İçeriğe atla
  • Kategoriler
    • All Categories
    • Individual Categories
  • World
  • Güncel
  • Popüler
  • Kullanıcılar
  • Gruplar
Daralt
Marka Logo

efelsefe

  • Kurallar
    • Light
    • Cloudy
    • Dim
    • Dark
  1. Ana Sayfa
  2. Felsefe
  3. Felsefe Tarihi
  4. Sofistler ve Konvansiyonalizm

Sofistler ve Konvansiyonalizm

Konu Zamanlandı Sabitlendi Kilitli Taşındı Felsefe Tarihi
sofistlerfelsefekonvansiyonalizmfelsefe tarihi
1 İleti 1 Yayımlayıcılar 93 Bakış
  • En eskiden en yeniye
  • En yeniden en eskiye
  • En çok oylanan
Cevap
  • Yeni başlık oluşturarak cevapla
Cevaplamak için giriş yapın
Bu başlık silindi. Sadece başlık düzenleme yetkisi olan kullanıcılar görebilir.
  • phiP Çevrimdışı
    phiP Çevrimdışı
    phi
    tarihinde yazdı Son düzenleyen:
    #1

    Sofistler, MÖ 5. yüzyılın ünlü phusis-nomos veya doğa-uzlaşım karşıtlığında, Thrasymakhos ve Kallikles gibi bazı realist istisnalar bir tarafa bırakılacak olursa, çok büyük ölçüde nomos’un savunuculuğunu yapmışlardır. Onların uzlaşımcılıkları kabaca ilahi, politik, hukuki ve toplumsal bir konvansiyonalizm olarak kategorileştirilebilir. Buna göre, Sofistlerin en azından bazıları tanrıların phusis’te ya da gerçeklikte mi, yoksa nomos yoluyla mı varoldukları konusunda, Tanrıların gerçek bir varoluşa sahip olmadıklarını, onların insanın bir yaratımı olduklarını, lokal uzlaşımlara bağlı olarak bir yerden diğerine değiştiklerini söylemişlerdir. Farklı ırklar arasındaki bölünmelerin doğadan mı geldiği, yoksa nomosla ilgili bir mesele mi olduğu söz konusu olduğunda, Sofistler yine insanlar arasındaki bölünmelerin doğal olmadığını iddia etmişlerdir. Eşitlik meselesinde ya da bir insanın başka insanları (kölelik) veya bir milletin diğer milletleri yönetmesinin (imparatorluk) doğal ve kaçınılmaz mı yoksa nomosun bir sonucu mu olduğu konusunda, Sofistler tavırlarını yine nomostan yana koymuşlardır. Onların bu yaklaşımlarının politik örgütlenme ve hukuk veya siyaset felsefesi alanındaki karşılığı uzlaşımcılık olmak durumundadır. Sofistlere göre, toplum temelini bir sözleşmeden, bireylerin ortak iradelerinden alır. Başka bir deyişle, insanların kendilerini vahşi yaratıklardan korumak, tek başlarına karşılayamadıkları ihtiyaçlarını karşılayıp, daha iyi bir yaşam düzeyine ulaşmak için topluluklar halinde bir araya gelmek zorunda kaldıklarını söyleyen Sofistler, hukukun Tanrısal bir kökeni olmadığını, yasaların insan elinden çıkma ürünler olduğunu iddia etmişlerdir.

    Söz uçar, yazı kalır. ✌(◕‿-)✌

    1 Cevap Son cevap
    0

    Cevap
    • Yeni başlık oluşturarak cevapla
    Cevaplamak için giriş yapın
    • En eskiden en yeniye
    • En yeniden en eskiye
    • En çok oylanan


    © 2021- efelsefe.com
    İzinler Kurallar
    • Giriş

    • Hesabınız yok mu? Kayıt Ol

    • Aramak için giriş yapın veya kaydolun
    • İlk ileti
      Son ileti
    0
    • Kategoriler
      • All Categories
      • Individual Categories
    • World
    • Güncel
    • Popüler
    • Kullanıcılar
    • Gruplar