Arş kelimesi neden tercüme edilmiyor?
-
Çünkü teleskop icad oldu. Bakıyorsun bakıyorsun, ikametgahında bulamıyorsun malum süpergücü.
-
Arş diyerek onun terimselleştiriyorlar. Sözlük anlamı gökyüzü demek yada yüksek tavan demek. @hulk dediği gibi teleskop icad oldu. Bak bak sonu yok.
Terim olarak kullanırsan o anlam öyle değil diyerek kıvırmak için sahneye güzel bir sözcük çıkıyor.
Türklerin her dil için yaptığı kıvrak hilelerden biridir bu.
Örneğin Bilimsel çalışmalarda da orbital sözcüğü bire bir yöründe dönence demektir. Ama kullanmak istemezler. Çünkü böylece yaptıkları işe büyüklük katarak anlaşılmazlık içinde hakimiyet alanı kurmaya çalışırşar.
Aslında kurnazlık hilebazlık değil aşağılık kompleksi ve kendi değerlerine sahip çıkmamak düşüncesi var. Bir kısım arabı yalarken bir kısım da İngilizi fransızı yalıyor inatla.
Böyle yapınca büyük bir laf ettiklerini düşünüyorlar.
Podcast diye bir laf örneğin şu sıralar kullanılıyor
-
Bu kelimenin kökeni tee Aramiceye dayanır ve taht/koltuk anlamını taşır. Yani 8 melek tanrının tahtını taşıyor. Mantıklı; tanrı da olsa bir yerde oturmalı diii mi?
Haliyle Türkçe tercümanların çoğu bu kelimeyi pek sevmez ve tercüme etmek istemez. Yukarıda parantez içinde isimlerini saydıklarım taht olarak doğru çevirmiştir. Gerisi, Diyanet dahi gizlemeye çalışmış. -
Kur’ân ve sahih Sünnet bütünlüğünde anlıyoruz ki; Allah (cc), yedi kat göğün üzerinde arşına istiva etmiştir; görmesi, işitmesi ve ilmiyle her daim kullarıyla beraberdir. kyn: tevhidmeali
-
@hulk
Evet, 7 kat göğün üzerinde bir tahtı var ve orada oturuyor.
İstiva (bu kelimeyi de tercüme etmezler) yerleşip oturmak anlamına gelir. -
"mekandan, zamandan, her şeyden münezzeh ve alim" ayrıca. Ama buna rağmen bir çocuğu imtihan dünyasında Hıdır' a ailesini yoldan çıkartma fifty-fifty ihtimali üzerine korkarak öldürtüyor. Akletmez, dü
şünmezmisiniz, zerre çelişki bulamazsınız diyor bide. Aklettiğiniz zaman işte şekil ortada her şeyi çelişkiden ibaret. -
@kereste Almanca çevirilerde arş olarak mı yapılıyor kereste hiç baktın mı
-
@kâfir-imam
Almanca ve İngilizce tercümeler daha dürüst!
Yabancı kaynaklı çevirilerde taht (Thron) olarak doğru yazılıyor. -
İmam Malik’in, Arşa istivayı soran bir kimseye hitaben: “İstiva (manası itibariyle) bellidir, keyfiyeti ise meçhuldür. Bu tür soruları sormak bidattır. Anlaşılan sen kötü bir adamsın. Dışarı atın bunu.” manasına gelen sözleri meşhurdur. (bk. İbn Hacer, Fethu’l-Bari,13/407)
Dışarı atın bu zınduk @kereste 'yi...
-
Bazı dindarlar harbiden zındıklık yapıyor ve işleri güçleri gerçekleri gizlemeye çalışmak. Bu bir eziklik ve zayıflık göstergesidir aslında.
-
Gece yolculuğuna çıkarttık ki, ona bazı âyetlerimizi göstermek için, yani büyük acaib şeylerimizden göstereceğimizi göstermek; Mirac'a çıkarmak için. "Gerçekten Rabbinin varlığının en büyük âyetlerini görmüştür." (Necm, 53/18). Buharî ve diğer hadis kitaplarında sahih rivayetlerle rivayet edildiği üzere, Hz. Peygamber (s.a.v) Burak ile Beytü'l Makdis'e vardıktan sonra oradaki büyük ve sert kayadan göğe çıkarıldı. kynk: elmalılı; İsra tefsiri
Arap "tanrı"nın göklerde bi yerde olduğunu ben iddia etmiyorum yanlış anlaşılmasın:
Her bir gökte peygamberlerden biriyle görüştü, nice nice melekler gördü. Cennet ve cehennemin durumlarını gördü, Sidre-i Müntehâ'ya geçti, Allah'ın melekût âleminden bir çok acaib şeyler gördü. (Necm Sûresi'nin baştarafındaki âyetlerin tefsirine bkz.). Nihayet beş vakit namazın farz kılınması emri ile aynı gecede geri döndü. Sabahleyin Mescid-i Haram'a çıkıp Kureyş'e haber verdi. Hayret etmek ve kabul etmemekten kimi el çırpıyor, kimi elini başına koyuyordu. İman etmiş olanlardan bazıları dönüp irtidâd etti (dinden çıktı). Birtakım erkekler Ebû Bekir'e koştular. Ebu Bekir; "Eğer o, bunu söylediyse şüphesiz doğrudur" dedi. Onlar: "Onu bu konuda da mı tasdik ediyorsun?" dediler. O da: "Ben onu bundan daha ötesinde tasdik ediyorum, sabah akşam gökten getirdiği haberleri yani peygamberliğini tasdik ediyorum" dedi.
Teknolojinin bu kadar ilerleyeceğini, bilimin takkeyi düşüreceğini bilselerdi bu kadar bol keseden sallamaz. Muallak bırakırlardı.
-
Aslında en büyük zındıklar, Muhammed´den 100-150 sonra hadis (Muhammed sözleri) ve biyoğrafi yazarlığına soyunanlar. Bu zatlar ipin ucunu o kadar kaçırmışlar ki, kimse çıkıp da "Bre zındıklar, bu kadar da atıp tutulmaz ki!" diyememişler.
-
Yıldızları tavan lambasüsü, şeytanları kovalayan taş olarak tanıtanın yanında, hadis nakledicilerin bu iddialarına şaşmamak lazım. O mümkünse, hadis nakledicinin, ulemanın ki, hayli hayli mümkün olsa gerek. Hepsi aynı şey. İnsan üfrüğü...
-
@kereste, içinde söyledi: Arş kelimesi neden tercüme edilmiyor?
Aslında en büyük zındıklar, Muhammed´den 100-150 sonra hadis (Muhammed sözleri) ve biyoğrafi yazarlığına soyunanlar. Bu zatlar ipin ucunu o kadar kaçırmışlar ki, kimse çıkıp da "Bre zındıklar, bu kadar da atıp tutulmaz ki!" diyememişler.
Diyemezler çünkü o dönemde hristiyan ve Yahudiler ile yarış halindeler. Onların mitolojisi ile yarıştıkları için onlarda ne varsa aynen kendilerinde de üretmek dırımunda kalmışlar.
-
@kâfir-imam
Hâlâ yarışıyorlar. Baksana hâlâ "Aman da benim dinim şahane," modundan çıkamamışlar.