Felsefe de Ruha Bakış Nasıldır ?
-
@Efruhte Ruh veya imtihan filan yok. Ruh veya imtihan olsaydı Alzheimer hastaları kendilerini unutmazdı.
-
@Sputnik alakasını bulamadım . yok olan yoktur aranmaya ihtiyacı yoktur. Aranan bir şekilde varlığı bilinilendir.
-
@Efruhte
Bana teşekkür etme. Herkes dediğin için bunu yazıyorum ki bu konuda hiçbir şey yazmasaydım, sesimi çıkarmazdım zaten. Birilerine teşekkür ettiğin zaman beni hep bunun dışında tut lütfen. -
-
@Efruhte, içinde söyledi: Felsefe de Ruha Bakış Nasıldır ?
@DemoKratos biliyor musunuz İslam seriatine karşı çok önyargilisiniz.
Önyargı mı... Öyle aşırı saçmalıyorsun ki. Ne önyargısı, bu şeriat denen şeyin ne menem bir saçmalık olduğunun tam bir bilinci.
Bu zırvalık öyle saçma sapan ilkel vahşi bir şey ki, uygulanabilir, insanlığa uygun bana bir tek şeriat hükmü göster. Yok.
-
Ruh konusunda ise, en iddialı din herhalde İslamdır, onun bile bağımsız ruh iddiası yoktur. İslam yeniden yaratılışı maddi bedenin yeniden inşa edilmesi olarak iddia eder. Yani buna bakacaksak "mücerret" olarak saklanan bir ruhun bedene iadesi filan yok, yeniden inşa edilen bedenin sinir sistemi beyni tekrar yapılanacak demek oluyor.
-
Hristiyanlar doğrudan, Yahudiler dolaylı şeriaatten paçalarını kurtardılar. İslam'ın ise yerlerde sürünmesinin nedeni şeriatın paçalarına yapışmış bırakmıyor oluşudur.
-
Tekrar edelim, bilimsel olarak ruh diye bir şey yoktur. Bilinç zekadan ibarettir. Yapay zeka ve insan zekası arasında da fark yoktur.
Bu yapay zekalar 5-10 sene sonra 250 IQ olacak. O zaman dediklerimizin doğru olduğunu anlayacaksınız. -
@DemoKratos İslam da ruh diye bir şey olmadığını daha önce duymuştum.
-
Kuran'da ruh rahmet, melek, vahiy, hayat, cebrail, isa ve ilke anlamlariyla kullanilmistir. Kuran'da tanimi yoktur ruhun, varligindan da bahsetmemistir.
Ama gunumuze sorsan oldukten sonra ruhlar ahirete gidecek vs atip tutarlar
-
Bu mevzu hakkında İslam dünyasının kafası biraz karışıktır, çünkü sonunun nereye varacağını hiç düşünmezler. Cennet ve cehennem masalına inandıkları için, öldükten itibaren çürümeye başlayan ve böceklere yem olan vücudun bir şekilde yeniden hortlayacağını düşünüyorlar. Bu nedenle organ nakline sıcak bakanların sayısı dinsiz imansızlara nispeten bir hayli azdır. Vücutlarını eksiksiz, yamasız tahtalı köye havale etmek istiyorlar.
Öyle ya; vucüdu olmayan bir ruhu nasıl ödüllendireceksin veya onu nasıl yakacaksın, diii mi?
Yani maddi bir şey olmalı ki onu ebediyen yakabilesin. Evet; iyi okudunuz, Arap tanrısına ve Muhammed´e rest çekenler ebediyen kebap olacaklar. Bir kere yakmak yeterli değil ha. Derilerimiz yandıkca, onlar yeniden yenilenecek ve yine yanacak. Bu tür cezaları tasarlayanlar piskopat olmalı.
-
Tanrı dışında da doğum, ölüm diğer şeyler açıklanabilir.
İnsanın en bilge ya da bilince en yakın yerinin geçmiş ve doğa zamanları olacağını ve bu anlamda en saf haliyle en doğal ve bu anlamda en yetkin düşüncenin ortadoğu gibi bir kirlenmenin ve monoteist tahakkümün uzağında kalan uzakdoğudan çıktığını düşünenlerdenim. Herhangi bir yer de aynı olmakla birlikte monoteizm gibi bir zehirlenmenin uzağında oluş daha özgün ve özgür düşünce ve ifadedir. Monoteizm kendi zıtlarını/antilerini üretti. Örneğin uzakdoğu da materyalizmin üretimine ya da geçmiş insan düşüncesini yadsınmasına gerek kalmayabilirdi. Çin'e materyalizm batıdan/Avrupadan ithal edilmiştir.
Benim gibilere göre doğa filozofları, serbest düşünürler en saf ve ham haliyle gerçeğe en yakın olanlarımzıdı.
Materyalizmi yücelten bizatihi monoteizmin kendi ve ondan kurtulma arınma ihtyiacıdır. Bunun dışında açıkalamalar var ve ayrıca bunun dışında açıklamaları olanlarımız var.
Ruh kavramı bilinçle özdeştir. Bu bizim kablosuz ya da maddesiz gerçekliğimiz ve alanımızı temsil eder.
Ölümden sonra diyarı doğumdan önce diyarıyla aynıdır. Kabaca bu da gerçeklik bölgesidir. Gerçeklik aynı değildir ancak vardır. Ölüm bilinçte bir kesinti değil. Doğama kvarolmak değildi hatırlayın. Doğmak ilk kez varolmak değildir ve yokluktan doğmadık.
Tüm bu anlattıklarım kişisel düzeyde bilgi edinemler-toplamlari izlenimler, hisler, kurgular, sezgiler, hepsini bir toplamı ve birleşiminden oluşan kişisel kanaatlarim ya da düşüncelerimdir.
Ben serbest/doğaçlama karalama yaparım ve çoğu zaman bir şarini şiiri üretimindekine yakın ya da benzer çağrışımsal sezgisel bir üslupla birbirini takip eden düşüncelerin sorgu alanlarını içsel yanıtlarım yani söyleceğimde boşluk bırakmama uğraşı ,şiirin bütünlenmesi gibi olan şey düşücneleri savurur.
Öte de bir tanrı yok ama biz varız. Öte Araf denilenr benziyor. Sonsuz bir yaşam ya da sonsuz gerçeklik bölgesi değil. Bir ara bölge/yer. Doğum ve ölümler arası geçrekliklrr dünyalar ve ayrıca ölümler ve doğumlar arası ara alan (Araf). Muhtemelen yakın bir temsilde katı bir beden ,ayrılık hissi ve yoğun subjektivite olmayacaktır.
Cehenneme değil Araf'a gideceğiz. Güvendeyiz ve biliyoruz. Eminiz.
Tanrı olmadığından eminiz. Bu konu da içteniz. Hiç bir çatışma ve yoksunluk duymuyoruz. Yürekte tam bir ferahlıkla ve eminlikle eminiz. Bu bilginin getirdiğidir. Bu kavramanın ve ayırdın getiridiğidir. Bu yolun ve yaşamın getiridiğidir. Bu bugünün, şu anın evrimi ve şu an olandır.
Bir yargıca ihtiyaç yok çünkü kötülük yok hepsi geçecek.
Kötü yok, kötü olmadığı için yargıya gerek yok.Tanrının yargısından bile daha dürüst ve ileri bir biçimde hesaplaşacağımıza emin olabilirdik çünkü tam olarak aynı şeyiz.
Bir hüküm vericiye gerek yoktur varoluş bozuk eksik ya da kusurlu sorunlu ya da kaotik değildir. Tüm her şey dengede her şey yerini bulacak.
Cezalandırılması gerken kötüler yok bu yüzden bir tanrıya ihtiyaç olmayacak.
Azaplar ya da acılar acılar için tanrının verdiğinden fazlasını dilyebilirsin.
Tanrıya inanmamak bir olumsuzluk değildir. Neredeyse bütün Japonlar inanmıyor çünkü kolonyalist seçkinciler oraya yeterince ulaşamamış olmalı.
Ruh gibi fikirler bizi bölmemeli. Tanrı konusunda yetrrince kafamız karışık ve yeterince bölünmüş görünüyoruz. Asıl sorun burada.
Tanrısız da varoluş anlamlıdır ve tanrıya inanmama tesadüfe inanç değil, hayır. Tesadüfen olmadık sonsuzuz ya da hep vardık.
Bir kerelik olmadık.. Yaşam, yaşama varolma sonsuzdur. Kendi olma ile diğerleri olma arasında bir ayrım kalmadığında (kendini seçim klamdığıdan) (özel kalmadığında) bocalama kalmaz çünkü bu ruh ,yeniden doğmalar ya da tersi ne olunduğu gibi şeylerin herhangi ikilemi olmamasıdır.
-
@ictenlik, içinde söyledi: Felsefe de Ruha Bakış Nasıldır ?
Tanrı dışında da doğum, ölüm diğer şeyler açıklanabilir.
İnsanın en bilge ya da bilince en yakın yerinin geçmiş ve doğa zamanları olacağını ve bu anlamda en saf haliyle en doğal ve bu anlamda en yetkin düşüncenin ortadoğu gibi bir kirlenmenin ve monoteist tahakkümün uzağında kalan uzakdoğudan çıktığını düşünenlerdenim. Herhangi bir yer de aynı olmakla birlikte monoteizm gibi bir zehirlenmenin uzağında oluş daha özgün ve özgür düşünce ve ifadedir. Monoteizm kendi zıtlarını/antilerini üretti. Örneğin uzakdoğu da materyalizmin üretimine ya da geçmiş insan düşüncesini yadsınmasına gerek kalmayabilirdi. Çin'e materyalizm batıdan/Avrupadan ithal edilmiştir.
Benim gibilere göre doğa filozofları, serbest düşünürler en saf ve ham haliyle gerçeğe en yakın olanlarımzıdı.
Materyalizmi yücelten bizatihi monoteizmin kendi ve ondan kurtulma arınma ihtyiacıdır. Bunun dışında açıkalamalar var ve ayrıca bunun dışında açıklamaları olanlarımız var.
Ruh kavramı bilinçle özdeştir. Bu bizim kablosuz ya da maddesiz gerçekliğimiz ve alanımızı temsil eder.
Ölümden sonra diyarı doğumdan önce diyarıyla aynıdır. Kabaca bu da gerçeklik bölgesidir. Gerçeklik aynı değildir ancak vardır. Ölüm bilinçte bir kesinti değil. Doğama kvarolmak değildi hatırlayın. Doğmak ilk kez varolmak değildir ve yokluktan doğmadık.
Tüm bu anlattıklarım kişisel düzeyde bilgi edinemler-toplamlari izlenimler, hisler, kurgular, sezgiler, hepsini bir toplamı ve birleşiminden oluşan kişisel kanaatlarim ya da düşüncelerimdir.
Ben serbest/doğaçlama karalama yaparım ve çoğu zaman bir şarini şiiri üretimindekine yakın ya da benzer çağrışımsal sezgisel bir üslupla birbirini takip eden düşüncelerin sorgu alanlarını içsel yanıtlarım yani söyleceğimde boşluk bırakmama uğraşı ,şiirin bütünlenmesi gibi olan şey düşücneleri savurur.
Öte de bir tanrı yok ama biz varız. Öte Araf denilenr benziyor. Sonsuz bir yaşam ya da sonsuz gerçeklik bölgesi değil. Bir ara bölge/yer. Doğum ve ölümler arası geçrekliklrr dünyalar ve ayrıca ölümler ve doğumlar arası ara alan (Araf). Muhtemelen yakın bir temsilde katı bir beden ,ayrılık hissi ve yoğun subjektivite olmayacaktır.
Cehenneme değil Araf'a gideceğiz. Güvendeyiz ve biliyoruz. Eminiz.
Tanrı olmadığından eminiz. Bu konu da içteniz. Hiç bir çatışma ve yoksunluk duymuyoruz. Yürekte tam bir ferahlıkla ve eminlikle eminiz. Bu bilginin getirdiğidir. Bu kavramanın ve ayırdın getiridiğidir. Bu yolun ve yaşamın getiridiğidir. Bu bugünün, şu anın evrimi ve şu an olandır.
Bir yargıca ihtiyaç yok çünkü kötülük yok hepsi geçecek.
Kötü yok, kötü olmadığı için yargıya gerek yok.Tanrının yargısından bile daha dürüst ve ileri bir biçimde hesaplaşacağımıza emin olabilirdik çünkü tam olarak aynı şeyiz.
Bir hüküm vericiye gerek yoktur varoluş bozuk eksik ya da kusurlu sorunlu ya da kaotik değildir. Tüm her şey dengede her şey yerini bulacak.
Cezalandırılması gerken kötüler yok bu yüzden bir tanrıya ihtiyaç olmayacak.
Azaplar ya da acılar acılar için tanrının verdiğinden fazlasını dilyebilirsin.
Tanrıya inanmamak bir olumsuzluk değildir. Neredeyse bütün Japonlar inanmıyor çünkü kolonyalist seçkinciler oraya yeterince ulaşamamış olmalı.
Ruh gibi fikirler bizi bölmemeli. Tanrı konusunda yetrrince kafamız karışık ve yeterince bölünmüş görünüyoruz. Asıl sorun burada.
Tanrısız da varoluş anlamlıdır ve tanrıya inanmama tesadüfe inanç değil, hayır. Tesadüfen olmadık sonsuzuz ya da hep vardık.
Bir kerelik olmadık.. Yaşam, yaşama varolma sonsuzdur. Kendi olma ile diğerleri olma arasında bir ayrım kalmadığında (kendini seçim klamdığıdan) (özel kalmadığında) bocalama kalmaz çünkü bu ruh ,yeniden doğmalar ya da tersi ne olunduğu gibi şeylerin herhangi ikilemi olmamasıdır.
Termodinamik yasalara göre zaten yokluktan çıkma diye birşey yok.
Ama aynı yasalara göre devridaim makinesi yapmakda imkansız.
O zaman evren nasıl ortaya çıktı diye soruluyor. -
@TENTEN, içinde söyledi: Felsefe de Ruha Bakış Nasıldır ?
Termodinamik yasalara göre zaten yokluktan çıkma diye birşey yok.
Ama aynı yasalara göre devridaim makinesi yapmakda imkansız.
O zaman evren nasıl ortaya çıktı diye soruluyor.Bunu yanıtlıyoruz arkadaşım.
Evren ortaya çıkmadı.
Dilsel bazda bölelim. (Ortaya çıkma, meydana gelme)
Orta ve çıkma ;meydan ve gelmeOrta (orta olmayan yerin) kenar, kıyı/köşenin zıttı ve çıkma girmenin zıttı.
Birincisi orta olmayan yere girmiş değildi. (Kenarda kıyısında değildi.)
Meydan olmayan yerden meydana taşınmadı. (Meydan olmayan yere gitmiş değildi.)Bu basit çelişkileri görebilirsiniz.
Bu dil/zihin felsefesidir. Dil ve kavramlarla yapılan matematik gibi, mantığın kendi.
Anlamak işletildiğiinde dil bir sınır değil ya da düşüncenin duvarları yok.
@TENTEN, içinde söyledi: Felsefe de Ruha Bakış Nasıldır ?
O zaman evren nasıl ortaya çıktı diye soruluyor.
Orta olmayan yer neresi? ve orta olmayan yere nasıl girdi? diye sorarım/sormalıyım. Bunu kim iddia etti_/öne sürüyor? niye?diye/sorarım./sormalıyım.
Bunu açıklamak onu iddia edenin sorunu derim. Bizim öyle bir iddiamız yok/bulunmuyor derim. Biz ortaya çıktığını ortaya koymadık ve bunu söylemedik ya da ortaya çıkış iddia etmedik/etmiyoruz derim. O iddia iddia sahibini bağlar derim.
@TENTEN, içinde söyledi: Felsefe de Ruha Bakış Nasıldır ?
Ama aynı yasalara göre devridaim makinesi yapmakda imkansız.
Kesintisiz bir bütün gibi süreklilik değil ve ilk ivme, ilk enerji ya da ilk hareket yok. Devim başlangıçsızdır. Bir itme, itki nedenle başlamaz.
@TENTEN, içinde söyledi: Felsefe de Ruha Bakış Nasıldır ?
O zaman evren nasıl ortaya çıktı diye soruluyor.
Varlık zuhur olmadı, zuhur etmedi. Bulunmuyor değildi. Hep vardı. Denmeli.
@TENTEN, içinde söyledi: Felsefe de Ruha Bakış Nasıldır ?
O zaman evren nasıl ortaya çıktı diye soruluyor.
Evren bir başka bir evrenden doğmuş olmalı. Tıpkı insan, tıpkı ağaç, tıpkı kaya gibi. Her şey kendi cinsinden doğar ya da çoğalır.
Evrenin doğduğu ilk evren zuhur etmedi. (Ezeli öylece vardı denmeli) -
@ictenlik, içinde söyledi: Felsefe de Ruha Bakış Nasıldır ?
@TENTEN, içinde söyledi: Felsefe de Ruha Bakış Nasıldır ?
Termodinamik yasalara göre zaten yokluktan çıkma diye birşey yok.
Ama aynı yasalara göre devridaim makinesi yapmakda imkansız.
O zaman evren nasıl ortaya çıktı diye soruluyor.Bunu yanıtlıyoruz arkadaşım.
Evren ortaya çıkmadı.
Dilsel bazda bölelim. (Ortaya çıkma, meydana gelme)
Orta ve çıkma ;meydan ve gelmeOrta (orta olmayan yerin) kenar, kıyı/köşenin zıttı ve çıkma girmenin zıttı.
Birincisi orta olmayan yere girmiş değildi. (Kenarda kıyısında değildi.)
Meydan olmayan yerden meydana taşınmadı. (Meydan olmayan yere gitmiş değildi.)Bu basit çelişkileri görebilirsiniz.
Bu dil/zihin felsefesidir. Dil ve kavramlarla yapılan matematik gibi, mantığın kendi.
Anlamak işletildiğiinde dil bir sınır değil ya da düşüncenin duvarları yok.
@TENTEN, içinde söyledi: Felsefe de Ruha Bakış Nasıldır ?
O zaman evren nasıl ortaya çıktı diye soruluyor.
Orta olmayan yer neresi? ve orta olmayan yere nasıl girdi? diye sorarım/sormalıyım. Bunu kim iddia etti_/öne sürüyor? niye?diye/sorarım./sormalıyım.
Bunu açıklamak onu iddia edenin sorunu derim. Bizim öyle bir iddiamız yok/bulunmuyor derim. Biz ortaya çıktığını ortaya koymadık ve bunu söylemedik ya da ortaya çıkış iddia etmedik/etmiyoruz derim. O iddia iddia sahibini bağlar derim.
@TENTEN, içinde söyledi: Felsefe de Ruha Bakış Nasıldır ?
Ama aynı yasalara göre devridaim makinesi yapmakda imkansız.
Kesintisiz bir bütün gibi süreklilik değil ve ilk ivme, ilk enerji ya da ilk hareket yok. Devim başlangıçsızdır. Bir itme, itki nedenle başlamaz.
@TENTEN, içinde söyledi: Felsefe de Ruha Bakış Nasıldır ?
O zaman evren nasıl ortaya çıktı diye soruluyor.
Varlık zuhur olmadı, zuhur etmedi. Bulunmuyor değildi. Hep vardı. Denmeli.
@TENTEN, içinde söyledi: Felsefe de Ruha Bakış Nasıldır ?
O zaman evren nasıl ortaya çıktı diye soruluyor.
Evren bir başka bir evrenden doğmuş olmalı. Tıpkı insan, tıpkı ağaç, tıpkı kaya gibi. Her şey kendi cinsinden doğar ya da çoğalır.
Evrenin doğduğu ilk evren zuhur etmedi. (Ezeli öylece vardı denmeli)Yanlış yazdığım için anlaşılmadı.
Bigbang esnasında birim hacime düşen enerji ile şu anki birim hacime düşen enerji aynı değil.
Ama toplam enerji sabit.
Sorun geri dönüşümün olmamasında.
Devri daim makinesi termodinamik yasalara göre imkansızdır.
Benzin motorda yandığında onu oluşturan elementler yok olmuyor. Enerjide yok olmuyor. Ama egzostan çıkan gazları yeniden benzin haline getirmek için harcadığından daha çok harcamak zorundasın.
Evrende böyle.Başlangışta nokta gibi yerde idi bütün enerji. Öncesinde nerede olduğu belirsiz.
Şimdiki evrenin hacmini ise bilmiyoruz.https://en.wikipedia.org/wiki/Conformal_cyclic_cosmology
Bu evren modelinde başlangıç yok. Ama enerjinin nasıl tek bir noktada birdenbire ortaya çıktığını açıklamıyor. -
@TENTEN, içinde söyledi: [Felsefe de
Yanlış yazdığım için anlaşılmadı.
Bigbang esnasında birim hacime düşen enerji ile şu anki birim hacime düşen enerji aynı değil.
Ama toplam enerji sabit.
Sorun geri dönüşümün olmamasında.
Devri daim makinesi termodinamik yasalara göre imkansızdır.
Benzin motorda yandığında onu oluşturan elementler yok olmuyor. Enerjide yok olmuyor. Ama egzostan çıkan gazları yeniden benzin haline getirmek için harcadığından daha çok harcamak zorundasın.
Evrende böyle.Başlangışta nokta gibi yerde idi bütün enerji. Öncesinde nerede olduğu belirsiz.
Şimdiki evrenin hacmini ise bilmiyoruz.https://en.wikipedia.org/wiki/Conformal_cyclic_cosmology
Bu evren modelinde başlangıç yok. Ama enerjinin nasıl tek bir noktada birdenbire ortaya çıktığını açıklamıyor.Big bangi ya da bunları anladığımı ve bilidiğimi sanmıyorum.
Karadelik geri dönüşüm olabilir mi?Başlangıçta nokta gibi bir yerde olmayı anlamıyorum.
Tek bir noktada birdenbire ortaya çıkma karmaşık. Anlamıyorum.
Çekim sonsuz. Her yerde her zaman olmalı. Bunu da anlamıyorum.
Varoluş nerede varsa orada olmalı. Olmadığı yerde olmamalı bunu anlıyorum.
Bir evren bir olasılık başka bir evrenin ölümü başka bir olasılıkta diğer evren ölmeksizin onun çoğulu çoğalması paraleli vb olarak doğuyor olmalı hepsi bu. Sadece bunu anlıyorum.
-
@TENTEN, içinde söyledi: [Felsefe de )
Yanlış yazdığım için anlaşılmadı.
Bigbang esnasında birim hacime düşen enerji ile şu anki birim hacime düşen enerji aynı değil.
Ama toplam enerji sabit.
Sorun geri dönüşümün olmamasında.
Devri daim makinesi termodinamik yasalara göre imkansızdır.
Benzin motorda yandığında onu oluşturan elementler yok olmuyor. Enerjide yok olmuyor. Ama egzostan çıkan gazları yeniden benzin haline getirmek için harcadığından daha çok harcamak zorundasın.
Evrende böyle.Başlangışta nokta gibi yerde idi bütün enerji. Öncesinde nerede olduğu belirsiz.
Şimdiki evrenin hacmini ise bilmiyoruz.https://en.wikipedia.org/wiki/Conformal_cyclic_cosmology
Bu evren modelinde başlangıç yok. Ama enerjinin nasıl tek bir noktada birdenbire ortaya çıktığını açıklamıyor.Yoktan varolmamış şeyin nasıl olupta varolduğunu niye arıyorlar.?
Nedensizdir, kökensizdir ve varolmamıştır ve oluşmamıştır. Belirleme budur. Bu açık mantık.Bir şey bilmeye gerek yok. Açıklaması da olamaz. Sonsuz var. Öylece var. Tüm açıklama. Başka türlü de açıklanamaz.
Yoktan varolmamış şeyin nasıl olupta varolduğu aranamaz , soruşturulamaz ve bu soruşturma yürütülemez.
Yok değil olduğu için öylece kendi kendine sonsuz vardır.
Nasıl olupta diye soruşturma yürütülemez. Nasılı yok. Nedeni yok. Sonsuzluk.
Belirmemiş ve zuhur etmemiştir. Sonsuzdan beri vardır.
Yoktan varolmamış şeyin nasıl olupta varolduğunu niye arıyorlar.?
Evren bölmesi ya da evren adlandırması. Bizim buna ihtiyacımız yok. Felsede varoluş deriz. Varlık varolma deriz ve hepsini kapsarız.
Evrenin nasıl ortaya çıktığının açıklamasına neden ihtiyaç duyuyorsunuz? ki basit bir soruşturma da evrenden ortaya çıktığı sonucu bulurum.
Bir noktada ortaya çıkma dediğinizde nokta denilenin yeri olmayan yeri bir anti gayrı ya da na ve yokluk kapsamadığı ve kuşatmadığı durumda bu varoluşun içidir ve alanıdır. Bir anti uzay antialan tersi. Bu durumda varoluş antialanları da kapsayabiliyor mu derim. Bunu sorgularım.
Antialanda çekim avr mı antiçekim var mı? ya da ne sorulması gerekiyorsa.Tüm alan ya da her yer içtir dış diye bir şey yok. Bir şey varsa sonsuzdan beri varolmaldır. Enerji ya da neyse ney.
-
@ictenlik, içinde söyledi: Felsefe de Ruha Bakış Nasıldır ?
Tüm alan ya da her yer içtir dış diye bir şey yok. Bir şey varsa sonsuzdan beri varolmaldır. Enerji ya da neyse ney.
İç dış yoksa kapalı bir oda içinde iken dışarıyı neden göremiyorsun?
Enerji yokluktan çıkmış demiyorum. Enerjinin dengeye gelip bir daha kullanılamaz duruma geliyorsa döngülü evren modelinde sil baştan nasıl oluştuğunu soruyorum.
Bir yere astığın sarkaç salladığın zaman sonsuza kadar sallanmıyor. Gittikçe yavaşlayıp duruyor. Enerjisi ısı olarak yayılıyor. Ama bu ısı toplanıp sarkacı çalıştırabilmesi için yayılan enerjiden daha çok enerji gerekiyor.
Yokluktan yokluk çıkar. Kabul ama mesela evinde ısı 1 kilo odunun yanma enerjisinde daha çok ısı var. Ama bir kilo odun yakınca atıyorum odanı sıfır dereceden 25 dereceye çıkardığı gibi o ısı ile odanı 0 dereceden 25 dereceye çıkartamıyorsun.
Isı sıcak yerden soğuk yere akar. Soğuk yerden sıcak yere akmaz. -
Felsefe yaparken iş kolay. Ufkumuzun yettiği kadar her türlü olasılılklar özerine kafa ütüleriz, hipotezler üretiriz. Bilim bu mevzuyu bir adım daha ileriye götürür; bilimsel olarak temellendirmeye, kanıtlamaya çalışır. Kafa ütülediğimiz mevzuları bilimsel olarak irdeleriz ve irdelemeliyiz, çünkü bilim bu kainatın nasıl işlediğini ortaya çıkarmaya çalışır.
Diğer yandan bilim ve teknoloji henüz emekleme seviyesindedir, yine de kainat hakkında epeyi yol kat ettik denilebilir ki yolun sonuna gelmedik henüz. Kara Delik, Kara Madde, Kara Enerji, Zaman, Mekan, Tekillik vs. Bunların tam olarak ne olduklarını henüz %100 bilmiyoruz. Yani daha çok işimiz var.
-
@TENTEN, içinde söyledi: Felsefe de Ruha Bakış Nasıldır ?
İç dış yoksa kapalı bir oda içinde iken dışarıyı neden göremiyorsun?
Enerji yokluktan çıkmış demiyorum. Enerjinin dengeye gelip bir daha kullanılamaz duruma geliyorsa döngülü evren modelinde sil baştan nasıl oluştuğunu soruyorum.
Bir yere astığın sarkaç salladığın zaman sonsuza kadar sallanmıyor. Gittikçe yavaşlayıp duruyor. Enerjisi ısı olarak yayılıyor. Ama bu ısı toplanıp sarkacı çalıştırabilmesi için yayılan enerjiden daha çok enerji gerekiyor.
Yokluktan yokluk çıkar. Kabul ama mesela evinde ısı 1 kilo odunun yanma enerjisinde daha çok ısı var. Ama bir kilo odun yakınca atıyorum odanı sıfır dereceden 25 dereceye çıkardığı gibi o ısı ile odanı 0 dereceden 25 dereceye çıkartamıyorsun.
Isı sıcak yerden soğuk yere akar. Soğuk yerden sıcak yere akmaz.e gelip bir daha kullanılamaz duruma geliyorsa döngülü evren modelinde sil baştan nasıl oluştuğunu soruyorum.
Varoluşun dışı olamaz, bu antisi zıttı olurdu, antialanlar.
Dengeye gelme denen çelişiktir, sonsuz dengede olmalı.
Varoluşu (varolmayı) dengede olmayan bir enerjinin dengeye gelmesi ya da durgun bir sarkacı sonradan devinmesi gibi açamazsınız. Tüm bunlar evren bölmesi nedeniyle ortaya koyuluyor.
Sarkaç sallanmaya başlamadı. Sonsuz aynı hareketi yapar .Durgun bir şey devinmedi.
Sil baştan oluşma denen yeni bir insanın yeniden doğması, bir ağacın tekrar oluşması gibi olabilirdi. Tersi zaten kesintisiz bir bütünlük olurdu yani herhangi bir bölünme, parçalılık, fark ve süreklilik duyamazdık. Yekpare oluş.
Evrenin nasıl olupta oluştuğunu açıklamak sorularınızı açıklamayacak. Açıklamayacak çünkü atıyorum bir big bange tanık olsaydık, mesela şu an bu evren içinde, ne düşünüyor olurduk?
Sanırım böyle oluyormuş ve sanırım birazdan yokolacağız. Böyle mi derdik."Nasıl olupta oldu?" sorusu neredeyse, "kim ortaya koydu" sorusu gibi teoloik göründü.
Olmadı ,vardı. tüm yanıt bu.
Herkes geçmişte ne olduğunu soruyor ya da arıyor ya da tüm bunlar geçmişte oldu ve geçmişin işi diyor. "di li geçmiş"
Geçmiş geçmişte ve önce de değildir. Zaman bir yanılsama.