Anlıklar
-
@TENTEN, içinde söyledi: Anlıklar
Bilimde ölçme vardır.
Bilimi kendine göre yontar bu sermaye sahipleri seni takan filan olmaz. Bu bilimin suçu değil kapitalizm denilen saçmasapan sistemin ürünü.Bilimle ilgisi yok. Şuradan bak. Din karşıtlığı kavramını ele alalım. Genel bir tabir. Din derken genelde ortadoğu dinleri ve üç büyük din denen dinleri kastederiz ve din kavramını kullanarak/genelleyerek bunlar hakkında atıp tutarız. Olumsuz yargılar veririz. Karşıtlıkta yapılabilir. Budizmde bir dindir ama karşıt ya da olumsuz biçimde dinler derken genelde Budizmi kapsamayız ya da kastetmeyiz.. Budizm iyi bir dindir ve Budizme hiç karşı değilizdir ama buradan yola çıkarak dinler kavramını ayırıp iyi ele almayız. Bize göre kötü özellikleri olan dinleri belirterek yine de din ve dinler deriz.
Bilim karşıtlığı yapılmıyor. Belli türden bilim/bilimlerle ilgili sorun var ve bu yukarıdaki örnekteki gibi.Bilimde ölçme yok ya da önemi yok. Olanak olarak ölçme var. İmkan var ya da doğa da ölçme olanaklı. Bilimde ölçen gözleyen olarak insan var, onun gözlemi var, aracı ve dolayısıyla subjektivite de bilime ve bilmeye aracı. Dolayısıyla doğal olarak insan biliminde ve bilimlerinde subjektivite var. İşin aslı subjektiviteyle istediğini istediğin gibi doğrulayabilir yanlışlayabilir ve istediğin gibi ölçerdin. Sorun buradan türüyor.
Bak bilimle ilgili sorunumuz şu. Fizik biyoloji gibi insanın ontolojisine dil uzatan ve bunu yanlış/subjektif biçimde yapan alanlar ya da sadece onlarla ilgili olan kapsam. İkincisi tıp bilimi gibi insan sağlığını yozlaştıran, yanlış bilgi kurumsallaştıran ya da insanı denetlemeye kalkan alanlar. Mesela bilim diyoruz ve benim matematikle ve matematik kavramıyla ya da o bilimse onunla bir sorunum var mı? Olabilir mi? Peki bu kavramı matematiği bir grup ele geçirseydi, bunu beni yönetmek için kullansaydı? O zaman sorunum olurdu. Örneğin matematik ismi altında yanlış bir bilgi örgütleyip, bir elit bilgi sınıfı üretip sonra bilgiyi, bilginin kendin karartsalardı . Özünde sayılarla ya da matematiğin felsefesiyle ve kendiyle sözlükte anlamı ve doğasıyla bir sorunum yada çatışmam olmayabilirdi ancak matematik adıyla bunu, o grubu, hedef alırdım. Bilim kavramı bugün tamamen dejenere (edildi/oldu) ya da tamamen insanın kontrolünü ele geçirmek için kullanılan yapay bir hal aldı. Kavramın sözlükteki anlamını savunmaya gerek kalmadı. Bilimin ne olduğunu biliyorum.
Bilim kavramında bilimdeki mevcut sınırlama ve çelişkilere saldırıyoruz ya da örgütlü bilim kavramını ele geçiren, insanın genel faydası dışında bir grubun, ,sınıfın, elitin çıkarına hareket eden odaklara saldırılır. Bu artık ayıklanamayacak/arındırılamayacak kadar genel bir durum ve bir hal almışsa kavramın kendine de saldırılır. Beni hiç bilgi kavramına saldırırken ya da dil uzatırken ya da karşı çıkarken gördün mü?_Biliminiz bilgiye karşı. Ona kurumsal olarak bu adı veriyorsunuz ve kurumsal olarak ona kurumsal yapısına/düzeneğine saldırılıyor ve ona saldırılır ve saldırıyoruz ve saldıracağızda ve devam edecek ,susmayacağız.
-
Bilim; iyi değil. Bilim yozlaşmış.
Bilim; insanların derhal terketmesi gereken yozlaşmış, para ve güce tapan, bir güç, inanç ve iktidar sistemidir.
Bilimin tek amacı insanları yönetme. Bilim artık bilmek için değil bütünüyle hayatlarınızı kontrol altında tutmak için üretiliyor.
Bilme hakkınızı elit üst sınıflara, yönetici sınıflara devretmekten vazgeçin. .Kontrolünüzü diğerlerine devretmekten vazgeçin.
Herhangi otoriteyle bilgi uyumsuzdur, yeşeremez.
Bilim/bilgi özgürlüğün çocuğudur, özgürlüğün olmadığı yerde üretilemez, yeşeremez.
Bilim vesayet işi ya da kurumu değil ve bilgi/bilim vesayet atındakiler ,maaşı ödenenler, satın alınanlar, tarafından üretilemez.
Bugünkü bilim saf sınıf çıkar ilişkileri ve egemenliğin bir yan ürünüdür, doğal olarak ürettiği bilgi değil kontroldür.
Mevcut bilgi sisteminizin temeli; güç para, hırs ve kontrol.
Bilme hakkınızı elinize alın, diğerlerine devretmeyin, doğal olarak gücü ve sizi kontrol etme (yönetme) hakkını devrediyorsunuz.
Bilgi (hükmetme) sınıflarını yıkın, korunun ve doğal olarak ilerleyin..
Bilgi hayatınıza (hayatlarınıza) hükmetmek (kontrol sağlamak) ve hayatınız/varoluşunuz hakkında hüküm vermek ya da hayatı ve doğayı kontrol çabası için üretildiğinde temel de varlığınıza/varoluşunuza hatta doğal olarak kişisel bilme yetkinize, bireysel özgürlüğe (bireyin kendi bilme yetkisine), (kurumsal olarak) saldırır (bir sınır örer) ve doğal olarak kendinizi hiçlerdiniz. Bilim otoriterdir sivil değil bunu iyi anlayın. (Kurumsal olarak. Güç ve hiyeralşi ağları içerir.))Biliminiz güç ve kontrol ve bunun sınıfını üretmekten, sürdürmekten, başka hiç bir sonuç üretmeyecek. Elitlere refah/kontrol devri ve konfor karşılığında satın alınan ,kendi kontrol edilen/yönetilen, bilgi sınıfı. Üretimi kölelik. Çıktı kölelik. Sonuç; kölelik. Köle bilimi, bilgisi ve ahlakı: Her köşesi köle etiği.
Sınıf atlama, sosyal konfor ve sosyal ayrıcalıklar ve sınıf bilinci ,statü, karşılığında bilincinizi satarak ve kontrolü/egemenliği devrederek (kendinizi güç kontrol ve himayeye açarak) bilgi sınıfına dahil olursunuz. Bilginin üretim süreci üzerinde hiç bir kontrolünüz yoktur. Egemen değilsiniz. Ortak egemenlikte yok. Özgür bilgi süreci yoktur.
Sivil bilim. Yok. kalmadı. Bilgiyi sivilleştirin, bilgiyi özgürleştirin, kamulaştırın. İş ve üretim faaliyeti, Hepsi.
bilgiye özgürlük...
-
Arkadaşlar iklim, klimatoloji, bilim, meteoroloji ve takibi yazılarım/yorumum nereden çıktı ve neden doğdu ve ne anlatmak istedim. Bunu baştan almak istiyorum çünkü yazar olarak yazdığım şeyle, yani dediğimle, ilgiliyim ve okurdan haliyle öncelikle ne dediğini anlaması ve denenle ilgi kurmasını beklerdim. Daha açığı anlaşılmamış hissediyorum.
Şimdi öncelikle ilk "Samsun Seli" adlı bir yazı/yorum yazdım. Burada ne anlatmak istedim. Bir görselle açıklamaya çalışacağım.
Bu "windy hava radarı" adlı site ya da telefon uygulamasının ekran görüntüsüdür. Buradan canlı yağış takibi yapabiliyoruz. Bulut ve yağış radarıdır. Ordu Fatsa da yaşıyorum. Samsun'a sel olduğu gün bu radarı sürekli takip ediyordum. Görseldeki sarı bölgeyi ve çarpı işaretini ben ekledim. Bu Samsun selinden yaklaşık 3 saat öncesinin temsili bir ekran görüntüsüdür. Sarı alan güçlü bir bulutu/yağışı ifade eder ve henüz denizde.
Aşağıdaki görüntü selden yaklaşık 2 saat öncesinin temsili ekran görüntüsüdür.
Yani yağış Samsun'a doğru geliyor. Buradan Samsun'a doğru güçlü bir yağış gittiğini görüyorum. İsteyen herhangi biri de görebilir.
Saatler sonra Samsun'a sel olduğunu görüyorsun. Araçların su içinde kaldığını görüyorsun. Kendi kendine şöyle diyorsun. İyi de bu görebilirdi ve görülüyordu. Ben orada olsam bunun olabileceğini saatler önceden farketmiştim ve uzaklaşırdım, önlem alırdım, eşi dostu uyarırdım vs.
İşin aslı kendimi aracı tavanına kadar suya batmış insanın yerine koyarsam aptal gibi hissettiriyor. Empati.Yunanistan selini iki yönlü kullandım. Birincisi bu anlattığımı pekiştirme. İkincisi de güçlü bir doğa olayı, zaten orada, insani olarak gözlüyorum hem zaman geçiriyorum. internet başındayım ve boş vaktim var. Yorumlar yaptım.
İstanbul selini geçmiş ekran görüntüleriyle örnekledim ve Samsun seliyle açıklamak istediğimi pekiştirmek için örnekledim.
Şimdi demek istediğim ne?
Aslında temelde ilk demek istenen gerçekten o duruma yani mağdur durumuna düşenle empati yapma .. Diğer yorumlar buradan doğuyor. Yani bilim karşıtlığı değil empati yapıyorum yani yazılarım bilim karşıtlığıyla değil de empatiyle ilgili.
Yunanistan seli öncesinde dünyanın herhangi yerinden meteorolojik hava tahmin modellemelerindeki toplam yağış yüküne bakmayı bilenlerimiz neler olabileceğini önceden gördük. (Eminim Atina da da bolca var. Eminim bilim sınıflarında da bolca var. Bunu görebilen)
Sonra bakıyorsun bu yağış nereye yağacak ?
10 bin nüfusu var yok bir sahil kasabası. Dağınık köy yerleşimleri ve düşük insan popülasyonu/yoğunluğu bulunan bir ova. Köylülerin başına yağacak. (Salla! Başının çaresine bakarlar oralar köy felan) Ne yapabilirsin ki? Orada başkan var, meteorolog var, sivil savunma kurumu var .Ne gerekiyorsa yaparlar. Onların sorunu ve işi. Yetkililer (var).
Köylüler çocuklarını okuttu/eğitti, okula gönderdi, bilgi alsın bilgi sınıfına dahil olsun diye. (Mesela doktor olur seni iyileştirir korur. Mesela meterolog olursa?) Sonra evinde uyurken sular geldi. (Kapitalizmi suçla, sorumluları suçla, devleti suçla, yöneticileri suçla, yat uyu rahatını kaçırma ve sekse devam, böylece huzurun kaçmasın.. Doğayı suçla, iklimi suçla, dış güçleri suçla, kaderi suçla, kapitalizmi suçla::) -
@TENTEN
Sen şimdi, @ictenlik 'in bahsettiği diyet vb. tedavilerin bilimsel olmadığını mı söylüyorsun?
Cidden bunu söylüyor olamazsın, sadece ketojenik diyetin faydalarına yönelik bir sürü araştırma var. Daha geçen gün bu foruma bir haber bıraktık.Artık çoğu hekimin bildiği üzere, ketojenik diyet gibi tedavilerle otizm bile düzeltilebilir.
Kısaca "bilim yalandır" demek yerine "günümüz tedavileri işe yaramazdır" desek daha doğru olur. -
Haber almak için (seli anlamak, orada neler olduğunu anlamak için) haber kaynakları ve tv değil buraya bakın..
https://twitter.com/eliannnnnnaki
https://twitter.com/AretiAthanasiu
https://twitter.com/ariana712251
https://twitter.com/KYTKYTKYTKYTKYThttps://twitter.com/hashtag/Παλαμάς?src=hashtag_click
https://twitter.com/hashtag/Λαρισα?src=hashtag_clickYukarıda bir gönderide pc de ve chrome tarayıcıyla twitter da sürekli bir çeviri akışını nasıl sağladığımı bir yorumda açıkladım.
-
Kıçını kıpırdatamayan hımbıl bir biliminiz var
(ve uslu çocuk olarak efendisinin emir ve yasaklarına karşı pasif söz dinleyen bu bilim, muhtemelen bugünlerde 2,5 numara (ve sürekli büyüyen) bir görüş sorunu nedeniyle lens/gözlük kullanıyor ve efendisinin emirleri ilk lensi/filtresi dir ve bu olmadan zaten göremez, göze de görünemezdi. Seçkin, atanmış, seçiçilerin sözde hakemliği (denetimi olmadan) bilim satırları yazılamaz. Seçicilerin seçimi/denetimi olmadan akademiye de girilemez. Eminim Mısır'da da bilim ve akademi vardır ve eminim Uganda da ama eminim ki ABD/AB ülkesindeki ondan üstündür çünkü orada onlar/ insanlar çok ileri gitti. Hızla ilerliyorlar. İlerideler hatta o kadar ilerideler ki arkalarında kimseyi/diğerlerini de artık göremiyorlar ve ileri gide gide ilerinin sonunu/ucunu da bulamadılar. Hala arıyorlar.
--
Halkın vicdanından doğan/doğacak , halkın vicdanına sığınan sığınacak, insanlığın ortak özgür, sivil sesi olacak, nesnel, bilim ve bilgisi umuduyla .. Bilgiye özgürlük
Kurumsal bilim defedilmelidir. Bilim ve bilme yetkisi/gücü ve buna dayalı yönetim gücü; para, güç, erk, çıkar sınıflarının/odaklarının elinden derhal alınmalıdır...
Bilgiye özgürlük -
Sizi yöneten bir sınıfın değil -tüm- insanlığın ortak çıkarları için hareket eden, edecek olan bilim bilimdir ya da ona bilim diyeceksek diyeceğiz. Henüz şu aşamada değil.
Bilim patronuna/işverenine hatta denetmen hakeme değil de halka (insanlığa) hesap verdiği zaman bilim olabilir ya da insanlığın bilimi /benim bilimim, olabilir .Henüz şu aşamada değil.
Halk için, halk tarafından halka karşı tüm sınıfların katılımıyla -ortak çıkarlar için- üretilmiş/üretilen bilim.
Şu andaki yönetim/denetim ve sınıf aygıtı. Halka karşıt.İnsanlık için, insanlığa karşı, insanlığın ortak bilimi dışındaki bilimler yönetim aygıtı..
-
Bilim bizi karanlıklardan aydınlığa çıkaracak ?!!
Çıkarmadı. Elitlerin çıkar aygıtı ve yönetim aracı olarak bir dine dönüştü.
Savaş güç dini insanlığın baş dinidir. Elitlerin dini. Bilim orta sınıfların dini.
Eminim Brezilyada ki insan görmemiş insanlar bizden uygar ve barışçıl. -
Bilimin işlevi
Bilim kabaca; bireysel bilme yetkinizi ,bilgi edinme uğraşı ve hakkınızı ve biliş gücünüzü ve serbest bilgi edinme, toplama ve üretme hakkınızı (bir sınıfın lehine/çıkarlarına dönük/uygun olarak) elinizden alma ya da sınırlama uğraşı.
Araştırma, özgür bilgi edinme ve toplama, bilme yeteneğinizi köreltme, standardize etme, uygunlaştırma, normlaştırma işlevi.
Yani orada bilim diye bir kurum ve bir sınıf olduğu, yalnızca ve sadece onların bilebileceği, sadece onların bilgi üretme yetkisi olduğunu, bilgiden ve üretiminden onların sorumlu olduğu ve ya da sizin yetersiz olduğunuzu ve uygun olmadığınızı , bilmeye ve kendiniz bilgi üretmeye kalkışmamayı, onların -bilim takımının- üretmediği ya da onların denetiminden geçmeyen bilgilerin geçersiz/uygunsuz ve normdışı olduğunu, onların hazır ayetlerini okumanız gerektiğini, tek tip damgalı, hazır paket bilgiyi onlardan/oradan (bilim denen tek merkezden) almanız ve edinmeniz gerektiğini öğrenirsiniz. Sonuçta burayı bilginin tek ana merkezi ve üssü kabul ederdiniz ve özgür/serbest bilgi toplamazdınız ,onaylanmamış paketlenmemiş ,denetimden geçmemiş serbest/özgür bilgiye/bilişe uzak kalırdınız ve burayla bir bağım/sembiyoz kurumsallaşırdı.İkincisi; bireysel bilgi edinmeye/üretmeye ve bilmeye kalkışırsanız da; bilebileceğinizin yanlış olduğu, sizin bilme yetkiniz olmadığı, oranın -bilimin- sınaması ve denetimine girmedikçe bilinenin bir önemi olmadığı ve haliyle bilime uygun (norma uygun normal) olmadığı anlamında toplumsal denetim, çatışma ve sınırlamayla karşılaşırdınız.
Yani sonuçta kurumsal bilim her türden özgür bilgi/bilişin düşmanlığıyla ilgilidir.
-
Din, toplumsal örgütlü bir sorun ya da yönetimsel başbelası olmaktan sözde çıkarılan tüm toplumların başına, bilim adında ve kılığında yeniden monte edildi. İsim, şekil değişikliği ve biraz makyaj. Güncellenmiş yeni dininiz bilimdir. Yazıcıları bellidir. Ayetlerini yazabilecek ve denetleyebilecek sınırlı papazlar ve kardinalleri, üst kurulları, hepsi belirlidir. Sermayenin örgütlediği bir kaç akademi ve sözde bir kaç üstün bilim kurumu kılığında sadece isim ve şekil değişikliği... Kabaca, tarikatleriniz ve cemaatleriniz ve eski kiliseniz gibi yaklaşık tek merkezden yönetilir. Bilim önderi ya da bilimsel kanı önderi adında kiralanmış, satın alınmış ya da zaafı üzerinde avlanmış, eğitim sistemiyle beyni yıkanmış bir kaç paçavrayla istediğin türden bilimi kitleye yutturabilirdin ve istenen vaazları verdiği sürece ödemeye, görmezden gelmeye, devam ederdin...
-
@TENTEN, içinde söyledi: Anlıklar
Kapitalizmin sistemi kaotiktir.
İbn Haldun ve Mises zamanında şöyle söylemişler.
İbn-i Haldun ekonomik faaliyetler konusunda liberal bir görüşe sahiptir. Özel girişimciliği savunur ve devletin ekonomik hayata müdahale etmesine karşı çıkar. Ona göre ekonomik olayların da kendine has kanunları vardır ve bunlar üzerinde uygulanacak bir baskı ekonomiyi altüst eder.[87] Ekonomik şartların bozuk, ticari hayatın dengesiz, gelir dağılımının adil olmadığı bir toplumda refah ve sağlam bir ahlaki hayat da ortaya çıkamaz.
Devletin görevi ekonomik hayatın bir düzen içinde gelişmesini sağlamaktır. Devletin ekonomiye adil olmayan müdahaleleri, haksız vergilendirmede bulunması veya mülkiyete el koyması ekonomiyi olumsuz etkiler ve devlet varlığını devam ettirmesi için gereken vergilerden mahrum kalır. Devletin gelirleri azalınca da asıl yapması gereken adalet, savunma, diplomasi gibi faaliyetlerini yapamaz hale gelir ve çöker.[87]
İbn-i Haldun'a göre ekonomide ücret, kâr ve vergi'den oluşan bir döngü vardır. Ücretler azalmadığı sürece pazara gelir, pazarda elde edilen kazanç kâr yaratır, artan kâr ise vergiye dönüşür. Bu döngünün sürmesini sağlamak ve dengeli bir ekonomik politika izlemek devletin görevidir. "Ücret ve aylıkları eksiltmek devletin gelirini eksiltir" der. Çünkü azalan ücretler ekonomiyi durgunluğa sürükleyecek ve bu da vergileri azaltacaktır. Aynı şekilde vergilerin düşük olması da vergi gelirlerinin artması ile sonuçlanacaktır. Düşük vergiler yatırımcıları teşvik edecek ve hem yatırımlar hem de istihdam artacaktır.[88]
İbn-i Haldun, devletin ticaret yapmasına da karşı çıkar. Ona göre, bu, üreticiler için zararlıdır ve vergi düzenini bozar. Devletin rekabet ettiği bir alanda çiftçiler ve tüccarlar rekabet edemez. Çünkü devlet hem üretimi için gereken girdileri, diğer girişimcilerden çok daha ucuza alabilir, hem de diğer girişimcileri ürettiği malı çok daha pahalıya satın almak zorunda bırakabilir. Bu durumda haksız rekabet ortaya çıkar, devlet arz-talep dengesini bozarak her iki tarafın da zarar etmesine neden olmuş olur. Tüccar ve çiftçilerin geliri düştüğü için hem yeni girişimler olmaz, hem de vergilerde azalma olur.
Mises şöyle demiş.
Devlet harcamaları ilave istihdam yaratmaz. Eğer devlet, halktan borçlanarak ve vergi alarak harcama yaparsa, bir tarafta yaratacağı istihdamdan daha fazlasını yok eder.
-
Bugün ulusal özgürlük ya da bilgi özgürlüğü sağlamanın ön koşulu nükleer vb bombalar (güç) edinme. Daha sonra uluslarası para ve üretim (tekelleri) piyasalarından özgürlük edinme gelecekti ki bu -neredeyse- imkansız ve o halde ezilenlerle birleşerek yeni güç birliği/dengesi sağlama sizi buradan çıkarabilirdi. Özgür düşünce ya da bilim üretimi tam da bunun sonrasında mümkünse mümkün. Bilim şu an da sizin tüketici olarak dıştan aldığınız/edindiğiniz bir şey. (Nükleer bombaları olan ve gücü devretmek/paylaşmak istemeyenlerden.) Özgür düşüncenin çok uzağındasınız.
Yönetimsel çıkarların örgütlediği bilim birleştirici özgürleştirici değil haliyle yönetimsel olacaktır.
-
Akademilerle dolu/kaplı Atinada ki seçkinler güvenli sıcak evlerinde uyurken orta Yunanistanda köyler balçık ve su içindeydi.
Yağışın geleceğini biliyorlardı çünkü bilimleri vardı çünkü ölçüp ölçüp dururlar.
Köylere ve tüm şehirlere çok şiddetli yağmurlar geleceğini söyleyerek uyarılar yaptılar ve kırmızı alarm verdiler. Bunlar yine de bazı köylülerin artık şimdi balçıkla kaplı evlerinde uyurken bu yağmura yakalandığı gerçeğini değiştirmez.Köylüler dahil hiçkimse can kayıpları dışında hiç bir şeyi umursamaz. Mal ve hayvan kayıpları ikincildir. Ekin, hasat kayıpları ikincildir. İnsanın insanı koruyamamasını ve sessizliği/kimsesizliği umursuyorlar.
Refah içinde yeni demokrasisinde yaşayan insanlar. Üretici köylüleri sular içinde, köyleri sular atında, hayvanları balçık içinde ..Sigorta şirketleri bile nereye su basacağını hükümetlerden daha iyi bilir. Baraj ve göletlerin dolması, taşması ve patlaması riskini ise kimin hesaplaması ve bildirmesi gerektiği ise belirsizdir. Tonlarca yağmur yağacak ovaya bağlı baraj ve göletleri kuranlar mühendislik bilimi ve bilgisi eminim mevcuttu. Yağabilecek yağmurun tonajını hesaplayanların eminim ovayı su basacağını/basabileceğini hesaplayabilecek bilimleri mevcuttu. Akademileri mevcuttu.
Biliminizin ovada tarım ve dağda/tepelerde ev yapman gerektiğini söyleme yetkisi yok mu ve ne zaman olacak?
-
TENTEN buna bak. Bu bir hava tahmin modeli ve bu yakın bir "que barbaridad!" olabilirdi. (Alman hava tahmin modeli Atina da bir noktaya 125 km/saate varan rüzgar koymuş.) Bunları okumayı yeterince bildiğimi sanman ama doğru anlıyorsam saatlik rüzgar hızı. (Yanılıyorsam bilen düzeltsin. Yani şöyle mesela bazen sıcaklıklarda yükseklik var mesela bu tam yerdeki rüzgar mı vs hiç fikrim yok. Böyle farklı çıktılar var. Bunları twitterda paylaşanları görüp ben de açtım baktım hepsi bu.)
Bu olası rüzgar hızı. Yarın ve hem Türkiye hem Yunanistan için . Alman ICON hava tahmin modellemesine ait.
Bu modellenenler içinde en kötü senaryo. Atina da çatılar havaya uçabilir demek.
https://meteologix.com/tr/model-charts/deu-hd/greece/gusts/20230910-1200z.html
Normalde biz ecmwf Avrupa modeli denen bu modelden veri alıyoruz. Ülke olarak. Bunda rüzgar neredeyse diğer modele göre 2/3
https://meteologix.com/tr/model-charts/euro/greece/gusts-3h/20230910-1200z.html
Bu GFS Amerikan bunda rüzgar Alman modelinin yarısı.
https://meteologix.com/tr/model-charts/standard/greece/gusts-1h-3h/20230910-1200z.htmlNiye böyle oluyor? Bilmiyoruz ama Yunanistanı vuran fırtına şu an da Libya kıyılarında hala atmosferde, sönümlenmedi. Çok yüksek olasılık yarın Libya da kıyıya çıkarak sönecek, dağılacak. Yine de günler öncesinde çok düşükte olsa Akdeniz de hareket etme olasılığından sözedilmişti artık buna ihtimal vermiyorlar. Sonuçta bunları veri girişi yapılmış bir bilgisayar simule ederek hesaplıyor ve değişken.
Yani yarın Antalya Muğla çevresi anlık güçlü yağışlar ve görseldeki renkli alanlar için de güçlü rüzgar olasılığı. Meterorolojimiz ecmwf veritabanı ya da kendi içgörülerini kullanacak ve bir uyarı geçecek. Çanakkale -Balıkesir hattı için daha iyi, özel bir tebdir iyi.
-
@ictenlik, içinde söyledi: Anlıklar
TENTEN buna bak. Bu bir hava tahmin modeli ve bu yakın bir "que barbaridad!" olabilirdi. (Alman hava tahmin modeli Atina da bir noktaya 125 km/saate varan rüzgar koymuş.) Bunları okumayı yeterince bildiğimi sanman ama doğru anlıyorsam saatlik rüzgar hızı. (Yanılıyorsam bilen düzeltsin. Yani şöyle mesela bazen sıcaklıklarda yükseklik var mesela bu tam yerdeki rüzgar mı vs hiç fikrim yok. Böyle farklı çıktılar var. Bunları twitterda paylaşanları görüp ben de açtım baktım hepsi bu.)
Bu olası rüzgar hızı. Yarın ve hem Türkiye hem Yunanistan için . Alman ICON hava tahmin modellemesine ait.
Bu modellenenler içinde en kötü senaryo. Atina da çatılar havaya uçabilir demek.
https://meteologix.com/tr/model-charts/deu-hd/greece/gusts/20230910-1200z.html
Normalde biz ecmwf Avrupa modeli denen bu modelden veri alıyoruz. Ülke olarak. Bunda rüzgar neredeyse diğer modele göre 2/3
https://meteologix.com/tr/model-charts/euro/greece/gusts-3h/20230910-1200z.html
Bu GFS Amerikan bunda rüzgar Alman modelinin yarısı.
https://meteologix.com/tr/model-charts/standard/greece/gusts-1h-3h/20230910-1200z.htmlNiye böyle oluyor? Bilmiyoruz ama Yunanistanı vuran fırtına şu an da Libya kıyılarında hala atmosferde, sönümlenmedi. Çok yüksek olasılık yarın Libya da kıyıya çıkarak sönecek, dağılacak. Yine de günler öncesinde çok düşükte olsa Akdeniz de hareket etme olasılığından sözedilmişti artık buna ihtimal vermiyorlar. Sonuçta bunları veri girişi yapılmış bir bilgisayar simule ederek hesaplıyor ve değişken.
Yani yarın Antalya Muğla çevresi anlık güçlü yağışlar ve görseldeki renkli alanlar için de güçlü rüzgar olasılığı. Meterorolojimiz ecmwf veritabanı ya da kendi içgörülerini kullanacak ve bir uyarı geçecek. Çanakkale -Balıkesir hattı için daha iyi, özel bir tebdir iyi.
Çok fark var tahminlerde. 2000 mm gibi aşırı aşağıdaki gösterge dışına taşan Rüzgar tahmini yok ama.
-
@Sputnik, içinde söyledi: Anlıklar
@TENTEN, içinde söyledi: Anlıklar
Kapitalizmin sistemi kaotiktir.
İbn Haldun ve Mises zamanında şöyle söylemişler.
İbn-i Haldun ekonomik faaliyetler konusunda liberal bir görüşe sahiptir. Özel girişimciliği savunur ve devletin ekonomik hayata müdahale etmesine karşı çıkar. Ona göre ekonomik olayların da kendine has kanunları vardır ve bunlar üzerinde uygulanacak bir baskı ekonomiyi altüst eder.[87] Ekonomik şartların bozuk, ticari hayatın dengesiz, gelir dağılımının adil olmadığı bir toplumda refah ve sağlam bir ahlaki hayat da ortaya çıkamaz.
Devletin görevi ekonomik hayatın bir düzen içinde gelişmesini sağlamaktır. Devletin ekonomiye adil olmayan müdahaleleri, haksız vergilendirmede bulunması veya mülkiyete el koyması ekonomiyi olumsuz etkiler ve devlet varlığını devam ettirmesi için gereken vergilerden mahrum kalır. Devletin gelirleri azalınca da asıl yapması gereken adalet, savunma, diplomasi gibi faaliyetlerini yapamaz hale gelir ve çöker.[87]
İbn-i Haldun'a göre ekonomide ücret, kâr ve vergi'den oluşan bir döngü vardır. Ücretler azalmadığı sürece pazara gelir, pazarda elde edilen kazanç kâr yaratır, artan kâr ise vergiye dönüşür. Bu döngünün sürmesini sağlamak ve dengeli bir ekonomik politika izlemek devletin görevidir. "Ücret ve aylıkları eksiltmek devletin gelirini eksiltir" der. Çünkü azalan ücretler ekonomiyi durgunluğa sürükleyecek ve bu da vergileri azaltacaktır. Aynı şekilde vergilerin düşük olması da vergi gelirlerinin artması ile sonuçlanacaktır. Düşük vergiler yatırımcıları teşvik edecek ve hem yatırımlar hem de istihdam artacaktır.[88]
İbn-i Haldun, devletin ticaret yapmasına da karşı çıkar. Ona göre, bu, üreticiler için zararlıdır ve vergi düzenini bozar. Devletin rekabet ettiği bir alanda çiftçiler ve tüccarlar rekabet edemez. Çünkü devlet hem üretimi için gereken girdileri, diğer girişimcilerden çok daha ucuza alabilir, hem de diğer girişimcileri ürettiği malı çok daha pahalıya satın almak zorunda bırakabilir. Bu durumda haksız rekabet ortaya çıkar, devlet arz-talep dengesini bozarak her iki tarafın da zarar etmesine neden olmuş olur. Tüccar ve çiftçilerin geliri düştüğü için hem yeni girişimler olmaz, hem de vergilerde azalma olur.
Mises şöyle demiş.
Devlet harcamaları ilave istihdam yaratmaz. Eğer devlet, halktan borçlanarak ve vergi alarak harcama yaparsa, bir tarafta yaratacağı istihdamdan daha fazlasını yok eder.
İkisi de kapitalist ekonomiye göre eleştiri yapmış.
Çünkü ikiside diğer türlü sosyalist ekonomiyi anlamıyorlar. -
@ictenlik, içinde söyledi: Anlıklar
@phi, içinde söyledi: Anlıklar
istanbul'a da gelir bu buyuk ihtimal.
Her şey mümkün. Bekleyin ve gözleri gerçekten çok açık tutun.
Kore tahmin modelinin yağış tahminini 2600 mm* ye kadar çıkardığı ekstrem hava. Yunanistan'ın Daniel Kasırgası/Fırtınası adını verdiği beklenen yağış sistemi ya da olası bugüne kadar görülmüş en güçlü Akdeniz kasırgasına dönüşme/evrilme ihtimali olan hava sistemi.
... gerçekten tetikte olmalıyız.Dipnot: 2600 mm yağış demek?. Örneğin böyle bir şey olsaydı Yunanistan'a 4 yılda yağacak tüm yağmur kadar yağmur iki günde yağardı ..
--
@TENTEN, içinde söyledi: Anlıklar
@ictenlik, içinde söyledi: Anlıklar
takibe aldım çünkü 2000 mm ye varan olağanüstü yağışlar
2000 mm yağış hakkında meteroloji bağlantısı var mı?
Bu bana uçuk geldi .--
Veriler artık resmileşti: 3 yıllık yağış iki gün içinde düştü. Bilim adamları Yunan televizyonunda bölgede yeni, kalıcı göllerin oluşma olasılığını tartışıyorlar. Bu yeni bir gezegen.https://twitter.com/99blackbaloons/status/1700394375371424144
https://twitter.com/DrHavadelisi/status/1700457667183927466Yunanistan'daki durum o kadar ciddi ki felaketin boyutları daha tam olarak belli değil.
https://twitter.com/thepeacepanda/status/1700034638633156980
-
Antik metinlerden çıkarılan çevre tarihi
Jeolojik açıdan göl-bataklık koşullarından akarsu koşullarına geçişteki önemli çevresel değişim oldukça hızlı olmasına rağmen, kesinlikle tek bir insan neslinden çok daha uzun bir zaman diliminde gerçekleşmiştir. Bununla birlikte, bu tür doğal varyasyonların hafızası sözlü bir gelenek olarak sabitlenmiş ve böylece bir efsaneye dönüşmüş olabilir (Caputo ve Helly, 2008). Örneğin tarihçi Herodot (M.Ö. 5. yüzyıl) 'logos'tan şu şekilde bahseder: " Teselya, gelenek gereği eski zamanlarda bir göldü.Alıntı: https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S1040618221000720
Yunanistan'ın sel basan bölgesi.
Haritada etrafı dağ ile çevrili çanak gibi bir yer olarak görünüyor.
-
@TENTEN, içinde söyledi: Anlıklar
Yunanistan'ın sel basan bölgesi.
Haritada etrafı dağ ile çevrili çanak gibi bir yer olarak görünüyor.
Anlıyorum ve üstün bilim insanları yağmurdan önce neden konuşmadılar?
"İlk kez söylüyorum, köyleri yanlış bölgeye inşa ettiniz ve bu hükümetin suçu değil çünkü 30.000 yıl önce Pleistosen döneminde burası denizdi"
"Bu yağmur her 16.000 yılda bir olur. 18.023 yılında tekrar olacak."
https://twitter.com/avgerinosx/status/1700603158878203986 -
@ictenlik, içinde söyledi: Anlıklar
@TENTEN, içinde söyledi: Anlıklar
Yunanistan'ın sel basan bölgesi.
Haritada etrafı dağ ile çevrili çanak gibi bir yer olarak görünüyor.
Anlıyorum ve üstün bilim insanları yağmurdan önce neden konuşmadılar?
"İlk kez söylüyorum, köyleri yanlış bölgeye inşa ettiniz ve bu hükümetin suçu değil çünkü 30.000 yıl önce Pleistosen döneminde burası denizdi"
"Bu yağmur her 16.000 yılda bir olur. 18.023 yılında tekrar olacak."
https://twitter.com/avgerinosx/status/1700603158878203986Bu twitter iletisi bilim ile hurafenin karıştırılma örneği işte. 16000 rakamı nereden çıktı?Hangi gözleme dayanıyor?
Gerçi 30000 rakamıda yuvarlama olduğu için kutsal bir sayı olmuş.https://en.wikipedia.org/wiki/Lake_Karla
Teselya bölgesinde 1960 yıllarda 180 kilometre kare alana sahip göl varmış zaten.
Tarım toprağı kazanmak amacıyla kurutulmuş.
Balıkçılar şikayet edince yeniden 37 kilometrekarelik yapay göl yapmışlar. 2018de açılmış.
Denize bağlantısı yok. Buharlaşma ile kaybediyor. Şimdi tam göl oldu.Bizim hatay ilindeki amik gölünü kurutup tarım alanı yapmamıza benziyor.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Amik_Gölü