Felsefe / Hikmet Nedir?
-
Hakikati aramanın ve ona ulaşmanın formüllerini veren ve işaretlerini gösteren felsefe, çok çeşitli tanımlara muhatap olmuş bir alandır. Filozofların sayısınca felsefe tanımlarının mevcut olduğu ileri sürülse, bu ifade herhalde abartılı olmayacaktır. Nitekim bu özelliğidir ki, felsefeyi, diğer ilmî disiplinlerden ayırmaktadır. Zira felsefe; düşünce ve fikrin zenginleştiği, bir o kadar da çeşitlendiği, aynı zamanda tartışıldığı bir sahadır. Şu halde bu farklılık ve dinamizme mekânlık yapan felsefenin, içinde barındırdığı niteliklerini, kendi tanımlarını ele alarak görelim.
Felsefe: Hikmet Sevgisi
Genel ifadeyle hikmet sevgisi olarak bilinen felsefe, sanatların sanatı, ilimlerin ilmidir. İnsanın kendisini bilmesi olarak da tarif edilen felsefe, bilen insanın mümkün olduğu ölçüde kendisini İlâha benzetmesine vasıta olacaktır. Zira Allah’a en yakın olan kul, en âlim, en âdil, en merhametli ve en müşfik olanıdır. Aynı zamanda varlıklar üzerine düşünmesine ve Yapıcı’yı(es-Sânî) tanımasına yardımcı olan felsefe, kalıcı ve sonsuz hayatın başlangıcı olan ölüme bir hazırlıktır. Felsefeyi, Herakleitos, “bilge olmak yüce fazilettir. Bilgelik/hikmet tabiatı bilmek için hakikati söylemekten ve kendini sorguya çekerek fiillerine ona uydurmaktır.” diye tanımlar. Platon, filozofu diğer insanlardan ayıran özellikleri şöyle belirler: “O halde filozof ruhu, filozof olmayandan ayır etmek istediğin zaman, çocukluğundan itibaren doğru, geçimli yahut da kaba ve geçimsiz olup olmadığına dikkat edeceksin” . Aristo’da felsefeyi, “varlık olmak bakımından varlığın ilmidir” şeklinde tarif eder. Yine filozof Seneca göre de “felsefe, konuşmayı değil, hareket etmeyi (davranmayı) öğretir.
Felsefe-Hikmet İlişkisi
Felsefe ve hikmet kelimeleri, çoğunlukla birbirleri yerine kullanılmaktadır. Dolayısıyla hikmet, bir disiplin ve düşünce tarzı olarak da felsefeyle aynı anlamlara gelmektedir. Özellikle 9. yüzyıldan sonra, Müslüman filozoflar, felsefe kavramı yerine, hikmet kavramını benimsemişlerdir.
Bunun nedenlerine bakıldığında, aynı dönemde ortaya çıkan felsefeye olan muhalefeti azaltmanın ve bu kavram yerine Kur’ânî bir ifade olan hikmeti öne çıkarmanın amaçlandığı söylenebilir. Bununla birlikte İslâm’a kendi iç bünyesine daha uygun ve yakın, yerli bir kavram özlemi de giderilmiştir. Hakikatte felsefe kavramı içinde, anlam bakımından hikmet kavramının taşıdığı ve içinde barındırdığı anlamlar dizgisi mevcuttur. Nitekim felsefe, Yunanca filosofia (philsophia), sevgi anlamına gelen filo ve hikmet anlamına gelen sofia kelimelerinin bir araya gelmesinden oluşmuştur. Bunun aksine, felsefeyi, hikmetin içinde değerlendiren bazı düşünürler görmek mümkündür.
Eflatun, Devlet, çev: S. Eyüboğlu, M. A. Cimcoz, VIII. baskı, İstanbul 1995
Kindî, Risâle fî Hudûdi’l-Eşyâ ve Rusûmiha (Felsefî Risâleler içinde), çev: M. Kaya,
Kitâbu’l-Sîretü’l-Felsefiyye (Resâilu Felsefiyye içinde), V. baskı, Beyrut 1982, 108;
Bustani, Beyrut, trz, IV, 290; Mehmet Bayrakdar, İslâm Felsefesine Giriş, Ankara 1988,
Süleyman Hayri Bolay, Felsefeye Giriş, Ankara 2004, 10-11