Devlet hastahanesinden geleneksel ve tamamlayıcı tıp hizmeti alan var mı?
-
@phi, içinde söyledi: Devlet hastahanesinden geleneksel ve tamamlayıcı tıp hizmeti alan var mı?
ilacsiz omuriligini iyilestiren insanlar okudum ben ne kadari dogru ne kadar yanlis bilemem ama
bu bio enerjici gruplardan.
Kişinin omurilik ya da omurgasıyla ilgili nasıl bir sıkıntısı vardı bilemem ya da neyi iyileştirdiklerini düşünüyorlar bilemem ama kendimden örnek vereyim.
Omurga mekaniktir, biyomekaniktir ve ben yaşam boyu 3 kez ağaçtan düştüm ve bir nispeten hafif ama bir araç kazası geçirdim. Çocukulukta yüksekten atlama gibi öyküler var. Bilinen fıtıklarım var. 40 lara kadar iyiydim ,idare diyordum ve neredeyse bir sorun yoktu ama bu yaşlardan sonra travmatik omurgamın ve çevre dokuların/eklemlerin gerçekten travmatik olduğuyla yüzleşecektim. Sağ ve sol omzum duruş hareket yeteneği olarak hafif farklı gibidir hiç bir zaman önemsemedim çünkü bir sorun üretmezdi. Sol göğüs kasımı kasıp sağı kasamazdım, önemsemedim . Her neyse bir gün geldi üstten çok hafif kifoz kamburlaşmaya yöneldiğimi farkettim ve bunu neredeyse durduramıyorum. Fıtıkları ve bunu gidermek için egzersize başlıyorurum ve her defasında sakatlanıyorum. Her neyse bir youtube videosunda bir sırt egzersizi gördüm. Kolları ve beli duvara yapıştırıoyrsun. Sol el bileğimin duvara tam yaklaşmadığını farkettim. Daha sonra youtube videolarının öneri ekranında donuk omuz diye bir video buldum tıkladım ,hareket testlerini yaptım. Ciddi bir hareket kısıtı yok ancak çok küçük bir farkla bazı yönleri tam yapamıyorum. Uyurken bazen kolum biraz uyuşurdu fıtıktan bacaktada arada olur alışıktım fıtık der önemsemezdim. Ağrıy ıda önemsemezdim. Şimdi en azından donuk omuz diye bir şey bulduğuma sevindim ,durumumu biraz açıklıyor ve ne yapacağıma dair biraz fikir sahibi oldum. Ben 40 hastane gezsem o tanıyı alamam. Şimdi ben bu omurgayı ve sorunları tamamen kendi kendime aktif çabayla iki yıldır düzenlemeye çabalıyorum çok gelişti ancak bitiremedim. bunu ndajaah hızlı yapılabileceğini de sanmıyorum. Kol yı olduğunu da. Nasıl yapılıyormuş yani öyle? Bir donuk omuz 6 ayla 3 yıl arası iyileştiriliyormuş.
Sağlık sistemine kızgınız. Herkes bizi anlamalı. Tanıyı, fıtık tanısını cerrahlar koyuyor. Cerrahi yardımın fıtıkta neredeyse sıfır yardımı var. Bunu bilmiyorsun. Bu bilgiyi vermiyorlar. Ben 20 lerim de fıtık tanısı aldım fizyoterapi diye bir şey duymadım, varlığından haberim yoktu. Ameliyatın bana yardmı olur sanıyorum ama son çare sanıyorum. Meğer ameliyat sadece omurdan dışa taşan diski/yumuşak dokuyu oradaki bir parçayı alıyor ,omurgandaki fıtıkla hiç bir bağlantısı yok .Çevremde ameliyat olan insanlar oldu fıtıkları iyileşmedi, sorunları iyileşmedi, durumları daha iyi değil .Sonradan görüyorsun. Her şey yanlış. Tüm bunları araştırmak zorunda kaldık. Bu bir hikaye. 40 tane benzer sağlık ve hastane hikayem var hepsi birbirinden berbat. twitter'dan fıtığını iyileştirdiğini ve yokmuş kadar sağlıklı hale gelebildiğini yazan fitnessçılar okuyana kadar onu ömür boyu çekeceğini sanıyorsun ya da giderme umudun yok ve taşımıyorsun .
Her neyse omurga sağlığı osteopati ve fizyoteapi, bireysel egzersiz vb işidir (istisnalar dışında) cerrahi işi değildir. Osteopati Türkiye de neredeyse olmayan ve bilinmeyen güçlü bir tıp ekolü .. Yani hastanede olmalı. Zor değil.
Sağlık sistreminden korunuyorum, kendimi uzak tutarak. Hastaneden uzak kalma birinci sağlık ödevi. Ben bu noktaya kolay gelmedim. Herkes gibi ortalama biri olarak her sağlık sorunumda hastaneye koşturup giderdim. Verilen teşhis ve ilaçlara dini biçimde bağlıydım ve bir tür bilimsel bizim yararımıza çıkarımıza bir tür sağlık hizmeti ve sistemi var sanıyordum.
Sigorta ödüyorum ve ödedim. Vergi ödedim. Vatandaşım. Hekim seçme hakkım yok. Tedavi seçme hakkım yok. Özel doktorlar bulmalıyım. İyi de sigorta ödedim. İyi de hekim seçme hakkım var. İyi de anayasal haklarım var. Düzenlenen ya da sunulan tedavi de tedavi hiç yok şarlatanlık. Tedaviyi reddetsen alternatifi aynısı. Anayasal haklar, sözde uluslarası anlaşamlarla sayılan hasta hakları askıya alınmış çöp edilmiş kağıtta yazan zırvalıklar.
Toplum ve tüm bu süreçler bize artık buradan bakınca dağılıp gidecek toz bulutuna benziyor..
Sağlık esenlikle bağlantılı en kutsalımızdı ya da olmalı. Diyorsun ki her şey yozlaşır da bir yerde ora bari iyidir. Hiç bir şeyi saymayacaksak ahlak erdem töre hiç bir şeyi .. Para sağlık sisteminin ırzına geçmiştir. Hekimlik mesleği taşeronluk olmuş . Hiç bir tarafında hiç bir etik yok .. Geç oldu gördük ama ne yapalım?Her neyse demek istediğim şu. Mekanik sakatlık gibi sorunlar iyileşemez . Fizik terapi işi.
-
45 yaş hala gözlüksüzüm. 20 li yaşlarda ışığa duyarlılık, kamaşma, hafif ışıltılar/parıltılar gibi sorunlarla sol göz bir 0,5 le o zaman dinlendirici felan yazıldı . Bu omurga mekaniğimle çalışırken özellikel sırt/omzu boyun bölgemi gevşettikçe görüşümün geliştiğini ya da daha iyi gördüğüm gibi bir his yaşadığımı farkettim. Bu gözdeki numarayla odakla ilgili olmayabilir her neyse. Sosyal medya da bazı gruplarda takılıyorum. Biri astigmatla ilgili egzersiz soruyor. Benim yaşadığıma benzer sorunlar bildiren biri geliyor. Acaba ilgili olabilir mi diyorum paylaşıyorum .Sonra o arada kendim de merak edip arıyorum. Boyun kaslarıyla ve omurga hizalanmasıyla gözün ve görüşün ciddi bağlantısı olduğunu görüyorum vs.
Bunu bize niye kimse söylemdi? Ne kadar bağlantı var yok? Biliyorlar mı farkındalar mı?
Tıp sistemiyle ilgili 150 kez aynı şeyi yaşatıldık. -
Sanırım 13 yaşlarında olmalıyım kronik baş ağrıları aldım ve sinüzit tanısı konuldu. Başı ıslak tutmama önerisi aldık hepsi bu. 3-5 yıl sonra bir dişimi kaybettim/çektirdim.
Bugün bana biri sinüzitten sözetseydi önce gidebileceği en iyi dişçi ve olası en iyi diş muayenesini önce önerirdim. Ondan sonra ağız hijyeni ve sağlığıyla ilgili özel bilgi toplamayı ve önlemler almayı ve bunun dışında burun boğaz patojenleri için gargaralar, burun duşu gibi şeyleri belki ve son olarak omurga hizalanması için osteopatik icelemeyi ve özellikel boyun çevresi..
Şimdi sinüzitin diş sorunlarıyla bağlantısını ben araştırdım. Yaş 40 ta.Bugün sinüzit diye bir şey görmüyorum çünkü bir şey anlatmıyor.... Toksin akışı var, patojen var, bir yerde bir şey var ya da viral enfeksiyon alınmış lenfatik yük var vs. Bugün kafamı soğuk suya sokabilirim. Korunmam gerekmiyor.
32 de kilo verme için düşük karbonhidrat yedim. Bu kilo vermeyi gerçekten sağladı ve ilerledikçe o kadar düşük karbonhidratlara inmişim ki doğal "ketosis" olmuşum bunu o zaman diyet ismi olarak duydum ama ne olduğunu bilmiyorum. Yani o diyeti yapıyor değilim ben. Hayatımda olmadığım kadar iyi hissetmeye başladım. Çocuk gibi. Sağlık geldi, dinçlik geldi . Ne kadar kronik sorun varsa gitti. Bağırsaklar ,sindirim, geçmeyen boğaz ağrısı, küçük egzama mantar lekeleri sorunları vs başka şeyler. Mucizevi gibiydi öyle algılandı. Diyeti bırakıyorsaun 6 ay sonra geliyorlar sonra tekrar bir üç aylık diyetle hepsi gidiyor. Bu tren gibi oldu. Sağlık sistemine bütün güvenim zaten mahfoldu da aldatılmış hissettim. Daha sonra onları ,doktorları felan böyle resimden figür, dekor gibi hissettim. Sonra tuttum insanlara bu diyeti olanı anlattım. Yemedik zılgıt kalmadı. Haşlandım. Söylenenin nereye ne kadar çarpıtıldığı ve çekildiği nasıl ele alınıp yozlaştırılıp dönüştürüldüğünü böyle keliemeler anlatamaz. Keto diyetle ilgili bir bariyer, tabu yasak gibi bir şey var gibi bunu hissettim. Diyete insanlar yakaşmıyormuş ve onun hakkında konuşamıyomuş bile ve yasaklıymış gibi. Standart çarpıtma. Genel hep benzer tepkiler alınır. Bu nettir ve açıktır. Bunu sonra başka şeylerde de yaşadık.
-
Dün haftasonu ve kardeşim geldi. İnternette bir içerik izlemiş ve domuz yenmesinin yasaklanmasının islamdan eski oluşu, domuzun kıt bir gıda oluşu, insanla paralel yiyeceği tüketmesi gibi gerekçelerle yasağın onu alt sınıflara men etme anlayışına dayandığını felan söylüyormuş.
Bugün etle uğraşıyorlar. Sağlık ruhban sınıfının bir görevi de eti yasaklamak ve te tüketimini azaltmak, sınırlamak, denetlemek vb.dir. Eti neredeyse ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Bu orada ve oluyor. Eğer eti çok tüketirseniz ürik asit ve kolesterolünüz alarm gibi öter ve sizi hemen cezalandırırlar.
Hayvansal yağların bitkisel yağların aksine karaciğere bile uğramadan bağırsaktan direkt emilerek enerji döngüsüne girdiğini öğrendik. Tereyağındaki bazı yağ asitlerinin kan yoluyla karaciğere direkt enerji olarak taşındığını öğrendik. Bitki yağlarının tamamı sentezlenecek, işlenecek vs.
Şu an ki sağlık bilgisi köle etiği, köle epistemelojisi.Şimdi artık bilgi iletişim çağındayız. Sosyal medya da et yeme toplulukları var. Eti %80-90 ana besini yapmış insanlar var. Tamamen sağlık gerekçeleriyle bu yola yönelmişler ve sonuçta tamamı sağlığı geri kazanmış, kronik sağlık sorunlardan kurtulmuş, geçmişte kullandığı tüm ilaçlardan kurtulmuş görünüyorlar. Bunu bir kenara bırakalım. Bunu diğerlerine anlatmaya kalkarsak dinsel yasaklar ve tabular gibi bir sınırlama ve karşı bilgiyle karşılaşırdık. Aynısı ketojenik diyetle ilgili de vardır. Tüm sağlık siteleri diyet hakkında olumsuz karşı bilgi ve dezenformasyon doludur. Diyetin, sürdürülemez, zor, zararlı, riskli vb olduğundan sözederler. Diyet topluluklarına gideriz ve bunu yapan gerçek insanların sosyal medya gruplarına gideriz ve işler yolundadır, bir zarar yoktur, kişiler türlü dertlerinden sağlık kazanmışlardır. Sonuçta sağlık örgütü bilgi mafyası gibidir. Sağlık bilgisi sanılanlar köle aşağılamasından başkası değil.
-
@ictenlik, içinde söyledi: Devlet hastahanesinden geleneksel ve tamamlayıcı tıp hizmeti alan var mı?
Dün haftasonu ve kardeşim geldi. İnternette bir içerik izlemiş ve domuz yenmesinin yasaklanmasının islamdan eski oluşu, domuzun kıt bir gıda oluşu, insanla paralel yiyeceği tüketmesi gibi gerekçelerle yasağın onu alt sınıflara men etme anlayışına dayandığını felan söylüyormuş.
Bugün etle uğraşıyorlar. Sağlık ruhban sınıfının bir görevi de eti yasaklamak ve te tüketimini azaltmak, sınırlamak, denetlemek vb.dir. Eti neredeyse ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Bu orada ve oluyor. Eğer eti çok tüketirseniz ürik asit ve kolesterolünüz alarm gibi öter ve sizi hemen cezalandırırlar.
Hayvansal yağların bitkisel yağların aksine karaciğere bile uğramadan bağırsaktan direkt emilerek enerji döngüsüne girdiğini öğrendik. Tereyağındaki bazı yağ asitlerinin kan yoluyla karaciğere direkt enerji olarak taşındığını öğrendik. Bitki yağlarının tamamı sentezlenecek, işlenecek vs.
Şu an ki sağlık bilgisi köle etiği, köle epistemelojisi.Şimdi artık bilgi iletişim çağındayız. Sosyal medya da et yeme toplulukları var. Eti %80-90 ana besini yapmış insanlar var. Tamamen sağlık gerekçeleriyle bu yola yönelmişler ve sonuçta tamamı sağlığı geri kazanmış, kronik sağlık sorunlardan kurtulmuş, geçmişte kullandığı tüm ilaçlardan kurtulmuş görünüyorlar. Bunu bir kenara bırakalım. Bunu diğerlerine anlatmaya kalkarsak dinsel yasaklar ve tabular gibi bir sınırlama ve karşı bilgiyle karşılaşırdık. Aynısı ketojenik diyetle ilgili de vardır. Tüm sağlık siteleri diyet hakkında olumsuz karşı bilgi ve dezenformasyon doludur. Diyetin, sürdürülemez, zor, zararlı, riskli vb olduğundan sözederler. Diyet topluluklarına gideriz ve bunu yapan gerçek insanların sosyal medya gruplarına gideriz ve işler yolundadır, bir zarar yoktur, kişiler türlü dertlerinden sağlık kazanmışlardır. Sonuçta sağlık örgütü bilgi mafyası gibidir. Sağlık bilgisi sanılanlar köle aşağılamasından başkası değil.
Burada hatalı ilişki kurulma var.
Spor yapanla spor yapmayanın bir tutulması olayı var.
Yediği miktar ne? Bunlar Belirtilmemiş.
Ölçüler verilmeden eleştirmesi kolay.
Aynı şekilde et yemeyip sürekli spor yapan binlerce kişide gösterebilirim.
Önemli olan yediğin miktardır. -
Şuan ki beslenme şekliyle insan ırkı zaten varlığını sürdüremez. Yanlış beslenme nedeniyle yüz sene öncesine göre doğurganlık çok azalmış durumda. Belki de bu yüzden, nüfus artmasın diye insanları bu şekilde beslenmeye zorluyorlardır.
Tabi bu yanlış beslenme sadece doğurganlığı azaltmadı, bir sürü yeni hastalığın ortaya çıkmasına da yol açtı.
Şuan ki hızla kısırlaşma devam ederse 70-80 sene sonra kimse çocuk yapamayacak.
https://tr.euronews.com/2023/05/26/spermageddon-kapida-son-calismalar-sperm-sayisinda-dramatik-dusus-tespit-etti
https://evrimagaci.org/sperm-kiyameti-ve-erkek-dogurganligi-krizi-sperm-ve-ureme-kapasitesi-giderek-azalan-ve-y-kromozomu-kisalan-erkekler-yok-olabilir-mi-11783 -
@ictenlik, içinde söyledi: Devlet hastahanesinden geleneksel ve tamamlayıcı tıp hizmeti alan var mı?
Sonuçta sağlık örgütü bilgi mafyası gibidir
Doktor olsaydım modern tıp doktoru olurdum. Alternatif tıp doktoru olup mesleği riske atmazdım.
Sonuçta onlarda kendileri için yaşıyorlar. Kimse kimseye yardımcı olmak zorunda değil.Hastaneden şifa beklemek veya okullardan eğitim beklemek ucuz adam işidir. Daha kötüsü ise yabancı dil kurslarından dil öğrenebileceğini zannetmektir.
Okullar gençler birbiriyle kaynaşsın, vatandaş olsunlar, isyan etmesinler diye vardır. Hastaneler ise doktorlar para kazansın, sağlıklı giren sağlıksız çıksın diye vardır.
-
@ictenlik, içinde söyledi: Devlet hastahanesinden geleneksel ve tamamlayıcı tıp hizmeti alan var mı?
. Sonuçta sağlık örgütü bilgi mafyası gibidir.
Aşağıdaki haberde keto zeka geriliği yapar denmiş.
Tam aksine keto zeka geriliği tedavisinde kullanılır.
https://medipol.com.tr/kurumsal/haberler/medyada-medipol/ketojenik-diyette-zeka-geriligi-riskiBu tür haberlerin nereden geldiğini merak ediyorum.
-
@TENTEN, içinde söyledi: Devlet hastahanesinden geleneksel ve tamamlayıcı tıp hizmeti alan var mı?
Burada ..
Hayır demek istenen şu.
Sağlık ruhban sınıfı ve diğer bilim ruhban sınıflarınız geçmişin din sınıfları aynı.
İkincisi o video şu nedenle paylaşıldı. Orada doktorlara ilişkin üç anekdot var. Bir fikir verebilir. -
Bu basit. Örneğin et hakkında herhangi fetvayı verebilirler. Bu bilim görünümünde.. Beslenmeniz hakkında fetvalar çıkarırlar. Nasıl düşüneceğinize ilişkin bilim kılığında düşünce sistemleri yayarlar .
Söyleyenin ismi değişir. Din adamı/rahip yerine bilim adamı olur. -
Etle ilgili demek istediğim bu değil. Medeniyette bir et karşıtlığı ya da et kafakarışıklığı var değil mi? Damarları tıkayacak, kanser yapacak ,seni hasta edecek, onun yağından uzak dur! Yanılıyor muyum?
Yanlıyor muyum?
Tohum yağları pazarlandı. Yanlıyor muyum?Sonra bugün diğer tarafta sayıları hızla artan et yeme toplulukları var . (Yani %70-90 ama sınırlı da olsa %100 e kadar et yiyiciler var. Tıpkı veganlar gibi kendilerini etobur olarak tanımlarlar. )
İkincisi keto (ketojenik diyet) takipçileri var. Sınırlı karbonhidratla beslenirler.
Bu iki grupta çoğunlukla sağlık nedeniyle bu diyete yöneldi ve diyeti test ettiler. Uygarlığın bütün bilimi tersini söyler ve uzak dur derken. Amerika beslenme yönergeleri diyetin %55' i karbonhidrat olmalı derken. 6 öğün yeme ve ara öğün sebze meyve önerilirken ve çok et zararlı denirken bu diyetlere gittiler. Diyetlerle hastalıklardan iyileştiler ve sağlıkları gelişti.
Şimdi bu iki diyet ya da yaşam tarzı gruplarına gidersek sağlık öyküleri buluruz. Genelde ultra sağlık ve zindelik. Geçmiş hastalıklardan kurtulmuş, ilaçları bırakmışlardır. İçlerinde doktorlar ve diğer bilim meslek gruplarından insanlar da var. Kendi eski literatürlerini delemezler. Kendilerine ait kendi literatürlerini üretmezler. Bu bilgiyi sosyal medyadan yayıyorlar.
Gürsel Akay'ın neyi ne kadar yediği önemli değil .Benim açıkladığım ve anlattığım bu ortadaki çarpıklık. Gürsel Akay'ı örnekledim ay da o videoyu getirdim çünkü video da Gürsel Akay'ın "a" doktor ve "b" doktorla karşılaşmaları var.
Ete saldırı var. İnsanın doğal yiyeceğidir. İnsan için toksik değildir. Hayvan yağı ve et insan için toksik değil. Hiç bir miktarı değil. Bu bilim olana kadar orada bir sağlık bilimi ve kurumu yok. Bunlar sizin yararınıza çıkarınıza değil.
Bilim savunmak zorunda değilsiniz. Bunları söyleyenlere kızmak zorunda değilsiniz .Bunu yazanı karşıt algılamak zorunda değilsiniz. -
@ictenlik, içinde söyledi: Devlet hastahanesinden geleneksel ve tamamlayıcı tıp hizmeti alan var mı?
Etle ilgili demek istediğim bu değil. Medeniyette bir et karşıtlığı ya da et kafakarışıklığı var değil mi? Damarları tıkayacak, kanser yapacak ,seni hasta edecek, onun yağından uzak dur! Yanılıyor muyum?
Yanlıyor muyum?
Tohum yağları pazarlandı. Yanlıyor muyum?Sonra bugün diğer tarafta sayıları hızla artan et yeme toplulukları var . (Yani %70-90 ama sınırlı da olsa %100 e kadar et yiyiciler var. Tıpkı veganlar gibi kendilerini etobur olarak tanımlarlar. )
İkincisi keto (ketojenik diyet) takipçileri var. Sınırlı karbonhidratla beslenirler.
Bu iki grupta çoğunlukla sağlık nedeniyle bu diyete yöneldi ve diyeti test ettiler. Uygarlığın bütün bilimi tersini söyler ve uzak dur derken. Amerika beslenme yönergeleri diyetin %55' i karbonhidrat olmalı derken. 6 öğün yeme ve ara öğün sebze meyve önerilirken ve çok et zararlı denirken bu diyetlere gittiler. Diyetlerle hastalıklardan iyileştiler ve sağlıkları gelişti.
Şimdi bu iki diyet ya da yaşam tarzı gruplarına gidersek sağlık öyküleri buluruz. Genelde ultra sağlık ve zindelik. Geçmiş hastalıklardan kurtulmuş, ilaçları bırakmışlardır. İçlerinde doktorlar ve diğer bilim meslek gruplarından insanlar da var. Kendi eski literatürlerini delemezler. Kendilerine ait kendi literatürlerini üretmezler. Bu bilgiyi sosyal medyadan yayıyorlar.
Gürsel Akay'ın neyi ne kadar yediği önemli değil .Benim açıkladığım ve anlattığım bu ortadaki çarpıklık. Gürsel Akay'ı örnekledim ay da o videoyu getirdim çünkü video da Gürsel Akay'ın "a" doktor ve "b" doktorla karşılaşmaları var.
Ete saldırı var. İnsanın doğal yiyeceğidir. İnsan için toksik değildir. Hayvan yağı ve et insan için toksik değil. Hiç bir miktarı değil. Bu bilim olana kadar orada bir sağlık bilimi ve kurumu yok. Bunlar sizin yararınıza çıkarınıza değil.
Bilim savunmak zorunda değilsiniz. Bunları söyleyenlere kızmak zorunda değilsiniz .Bunu yazanı karşıt algılamak zorunda değilsiniz.Zorundayım çünkü algıda seçicilik var.
Eti yasaklayanlarda şekeri yasaklayanlarda diyet öncesi ve sonrası kan değerlerini yayınlamıyorlar. Bunlar bilimsel değil.
Ömrüm boyunca Devlet hastahanesi doktorları içinde eti yasaklayan görmedim.
Kan şekeri seviyelerin yüksek ise o zaman karbonhidrat yasaklıyorlar.
Kolestrol yüksek ise kaloriyi yağ ile karbonhidrat kısıtlıyorlar.
Hastaların başında bekleyecek durumu yok doktorun.
Ekonomik durumun iyi değilse söyledikleri kısıtlamaları zaten yapamıyorsun.
Laboratuvar yoksa doktorlar eski yöntemler ile çok hata yapıyorlar.
Çocukluğumda askerde Gözüme bakıp sende sarılık var diyenlerden parmaklarımı sıktırıp parmak uçları renginden kansızlık var diyenler bıkmıştım. Kan testi sonuçları hep sıfır çıkıyordu. -
@ictenlik yıllardır aynı şeyleri anlatıp duruyorsun. Pes etmedin mi hala?
Bak, kimseyi ikna edemezsin.
Bilimsel makaleler, araştırmalar filan kimsenin şeyinde değil inan bana.
Herkes doktorun ağzından çıkacak bir lafa bakar.Para, Para, Para
Şöhret, Şöhret, Şöhret