Önce Atina ile Sparta'nın genel durumlarına bakalım. Atina iki kral tarafından yönetliyor ve senatosu var, krallar mutlak yetkili değil. Egemenlik ortak kaldırmaz anlayışına inat iki kral gayet iyi yönetiyorlar. Biri savaştayken diğeri şehirde kalıyor ve tek egemen benim filan demiyor.
Atinalılar kendi emekleri ile geçiniyorlar, kölelerin emeğini sömürmüyorlar. Yarım zamanlı askerlik yapıp yarım zamanlı çalışıyorlar. Denizcilikte çok iyiler. Ticarette de. Civar şehirlerin çoğunu yönetiyorlar ve iyi ilişkileri var. Sparta hariç. Sparta farklı duruyor.
Sparta tam bir köle düzeni işletiyor. Hiç bir erkek kesinlikle hiç bir işte çalışmıyor. Bütün işleri köleler görüyor ve aşırı kalabalık köle nüfusu var. Bir erkek altı yaşında askere alınıyor ve yoğun askeri eğitimden geçiyor. Askerlikten başka hiç bir iş yapmıyor.
Kadınlar evli bile olsalar güçlü kuvvetli sağlıklı adamlardan çocuk yapmaya teşvik ediliyorlar. Zayıfa güçsüze hayat hakkı tanınmıyor.
Böyle bir savaş makinesinin Atina'ya saldırmaması olanaksız. Persler karşısında birleşen Yunanlılar Pers tehdidi olmadığında savaşa sürükleniyorlar. Sparta Yunanistan'ın tek hakimi olma sevdasına kapılıp Atina'ya saldırıyor.
Uzun süren savaş hiç bir sonuç vermiyor ve efsanevi bir antik tiyatro eserine göre Atina kadınları bu anlamsız savaşa son veriyorlar. Bırakın Sparta'nın dediği olsun, bu anlamsız saçma savaşı sürdürmeye değmez diyorlar. Atina yenilgiyi kabul ediyor ve savaşı bitiriyor. Fakat zaman içinde üstün gelen yine Atina.
Sparta'nın sert askeri disiplini ve köle düzeni zamanla aşınıp önemini kaybediyor.
God of War oyununda buna dayanarak tanrıça Athena'nın savaş tanrısı Ares'i sevmediği ve Kratos'tan Ares'i öldürmesini böylece savaşı durdurmasını istediği kurgulanmış.