Sevgi Nefret Siddet
-
@phi doğru söylüyorsun. Doğru söylediğinin en büyük kanıtı, "nefret suçu" diye bir gerçeğin olması. Nefret aslında bir insanlık suçudur.
Benim vurgulamaya çalıştığım, hayatın kökeninde yatan çelişkiler. Doğru ve güzel görünenlerin veya kötü ve çirkin görünenlerin ardındaki, kökenindeki gerçekler.
Bu arada hiç kimseye yanıt olmaksızın ortaya yazma seçeneğini herhalde göremedim. Ben @zafiRa ya yanıt olarak yazmak istemiş değildim, ama ona hitaben çıkmış. Neyse.
-
@DemoKratos o bana hitaben ciktida ben de zafiraya hitaben diye duzelttim acikcasi, en yukarda cevapla dersen direkt konuyu cevapliyorsun ama kisinin paylasimina cevapla dersen sanki onun yazisini cevapliyorsun gibi oluyor. Duzeltmeyi yaparim ben simdi.
-
@phi Öyle mi oldu, tamam. Deneyeyim ama istenirse yazarken hitap silinebilir sanırsam. Ola ki insanlar benle ne alaka bunu bana niye yazdın diyebilirler.
-
@DemoKratos tabii ki silebilirsin. Buda karsi tarafin konuyu bildirimle takip edebilmesini kolaylastiriyor aslinda.
-
@DemoKratos , kadına yönelik şiddetin "kadın kırım" olarak tanımlanmaya başlandığı ülkemizde malesef olumlu yönde hiç bir ilerleme olmadığı gözlemlenmektedir. kadının erkeğe "neferet" duygusuyla yaklaşması halinde kadınların daha çok hayatta kalma şanslarının olacağı görüşüne katılamayacağım. nefret nefreti, kin kini, savaş savaşı doğuracaktır. Ezidi ana/ata sözü der ki; "kan kan ile yıkanmaz" ...
tarihsel-ekonomik-politik düzlemde sömürülen ilk kesimin kadınlar olduğu gerçeğinden hareketle erk-zihniyetin neolitik dönemden bugüne kadar alırsak on-bin-yıllık bir geçmiş birikimi olduğu görülecektir. bu birikim, bu kirlenme temizlenmedikçe hiç bir yöntemle bu kırımın önü kesilemez.
bunun için öncelkle dogma ve tabulardan arınmaya, yeni kuşakları dogmatik düşüncelerden azade büyütebilme, öğretebilme sürecine girilmesi gerekir. bugün an itibariyle yönetimde kaç kadın var? ve var olan kadınların kaçı erk-zihniyetli? basit bir matematik hesabı ile binde 1 gibi bir rakamla karşılaştığımızda yaşanan sürece şaşırmamak gerekir. yuvayı yapan kuşun dişi olduğu ne kadar da masum bir söylem gibi, oysa temelinde erk-zihniyet yatmaktadır.
erk-zihniyet denilen olgu salt kadına yöenelmez; kadın, çocuk, LGBTİ+ da buna dahildir. ekonomik-politik sorunların çözümü yine ekonomik-politiktir; duygularla çözülemezler...
-
@phi tamamdır. Konu ile ilgili başlık açma iyi fikir, kafam sakin olduğunda düşüneyim.
Geçen Güldür Güldür'ün bir videosuna denk geldim. Doktor saldırgan hasta yakınlarına karşı karate öğrenmişti. Güldürücü ve düşündürücüydü. Dedim iyi fikir. Gerçekten karate öğrenmekten başka çareleri kalmadı.
Tabii konu çok netameli. İki taraflı kesen bir alet gibi. Çok dikkatli konuşmak gerekecek bir konu. O yüzden de zor bir konu. Şimdi yani boru değil, nefret güzellemesi yapacaksın! Çok zor konu. Cesaret ister. Yanlış bir söz sarfetmekten korkarım.
-
@nejdet-evren konu için bir başlık açmaktan bahsediyorduk ama neyse, belki burada yazılanlar açılırsa eğer taşınabilir. Forum havuz değil ya taşacak! Tamam biraz tartışalım olmazsa burada.
Yukarıda nefret güzellemesi yapmanın risklerinden endişe ile bahsettim. Konu gerçekten hassas. Ama ben o zavallı kadın kurbanların yine de katillerinden yeterünce nefret etmeyi başaramadıkları için bugün yaşamıyor olduklarını söylemekte ısrarcı olacağım. Ne yazık ki acı gerçek bu. Hoşa gitmese de, itici görünse de bu.
Nefret çok yıkıcı bir duygudur. Çok zararlıdır. Ama bazen hayatta kalmak için gerekli olabiliyor. Ne gibi, silah gibi. Silah kötüdür, öldürme aracıdır değil mi. Evet. Ama bir an gelir seni öldürmek isteyen birini öldürerek hayatta kalmanı sağlayabilir.
Madem öyle yurraaa toptan silahlanalım denirse ne olacak sorusu gündemin başını elbette alır. Bu tartışma dediğim gibi çok netameli. Tartışılması çok zor bir konu.
-
@DemoKratos , konuyu Phi taşıyabilir, fark etmez tartışma için...radikal demokratik bir yaklaşımla soruna eğilmek varken nefet duygusunun kuşaklara aktarılmasının yararlı olmadığı, tersine zarar getireceği söylenebilir. lakin sömürülen, ezilen, ötekileştirilen hangi kırılgan gurup olursa olsun onun/onların korunmasını temin etmek için radikal, şeffaf, demokratik sivil toplum kuruluşlarının aktifleştirilmesi akut bir çözüm olabilir, gerçi geçmişte STÖ ler DKÖ olarak bilinirdi ( Demokratik Kitle Örgütü ), ne fark var denebilir, lakin çok fark var...
-
Ha tamam, zaten başlık açılmış bile, dikkat etmemişim. Tamam konu tartışılması zor bir konu olsa da başlık fazla şişer güzel sözler araya kaynar endişesi taşımadan şimdi nispeten rahat yazabiliriz. Nispeten diyorum çünkü konu öyle yayılıp rahat gevşek konuşulacak bir konu değil.
Hiç aklımdan çıkmaz, Jennifer Lopez bir film çevirmiş. Kendisini filmleriyle değil şarkılarıyla tanırız ama film gerçekten kaliteli bir yapım. Adını hatırlamıyorum, çok yeni bir film de değil.
Filmde kadın sürekli kendisini öldürmekle tehdit eden kocasından kaçıyor. Nereye kaçsa bir süre sonra buluyor, dövüyor, tehdit ediyor.
Sonunda kadın son kaçtığı yerde o bulmadan kendisi filan yerdeyim diye haber veriyor. Adam gelince de silahla vurup öldürüyor. Mahkemede evime zorla girdi beni öldürmeye çalıştı diye ifade veriyor. Gerçekten adamın cesedinin üzerinde silah da çıkınca beraat.
-
@nejdet-evren o kadar haklısın ki daha nasıl haklı olabilirsin bilmiyorum. Konu gerçekten fazlasıyla hassas. Kadınlara bir silah edinin ve kocalarınızı o sizi vurmadan siz vurun diye akıl vermek akıllıca mı? Hayır. Değil ve olamaz.
Ama sonuca bakalım. Anlattığım Lopez filminde adam kadını eninde sonunda öldürecekti. Sürekli tehdit ediyor ve dövüyor. Kadın nasıl hayatta kaldı? Onu öldürerek.
Bu şimdi nedir biliyor musun, kişinin tamamen kendi özelinde karar vereceği bir konu. Bu konuda hiç kimseye akıl verilemez. Kız o seni öldürecek, sen onu öldür diye verilecek bir akıl olamaz.
Bu hiç kimseye verilmiş bir akıl değil, onu kesin söyleyeyim. Ama bu yolu seçen kadınlar var ve güzel güzel cinayet suçuyla hapislerini yatıyor olsalar da hayatta kaldılar. Bu asla verilmiş bir akıl değil, bir realiteyi konuşmaya çalışıyorum.
-
Bir tanıdığım kadın vardı. Şimdi görüşmüyorum. Bir gün sen benim hakkımda ne biliyorsun dedi. Hiç bir şey dedim. Hiç dedikodu yapmaz mısın dedi. Hayır dedim. Belli oluyor dedi. Nerden belli dedim. Çünkü benim hakkımda hiç bir şey bilmeyen bir tek sen varsın, herkes beni konuşuyor dedi. Benim hakkımda hiç dedikodu yapmamış bir tek seni gördüm dedi. Sana çok güveniyorum bu yüzden dedi.
Oturduk uzun uzun öyküsünü anlattı. Bu kocasını şiddet yüzünden terk etmiş ve yerini gizlemiş. Aynı filmdeki gibi nereye gitse adam buluyor ve sürekli öldürmekle tehdit edip dövüyormuş.
Final filmden farklı yalnız. Kadın yine bir yerde saklanmış. Gece yarısı bir telefon. Kocan geliyor, hemen oradan çık ve kaç. Seni öldürmeye yemin etti. Yahu kadının çocuğu da var, içim nasıl sızladı anlatamam öyküsünü dinlerken. Kadın çocuğunu giydirmeden dışarı fırlıyor. Az farkla katliamdan kurtuluyor. Öldürmeye yemin eden koca her yeri çılgınca arıyor fakat bulamayınca tabancayı şakağına dayayıp tetiği çekiyor. Adam mevta oracıkta.
Öldüğüne sevindin mi diye sordum. Zil takıp oynamadığım kaldı dedi. Kendini vurduğunu duyunca derin bir nefes aldım ve hayatımda hiç o kadar mutlu olmamıştım dedi.
Benim fikirlerimin kaynağı o kadındır.
-
Jennifer Lopez zaten bir şarkısında (An't your mama) erkek hegemonyasını hedef almış olduğu için filmi izleyince şaşırmamıştım. Ancak filmin adını hatırlayamadım. Ya Lopez filmleri diye araştırılacak, ya da bilen vardır. Gerçi aratılsa hemen çıkar zannediyorum.
Benim film deyince aradığım en temel özellik kurgudur. Kurgusu mükemmel olan film işin büyük kısmını halletmiştir. Geriye akıcı bir çekim, güzel arka planlar, makyaj, kostüm, efekt filan kalır.
Lopez'in filminde kurgu kusursuz. Konu çok güzel başlatılıyor, çok akıcı geliştiriliyor, tempo çok ustaca artırılıyor, heyecan doruğa zekice tırmandırılıyor ve final, tak! Lopez adamı indiriyor. Ceset yerde yatarken polis çağırıyor. Polis bakıyor adam silahlı ve silahını da çekmiş yani!
Direk beraat! Çok çarpıcı final. Lopez bunu yapacak tahmin edemiyorsun. Tak adamı indiriyor ve şok oluyorsun.
-
@DemoKratos , hukuk literatüründe meşru müdafaa/yasal savunma olarak tanımlanan ve cezasızlık nedeni sayılan öz-savunma doğal, tartışılmaz,yok sayılamaz en temel/doğal haklardandır. sevgi ve nefret aynı köten beslenen aynı ağacın dalları gibidir; sevgi yapıcı, nefret yıkıcıdır. sevgi dolu ve tabiri caiz karıncayı dahi incitmemiş bir kişi kendisinin ya da başkasının canına yönelmiş bir ciddi saldırıyı başka türlü öneleyemeyecekse, silahlarda eşitlik kuralını bozmadan bu saldırıyı gerçekleştirene yönelip hayatını sonlandırdığında yasal savunma hakkını kullanmış sayılacaktır. görüleceği gibi yasal savunma ve nefret aynı olgular değildir.
-
@nejdet-evren, içinde söyledi: Sevgi Nefret Siddet
@DemoKratos , hukuk literatüründe meşru müdafaa/yasal savunma olarak tanımlanan ve cezasızlık nedeni sayılan öz-savunma doğal, tartışılmaz,yok sayılamaz en temel/doğal haklardandır. sevgi ve nefret aynı köten beslenen aynı ağacın dalları gibidir; sevgi yapıcı, nefret yıkıcıdır. sevgi dolu ve tabiri caiz karıncayı dahi incitmemiş bir kişi kendisinin ya da başkasının canına yönelmiş bir ciddi saldırıyı başka türlü öneleyemeyecekse, silahlarda eşitlik kuralını bozmadan bu saldırıyı gerçekleştirene yönelip hayatını sonlandırdığında yasal savunma hakkını kullanmış sayılacaktır. görüleceği gibi yasal savunma ve nefret aynı olgular değildir.
Eğer bir kişiyi o seni öldürmeden öldürüyorsan, ondan seni öldürmeye çalıştığı için nefret ettiğinden dolayı öldürüyorsundur. O seni öldürmeye çalışmasaydı ondan nefret etmeyecek ve öldürmeyecektin.
Nefret elbette sahibine zarar veren bir duygu. Sevgi ise tam tersine psikolojisini düzelten. Sürekli nefret ederek yaşanmaz. Zaten bu yüzden o nefret ettiğinin yok olmasını ve bu nefretle yaşamaktan kurtulmak istiyorsun. O ölünce artık ondan nefret etmene gerek kalmaz.
Elbette burada sevgi mi iyidir nefret mi bunu tartışamayız. Çünkü tartışmasız sevgi iyidir. Fakat nefret gerekli olmasa evrim bunu geliştirmezdi. Bu nefret güzellemesi yapmamızı asla gerektirmez.
Sevgiyi asıl, nefreti palyatif görmek gerekiyor. Nefret silahtır, durduk yerde kullanılması kötüdür. Hayatını koruman için kullanman gerekir.
Bir savunma savaşında düşmandan nefret etmek zorundayızdır. Geldiler sevdiklerimizi öldürüyorlar diye onlardan nefret ederiz. Onları bekleyen sevdikleri olduğunu düşünmeyiz. O zaman gelmeselerdi deyip onlardan nefret ederiz.
Asla nefret sevgiden üstündür gibi bir tartışma açamayız. Bu insanlık dışı olur. Ama sevgi kendini savunmanı engeller mi, evet. Nefret kendini savunmanı sağlar mı, evet.
-
Yalnız işte...
Burada gündeme kaçınılmaz bir konu geliyor. Dedik ya nefret edilen ölünce nefret biter diye...
İşte bazen bitmiyor! İşte korkunç olan bu! Bazılarının nefreti ölüm ile sona ermiyor! Öldükten sonra da korkunç işkencelerle kıvransın istiyorlar, üstelik bu sonsuza kadar sürsün istiyorlar!
İşte bu dünyada tarihte icat edilmiş en korkunç nefret suçudur! Böyle korkunç ve tehlikelisi icat edilmedi! En kötü ırkçı bile bu dünya hayatını paylaşmak istemiyorum, ölsün beriki diye nefret eder! Öldükten sonra artık nefret etmez!
Ama bir çok din, üstelik de kendi inançlarına katılmayanlar, inançlarını reddedenler için sonsuza kadar işkence tehdidinde bulunuyorlar! Bu yani tarihte icat edilmiş en berbat ayrımcılık!
Bunun derhal, hemen yarın tüm insanlık tarafından ortak bir kararla reddedilip yok edilmesi gerekiyor. Ama insanlık öyle bir kültürel olgunluktan o kadar uzak, o kadar uzak ki...
Hayır yani bu tehdidi insanlık suçları, katliamlar için yapsalar neyse de bizim inandığımız gibi inanmayanlar sonsuz işkence çekecek iddiasındalar! Bu yani nasıl olur, böyle bir saçmalık nasıl derhal çöpe fırlatılmaz?
Apaçık bu dinlerin kutsal kitaplarında tanrıdan başka tanrılara inanmanın en büyük suç olduğu ve sonsuz işkence ile cezalandırılacağı yazıyor! Yahu bu nasıl olur? İnsanın neye tapacağına kim karışabilir? Karışmayı kenara koyduk, bu nasıl en ağır suç kabul edilir?
İnanılmaz ama binlerce yıldır milyonlarca insan böyle bir saçmalığa inanıp duruyor! Kabus gibi! İnanılacak gibi değil!
-
Söylemiyim söylemiyim diyorım amma...siz Türkiye'deki kadın profilini yakınen tetkik ettiniz mi?
Ben çok yakınen tetkik ve teşhis ettim. Öyle çok da tartışılacak bir konu değil.
Ateist düşünür Anibal'ın Türkiye'deki kadınlar için söylediği laf aklıma geldi , haksız değil.
-
Bir de şu Türk erkeklerinin kadın zaafı yok mu , tam bir aptallık hali. Ama böyle eğitiliyorlar. Erkekleri Sex açlığıyla yada şefkatsiz eğitince kadınlar pirim yapmaya çalışıyor. Çünkü onlar da başka türlü kemdilerini değerli hissetmiyorlar.
Erkek peşimden koşsun , bütün servetini harcasın , bana tapsın istiyorlar. Türkiye'de çok kişi sorunlu yani Sayın Aziz Nesin doğru tespit etmiş.
Helal olsun adama.
Tencere kapak örneğinde olduğu gibi. Tek taraflı değil bu işler.
-
Neye eksik oluşumuz ya da neye ihtiyaç duyacağımız yönlendiriliyor. Ve bızler bu yönlendirmelerle hayatımızı şekillendiriyoruz.
Eski Türk filimlerinde kız ile oğlan çarpışırlar ve aşık olurlardı. Bizim kuşaklar bu filimlerin etkisinde kalarak çarpışacağı kız ya da oğlanı beklemiştir hep. Aşk ve sevginin oluşabilmesinin yolu böyle bir olaya bağlıydı çünkü.
Şimdi ise filmlere baktığımda yine çok zengin oğlan fakir kız... Vs ilk önce tartışmayla nefretle başlıyorlar sonra aşık olup evleniyorlar ya da flört. Bu filimlerin etkisinde kalan kızlar ve oğlanlar aynısını hayatlarında yaşamak isteyeceklerdir.
Ayrıca programlarda hep bir mutsuzluk hali, sevgi açlığı, kendinin mükemmelliği, hata ve kusuru hep bşkasında görme, aldatma... Vs işlendiği için bu tarz programların etkisinde kalanlarda da aynı durumları görmek mümkün. -
@Efruhte Türkiye'de tüm ticaret cinsellik üzerine kuruludur. Evlilikler bile böyle olduğundan toplum normal aile bulmak zor oluyor.
Türkiye halklarının cinsel dürtüleri hem ticaret hem sosyal yaşam ve hem de dinlerindeki tek etkendir.
-
@kâfir-imam, içinde söyledi: Sevgi Nefret Siddet
@Efruhte Türkiye'de tüm ticaret cinsellik üzerine kuruludur. Evlilikler bile böyle olduğundan toplum normal aile bulmak zor oluyor.
Türkiye halklarının cinsel dürtüleri hem ticaret hem sosyal yaşam ve hem de dinlerindeki tek etkendir.
Evliliğini neye göre kurmak istersen ona göre yaşarsın evliliğini de.
Beraber yaşlanacağı ve yaşlılığında beraber geçireceği insanı tercih ettiğinde ve beklentilerini farklı amaçlar üzerine inşa ettiğinde evlilliğin sadece cinsellik olmadığı çok daha fazlası olduğu kanaatine varılır ve eş tercihleri de bu kıstaslar dahilinde yapılır.