İçeriğe atla
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Popüler
  • Dünya
  • Kategoriler
    • All Categories
    • Individual Categories
  • Gruplar
  • Kullanıcılar
Daralt
Marka Logo

efelsefe

  • Kurallar
    • Light
    • Cloudy
    • Dim
    • Dark
  1. Ana Sayfa
  2. Felsefe
  3. Filozoflar
  4. Friedrich Nietzsche

Friedrich Nietzsche

Konu Zamanlandı Sabitlendi Kilitli Taşındı Filozoflar
nietzschefilozof nicenietzsche hayatınieztsche solome
5 İleti 3 Yayımlayıcılar 316 Bakış
  • En eskiden en yeniye
  • En yeniden en eskiye
  • En çok oylanan
Cevap
  • Yeni başlık oluşturarak cevapla
Cevaplamak için giriş yapın
Bu başlık silindi. Sadece başlık düzenleme yetkisi olan kullanıcılar görebilir.
  • phiP Çevrimdışı
    phiP Çevrimdışı
    phi
    tarihinde yazdı Son düzenleyen: phi
    #1

    On dokuzuncu yüzyıl felsefesinin irrasyonel kanadında yer alan bir başka büyük filozof da Friedrich Nietzsche’dir. (1844-1900) Onun çıkış noktasında, insanların kendileriyle, dünyayla ve neyin gerçekten asli bir değere sahip olduğuyla ilgili geleneksel düşünme tarzlarının onları tatmin etme kapasitelerini kaybetmeleri ve dolayısıyla Batı kültür ve uygarlığının açıklayıcı, yorumlayıcı ve değer biçici temellerinin aşınması, savunulamaz hale gelmesi ve geride, Aydınlanma akılcılığı ve bilimi tarafından olduğu kadar, modern sanat ve romantizm tarafından da doldurulamayacak derin bir boşluk bırakarak tamamen çökmesi olgusu ya da gerçeği bulunmaktadır. Nietzsche’nin “Tanrının ölümü” ifadesiyle gönderme yaptığı ve daha Schopenhauer’ın kötümserliğiyle kendini duyurmaya başladığını düşündüğü nihilizmin, bütün yanılsamalarla baş edebilecek hayatı olumlayıcı bir alternatifinin bulunmaması durumunda bir felaketle sonuçlanması çok muhtemeldir.

    Aydınlanma akılcılığı, hümanizm ve deizminin mantıksal sonuçlarını çıkarsamış olan Nietzsche, Kierkegaard’ın yaptığı gibi, ne fideizm yoluna girmiş, ne de Hegel gibi, inanç ve aklı daha yüksek bir düzlemde uzlaştırmaya çalışmıştır. Aydınlanma düşüncesinin mantıksal sonuçlarını çıkartırken, Aydınlanmanın silahı olan aklı en keskin bir biçimde kullanan; Tanrının ölümü karşısında, hümanizmin de anlamı olmadığını, zira Tanrının yokluğunda, insanın metafiziksel bakımdan ilk ve temel olma iddiasının bir temeli bulunmadığını öne süren Nietzsche, hümanizme karşı çıkışında, insanı tanrılaştıran, ona hayvani varoluşu aşma imkânı veren başarıların temelinde, hakikatin değil de yanlış ve yanılsamanın bulunduğunu göstermeye çalışmıştır. Başka bir deyişle, Yunan felsefe ve sanatına ilişkin araştırmasında, sanatın uyum ve düzenle irtibatlandırılan Apollon’a dayanmadığını, Dionyssos’un kaotik ve yıkıcı gücünün bir ifadesi olduğunu öne süren Nietzsche, düzenli bir görünüşler dünyası fikrinin, uyumlu ve birlikli bir gerçeklik inancının koca bir yalan olduğunu, Batı metafiziğinin gerçekliği Sokrates’ten beri çarpıttığını, metafiziğin insanlığın temel yanlışlarını, sanki onlar en temel hakikatlermiş gibi ifade eden sözde bir bilim olduğunu öne sürmüştür. Aklın da duyuların tanıklığını çarpıtmak için kullanıldığını söyleyen filozof, görünüşlerin fenomenal dünyası dışında hiçbir şeyin olmadığını savunmuştur.Bu yönden değerlendirildiğinde, 19. yüzyılın diğer filozoflarından birkaç noktada farklılık gösterir:

    Başkaları, 19. Yüzyılı güç ve güvenlik çağı olarak görürken, Nietzsche modern insanın benimsediği değerlerin geleneksel dayanaklarının çöktüğünü düşünmüştür. Prusya ordusu güçlenir ve teknik ilerlemeler, insanlığın geleceğiyle ilgili olarak büyük bir iyimserliğin doğuşuna yol açarken, Nietzsche insanlığı gelecekte korkunç savaşların beklediğini sezmiştir. Modern insan için Alman ordusunun güçlenmesi, bilimsel gelişmeler pek önemli değildir. Asıl önemli olan, Hıristiyanlığın Tanrısına duyulan inancın sarsılmış, Hıristiyan ahlakının dayanağını yitirmiş olmasıdır. Nietzsche’ye göre, Hıristiyanlığa duyulan inanç çökerken, insanlar Darwin’in evrim fikrine giderek daha çok inanır olmuşlardır. Çok tehlikeli olan bu gelişme, ona göre, insan ve hayvan arasındaki ayrımı ortadan kaldırmıştır. Nietzsche’ye göre, Tanrı inancının çöktüğü yerde, insanlardan Darwin’in öğretisine inanmaları bekleniyorsa, gelecekte vahşi ve korkunç savaşların ortaya çıkışının hiç kimseyi şaşırtmaması gerekir.

    Söz uçar, yazı kalır. ✌(◕‿-)✌

    S 1 Cevap Son cevap
    0
    • D Çevrimdışı
      D Çevrimdışı
      DemoKratos
      tarihinde yazdı Son düzenleyen:
      #2

      Niçe hakkında söyleyeceğim şudur: Adam çok haklı yani, aşırı haklı. Bu kadar aşırı haklı olmak iyi değil. İnsan az biraz haksız olmalı. Yoksa başı belaya girer.

      Dünya haksızlıklar üzerine dönerken sen aşırı haklı oldun mu aşırı göze batarsın. Linç etmek isteyenler çoğalır, çünkü sürekli haksız olan insanların haklıya, hele bu kadar aşırı haklıya tahammül göstermeleri olanaksız.

      Az biraz haksız olacaksın ki insanlar ha tamam bu da bizim gibi bu da bizden desinler.

      1 Cevap Son cevap
      0
      • D Çevrimdışı
        D Çevrimdışı
        DemoKratos
        tarihinde yazdı Son düzenleyen: DemoKratos
        #3

        Yılmaz Özdil'in yazılarını okurken de bu duyguya kapılırım. Şu adamın bu kadar da haklı olması aslında hiç iyi değil, adam dibine kadar haklı, sapına kadar haklı, şurada da şu haksız eleştiriyi yapıyor, abartıyor denecek bir yanı yok derim.

        Yılmaz Özdil'i bir tek konuda haksız buldum, o da çok sevdiğim muhabir ve spiker Ece Zereycan'a haksız eleştiride bulunmasıydı. Ece bence süper bir insandı, hem spiker olarak, hem muhabir olarak son derece güzel çalışan hem stüdyo, hem saha insanı çok sevdiğim beğendiğim bir kadındı. Son derece de hanımefendi, zarif ve kibar bir kadın.

        Değerlerimiz niye harcanır gider kimse anlamaz. Değer harcamakta üstümüze yok. En değerli insanlarımızı bozuk para gibi harcar gavura satarız üç kuruşa.

        Neyse bir adamın bir kusuru da olsun ki nazar boncuğu olsun diyelim. Nazara mazara elbette inanmam da lafın gelişi. Yoksa Niçe gibi o da kafayı yer. Niçe aşırı haklı olmaktan dolayı büyük bir bunalıma girdi. O kadar haklıydı, o kadar haklıydı ki aşırı haklıydı. Çok da aşırı haklı olmak iyi değildir. Ben bunu bilir bunu söylerim.

        1 Cevap Son cevap
        0
        • phiP Çevrimdışı
          phiP Çevrimdışı
          phi
          tarihinde yazdı Son düzenleyen:
          #4

          Neden ÖLDÜ (Yapay zeka cevabı)

          Friedrich Nietzsche, 1889 yılında psikolojik olarak bozulma sonucu akıl hastanesinde tedavi görmeye başladı ve daha sonra 11 Eylül 1900'de 55 yaşında akıl hastanesinde öldü. Nietzsche'nin tam nedeni belirsizdir ancak kronik migren, depresyon ve felç gibi fiziksel veya zihinsel rahatsızlıklarının bir kombinasyonu sonucu olduğu düşünülmektedir.

          Söz uçar, yazı kalır. ✌(◕‿-)✌

          1 Cevap Son cevap
          0
          • phiP phi

            On dokuzuncu yüzyıl felsefesinin irrasyonel kanadında yer alan bir başka büyük filozof da Friedrich Nietzsche’dir. (1844-1900) Onun çıkış noktasında, insanların kendileriyle, dünyayla ve neyin gerçekten asli bir değere sahip olduğuyla ilgili geleneksel düşünme tarzlarının onları tatmin etme kapasitelerini kaybetmeleri ve dolayısıyla Batı kültür ve uygarlığının açıklayıcı, yorumlayıcı ve değer biçici temellerinin aşınması, savunulamaz hale gelmesi ve geride, Aydınlanma akılcılığı ve bilimi tarafından olduğu kadar, modern sanat ve romantizm tarafından da doldurulamayacak derin bir boşluk bırakarak tamamen çökmesi olgusu ya da gerçeği bulunmaktadır. Nietzsche’nin “Tanrının ölümü” ifadesiyle gönderme yaptığı ve daha Schopenhauer’ın kötümserliğiyle kendini duyurmaya başladığını düşündüğü nihilizmin, bütün yanılsamalarla baş edebilecek hayatı olumlayıcı bir alternatifinin bulunmaması durumunda bir felaketle sonuçlanması çok muhtemeldir.

            Aydınlanma akılcılığı, hümanizm ve deizminin mantıksal sonuçlarını çıkarsamış olan Nietzsche, Kierkegaard’ın yaptığı gibi, ne fideizm yoluna girmiş, ne de Hegel gibi, inanç ve aklı daha yüksek bir düzlemde uzlaştırmaya çalışmıştır. Aydınlanma düşüncesinin mantıksal sonuçlarını çıkartırken, Aydınlanmanın silahı olan aklı en keskin bir biçimde kullanan; Tanrının ölümü karşısında, hümanizmin de anlamı olmadığını, zira Tanrının yokluğunda, insanın metafiziksel bakımdan ilk ve temel olma iddiasının bir temeli bulunmadığını öne süren Nietzsche, hümanizme karşı çıkışında, insanı tanrılaştıran, ona hayvani varoluşu aşma imkânı veren başarıların temelinde, hakikatin değil de yanlış ve yanılsamanın bulunduğunu göstermeye çalışmıştır. Başka bir deyişle, Yunan felsefe ve sanatına ilişkin araştırmasında, sanatın uyum ve düzenle irtibatlandırılan Apollon’a dayanmadığını, Dionyssos’un kaotik ve yıkıcı gücünün bir ifadesi olduğunu öne süren Nietzsche, düzenli bir görünüşler dünyası fikrinin, uyumlu ve birlikli bir gerçeklik inancının koca bir yalan olduğunu, Batı metafiziğinin gerçekliği Sokrates’ten beri çarpıttığını, metafiziğin insanlığın temel yanlışlarını, sanki onlar en temel hakikatlermiş gibi ifade eden sözde bir bilim olduğunu öne sürmüştür. Aklın da duyuların tanıklığını çarpıtmak için kullanıldığını söyleyen filozof, görünüşlerin fenomenal dünyası dışında hiçbir şeyin olmadığını savunmuştur.Bu yönden değerlendirildiğinde, 19. yüzyılın diğer filozoflarından birkaç noktada farklılık gösterir:

            Başkaları, 19. Yüzyılı güç ve güvenlik çağı olarak görürken, Nietzsche modern insanın benimsediği değerlerin geleneksel dayanaklarının çöktüğünü düşünmüştür. Prusya ordusu güçlenir ve teknik ilerlemeler, insanlığın geleceğiyle ilgili olarak büyük bir iyimserliğin doğuşuna yol açarken, Nietzsche insanlığı gelecekte korkunç savaşların beklediğini sezmiştir. Modern insan için Alman ordusunun güçlenmesi, bilimsel gelişmeler pek önemli değildir. Asıl önemli olan, Hıristiyanlığın Tanrısına duyulan inancın sarsılmış, Hıristiyan ahlakının dayanağını yitirmiş olmasıdır. Nietzsche’ye göre, Hıristiyanlığa duyulan inanç çökerken, insanlar Darwin’in evrim fikrine giderek daha çok inanır olmuşlardır. Çok tehlikeli olan bu gelişme, ona göre, insan ve hayvan arasındaki ayrımı ortadan kaldırmıştır. Nietzsche’ye göre, Tanrı inancının çöktüğü yerde, insanlardan Darwin’in öğretisine inanmaları bekleniyorsa, gelecekte vahşi ve korkunç savaşların ortaya çıkışının hiç kimseyi şaşırtmaması gerekir.

            S Çevrimdışı
            S Çevrimdışı
            Sputnik
            tarihinde yazdı Son düzenleyen:
            #5

            @phi, içinde söyledi: Friedrich Nietzsche

            Asıl önemli olan, Hıristiyanlığın Tanrısına duyulan inancın sarsılmış, Hıristiyan ahlakının dayanağını yitirmiş olmasıdır. Nietzsche’ye göre, Hıristiyanlığa duyulan inanç çökerken, insanlar Darwin’in evrim fikrine giderek daha çok inanır olmuşlardır. Çok tehlikeli olan bu gelişme, ona göre, insan ve hayvan arasındaki ayrımı ortadan kaldırmıştır. Nietzsche’ye göre, Tanrı inancının çöktüğü yerde, insanlardan Darwin’in öğretisine inanmaları bekleniyorsa, gelecekte vahşi ve korkunç savaşların ortaya çıkışının hiç kimseyi şaşırtmaması gerekir.

            Doğru söylemiş.
            "Ateistler menfaat tabanlı düşünüyorlar."
            "Evrim teorisi vahşetin kaynağıdır."
            "Dinsizler ahlakı temellendiremez."
            Gibi sözler anti-felsefenin alanına giriyor. Antifelsefeye göre felsefeciler işlerine geleni söylerler.
            Buraya kadar tamam.
            @TENTEN sen ne düşünüyorsun?

            1 Cevap Son cevap
            0

            Cevap
            • Yeni başlık oluşturarak cevapla
            Cevaplamak için giriş yapın
            • En eskiden en yeniye
            • En yeniden en eskiye
            • En çok oylanan


            © 2021- efelsefe.com
            İzinler Kurallar
            • Giriş

            • Hesabınız yok mu? Kayıt Ol

            • Aramak için giriş yapın veya kaydolun
            • İlk ileti
              Son ileti
            0
            • Anasayfa
            • Güncel
            • Popüler
            • Dünya
            • Kategoriler
              • All Categories
              • Individual Categories
            • Gruplar
            • Kullanıcılar