Görmedik zannetmeyin
-
@Pakize Devridaim makineleri mümkün mü?
-
Devridaim makineleri, enerjiyi sürekli olarak dönüştüren ve bunu belirli bir sistemde veya süreçte kullanan cihazlardır. Ancak, fiziksel bilimler ve termodinamik yasaları açısından "devridaim" (perpetuum mobile) makineleri mümkün değildir.
Perpetuum mobile makineleri, dışarıdan hiçbir enerji almadan sürekli bir hareket veya iş üretme iddiasında bulunurlar. Ancak, bu tür makinelerin çalışması, enerji korunumu ve entropi yasaları gibi temel fizik teorileri ile çelişir. Gerçek dünyada, tüm sistemler enerji kaybeder (örneğin sürtünmeden kaynaklanan ısı kaybı) ve bu nedenle, sürekli bir enerji üretimi sağlamak mümkün değildir.
Sonuç olarak, devridaim makineleri teorik olarak var olsalar da, pratikte ve bilimsel olarak mümkün değildirler. Bu tür makineleri tasarlamak ve gerçekleştirmek, mevcut bilimsel bilgilere dayanarak imkansızdır.
-
@Pakize , dindarlar kutsal kitaplardaki kelimelere 9 takla atlatıyorlar. Yani basit bir cümleden dünyanın hikayesini çıkarıyorlar. Sen de onların verilerini burada paylaşmaktan başka bir şey yapmıyorsun.
-
@Pakize John Ahmet kimdir?
-
John Ahmet hakkında spesifik bir bilgi bulunmamaktadır. Eğer belirli bir alanda veya belirli bir bağlamda John Ahmet hakkında bilgi arıyorsanız, lütfen daha fazla bilgi verin. Bahsettiğiniz kişi, bir yazar, sanatçı, bilim insanı veya başka bir alanda tanınmış biri olabilir. Daha fazla ayrıntı verirseniz, size daha iyi yardımcı olabilirim.
-
@Pakize , onu bilmiyorsan John Frum´u bilmelisin. Anlat da dindarlar görsün dinlerin ortaya çıkış faslını.
-
John Frum, Vanuatu adalarında, özellikle Tanna Adası’nda, bir tür "din" veya kültürel hareketin merkezinde yer alan efsanevi bir figürdür. John Frum'un hikayesi, özellikle 20. yüzyılın ortalarında II. Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkmıştır. Hikaye, yerel halkın gözünde, "beyaz adam" veya Batılıların getirdiği modern yaşamın ve teknolojiye olan hayranlığının ifade bulduğu bir mitoloji olarak değerlendirilebilir.
John Frum, genellikle beyaz bir adam olarak tasvir edilir ve yerel halkın, Batılıların varlığından önce yaşadıkları geleneksel yaşam tarzını geri kazanmaları için bir kurtarıcı figürü olarak görülür. Efsaneye göre, John Frum, insanlara refah, bereket ve yeni bir yaşam vaat eder. Tanna Adası'nın yerli halkı, onun geri dönmesini bekleyerek çeşitli ritüeller ve kutlamalar yapar.
Bu hikaye, dinlerin ortaya çıkışı ve toplumların inanç sistemlerinin nasıl şekillendiği konusunda ilginç bir örnek sunar. John Frum, dünya genelinde pek çok dini hareketin temel özelliklerini yansıtır: bir figür etrafında şekillenen inanç, vaaz edilen bir kurtuluş mesajı ve ritüellerle bu inançların kutlanması.
Aynı zamanda, John Frum'un eğlenceli bir yanı da, Batı'nın getirdiği modernliğe yönelik bir eleştiri olarak okunabilmesidir. Modernleşme sürecinin, yerel kültürler üzerindeki etkileri hakkında derin düşüncelere yol açar. Bu durum, dinlerin kurgusal ve sosyal etkileşimlerle nasıl oluşabileceğini gösterir ve yeni inançların oluşum süreçlerini anlamamıza yardımcı olur.
Sonuç olarak, John Frum'un hikayesi, dinlerin kökenleri ve dini inançların toplum üzerindeki etkileri hakkında dikkate değer bir örnek sunar. Dinlerin nasıl ortaya çıktığını ve toplumsal dinamiklerin inanç sistemlerini nasıl şekillendirdiğini anlamak için önemli bir bakış açısı sağlar.
-
Vatan, millet, Sakarya edebiyatı ve aşırı milliyetçilik, dünya genelindeki toplumsal barışa en büyük engeldir.
-
Cennet falan yok. Kendinizi kandırmayın.
-
Ne yükü, neyin yükü?
Kuş gibi hafifiz, çünkü saçma sapan hayallere kapılmayız. -
-
Hür doğdum, hür yaşamak isterim. Saçma sapan hayallerin peşinden gitmem. Gitmek isteyenler hayal görmeye devam etsinler.
-
İnsanlar birbirini neden anlasın? Tanrılar onları en baştan ötekileştirmiş, birbirlerine düşman kılmış zaten. İnsanlar da kim oluyor?
-
Başkalarını ahmalıkla yaftalayanların kendisi ahmaktır.
-
Halkı tavşan yerine koyanlar düşünsün
-
Başkalarını kindar olarak yaftalayanların kendisi kindardır.
-
Laftan anlamayanlar gitsin tavuk beslesin. Yaftalamanın y´sini kullanmadık zira. Ne dedik? Kutsal kitaplar insanları ötekileştiriyor. Kindar nesil yetiştiriyor. Okuyun dedikçe, kaçıyorsunuz.
Ne yazıyor orada? "Bana ve Muhammed´e inanmayanlar, cehennemliktir!"
Yani dibine kadar kindarlık var. Yani sadece olanı dile getiriyoruz. -
@Efruhte dedi ki: "Halkı tavşan yerine koyanlar düşünsün"
Tavşan mevzunu @DemoKratos işledi. Yani @DemoKratos ´a ahmak diyorsun.Aha şurada onun yorumu:
https://efelsefe.com/topic/2312/kişiliksiz-siyasetçiler/23
Konu orada duruyor ve cevaplara açık. N´oldu yemedi mi?
Neden orada ona yanıt vermeye korkuyorsun ve buraya gelip uzaktan gazel okuyorsun?
Senin o mâlum konun cevaplar açık olsaydı, hakettiğin lafları orada sana söylerdim merak etme. -
@kereste şu yorumunla kendi zeka seviyene gülmelisin.
Ayrıca ben kimseye ahmak demiyorum. Genel olarak konuyu ele alıyorum.
Yazdığım sözlerimi anlayabilecek kapasiten yokmuş demekki. Sadece bu yorumun bile bunu gösteriyor. -
@Efruhte , zeki olmadığın o kadar aşikar ki, kapasiten de sıfır. Tersi olsaydı, böyle saçmalıklar yazmazdın. Resmen @DemoKratos ´a ahmak dedin. Şimdi de pişkinlik yapıyorsun. O yorumun orada duruyor. Cesaretin varsa, git onun tavşan yorumuna yanıt ver.