Kim Hakli?
-
Sokak kopekleri.. Evet hepimizin icinde sevgi var fakat bazen fazla abartiyormusuz gibi geliyor yada olay sova donuyor gibi geliyor. Asagidaki videoda iki taraf var biri kopegi salin diyor digeri kopek isiriyor goturulsun diyor. Tabii arada kopege oyle davranmayin etmeyin diyen delikanlilar da var
Peki devlet ne yapmali?
-
@phi sokak köpekleri beni çok korkutuyor hep bi toplansın derim ama devlet bunlara sahip çıkmayıp bi köşeye atacaksa toplanmamasından yanayım belki mamalarına sakinlestirici koyulabilir ve kısırlaştırılabilir ama zulmedilmemeli kesinlikle güzel bir çözüm bulunmalı
-
İlginç bir video olmuş.
Benim söyleyeceğim:
Olaya hayvan açısından bakmak lazım. İnsan açısından değil.
Köpek doğada var olan bir canlı değildir. Bizim atalarımız (avcı toplayıcı atalarımız) kurtları evcilleştirmişlerdir. Köpek insanın Kurda uyguladığı doğal seçilimin bir sonucu olarak ortaya çıkan bir canlı türüdür. Kedi de öyle. Bildiğim kadarıyla inek ve koyun gibi hayvanlar da öyle.
BUnun anlamı: Biz onlardan sorumluyuz. Yani bunlar bir sahibin sevgisine, bakımına, yıkamasına, veterinere götürmesine muhtaç hayvanlar. Sokak köpekleri de en kötü ihtimalle çöpten beslenir zaten. Avlanmayı / kendine yetmeyi beceremez.
Ama Türkiye'de kurulan düzen içinde bunlar yaşar mı?
- Evet yaşar.
Yaşamalı mı?
- Onu bilmiyorum. Köpekler çok hızlı ürerler. ve dediğim gibi bir sahibe ihtiyaç duyarlar. Yani tek başlarına belli arsalarda, düzenli bakım olmadan yaşamaları (köpek açısından) iyi mi bilmiyorum.
Barınağa bende inanmıyorum. Çünkü aynı şeye geliyor. Topluyorsan uyutman gerek. Maalesef bu işin başka çözümü de yok.
Tek faydası: Sürekli ezan okunan bölgelerde bazen ezana eşlik ediyorlar. Bence gayet iyi de oluyor. Yani onlar mutlu ben mutlu durumu varsa bu işten zarar da gelmez diye düşünüyorum
-
@phi Japonya'da ki gibi yapılmalı. Her sokak hayvanı bir kimliğe sahiptir ve mutlaka onun bir bakıcısı vardır. İster evde ister sokakta yaşasın , onun bir sorumlusu olur. Ev hayvanını da öyle istediğin gibi sokağa bırakamazsınız. Yada tehlikeli cins ise zaten beslemenize kolay kolay izin vermezler.
-
Bir kere kedi köpek ticareti derhal yasaklanmalı. İkincisi sokağa kedi köpek bırakanın anasından emdiği süt burnundan getirilmeli. Hapis cezası verilse yeridir. Sokağa kedi köpek bırakıldığı sürece bu sorunun önüne geçilemez.
Üretmeyin şu hayvanları diyorum ulaşabildiklerime dinleyen nerde, üretip satıyorlar. Bu cinayetten farksız. Bir de kılıf bulmuşlar günah olur üremezse diye. Allahınız keşke olsa da bin belanızı verse diyorum başka ne diyeyim. Günahmış! Ha bu sokaktaki hayvanlar sevap!
Bu hayvanlar teknoloji yokken en yakın dostlarımızdı. Neymiş bir de kedi nankörmüş. Kedi bu kendisini sokağa atan canavarlardan milyar kere üstün bir canlı. Kedi olmasa tarım bulunamazdı, tarım olmadan uygarlık olmazdı. Tamam ektin topladın da nasıl depolayacak eski insanlar? Kedi olmadan asla başaramazlardı. Uygarlığımızı kedilere borçluyuz.
Hayvanlara merhameti olmayanın insanlara hiç olmaz.
-
Şimdi bir şeye nankör demek için o şeyin iyilik nedir bunun bilincinde olması lazım. Bu bilinç insana hastır, başka canlıda yoktur. İyiliğin ne olduğunun bilincinde sadece biz varız. O halde biz iyilik bilmezsek nankör oluruz. Kedi nankör filan olmaz.
Ama kedi köpek gibi değildir insana minnet etmez. Neden böyle? Başta köpek gibi sürü hayvanı olmadığı, başına buyruk olduğu için. O böyle evrimleşmiş.
İkincisi köpek insanlar tarafından zorla evcilleştirilmiştir, kedi ise kendiliğinden evcilleşmiştir. Nasıl oldu bu, insanlar tahılı depolayınca tahıl depoları fareleri çekti. Fareler de kedileri çekti. Kediler kendiliklerinden tahıl depolarının etrafında beklemeye başladılar. İnsanlar da baktılar kediler farelere karşı bekçilik yapıyor, ellemediler, kedileri özgür bıraktılar gelsinler tahılı korusunlar dediler. Böylece kendiliğinden bir karşılıklı güven gelişti. Kedi tahıla bekçilik yapmaya zorlanmadığı için insana minnet duymak zorunda hissetmedi.
Hatta öyle ki tahıla aşırı bağımlı olan Mısır'da kedi tanrı kabul edildi. Kedisi ölen bir aile üç gün yemek yemez sadece su içer yas tutardı. Yas nişanesi olarak da kaşlarını kazırlardı. Ölen kediyi de mumyalarlar, özel kedi mezarlığına gömerlerdi.
Kedi onlar için soyut tanrılardan ayrı, yaşayan bir tanrı demekti. Kediye bu kadar saygı sevgi duyan başka toplum olmamıştır. Mısır'da hayvan biçiminde tanrılar elbet vardı ama bunlar soyuttu, kedi ise somut aralarında yaşayan bir tanrıydı.
Kedi temizliğe düşkünlüğü ile tanrı yer içer bunları dışarı atar mı hiç dedirtmeyecek kadar titiz bir hayvandır. Ben kedimin titizliğinden gına getirdim. Tik haline getirdi, çok aşırı titiz. Kaka kumunu çırpan kedi görmemiştim, sayısız kedi beslediğim halde, bu kumları temizlemek için elini duvara vuruyor bir de paspasa siliyor, hayretler içindeyim! Bu kadar titizi de var!
-
Kedinin bir özelliği de ağzının suyunun asla dışarı akmaması. Ağız suyu diyorum, salya demeye dilim varmıyor, çünkü son derece berraktır, su gibidir. Üstelik antiseptiktir, temizleyicidir.
Bu yani insanı bile kıskandıracak bir özellik. Bu bizde yok. Başka olan hayvan da bilmiyorum. Kedinin bazen gerçekten Mısırlıların inandığı gibi olağanüstü bir şey olduğuna inanasım geliyor. Dışkısını gömen başka bir canlı da bilmiyorum insan dahil buna!
Hayret etmemek elde değil.