Duygudurum Bozukluğu
-
Duygudurum bozukluğu, bireyin duygusal durumunu uzun süreli ve belirgin şekilde etkileyen psikiyatrik bir rahatsızlık grubudur. Normalde insanlar gün içinde farklı olaylara bağlı olarak mutluluk, üzüntü, öfke veya kaygı gibi çeşitli duygular hissedebilirler. Ancak, duygudurum bozukluğu yaşayan bireylerde bu duygular aşırı uçlarda yaşanır ve günlük yaşamlarını, işlevselliğini, ilişkilerini ve genel ruh halini ciddi şekilde etkileyebilir. Bu rahatsızlıklar genellikle genetik, biyolojik, çevresel ve psikososyal faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Beyindeki serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin düzensizliği duygudurum bozukluklarının temel nedenlerinden biri olarak görülmektedir. Ayrıca, stres, travmatik olaylar, çocukluk dönemindeki ihmal veya istismar gibi psikolojik faktörler de hastalığın gelişiminde etkili olabilir.
Duygudurum bozuklukları genellikle iki ana kategoriye ayrılır: depresif bozukluklar ve bipolar bozukluklar. Depresif bozukluklar arasında en yaygın olanı majör depresif bozukluk olup, bireyde uzun süreli umutsuzluk, mutsuzluk, enerji kaybı, ilgi ve zevk kaybı gibi belirtiler görülür. Depresyon sürecinde kişi uyku ve iştah düzensizlikleri, sosyal hayattan çekilme, aşırı yorgunluk ve değersizlik hissi gibi semptomlar yaşayabilir. Bazı hastalar için bu durum hafif düzeyde seyrederken, bazıları için hayatı tehdit edebilecek seviyeye ulaşabilir ve intihar düşünceleri ortaya çıkabilir. Diğer depresif bozukluklardan biri olan distimi (kalıcı depresif bozukluk) ise, depresyonun daha hafif ancak kronik bir versiyonudur ve belirtiler genellikle en az iki yıl boyunca devam eder.
Duygudurum Bozukluğu Çeşitleri Nelerdir?
Duygudurum bozuklukları, bireyin ruh halinin aşırı derecede değişmesi, uzun süreli mutsuzluk veya aşırı coşku gibi uç noktalarda dalgalanması ile karakterize edilen psikiyatrik rahatsızlıklardır. Bu bozukluklar kişinin günlük yaşamını, sosyal ilişkilerini ve iş hayatını olumsuz etkileyebilir. Duygudurum bozuklukları, genellikle depresif bozukluklar ve bipolar bozukluklar olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır, ancak bazı alt türler de bulunmaktadır.1. Depresif Bozukluklar: Bu gruptaki rahatsızlıklar, uzun süreli mutsuzluk, enerji düşüklüğü ve ilgi kaybı gibi belirtilerle kendini gösterir.
1.1.Majör Depresif Bozukluk (Klinik Depresyon)
Majör depresif bozukluk, kişinin en az iki hafta boyunca sürekli depresif ruh hali içinde olması, günlük aktivitelerden zevk alamaması ve genel bir çökkünlük hissi yaşaması ile karakterizedir. Uyku bozuklukları, iştah değişiklikleri, odaklanma sorunları, yorgunluk, umutsuzluk hissi ve bazen intihar düşünceleri gibi belirtiler görülür. Tedavi edilmezse kronikleşebilir ve bireyin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir.
1.2. Kalıcı Depresif Bozukluk (Distimi)
Distimi, majör depresyona göre daha hafif, ancak daha uzun süreli bir depresif durumdur. Belirtiler en az iki yıl boyunca devam eder ve kişinin hayatı boyunca sürebilir. Hastalar genellikle enerji eksikliği, özgüven düşüklüğü, ilgi kaybı ve genel mutsuzluk hali yaşarlar.
1.3. Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu (Mevsimsel Depresyon)
Mevsimsel duygudurum bozukluğu, özellikle kış aylarında güneş ışığının azalmasıyla ortaya çıkan bir depresyon türüdür. Bireylerde enerji düşüklüğü, aşırı uyku hali, iştah artışı, kilo alımı ve sosyal geri çekilme gibi belirtiler görülür. Genellikle ilkbahar veya yaz aylarında belirtiler azalır.
1.4. Doğum Sonrası Depresyonu (Postpartum Depresyon)
Doğum yapan kadınlarda, hormonal değişiklikler ve psikolojik faktörlerin etkisiyle doğumdan sonraki birkaç hafta veya ay içinde ortaya çıkan depresyon türüdür. Aşırı üzüntü, endişe, sinirlilik, bebeğe karşı ilgisizlik, yetersizlik hissi ve ağır vakalarda intihar düşünceleri gibi belirtiler görülebilir.
2. Bipolar Bozukluklar (İki Uçlu Duygudurum Bozukluğu)
Bipolar bozukluk, kişinin aşırı neşeli ve enerjik (mani) dönemler ile çökkün ve mutsuz (depresyon) dönemler arasında gidip geldiği bir hastalıktır.
2.1. Bipolar I Bozukluk
Bipolar I bozukluk, en az bir kez şiddetli mani atağı yaşayan bireylerde teşhis edilir. Manik dönemde kişi aşırı enerjik, hızlı konuşan, az uyuyan, aşırı özgüvenli ve riskli kararlar alan bir ruh haline girer. Bu dönemi depresif ataklar takip edebilir. Bazı durumlarda psikotik belirtiler (gerçeklikten kopma, sanrılar) de görülebilir.
2.2. Bipolar II Bozukluk
Bipolar II bozuklukta mani yerine daha hafif seyreden hipomani atakları görülür. Hipomani döneminde kişi kendini enerjik ve üretken hisseder, ancak Bipolar I'deki mani kadar aşırı ve yıkıcı değildir. Bu hastalıkta depresyon atakları daha belirgin ve uzun sürelidir.
2.3. Siklotimik Bozukluk (Siklotimi)
Siklotimik bozukluk, bipolar bozukluğun daha hafif bir formu olarak kabul edilir. Hastada hipomani ve hafif depresyon arasında dalgalanan ruh halleri görülür, ancak belirtiler klasik bipolar bozukluk kadar şiddetli değildir. İki yıl veya daha uzun süre devam eden hafif duygu değişimleriyle kendini gösterir.
3. Diğer Duygudurum Bozuklukları
Bunlar depresif ve bipolar bozukluklardan farklı olarak, belirli sebeplere bağlı gelişen ve genellikle tıbbi veya çevresel etkenlerden kaynaklanan rahatsızlıklardır.
3.1. Tıbbi Duruma Bağlı Duygudurum Bozukluğu
Bazı fiziksel hastalıklar (örneğin hipotiroidi, nörolojik hastalıklar, kronik ağrılar) nedeniyle bireylerde depresyon veya mani belirtileri gelişebilir.
3.2. Madde Kullanımına Bağlı Duygudurum Bozukluğu
Alkol, uyuşturucu veya bazı ilaçların kullanımı veya bırakılması sonucunda ortaya çıkan duygudurum dalgalanmalarıdır. Bu tür bozukluklar, maddenin etkisiyle ortaya çıkabilir veya maddenin uzun süreli kullanımına bağlı olarak beyin kimyasındaki değişikliklerden kaynaklanabilir.
Duygudurum Bozukluklarının Nedenleri ve Risk Faktörleri
Duygudurum bozukluklarının ortaya çıkmasında birçok farklı faktör rol oynar:
Genetik Faktörler: Ailede duygudurum bozukluğu öyküsü varsa, bireyin bu rahatsızlığa yakalanma riski artar.
Beyin Kimyasındaki Dengesizlikler: Serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin düzensiz çalışması, ruh hali dalgalanmalarına neden olabilir.
Travmatik Yaşam Olayları: Çocukluk döneminde yaşanan istismar, ihmal, travmatik kayıplar veya şiddetli stres, hastalığın gelişiminde önemli bir faktördür.
Tıbbi Hastalıklar ve İlaçlar: Kronik hastalıklar, hormonal bozukluklar veya bazı ilaçların yan etkileri duygudurum bozukluklarını tetikleyebilir.
Madde Kullanımı: Alkol ve uyuşturucu gibi maddeler duygudurum dalgalanmalarına yol açabilir veya var olan belirtileri şiddetlendirebilir.
Duygudurum bozuklukları, bireyin ruh halini aşırı uçlara taşıyan ve yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen rahatsızlıklardır. Erken teşhis ve tedavi ile bu hastalıklar yönetilebilir ve bireyler sağlıklı bir yaşam sürdürebilir. Eğer uzun süreli ruh hali değişimleri, depresyon veya aşırı enerjik hissetme gibi belirtiler yaşıyorsanız, bir ruh sağlığı uzmanına danışmanız önemlidir.
Duygudurum Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?
Duygudurum bozukluğu tedavisi, bireyin yaşadığı belirtilerin türüne, şiddetine ve kişisel sağlık geçmişine bağlı olarak değişiklik gösterir. Tedavi süreci genellikle ilaç tedavisi, psikoterapi ve yaşam tarzı değişikliklerinin bir kombinasyonunu içerir. İlaç tedavisi, depresyon veya bipolar bozukluk gibi hastalıklarda antidepresanlar, duygudurum dengeleyiciler ve antipsikotik ilaçlar ile kimyasal dengesizlikleri düzenlemeye yardımcı olur. Psikoterapi (konuşma terapisi), bireyin olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmesine, stresle başa çıkmasına ve duygu durumunu yönetmesine destek sağlar. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve destekleyici psikoterapiler, özellikle depresyon ve bipolar bozukluk tedavisinde etkili yöntemlerdir.Yaşam tarzı değişiklikleri, düzenli egzersiz yapmak, dengeli beslenmek, yeterli uyku almak ve stres yönetimi tekniklerini uygulamak gibi faktörleri içerir. Sosyal destek almak, alkol ve madde kullanımından kaçınmak ve düzenli doktor kontrollerine devam etmek de tedavinin başarısını artıran önemli unsurlardır. Şiddetli vakalarda, bireyin güvenliğini sağlamak için hastane yatışı veya elektrokonvülsif terapi (EKT) gibi ileri tedavi yöntemleri de uygulanabilir. Erken teşhis ve düzenli tedavi ile duygudurum bozuklukları kontrol altına alınabilir ve birey sağlıklı bir yaşam sürdürebilir.
Kaynak: NP İstanbul
-
Duygudurum bozukluğu, bireyin duygusal durumunu uzun süreli ve belirgin şekilde etkileyen psikiyatrik bir rahatsızlık grubudur. Normalde insanlar gün içinde farklı olaylara bağlı olarak mutluluk, üzüntü, öfke veya kaygı gibi çeşitli duygular hissedebilirler. Ancak, duygudurum bozukluğu yaşayan bireylerde bu duygular aşırı uçlarda yaşanır ve günlük yaşamlarını, işlevselliğini, ilişkilerini ve genel ruh halini ciddi şekilde etkileyebilir. Bu rahatsızlıklar genellikle genetik, biyolojik, çevresel ve psikososyal faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Beyindeki serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin düzensizliği duygudurum bozukluklarının temel nedenlerinden biri olarak görülmektedir. Ayrıca, stres, travmatik olaylar, çocukluk dönemindeki ihmal veya istismar gibi psikolojik faktörler de hastalığın gelişiminde etkili olabilir.
Duygudurum bozuklukları genellikle iki ana kategoriye ayrılır: depresif bozukluklar ve bipolar bozukluklar. Depresif bozukluklar arasında en yaygın olanı majör depresif bozukluk olup, bireyde uzun süreli umutsuzluk, mutsuzluk, enerji kaybı, ilgi ve zevk kaybı gibi belirtiler görülür. Depresyon sürecinde kişi uyku ve iştah düzensizlikleri, sosyal hayattan çekilme, aşırı yorgunluk ve değersizlik hissi gibi semptomlar yaşayabilir. Bazı hastalar için bu durum hafif düzeyde seyrederken, bazıları için hayatı tehdit edebilecek seviyeye ulaşabilir ve intihar düşünceleri ortaya çıkabilir. Diğer depresif bozukluklardan biri olan distimi (kalıcı depresif bozukluk) ise, depresyonun daha hafif ancak kronik bir versiyonudur ve belirtiler genellikle en az iki yıl boyunca devam eder.
Duygudurum Bozukluğu Çeşitleri Nelerdir?
Duygudurum bozuklukları, bireyin ruh halinin aşırı derecede değişmesi, uzun süreli mutsuzluk veya aşırı coşku gibi uç noktalarda dalgalanması ile karakterize edilen psikiyatrik rahatsızlıklardır. Bu bozukluklar kişinin günlük yaşamını, sosyal ilişkilerini ve iş hayatını olumsuz etkileyebilir. Duygudurum bozuklukları, genellikle depresif bozukluklar ve bipolar bozukluklar olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır, ancak bazı alt türler de bulunmaktadır.1. Depresif Bozukluklar: Bu gruptaki rahatsızlıklar, uzun süreli mutsuzluk, enerji düşüklüğü ve ilgi kaybı gibi belirtilerle kendini gösterir.
1.1.Majör Depresif Bozukluk (Klinik Depresyon)
Majör depresif bozukluk, kişinin en az iki hafta boyunca sürekli depresif ruh hali içinde olması, günlük aktivitelerden zevk alamaması ve genel bir çökkünlük hissi yaşaması ile karakterizedir. Uyku bozuklukları, iştah değişiklikleri, odaklanma sorunları, yorgunluk, umutsuzluk hissi ve bazen intihar düşünceleri gibi belirtiler görülür. Tedavi edilmezse kronikleşebilir ve bireyin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir.
1.2. Kalıcı Depresif Bozukluk (Distimi)
Distimi, majör depresyona göre daha hafif, ancak daha uzun süreli bir depresif durumdur. Belirtiler en az iki yıl boyunca devam eder ve kişinin hayatı boyunca sürebilir. Hastalar genellikle enerji eksikliği, özgüven düşüklüğü, ilgi kaybı ve genel mutsuzluk hali yaşarlar.
1.3. Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu (Mevsimsel Depresyon)
Mevsimsel duygudurum bozukluğu, özellikle kış aylarında güneş ışığının azalmasıyla ortaya çıkan bir depresyon türüdür. Bireylerde enerji düşüklüğü, aşırı uyku hali, iştah artışı, kilo alımı ve sosyal geri çekilme gibi belirtiler görülür. Genellikle ilkbahar veya yaz aylarında belirtiler azalır.
1.4. Doğum Sonrası Depresyonu (Postpartum Depresyon)
Doğum yapan kadınlarda, hormonal değişiklikler ve psikolojik faktörlerin etkisiyle doğumdan sonraki birkaç hafta veya ay içinde ortaya çıkan depresyon türüdür. Aşırı üzüntü, endişe, sinirlilik, bebeğe karşı ilgisizlik, yetersizlik hissi ve ağır vakalarda intihar düşünceleri gibi belirtiler görülebilir.
2. Bipolar Bozukluklar (İki Uçlu Duygudurum Bozukluğu)
Bipolar bozukluk, kişinin aşırı neşeli ve enerjik (mani) dönemler ile çökkün ve mutsuz (depresyon) dönemler arasında gidip geldiği bir hastalıktır.
2.1. Bipolar I Bozukluk
Bipolar I bozukluk, en az bir kez şiddetli mani atağı yaşayan bireylerde teşhis edilir. Manik dönemde kişi aşırı enerjik, hızlı konuşan, az uyuyan, aşırı özgüvenli ve riskli kararlar alan bir ruh haline girer. Bu dönemi depresif ataklar takip edebilir. Bazı durumlarda psikotik belirtiler (gerçeklikten kopma, sanrılar) de görülebilir.
2.2. Bipolar II Bozukluk
Bipolar II bozuklukta mani yerine daha hafif seyreden hipomani atakları görülür. Hipomani döneminde kişi kendini enerjik ve üretken hisseder, ancak Bipolar I'deki mani kadar aşırı ve yıkıcı değildir. Bu hastalıkta depresyon atakları daha belirgin ve uzun sürelidir.
2.3. Siklotimik Bozukluk (Siklotimi)
Siklotimik bozukluk, bipolar bozukluğun daha hafif bir formu olarak kabul edilir. Hastada hipomani ve hafif depresyon arasında dalgalanan ruh halleri görülür, ancak belirtiler klasik bipolar bozukluk kadar şiddetli değildir. İki yıl veya daha uzun süre devam eden hafif duygu değişimleriyle kendini gösterir.
3. Diğer Duygudurum Bozuklukları
Bunlar depresif ve bipolar bozukluklardan farklı olarak, belirli sebeplere bağlı gelişen ve genellikle tıbbi veya çevresel etkenlerden kaynaklanan rahatsızlıklardır.
3.1. Tıbbi Duruma Bağlı Duygudurum Bozukluğu
Bazı fiziksel hastalıklar (örneğin hipotiroidi, nörolojik hastalıklar, kronik ağrılar) nedeniyle bireylerde depresyon veya mani belirtileri gelişebilir.
3.2. Madde Kullanımına Bağlı Duygudurum Bozukluğu
Alkol, uyuşturucu veya bazı ilaçların kullanımı veya bırakılması sonucunda ortaya çıkan duygudurum dalgalanmalarıdır. Bu tür bozukluklar, maddenin etkisiyle ortaya çıkabilir veya maddenin uzun süreli kullanımına bağlı olarak beyin kimyasındaki değişikliklerden kaynaklanabilir.
Duygudurum Bozukluklarının Nedenleri ve Risk Faktörleri
Duygudurum bozukluklarının ortaya çıkmasında birçok farklı faktör rol oynar:
Genetik Faktörler: Ailede duygudurum bozukluğu öyküsü varsa, bireyin bu rahatsızlığa yakalanma riski artar.
Beyin Kimyasındaki Dengesizlikler: Serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin düzensiz çalışması, ruh hali dalgalanmalarına neden olabilir.
Travmatik Yaşam Olayları: Çocukluk döneminde yaşanan istismar, ihmal, travmatik kayıplar veya şiddetli stres, hastalığın gelişiminde önemli bir faktördür.
Tıbbi Hastalıklar ve İlaçlar: Kronik hastalıklar, hormonal bozukluklar veya bazı ilaçların yan etkileri duygudurum bozukluklarını tetikleyebilir.
Madde Kullanımı: Alkol ve uyuşturucu gibi maddeler duygudurum dalgalanmalarına yol açabilir veya var olan belirtileri şiddetlendirebilir.
Duygudurum bozuklukları, bireyin ruh halini aşırı uçlara taşıyan ve yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen rahatsızlıklardır. Erken teşhis ve tedavi ile bu hastalıklar yönetilebilir ve bireyler sağlıklı bir yaşam sürdürebilir. Eğer uzun süreli ruh hali değişimleri, depresyon veya aşırı enerjik hissetme gibi belirtiler yaşıyorsanız, bir ruh sağlığı uzmanına danışmanız önemlidir.
Duygudurum Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?
Duygudurum bozukluğu tedavisi, bireyin yaşadığı belirtilerin türüne, şiddetine ve kişisel sağlık geçmişine bağlı olarak değişiklik gösterir. Tedavi süreci genellikle ilaç tedavisi, psikoterapi ve yaşam tarzı değişikliklerinin bir kombinasyonunu içerir. İlaç tedavisi, depresyon veya bipolar bozukluk gibi hastalıklarda antidepresanlar, duygudurum dengeleyiciler ve antipsikotik ilaçlar ile kimyasal dengesizlikleri düzenlemeye yardımcı olur. Psikoterapi (konuşma terapisi), bireyin olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmesine, stresle başa çıkmasına ve duygu durumunu yönetmesine destek sağlar. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve destekleyici psikoterapiler, özellikle depresyon ve bipolar bozukluk tedavisinde etkili yöntemlerdir.Yaşam tarzı değişiklikleri, düzenli egzersiz yapmak, dengeli beslenmek, yeterli uyku almak ve stres yönetimi tekniklerini uygulamak gibi faktörleri içerir. Sosyal destek almak, alkol ve madde kullanımından kaçınmak ve düzenli doktor kontrollerine devam etmek de tedavinin başarısını artıran önemli unsurlardır. Şiddetli vakalarda, bireyin güvenliğini sağlamak için hastane yatışı veya elektrokonvülsif terapi (EKT) gibi ileri tedavi yöntemleri de uygulanabilir. Erken teşhis ve düzenli tedavi ile duygudurum bozuklukları kontrol altına alınabilir ve birey sağlıklı bir yaşam sürdürebilir.
Kaynak: NP İstanbul
@kunfeyekunkizi, içinde söyledi: Duygudurum Bozukluğu
Beyin Kimyasındaki Dengesizlikler: Serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin düzensiz çalışması, ruh hali dalgalanmalarına neden olabilir.
Evet problem tam olarak bu aslında. Yazılan ilaçlar hastaların bir kısmında fazla işe yaramıyor. Bende bu hasta grubundanım.
Sanırım bu ilaçları daha fazla kullanmayacağım.
Gerçi ilaçları kullanmayınca çok kötü duruma düşenler var. Geçen gün başka bir forumda bunlardan bir tanesine şahit oldum.
Ne yapsam bilemiyorum. İlaçları bırakmakta öyle kolay olmuyor.Beyin kimyasının öyle kendi kendine düzelebileceğine de inanmıyorum.
@kunfeyekunkizi, içinde söyledi: Duygudurum Bozukluğu
antipsikotik ilaçlar ile kimyasal dengesizlikleri düzenlemeye yardımcı olur.
Evet bu ilaç grubu beyin kimyasını değiştirip hastalığı yok ediyor ama bir yandan zeka seviyesini de düşürüyor.
Antipsikotik kullanan kişilerin beynini sürekli aktif tutması ve düzgün beslenmesi gerekir. Aksi taktirde hızlı kilo alımı yani obezite, yaşlanınca da Alzheimera yol açıyor.
IQ seviyesini ve hafızayı düşürmemesi için beyin egzersizleri yapmak ve düzenli kitap okumak gerekiyor.
@kunfeyekunkizi, içinde söyledi: Duygudurum Bozukluğu
antipsikotik
Bu ilaç grubu maymunlarda denendiğinde 18 ayda %10'luk bir beyin erimesi gözlenmiş.
Aslında bunu yazmayacaktım ama yazmak istedim.
-
@kunfeyekunkizi, içinde söyledi: Duygudurum Bozukluğu
Beyin Kimyasındaki Dengesizlikler: Serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin düzensiz çalışması, ruh hali dalgalanmalarına neden olabilir.
Evet problem tam olarak bu aslında. Yazılan ilaçlar hastaların bir kısmında fazla işe yaramıyor. Bende bu hasta grubundanım.
Sanırım bu ilaçları daha fazla kullanmayacağım.
Gerçi ilaçları kullanmayınca çok kötü duruma düşenler var. Geçen gün başka bir forumda bunlardan bir tanesine şahit oldum.
Ne yapsam bilemiyorum. İlaçları bırakmakta öyle kolay olmuyor.Beyin kimyasının öyle kendi kendine düzelebileceğine de inanmıyorum.
@kunfeyekunkizi, içinde söyledi: Duygudurum Bozukluğu
antipsikotik ilaçlar ile kimyasal dengesizlikleri düzenlemeye yardımcı olur.
Evet bu ilaç grubu beyin kimyasını değiştirip hastalığı yok ediyor ama bir yandan zeka seviyesini de düşürüyor.
Antipsikotik kullanan kişilerin beynini sürekli aktif tutması ve düzgün beslenmesi gerekir. Aksi taktirde hızlı kilo alımı yani obezite, yaşlanınca da Alzheimera yol açıyor.
IQ seviyesini ve hafızayı düşürmemesi için beyin egzersizleri yapmak ve düzenli kitap okumak gerekiyor.
@kunfeyekunkizi, içinde söyledi: Duygudurum Bozukluğu
antipsikotik
Bu ilaç grubu maymunlarda denendiğinde 18 ayda %10'luk bir beyin erimesi gözlenmiş.
Aslında bunu yazmayacaktım ama yazmak istedim.
@Sputnik öncelikle paylaşım için çok teşekkür ederim, benim teori olarak genel bir bilgim vardı. Farklı bir açıdan bakmama vesile oldunuz. Kalben gecmis olsun dileklerimi iletmek isterim. Her şey bizler için önemli olan farkındalığa sahip olup, bas etme yöntemleri geliştirebilmek anladığım. İlaç, yöntem vb. kişiden kişiye farklı tesir ediyor sanırım bu sebeple uzmana danışmanın hatta birden fazla uzmana danışmanın yararlı olacağına inanıyorum. Size de şahane bir hayat diliyorum.