Jean Jacques Rousseau Eğitim Felsefesi
-
Gerçekten de Toplum Sözleşmesi’ni kaleme almadan hemen önce Bilimler ve Sanatlar Üzerine Söylev, İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı ve Temelleri Üzerine Konuşma ve Émile’in birbirinden ayrılmayacak şekilde tek bir bütün meydana getirdiğini öne süren Rousseau’nun, ilk iki söylevinde Avrupa Uygarlığı’nın hastalığını teşhis ettikten sonra, bir tedavi uygulamaya karar verdiği ve bu kararın onu doğrudan doğruya eğitim ve politika alanlarına götürdüğü rahatlıkla öne sürülebilir. Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev’de yanlış bir toplumda yeşeren yanlış bir kültürün eleştirisini ortaya koyan, İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı ve Temelleri Üzerine Konuşma ise insanın bir ilk masumiyet anından başlayarak yanlış bir toplum düzeni içindeki bozuluşunun izini süren Rousseau, bu kez Émile’de, bir çocuğun, insanda varolan yetkinleşebilirlik ilkesi temeli üzerinde nasıl yetiştirileceğini ele alır. Uygun ve doğru bir toplum sözleşmesinin ancak ahlaken olgunlaşmış bireylerle yapılabileceği, genel iradenin ancak eğitimli yurttaşlardan oluşan bir toplumda tam olarak hayata geçirilebileceği dikkate alınırsa, onun eğitim felsefesi ile siyaset felsefesi ya da Émile ile Émile’den sonra kaleme alınmış bir eser olarak Toplum Sözleşmesi arasında yakın bir ilişki olduğu, bir kez daha söylenebilir. Zira söz konusu yanlış toplum veya mevcut düzen içinde yetişip, onu olumlamış bireylerle yapılabilecek pek bir şeyin olmadığını düşünen Rousseau, beşeri faaliyetin, kendi sisteminin talep ettiği kontrollü moral gelişim imkânını sunan yegâne alanı olarak eğitime dönmüştür.