Terörist İsrail
-
@phi hiçbir şey demiyorum
-
iste radikal bir dusunceye sahipsin.
peki yine hamasin isralli kadinlarin irzina gecmesine? israilli cocuklari oldurmesine? Allah belasini versin diyor musun?
erkeklerinin yanindan kadinlarini kacirmasina falan?
-
simdi sen bu hamas ile kuva-yi milliye'yi nasil bir tutuyorsun anlatir misin? nasil bir mantiktasin?
-
@phi her kim masumların kanını akitiyorsa zaten onun Allah belasını verir.
Demek istediğimi ya ben anlatamıyorum ya da siz anlamamakta ısrar ediyorsunuz.
İyi ya da kötü sonuç itibariyle Filistin kendini işgal guclerinden korumak için bir örgüt kufmus mu , kurmuş . Ve bu örgütlenme hareketinin adı Hamas mi , Hamas . -
tamam pkk'da kendi topraklarini korumak icin silahli orgut kurmus o halde.
-
@phi iyi de PKK nin değil ki bu topraklar. Türkiye Cumhuriyenin topraklaridir.
Zamanında Osmanlı Devleti'nin topraklarini vatanlarını korumak için örgütlenme oldu mu evet . Kuvayı milliyeden bahsetmeyin nedeni bu yüzden. Dünya kamuoyunda ilk zamanlar Kuvayı milliye hareketi nasıl biliniliyordu . Bunu anlatmaya çalışıyorum -
@kereste
Beddua nedir ne değildir en iyi bilenlerdenim..
Haketmiyorsa zaten o bela bana döner hakediyorsa da umrumda değil..İşgalci İsrail yıllardır bu insanları bombalarken kimsenin sesi cikmiyordu şimdi Katil İsrail masum Hamas mi terörist oldu?
Hic kimse bana hümanistliktrn ondan bundan bahsetmesin bu kadar hümanistseniz bir kere durun ve düşünün gecenin yarısı biri evinizden cikmanizi isteyecek evinizi işgal edecek yetmeyecek coluk cocuk genc yasli demeden öldurcek yetemeyecek eşini cocugunu veya cocugunun gozu önunde seni öldurcek.. o psikolojiyi bir kere kalbinizde hissedin bir kere evladinizin katledildigini gozunuzun önune getirin sonra bana Katil israili savunun..Soyleyeceklerim bu kadar bu konuda ki dusuncem budur ve degismeyecektir..
-
yahu mezapotamya'da turkler mi vardi?
anadoluya girisimiz belli, ne zaman yerlesmisiz belli, osmanli viyanaya kadar gitti, simdi gidip tunusa bu topraklar bizimdi mi diyelimnasil bir kafa yapisi gercekten anlamiyorum.
israil isgalci bu arada birsey demiyorum ama hamasi falan savunmak nahos. -
Arzuhal__
Sen
Dilini bilmediğim
Ülkelerin çocuğusun.
Ama gözlerinden okuyorum.
Döktüğün damlalarında boğuluyorum.
Bu hüzün,
Hangi yağmurları bekler! -
@phi, içinde söyledi: Terörist İsrail
Ee adamlarda paramatorler ile festival basip insanlari oldurduler? Yani siz olume mi karsisiniz yoksa musluman olmesin ama hristiyan yahudi diger hepsi olsun gebersin derdinde misiniz anlamadim?
https://twitter.com/BenzionSanders/status/1713255988608848069
-
Savaş suçu savaş suçudur, insanlık suçu insanlık suçudur, uluslarası hukuk uluslarası hukuktur, uluslarası toplum uluslarası toplumdur, evrensel ilkeler evrenselse evrenseldir. Hukuk genelse geneldir ya da hukuksa hukuktur
-
Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü
Madde 7
İnsanlığa Karşı Suçlar- Bu tüzüğün amaçları bakımından “insanlığa karşı suçlar”, herhangi bir sivil nüfusa karşı yaygın veya sistematik bir saldırının parçası olarak işlenen aşağıdaki eylemleri kapsamaktadır:
(a) öldürme;
(b) toplu yok etme;
(c) köleleştirme;
(d) nüfusun sürgün edilmesi veya zorla nakli;
(e) uluslararası hukukun temel kurallarını ihlal ederek, hapsetme veya fiziksel
özgürlükten başka biçimlerde mahrum etme;
(f) işkence;
(g) ırza geçme, cinsel kölelik, zorla fuhuş, zorla hamile bırakma, zorla
kısırlaştırma veya benzer ağırlıkla diğer cinsel şiddet şekilleri;
(h) paragraf 3’te tanımlandığı şekliyle, her hangi bir tanımlanabilir grup veya topluluğa karşı, bu paragrafta atıf yapılan her hangi bir eylemle veya
Mahkemenin yetki alanındaki her hangi bir suçla bağlantılı olarak siyasi, ırki, ulusal, etnik, kültürel, dinsel, cinsel veya evrensel olarak uluslararası hukukta kabul edilemez diğer nedenlere dayalı zulüm;
(i) zoraki kayıplar;
(j) ırk ayrımcılığı (apartheid) suçu;
(k) kasıtlı olarak ciddi ıstıraplara ya da bedensel veya zihinsel veya fiziksel
sağlıkta ciddi hasara neden olan benzer nitelikteki diğer insanlık dışı
eylemler.-
- paragrafın amaçları bakımından:
(a) “Herhangi bir sivil topluluğa yönelmiş saldırı”, devlet ya da kurumsal bir
politikanın uzantısı ya da bu politikanın daha da ileri götürülmesine yönelik
olarak 1. paragrafta belirtilen eylemlerin herhangi bir sivil topluluğa karşı
müteaddit kereler yapılması anlamına gelir;
(b) “Toplu yok etme”, nüfusun bir bölümünü yok etmek amacıyla, yiyecek ve ilaca erişimden mahrum bırakmanın yanı sıra, yaşam koşullarını kasten
kötüleştirmeyi de içerir;
(c) “Köleleştirme”, kadın ve çocuklar başta olmak üzere, bir kişi üzerinde sahiplik hakkına dayalı yetkilerin, insan ticareti dahil kullanılması anlamına gelir;
(d) “Nüfusun sürgün edilmesi veya zorla nakli”, uluslararası hukukta izin verilen gerekçeler olmaksızın, belli bir yerde, hukuka uygun olarak ikamet eden insanların sürülmesi ya da başka zorlayıcı fiillerle zorla yer değiştirilmeleri anlamına gelir;
(e) “İşkence”, yasal yaptırımlardan kaynaklanan, kaza eseri ya da yaptırımın
doğasından kaynaklanan acı ve ıstırap hariç olmak üzere, gözaltında bulunan veya sanığın gözetiminde bulunan bir kişinin, fiziksel ya da ussal olarak şiddetli acı veya ıstırap çekmesini bilerek sağlama anlamına gelir;
(f) “Zorla hamile bırakma”, uluslararası hukukun ciddi bir şekilde ihlali veya bir topluluğun etnik bileşimini değiştirme amacıyla, bir kadının arzusu hilafına, zorla hamile bırakılması anlamına gelir; ancak bu tanım, hiçbir şekilde hamileliğe ilişkin ulusal yasaları etkileyecek şekilde yorumlanamaz;
(g) “Zulüm”, bir grubun veya topluluğun, kimliğinden dolayı, uluslararası hukuka aykırı olarak, temel haklardan ağır bir şekilde mahrum bırakılması anlamına gelir;
(h) “Irk ayrımcılığı (apartheid)”, bir ırkın, başka bir ırk grubu veya grupları
üzerinde, sistematik hakimiyet ve baskı kurmaya yönelik kurumsal bir rejim
çerçevesinde ve bu rejimi koruma amacıyla işlediği ve 1. paragrafta sözü
edilen insanlık dışı fiiller anlamına gelir;
(i) “Zoraki kayıplar”, bir devlet veya siyasi bir örgüt tarafından ya da onların yetkisi, desteği ve bilgisi dahilinde, kişilerin gözaltına alınması, tutuklanması veya kaçırılmasını takiben, bu kişilerin uzunca bir süre, kanun korumasından uzak tutulması amacıyla, nerede oldukları ve akıbetleri hakkında bilgi vermeyi reddetme ve bu kişilerin özgürlüklerinden mahrum bırakıldıkları bilgisini inkar anlamına gelir;
3. Bu tüzüğün amacına uygun olarak, “cinsiyet” toplumsal bağlamda, kadın ve erkek olmak üzere iki cinsiyete atıf yapmaktadır. “Cinsiyet” terimi, yukarıda açıklanandan başka bir anlam taşımamaktadır.Madde 8
Savaş Suçları
- Bir plan veya politikanın ya da bu tarz suçların büyük çapta işlenmesinin bir parçası olarak işlenmesi başta olmak üzere, Mahkemenin savaş suçları üzerinde yargı yetkisi vardır.
- Bu tüzüğün amacına uygun olarak, “savaş suçları” şu anlamlara gelir:
(a) 12 Ağustos 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri’nin çok ciddi şekilde ihlali,
başka bir deyişle, Cenevre Sözleşmesi hükümlerine göre korunan şahıs ve
mallardan herhangi birine karşı aşağıdaki fiiller:
i) Kasten öldürme;
ii) Biyolojik deneyler dahil işkence veya insanlık dışı muamele;
iii) İnsan vücuduna veya sağlığına kasten büyük ıstırap verme veya
ciddi yaralamaya sebep olma;
iv) Askeri gereklilik olmadan, yasadışı ve keyfi olarak malların yaygın
yok edilmesi veya sahiplenilmesi;
v) Bir savaş esirinin veya koruma altındaki bir diğer şahsın, düşman
devlet silahlı kuvvetlerinde hizmet etmeye zorlanması;
vi) Bir savaş esirinin veya koruma altındaki bir diğer şahsın, kasti
olarak adil ve olağan yargılanma hakkından yoksun bırakılması;
vii) Hukuka aykırı sürgün, nakletme ya da hapsetme;
viii) Rehine alınması.
(b) Uluslararası hukukun mevcut sistemi içerisinde, uluslararası silahlı
çatışmalarda uygulanabilir yasa ve geleneklerin diğer ciddi ihlalleri, yani,
aşağıdaki fiillerden herhangi birisi:
i) Çarpışmalarda doğrudan yer almayan sivil bireylere ya da sivil
nüfusa karşı kasten saldırı yöneltilmesi;
ii) Askeri olmayan, yani askeri maksatlı olmayan sivil hedeflere karşı
kasten saldırı düzenlenmesi;
iii) Uluslararası silahlı çatışmalar hukuku çatısı altında, siviller ya da
sivil nesnelere sağlanan korumadan yararlanma hakları olduğu
sürece, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne göre, barış gücü ya da
insan yardıma tahsis edilmiş görevli personel, tesis, malzeme,birlik
veya araçlara kasten saldırı yöneltilmesi;
iv) Tahmin edilen somut ve doğrudan askeri avantajlara kıyasla, aşırı
olacak şekilde, sivillerin yaralanmasına veya ölmesine veya sivil
nesnelerin zarar görmesine yol açacağı ve geniş çapta, uzun vadeli
ve ağır bir biçimde doğal çevreye zarar vereceğinin bilincinde
olarak saldırı başlatılması;
v) Savunmasız veya askeri hedef oluşturmayan kent, köy, yerleşim
yeri ve binaların bombalanması veya bu yerlere herhangi bir araçla
saldırılması;
vi) Silahını bırakmış, kendisini savunma araçlarından yoksun ve
isteğiyle teslim olmuş bir askeri öldürme veya yaralama;
vii) Teslim bayrağını, Birleşmiş Milletler veya düşman bayraklarını,
askeri rütbelerini ve üniformalarını, yine aynı şekilde Cenevre
Sözleşmeleri’nin ayırt edici amblemlerini, uygunsuz şekilde
kullanarak ölüme veya ciddi yaralanmaya sebebiyet verme;
viii) İşgalci devletin kendi sivil nüfusunun bir bölümünü işgal ettiği
topraklara doğrudan veya dolaylı olarak nakletmesi veya işgal
edilen topraklardaki nüfusun tamamının veya bir kısmının devlet
sınırları içinde veya dışında sürülmesi veya nakli;
ix) Askeri amaçlı olmaması koşuluyla din, eğitim, sanat, bilim veya
yardım amaçlarıyla kullanılan binalara, tarihi eserlere, hastanelere
ve hasta ve yaralıların toplandığı yerlere kasten saldırı
düzenlenmesi;
x) Karşı tarafın hakimiyeti altında bulunan kişilerin tıp, diş veya
hastane tedavisi gerekliliği olmadan, kişisel çıkarlarına aykırı bir
şekilde ölüme yol açabilecek veya sağlığı ciddi tehlikeye
düşürebilecek nitelikte tıbbi veya bilimsel deneylere tabi tutulması
veya fiziksel sakatlanmaya maruz bırakılması;
xi) Düşman devlet ya da orduya bağlı bireylerin haince öldürülmesi
veya yaralanması;
xii) Savaş esirlerine yaşama şansı verilmeyeceğini ilan etme; (karşı
tarafta canlı bırakılmayacağını ilan etme)
xiii) Savaşa dair ihtiyaçlar zorunlu olarak gerektirmedikçe, düşman
mallarının imha edilmesi veya bu mallara el konulması;
xiv) Düşman taraf uyruklu kişilerin, Mahkemelerdeki hak ve eylemlerinin
ortadan kaldırıldığını, askıya alındığını veya kabul edilemez
olduğunu ilan etme;
xv) Düşman taraf vatandaşlarını, savaş başlamadan önce, ordu
mensubu olsalar bile, kendi devletlerine karşı savaş harekatlarında
yer almaya zorlama;
xvi) Saldırı sonucu ele geçirilse bile, bir kenti ya da yeri talan etme;
xvii) Zehir veya zehirli silahların kullanılması;
xviii) Boğucu, zehirli veya diğer gazlar ile benzeri sıvı, malzeme veya
cihazlar kullanılması;
xix) Çekirdeği tam kapatmayan veya yararak ayrılan mermiler gibi insan
vücuduna kolayca giren veya vücutta parçalanan mermi
kullanılması;
xx) Gereksiz yaralanmaya veya ıstıraba yol açan veya 121 ve 123.
maddeler hükümlerine uygun olarak bu tüzüğe bir ek şeklinde dahil
edilmesi ve geniş yasaklamaya tabi olması halinde, kendiliğinden
ve ayrım yapmadan uluslararası savaş hukuku ihlalleri oluşturan
silah, mermi, malzeme veya savaş yöntemleri kullanılması;
xxi) İnsan onuruna hakaret eder nitelikte, özellikle aşağılayıcı ve küçük
düşürücü davranışlar;
xxii) 7.maddenin 2(f) paragrafında tanımlandığı gibi ırza geçme, cinsel
köleleştirme, fahişeliğe zorlama, hamileliğe zorlama,
kısırlaştırmaya zorlama veya Cenevre Sözleşmeleri’ni ciddi şekilde
ihlal eden diğer cinsel şiddet çeşitlerine başvurulması;
xxiii) Belli noktaları, alanları veya askeri güçleri askeri operasyonlardan
muaf tutmak için, bir sivilin veya diğer korunmuş bir kimsenin
varlığının kullanılması;
xxiv) Uluslararası hukuka uygun bir şekilde, Cenevre Sözleşmeleri’nin
ayırt edici amblemlerini kullanan binalara, malzemeye, sağlık ve
ulaşım birimlerine kasten saldırı düzenlenmesi;
xxv) Cenevre Sözleşmeleri ile sağlanan yardım malzemelerini bilerek
engelleme dahil olmak üzere, yaşamları için vazgeçilmez
maddelerden mahrum etmek suretiyle sivillerin aç bırakılmasının,
bir savaş yöntemi olarak kullanılması;https://www.un.org/en/genocideprevention/crimes-against-humanity.shtml
http://www.ceidizleme.org/ekutuphaneresim/dosya/459_1.pdf -
@ictenlik bu kurallar her iki taraf icin de gecerli degil mi?
-
@phi, içinde söyledi: Terörist İsrail
@ictenlik bu kurallar her iki taraf icin de gecerli degil mi?
Evet
-
o zaman hem israil'in hem hamas'in yaptigi savas sucu?
-
@Efruhte, içinde söyledi: Terörist İsrail
Gelelim bizi ilgilendiren mevzuya.
Süreç şöyle işliyor. Hepimiz İsrail'in bir işgal devleti olduğunu, BM planı dışında örgütlendiğini, Filistinlileri yurtlarından ettiğini-sürdüğünü, dünyanın buna 70 yıldır kayıtsız kaldığını bilsekte bu reel durum, defacto durum ya da cari durum alırız ve bu durumda diplomatik oluruz. Diplomasi dediğimiz şey var. Yani Hamas'ın hava gücü roketleri bombaları vs olmadığını bilsekte, onların abluka da ezilenler olduğunu bilsekte girip sivilleri rehin aldığı ve öldürdüğü için öncelikle onu/Haması ve Filistin'i kınarız. İsrail'in misilleme ve savunma hakkına vurgu yaparız. Sonra İsrail burada insani/hukuksal çizgi taştığında uluslarası hukuk ve vicdan çerçevesinde davranırız. Yani İsrail'i uluslarası hukuka uymaya davet ederiz, uymadığında BM gibi aygıtları işletiriz, uluslarası kurumları, uluslarsı bağlantı ve diplomasiyi işletiriz, olmadı diplomatik ilişkileri keseriz sosyal vb ambargo uygularız vs.
İkincisi; Hamas'ın İsrail'e sızmasında İsrail parmağı olup olmadığı ya da isral'in planlayıcı olmasa da buna göz yumup yummadığı (11 eylül benzeri komplo oluş olmayış) belirsizdir. Sosyal medya da ilk sorgulanan bu idi. Hamas 1.000 kişi ile ya da geride ki 40 bin kişi ile İsrail'i zaptetmek mi istedi?Gözdağı karşılık vermek mi istedi.? Uygun konjonktür müydü ya da sanırım İsrail'i ve oradaki sorunu uluslarası topluma ifşa etme için, dikkat çekme için acıları göze aldı ve canavarı kızdırdı. Bricksle küresel güney denen kolektif batı dışı blok zaten uyumlanıyor ve birleşiyordu, İran zaten güçleniyordu. Bunları bekleyebilirlerdi ve uluslarası diplomasi lobi faaliyetleri yürütebilirdi. Yeterince askeri, diplomatik vb gücün örgütün olmadan nasıl bir savaştı;?
Şimdi herkes soruyor. Lübnan Hizbullahı ve İran girer mi? Bir üçüncü dünya savaşı mı istiyoruz?
Üçüncüsü uluslarası birleşmeler ve ortak adımlar dışındaki bireysel bölünmüş eylem ve yaptırımların kimseye yararı olmaz. Devletlerin bireysel çıkışları da öyle. Dünyanın ilk yapması gereken ortadoğudan bir karmaşa, nükleer bir kıyameti ve küresel yaygın savaşı uzak tutarken insani değerleri ve uluslarası hukuku ve barışı koruma çabasıdır.
Rusya Çin gibi devletler çözüme vurgu yaptı. 1967 sınırlarına dönülsün, tanınmış iki devletli çözüm olsun dedi. Rusya BM ye sivilleri korumaya dönük bir tasarı götürdü ve reddedildi . Hırvat başkanı, Kolombiya başkanı bir şeyler söyledi. İspanya da bir bakan uluslarası yargıdan sözetti. Dünya bütünüyle sessiz değil oysa yapılabilecek ne? Kolektif batı tuhaf bir organizmadır ,kendi kontrolünü aklını yitirmiş uygarlık. Sorun geniş zamanlar içine kolektif akıl, yeni birleşmeler, doğu blokunun güçlenmesi, briciksin yol alması vb ile müzakere vb diğer yollarla da çözülebilirdi. Hamas kendini bir ateşe attı ve şimdi uluslarası toplumun durdurmasını istiyor. Birileri bir şey yapmalıysa ilk önce Araplar birleşmeliydi ve baktık ki herkes kendi derdinde. Mısır ben mülteci almam diyor, Ürdün ben mülteci almam diyor vs. Araplar birleşik eylem ve ortak iradeyle hareket edebilirdi ve Esad'dan bu çağrı gelmiştir. Toplanıp ortak hareket edelim yoksa geç olacak denmiştir.
Kudüs'e gelince. Bölüşülemeyen bu toprak -toprağı kutsamama öğrenilene kadar- üç dinin ortak mirası yapılmalıdır. Mülkiyet iddiasından vazgeçin, herkes vazgeçmeli. Toprağı kutsamaktan vazgeçin. Herkes vazgeçmeli. Toprak uğruna, Kudüs uğruna, din uğruna savaşın bir alemi yoktur. Baskıya karşı evet, zulme karşı evet ama güvenlik arayabilirlerdi.
Sessiz Araplarınız ne yapabilir?
ABD bölgeye donanma yığdığında birleşir, brickse yönelir ve petrol parasını dolardan çekip yuana akıtabilrdi.
Bütün dünyanın derdi savaşın durdurulması, ateşkesin sağlanması, barışı müzakere olmalıdır, yangına körükle gitme değil ve savaşın yaygınlaştırılması değil. Henüz farkında olunmayabilir ama İsrail'in güvenlik endişesi o kadar güçlü ki ve varlığını koruma refleksi, bu sizi topyekün bir savaşa götürebilir ve umulmadık bir kargaşaya üretebilir. Bunu haklı olma haksız olması dışında bakın. İsrail'in de tanınmış güvenliği sağlanmış bir güvenliğe ihtiyacı var. Bunu ancak uluslarası toplum çözebilir. Şu an yapılması gereken arapların ortak iradesi, birleşmesi yoluyla denge ve kontrol sağlama. Güç savaşı dışında. -
@Efruhte, içinde söyledi: Terörist İsrail
Gelelim bizi ilgilendiren mevzuya.
Emin değiliz ama İsrail olsak sanırım Haması bir güvenlik endişesi olarak görmezdin. Hipersonik füzeleri olan, uranyum zengişletirmeye çalışan İran ve onun silahlandırdığı Hizbullah ve Lübnan.
Asıl hedefin ADB eliyle bura olup olmadığına bir bakalım. İkincisi zaten bunu sağlamanın yolunun Gazze de de üretilen panik ve yıkım ve dolayısıyla ve arapları diğerlerini kışkırtma olup olmayacağına bakalım.Şimdi İsrailsen 20 yıl -50 yıl ötedeki güvenliği göremeyebilirdin ve bu durumda çıkıp barışı tartışmalıydın, Filistinlilerin haklarını tartışmalıydın, Kudüs'ün bölüşülmesi ve iadesini tartışmalıydın. Buna yakın e uyumlu gözükmediler, içlerinde öyle olanlar ama mevcut iktidar tersi yönelimde ve onları seçmiş görünüyorlar. Tıpkı Gazze'nin haması seçmesi gibi. Bu duruma İsrailsen güvenlik aramanın yolu savaş ve bunu kışkırtma olabilir. Bu tip bir savaşta kazanan olmayacaktır. İsrail'i yoketseniz bile arap kıtasının yarsını yokederdiniz .Bunun kimseye yararı olmaz. O halde herkes barışı ,durdurmayı , ateşkesi konuşmalı.
İsrail yapacaklarımız 50 sene unutulmayacak dedi ve gazeteci adı alan bazı kalemlerle Gazze bir otoparka dönecek dedi. Kendi stratejistleri ve eski yetkilileri eliyle Mısır'a sürgün dedi. İlerleyecekler ve durmayacaklardır.
İran'ı parçalama ve etkileştirme dışında bir İsrail hedefi görmüyorum.
İsrail gözünden İsrail ölüm kalım varoluş savaşı veriyor.
Tarafların empatisi, uluslarası toplumun birleşik iradesi, arapların birleşik eylemleri vb süreci yönetebilir. İsrail'in güvenlik endişesini de dikkate alındığı ,onu da tanıyan ama geçmişle yüzleşen, özeleştiri yapan ve karşı tarafı da tanıyan hakları iade eden, o coğrafyayı toprağı eşit bölüşen çözümler üzerinde durulmalı.Şu an müslüman olmayan dünya da olanları endişe ve panikle izleniyor. Uluslarası hak ve hukuk kavramları yakın tarihte bu kadar hiç zorlanmamıştı.
-
Göreceli durumlarda karar vermek imkansızdır.
Herkes kendi bakış açısına göre karar verir.
Örneğin savaşlarda çocukları öldürme denilir.
Ama kendisine silah doğrultan bir çocuk gören askerin ne yapacağını söylemez kanunlar. -
Yüce İsrailinizin hiç bir kara savaşı, ordu savaşı verebileceğini sanmıyoruz ancak milis ve paralı askerler vb ve bunun dışında muhtemelen yürüyen herşeyi kül edip ve ayaktaki herşeyi moloza çevirip buna bir kılıf uydurup devam edeceğini düşünüyoruz. Eğer Gazzeye girerse. Duracaklarını da sanmıyoruz.
Birinin hatası -tuzak- milis savaşı şehir savaşına gireceklerini sanma, düşünme olabilir. Bunun olacağını sanmıyorum. Öncen bombalar yağmış koridorlara ancak. Uluslarası toplumu sayacaklarını da sanmam. defacto savaş durumu yaratacaklar ve durum en kadar çıkmazlı olursa o kadar çıkmaz ve bulamaç. Sonuçta sanırım bu savaş İsrail ve tüm ortadoğu külleşmeden ne yazık ki çözülemez ya da bir mucize bekliyoruz. Neyle karşı karşıya olunduğunu yakında öğrenirsiniz.
-
Herkes yalanı/yaygarayı bırakmalı. Kudüs kutsal felan değil ve kutsal bir şey varsa ,insan birliği, birlikte barış içinde yaşama kültürü, insanın can mal güvenliği, özgürlüğü vb idi ve yine herkes kafasında düşünürken, çözüm oluştururken, gözlemlerken ne İsraili ne Filistini yokeden ikisini de vareden, ikisini ve tüm herkesi uzlaştıran/barıştıran çözümlere odaklanmalı..
Savaşın kökü kökeni ne kadar kazılırsa üçe yarılmış/bölünmüş ortadoğu dinlerinin bölüşemediği kutsal toprak çıkacak ve bu şey sonsuz, müslamanlara eşit haklar ve mülkiyet tanınmadığı sürece sürecek .. Ne haliniz varsa görün. Bu benim gibilerin savaşı değil. Sadece insanlara üzülüyorum. Travmaları dışlayan bireysel kitlesel ,travmatizasyon dışı savaş yöntemleri -yolları- bulmalısınız.
Kudüs'ü ya özgürleştirin Kudüs'ü ya bölüşün ama gerek yok. Bu toprak. Dünyanın her yeri aynı ve insan yaşadığı yere aittir.