İçeriğe atla
  • Kategoriler
    • All Categories
    • Individual Categories
    • Tartışma
      • Serbest Kürsü
      • Sizin Köşeniz
      • Eğlence & Oyun
    • Felsefe
      • Felsefe Tarihi
      • Felsefe Okulu
      • Filozoflar
      • Felsefe Sözlüğü
    • Soru & Cevap
      • Din & İnanç
        • Astroloji
        • Mitoloji
        • Spiritüel Hayat
        • Anadolu
        • Orta Doğu
        • Hint
        • Uzak Doğu
        • Yeni
      • Genel Alanlar
        • Sosyoloji
        • Psikoloji
        • Tarih & Edebiyat
        • Bilim & Teknoloji
        • Kültür & Sanat
      • Duyuru & Destek
      • World
      • Güncel
      • Popüler
      • Kullanıcılar
      • Gruplar
      Daralt
      Marka Logo efelsefe
      Düşünce, eleştiri ve paylaşım platformu
      • Kurallar
        • Light
        • Cloudy
        • Dim
        • Dark
      1. Ana Sayfa
      2. Felsefe
      3. Filozoflar
      4. Origenes

      Origenes

      Konu Zamanlandı Sabitlendi Kilitli Taşındı Filozoflar
      felsefefilozoflarpatristik felsefe
      1 İleti 1 Yayımlayıcılar 77 Bakış
      • En eskiden en yeniye
      • En yeniden en eskiye
      • En çok oylanan
      Cevap
      • Yeni başlık oluşturarak cevapla
      Cevaplamak için giriş yapın
      Bu başlık silindi. Sadece başlık düzenleme yetkisi olan kullanıcılar görebilir.
      • P Çevrimdışı
        P Çevrimdışı
        phi
        7 Mar 2022 14:12 tarihinde yazdı Son düzenleyen: phi 3 Tem 2022 14:12
        #1

        Patristik felsefenin altın çağının ikinci önemli filozofu Kitab-ı Mukaddes üzerine yazdığı şerhler ve sistematik teoloji alanında kaleme almış olduğu ilk eser ile tanınan Origenes’tir (185-254). Sadece bir teolog değil fakat felsefeciliği ve bu arada Yunan felsefesine ilişkin derin bilgisiyle de ün kazanan Origenes, Hıristiyanlığın kutsal üçleme, İsa’nın insanları kurtarmak üzere kendini feda
        etmesi, Tanrının inayeti ve cisimleşme gibi temel inanç ya da dogmalarını felsefi bir görüşle ve hem akıl ve hem de imanın ışığı altında sistemli bir şekilde açıklamanın zorunluluğuna ve önemine işaret ederken, Hıristiyanlıkla klasik felsefenin sentezine giden yolda ciddi adımlar atmıştı.

        Origenes, Hıristiyan teolojisine yaptığı katkılarda, Hıristiyanlığı Yunan felsefesiyle kaynaştırma yönünde yoğun bir çaba gösterdi. Platon’a, onda teslis inancının bir versiyonunu gördüğü için büyük bir inanç beslemekteydi. Nitekim Origenes, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh üçlemesini Platoncu ve YeniPlatoncu düşüncenin etkisi altında, türümcü öğretiyle yorumlamıştır. Gerçekten de araştırmalarında kullandığı kavram, model ve argümanları hemen tümüyle Stoacı, Peripatetik ama özellikle de Platonik felsefe okullarından elde eden Origenes, Hıristiyan Tanrısının, belli birtakım yüklemleri, belli rolleri olan üç ayrı ilahi varlık şeklinde tecelli ettiğine inanıyordu. Bu üç Tanrıdan Baba olan mutlak olarak basit, hiçbir şeyden etkilenmeyen, değişmez, mutlak gerçeklik idi. Dışarıdan, herhangi bir kaynaktan almış olduğu hiçbir şey bulunmayan Baba, Tanrının kendisi varlığın ve iyiliğin en yüksek kaynağıydı. Kendisinde olduğu şekliyle Bilgelik, Hakikat ve Hayat gibi birçok sıfatla karakterize olan Oğul Tanrı ise varlığını Baba’ya borçluydu ve Origenes’e göre, dünya ile olan ilişkisi bağlamında Kurtarıcı, Çoban, En Yüksek Rahip gibi isimler almak durumundaydı. Akıllı varlıklara çeşitli manevi armağanlar getiren Kutsal Ruh ise varlığını ve iyiliğini Baba’dan, bilgelik ve zekâsını Oğul’dan alıyordu.

        Origenes’e göre, Tanrı dünyayı ve içindeki her şeyi, ezelden beri varolan maddeye şekil vermek suretiyle değil de hiçten yaratmıştı. Baba’nın temel sıfatı Bilgelik olan Oğul’u ezeliyette yarattığını öne süren Origenes, zamansal dünyanın genel düzeni içinde planını, ilk örneklerini ve temel kalıplarını kudretinin ve iyiliğinin bir ifadesi olarak meydana getirmişti. Var olan her şeyin cinsleriyle türlerinin, çok ile bir arasındaki ana halkayı oluşturan Oğul’da bulunduğunu öne sürmekteydi.
        Origenes’in Hıristiyan inancına felsefi bir temel kazandırma çabası, bununla birlikte onu zaman zaman Kilisenin resmi öğretisine aykırı görüşlere götürdü. Buna göre o, bir ve tümüyle manevi olan, hakikati ve aklı, özü ve varlığı aşan Tanrının dünyayı, özgürce değil de doğasının zorunluluğuyla yarattığını öne sürmekteydi. Başka bir deyişle, mutlak iyilik olan Tanrı, yayılmak iyiliğin doğasında bulunduğu için atıl ya da eylemsiz olamazdı

        Söz uçar, yazı kalır. ✌(◕‿-)✌

        1 Cevap Son cevap
        0

        Cevap
        • Yeni başlık oluşturarak cevapla
        Cevaplamak için giriş yapın
        • En eskiden en yeniye
        • En yeniden en eskiye
        • En çok oylanan

        1/1

        7 Mar 2022 14:12


        © 2021-2025 efelsefe.com
        Iyi gunler Ziyaretçi
        İzinler Kurallar
        • Giriş

        • Hesabınız yok mu? Kayıt Ol

        • Aramak için giriş yapın veya kaydolun
        1 - 1
        • İlk ileti
          1/1
          Son ileti
        0
        • Kategoriler
          • All Categories
          • Individual Categories
        • World
        • Güncel
        • Popüler
        • Kullanıcılar
        • Gruplar