Gazali Tasavvuf Anlayışı
-
Dini akıl yoluyla temellendirme yoluna hiç meyletmeyen, Tanrının rasyonel bir tarzda bilinebileceğini söyleyenlere şiddetle karşı çıkan, kısacası felsefede aradığını bulamadığı gibi aradığını bulanları da küfürle suçlayan Gazâlî, en sonunda gönül yoluna girip, tasavvufi görüşü ve hayat tarzını benimser. Ona göre, tasavvufi unsurlar dinin en canlı bölümünü meydana getirip, dini hayatı tam bir hakikate dönüştürür. Gerçekten de uzun yıllar kuşkunun pençesinde kıvrandıktan, İslam düşüncesine kötü bir biçimde sirayet ettiğini düşündüğü Yunan tarzı felsefeyi çürüttükten sonra, Gazâlî nurların nuru Tanrının kendisini kuşkudan kurtardığını görür. Gazâlî böyle bir yönelim içinde, tasavvufun pratiğinden veya dini bir tecrübe, vusûl veya hulûl umuduna kapılmazdan önce, tasavvufun teorik boyutu üzerinde durur; Tanrının sıfatlarını, insan ruhunun mahiyeti konusunu,
Allahın evrenle olan ilişkisini ve mistiğin ittihad veya vusûl deneyimi için vazgeçilmez olan yaşayış bilgeliğinin temel unsurlarını ele alır. Ya ehl-i sünneti tasavvufa ya da hiç olmazsa tasavvufu ehl-i sünnete yaklaştırmak isteyen Gazâlî’nin, bununla birlikte özellikle Tanrının sıfatları ile ilgili görüşlerinin çok büyük ölçüde Kuran’a dayandığını belirtmekte yarar vardır. Ona göre, Tanrı özünde bir olan, benzeri ve evveli bulunmayan kadim varlıktır. Bütün varlığın nihai ve en yüksek, biricik nedeni olan Tanrı yine, varlığın yetkinliğine sahip bulunan biricik hakikattir. Var olan sadece O’dur; yalnız O haktır ve başka her şey batıldır. Şükreden de şükredilen de O’dur; seven de sevilen de O’dur.