Özgür Düşünce
-
Düşünce özgürlüğü evrensel kabul görmüş özgürlüklerdendir. Uluslararası sözleşmelerde ve ulusal normlarda ilk sıralarda yerini alır. İçeriği nedir, neyi kapsar, ne olmalı, işkembe-i-kübradan çıkan her şey buna dahil olur mu, bir sınırı var mıdır, varsa bunu kim belirler?
Düşünce özgürlüğü kavramı uygarlaşma tarihinde çok eski bir kavram değildir; -gerçi her daim düşünce özgür olmuş olsa bile- bu kavram burjuva devriminin bir üst yapısı olarak son iki yüz yıl öncesine dayanmaktadır. “düşüncene katılmasam da bunu açıklamana saygı duyarım” felsefesi çok yenidir.
Kulağa hoş gelen, düşünülmeden sahiplenilebilen özgürlüklerden olması nedeniyle özel bir öneme de sahip olması gerekir. “Düşünce” nin ne olduğuna dair bir fikir ileri sürülmeden, ya da düşünce derken ne anlaşılması gerektiğine dair bir ölçü olmadan salt düşünce özgürdür demek kadar safsatadan başka bir şey olabilir mi!?
Herkes istediği şeyi söyleyebilmeli; bu, düşünce özgürlüğü değil....Mesela savaşları, katliamları öven, savunan, onaylayan ya da kışkırtan sözler söylenebilir ki bunlar birer açıklama, görüş beyanı ve iddiadan ibaret olan şeylerdir; bunların düşünceyle yakından uzaktan ilgisi yoktur. Çünkü düşünce var olan çelişki üzerinden yeni bir olumlu sentez yaratabildiğinde ortaya çıkar; çözümleyicidir, sorunu sürdürmeye değil çözümlemeye dairdir, bilgiyi mistifike etmeye değil belirginleştirmeye dairdir. Düşünce var olana dair bir açıklama ile sınırlı olmayan, onu aşan bir bilgi aktarımını ifade eder. Dolayısı ile her açıklamayı bir düşünce saymak saf dillik olur; bilgisizce, cahilce, aklın bile kıt saydığı bazı açıklamaların düşünce özgürlüğü kapsamında ele alınması kadar sefil/aymaz bir yaklaşım olamaz; ama oluyor....
rütbeler düşüncelere paralel dağıtılsaydı sıra bulamayacakların ilk saflarda yer alması hem düşündürücü hem de endişe verici; metafizik batağındaki Aristo bile çağcıl düşüncesizlerden yeğdir; zira o düşünce üretebilmişti....
-
Düşünce özgürlüğü modası kapitalizmin eteklerinin tutuştuğu yirminci yüzyılın başlarında peydahlandı.
Bunu da "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" temeline dayanarak yaptılar.
Devrim ve devrimci yükselişi karşısında zayıflayan karşıdevrimcileri, dincileri, ırkçıları geride bırakmamak, özgür düşünce adıyla onları piyasadan koparmamak için yaptılar.
Zaten Sovyetler yıkıldıktan sonra özgür düşünceye pek ihtiyaçları kalmayınca dünyaya karşı devrimi dayadılar. Bugün dünyada sağ iktidarların yükselişi de buna dayanıyor.
Yani kapitalizmin baştacı ettiği ve işi bitince de yok etmeye çalıştığı özgür düşünce, kafaları karıştırmak için yapılmış bir projeden ibaretti.
Örneğin bir işçiye eziliyorsun, sömürülüyorsun dediğinde "Allah patronları başımızdan eksik etmesin" dediğinde güya özgür düşünce oluyor.
İşte özgür düşünce bunun içindi, "Allah patronları başımızdan eksik etmesin" diyen bir işçi sınıfı yaratmak içindi.