Bitmeyen bir diyalog
-
I/
-unuttum!
-neyi?
-ilk sözü,
-ben de unuttum!
-neyi?
-ilk heceyi
-hatırlamaya çalışalım,
-sen mi?
-ben mi?
-sen
-ego!
-yıllar sonra
-hatırladığım
-bir yanılgı olmasın
-değil
-nasıl emin olabilirsin?
-sınadım
-hangi ölçek ile?
-ilk söz ile
-nedir o?
-utanma!
-kimden?
-hiç kimseden
-çok güzel!
-ve
-eee!
-diren!
-kime karşı?
-kısıtlayan her kimse
-ben de hatırladım
-neyi?
-ilk heceyi
-nedir o?
-aşk! -
/II
-hiç bir zaman olmadı ki!
-öyle mi sanıyorsun?
-sanmıyorum
-ilk hece olmasından belli değil mi?
-ilk hece olmadığını da söyleyebilirim
-nereden bileceksin?
-bir zamanlar köleydim
-köleliğin çok sonralarda yaşanıldığını düşünüyorum
-haklı da olabilirsin
-sen ilk sözü söylerken hangi kanıta dayandın?
-sadece bir tahminde bulundum
-ben de aynısını yapmıştım, biliyor musun?
-peki sonrasında neler oldu?
-aşk gözlerini açtı
-öncesinde kör müydü?
-sayılır
-devam eder misin?
-gözleri açılınca çok şaşırdı!
-nedenmiş o?
-gördüğü her şeyin düşlediğinden tamamen farklı olduğunu görünce...
-kim olsa şaşırır, umduğunu bulamamak...
-yalnızca ummak değildi
-başka ne olabilir ki?
-mesela, kadim ırmaklarda yıkanmış bir çift söz gibi
-ah -ey olabilir mi?
-emin değilim
-eyvah,eyvah!
-şimdi ne oldu?
-aşka dair olanın utanmaması gerekirdi
-utanacağını söylemedim ki!
-ötesini aramadı mı?
-ne var aramış olmasında?
-karşılıksız kalmak var
-aşk gibi
-demek ki ilk söz, ilk hece karşılıksız kaldı
-ve bunu kim yarattı sence?
-sen,ben, o -
III/
-ben bir şey yapmadığımı düşünüyorum,
-öyle mi sandın?
-değil mi?
-insana, sen ben o olarak evrildiğimizde varlığımızın devamı için ilkin içgüdüsel olarak
güzel olana yönelmedik mi?
-çekici olan desek daha doğru olmaz mı?
-bir açıdan öyle ve fakat aynı şey değiller,
-yöneldik diyelim, benimle ilişkisi nedir?
-ayrıca çok sabırsız olduğunu da söyleyebilirim,
-bak bu doğru, sonra ne oldu?
-insan çoğaldıkça, yetinmeyi de bir kenara bıraktı
-ego dediğin olgu bütün canlılarda var zaten
-ilkel ego ile gelişmiş ego arasında fark olduğunu düşünüyorum
-gelişmiş ego ile kastın nedir?
-doymak bilmeme dürtüsü, bir tür sonsuz açlık hissi
-doymayan açlık hissi yalnızca insanda var, değil mi?
-kesinlikle, bu nedenle ilkel egoyu gelişkin egodan ayırmak gerektiğini söyledim
-ilk sözün ve ilk hecenin, utanmama ve aşkın çelişkisinin kaynağında gelişmiş egomuz mu
yatıyor ?
-sanıyorum, tatmin edilemeyen bu doymak bilmeyen, gelişkin ego maymunlar gibi daldan dala
sıçramayı öğretti, gerektirdi
-daldan dala sıçrarken iki ayak üzerinde kalmayı da öğrenmedik mi?
-öğrendik öğrenmesine de farklı olsalar da güzel ve çekici birlikte yitip gittiler
-insan da gözlerini açtı desene!
-açtı ve fakat çekicinin güzelle örtüşmediğini bir türlü öğrenemedi!
-öğrenememesinden dolayı ne kazandı, ne kaybetti?
-varlığını sürdürecek çokluğu uygarlaşarak sağladı, bir yandan eli dışında üretimde kullanacağı
yeni aletleri yarattı ve doyumsuz egosuna yenik düşerek ilkel barışı, ilkel sevgiyi, aşkı yitirdi
-küçük bir örnek verirsen daha iyi anlayacağım!
-kendine yetecek ekilebilir toprağı olduğu halde daha fazlasını istedi, çit ile çevirdi, yeterli
yiyeceği olduğu halde stok yapmaya başladı, barış içinde yaşamak varken savaşarak ganimet
elde etmek istedi -
-
IV/
-ilk sözcük olan aşk gözlerini açtığında tüm bunları gördüğünde üzülmüş ve yılgınlığa kapılmıştı
-ilk söz olan utanmama da aynısını yaşamış olabilir mi?
-olabilir de olmayabilir de, bilemiyorum
-insan önce kendini yarattı, sonra göklerde ve yerlerde önünde diz çöktüğü tanrıları yarattı
-hem yaratıp hem de önünde diz çökmesi tuhaf değil mi?
-tuhaf ve fakat gerçek, ilkel komünal paylaşımdan sonra cinsiyet üzerinden – kadın cinsi üzerinden – yek diğerini sömürmeye başladı ve köleleştirerek, köleleşti; bu nedenle tarihin ilk kölesi bir sınıf olarak tanımlanmasa da kadınlardır
-bunu neden yaptılar?
-egemenlik kurarak daha fazlasına sahip olmak için
-tanrılara gereksinimi ile ilişkisi nedir?
-tanrısal bir güç arkalandığında sömürmek bir “hak” görünümü kazanır da ondan
-demek ki insan önce ritüel olarak ve daha sonra da gerçekten diz çöktü/çöktürüldü
-sözü ağzımdan aldın, çok yaşa
-güzel dedin de, bunları yapmayan toplumlar olmuş mudur ki? İlkel komünal toplum nedir?
-filozof Karl Marx “ilkel komünal” toplum olarak çok önceki zamanlarda yaşandığını
söylemektedir
-anlamam için kısaca özetleyebilir misin?
-sınırları olmayan, sınıfsız bir toplum; paylaşmak için üretim yapıyor, egemenlik yok, cinsiyet, dil,din,ırk ayrımcılığı yok, bireyler eşit ve özgür, bu arada Kıta Afrikasında ve amazon ormanlarında hala örneklerine rastlandığına dair bilgiler aktarılmaktadır
-Vayy! Bir ütopya desene!
-yaşanılmış bir gerçek olarak kabul ediyorum
-peki, anlamadım bunun neresi ilkel oluyor?
-”üretim aletleri”nin gelişmişlik düzeyi çok geri olduğu için böyle tanımlanmış
-biraz açımlar mısın?
-bu aşamadaki toplumlar avcılık ve toplayıcılık ile hayatta kalabiliyorlar; taş, sopa, mızrak gibi ilkel aletlerle avlanıyor, elleriyle topluyorlar, öküz daha kara sabana koşulmamış, taneli bitkiler üretilmemiş ve üretim o kadar kıt ve sınırlı ki ancak günlük ihtiyacı karşılayabiliyor
-şimdi daha iyi anladım