzelini sadece kendin için istemek ilkelliğe dayanıyor.
Örneğin, geri kalmış toplumlara baktığımızda toplumsal anlayıştan uzaklar, demokrasiyi bile sindiremiyorlar.
Hatta demokrasiyi kişisel fırsata dönüştürmek için mafyatik yapılanmaya gidiyorlar.
Bu da gösteriyor ki, eşit adalet için gelişmek dahi tek başına yeterli değil, aynı zamanda toplumcu anlayış gerekiyor.Dolayısıyla toplumcu anlayış yani paylaşımcılık hakim olana kadar eşitlikçi adalet olmaz.
Bu yüzden hakim karşısına çıkarken kararı belirleyecek olan kişinin sınıfı olacaktır. -
@bilgisezgi eşitlik olmayınca bırakalım adaleti özgürlük dahi olmaz...