Varolmayan Ülke ya da şimdilik yurtları tanınmayan yurtsuzlar
-
Özgürlükten başka neye istersen karış. Doya doya doyasıya karış
-
Her beklediğim gün. Tamam şu sahte toplum ne zaman yıkılacak? Bunu ne gün yıkıyoruz, buna daha katlanacak mıyız?
Ne olacaksa olur. Çıplak ayaklarımla dansederek ..Başedemediğim yerde yığılırdım ama orada özgürlük olacaktı. Özgür olsun da üç gün sürsün. Özgür olsun da ne gelirse gelsin. Hiç bir rahatlığa ihtiyacım yok. Özgürlüğü çalan hiç bir şeye. -
Hiç kimseye kral, patron, yönetici demeyeceğim, bundan bıktım
Paranızdan bıktım, yaşamdan zaten bıktım -
Doğa dışında her şey köleliğin biçimleri. Yönetmenin biçimleri. Olamayız, olmuyor, ideali yok.
Konfor olmaz ya da bunu üretemezsek üretmeyi öğrenene kadar gerekirse hayvan gibi yaşarız ama mutlu yaşarız
Daha az acı çekeriz, şimdi tersi algılanıyor öyle değil.
Tabi ki bugün doğaya dönsek öyle olmayacak ama normalde öyle olurduHiç bir özgür yöneticisiz (güç zorbalık kontrol içermeyen) üretim toplumu icad edemezsiniz. Eğer yeterince empatiye sahip olsaydınız en köşede en acı çeken ve en sefilin de sen olduğunu (o olabileceğini) -tam- içinde -yürekte- duyacaktın. Her gün ruhun metal kazınması gibi kazınırdı. Acıdan..
Toplumu bölün. Yani doğa ve göçebelik isteyenler için alanlar açın. Kanunları kaldırın. Bilmiyorum
Yaşayamıyorum, varolamıyorum.
Her gün sana karşı bir suya, rüzgara direnç gibi ..
Özgürlük. Sadece özgürlük. -
@ictenlik, içinde söyledi: Varolmayan Ülke ya da şimdilik yurtları tanınmayan yurtsuzlar
Doğa dışında her şey köleliğin biçimleri. Yönetmenin biçimleri. Olamayız, olmuyor, ideali yok.
Konfor olmaz hayvan gibi yaşarız ama mutlu yaşarız
Daha az acı çekeriz, şimdi tersi algılanıyor öyle değil.
Tabi ki bugün doğaya dönsek öyle olmayacak ama normalde öyle olurduHiç bir özgür yöneticisiz üretim toplumu icad edemezsiniz. Eğer yeterince empatiye sahip olsaydınız en köşede en acı çeken ve en sefilinde sen olduğunu içinde duyacaktın. Her gün ruhun metal kazınması gibi kazınırdı. Acıdan..
Toplumu bölün. Yani doğa ve göçebelik isteyenler için alanlar açın. Kanunları kaldırın. Bilmiyorum
Yaşayamıyorum, varolamıyorum.
Her gün sana karşı bir suya, rüzgara direnç gibi ..
Özgürlük. Sadece özgürlük.O kadar uzağa gitmeye gerek yok. 20.yuzyıl öncesi hatta ortalrına kadar yörüklerde öyle yaşıyordu.
Sibirya kökenli onlarda .
Nufus artışı sonuçları bunlar. Nufus az iken doğal kaynaklar için fazl a çatışma olmuyordu. Olanıda biz görmediğimiz için onları barış sever halk olarak görüyoruz. Göç varsa çatışma vardır. Sınırlar tel örgüler ile çizilmez dil ile de çizilir. -
-
Yönetim hissetmekten bıktım
Bu bıkkınlığı anlatan bir kelime var mı? Varsa şu. Dünyanızı havaya uçurmak istiyorum. Varolamadığım yer zaten yoktur. Her gün keyif alamadığım ve neşe saçıp savuramadığım (her gün gülücük ve kahkahaların patlayıp durmadığı ) yer zaten hiç varolmadı ya da olmasın, ben de burada olmayayım.Gülmek ya da her an kahkahayı basmaya hazır olma dışında bütün varoluş biçimleri zaten butlanlı (ölü doğmuştur, yaşatılamaz da)
-
İnsan gülmeyi bilen hayvansa bu doğayı kahkahayla doldurmadığı hiç bir günü yaşamadı
Gülüşün titreşimi papatyaya çarpmadığı gün papatya yaşamadıYönetim hissetmekten bıktım
Şenlik istiyorum. Şenlik özlüyorum. Neşe özlüyorum. Tepeden tırnağa dolu dolu mutlu, bıkkın olmayan, güne koşa-kalkan insanlar özlüyorum.
-
@TENTEN
Benim çocukluğum (0 - 10) böyle geçti. Keçilerimiz vardı ancak ineğimiz yoktu çünkü fakirdik. Keçilerin sütünden ve peynirinden beslendik. Mis gibi temiz hava vardı ancak alaturka tuvaletlerimiz rezildi. -
Dünyayı beğenmiyorsanız ve değiştirmek istiyorsanız, bunun tek yolu var. Siyaset. Evet; siyasetle bu mümkün. Da, paran olacak, çevren olacak, retoriğin çok iyi olacak, azıcık yakışıklı olmak da gerek. Ve elbette çok azimli olmak gerek . Bakın mesela RTE´ye; nereden nereye geldi ve Türkiye´nin çehresini kendi kafasındaki resime göre tamamen değiştirdi.
-
Bir kabile ve grup birliği gibi bir şey hissetmek istiyorum. Bu içimi kaplıyor.. Kendimsiz hissediyorum
Herkesin birbiri gibi hissettiği
Başka türlü nasıl varolurum bilmiyorum. Ateşler içinde bir yüzyıl. Eksiklik duyumsayarak ...
Kendim olabilmek diğerleri gibi hissedebilmek. Yakın olabilmek, başka yolunu bilmiyorum.
Yabancıların yurdunda kapana kısılmış kaçak. Esir alınmamış ama esir
Özgürlüğünü vermemiş ama özgürlüğü kiralık ya da kendinden defolu. -
Gözüme kendi gözünün içi gibi bakanların içinde ve ülkesinde ölmek ya da yaşamak
, onlarca kuşatılmak, içlerinde olmak başka hiç bir şey istemiyorum. Hiç bir şey, başka türlü hiçbir şey kendimsizliği gidermiyor ve o ülkede gözlerine kendi gözüm gibi bakamazsam beni eğiten öğreten onlar olsundu ve etim kemiğim ve kanım onların olsundu
Sonra ne geleceğinin önemi yok, -
-
Bir yanım -yarı yarıya- vahşi kurtlar kadar yabani ya da yabanileşmek istiyor ki ben buna özgürleşme derdim başka yolunu bilmiyorum bıktım
Yabancılaşma ve özgürlük tıkanıklığı içeren hiç bir durumu sevmiyorum ve bıktım
Doğa ve ben ve biz . Yabancılık yok ,yabancı yok, başkası yok biz varız . Yabancı düşman. Hepsi bu .Buraya set koyan yabancı ya da düşman o halde savaşa hazırlansın çünkü savaşacağız...
-
Kendim olabilmenin tek yolu diğerlerini tıpkı benim gibi, kendim gibi hissedebilmektir
Başka türlü varolmayı bilmiyorum ve öğrenmekte istemezdim, çöpe kaldırın -
Bu sayfa için uygun olacağını düşündüğüm şiirimi paylaşmak istedim.
Ben Köyümü Çok Özledim
_Hasretliği ,gel bana sor
Şehir yeri, virane hor
Gece gündüz ,işimiz zor
Ben köyümü ,çok özledim .Anam babam, gurbetteler
sormaktayım, ne haldeler
Düşüm rüyam, dilimdeler
Ben köyümü, çok özledim.İnek gütsem, meralarda
Sütün içsem,kana kana
Aksa terim, harmanlarda
Ben köyümü, çok özledim.Toprağinda , taşındayım
Havasında ,suyundayim
Uzağında ,yakındayim
Ben köyümü, çok özledim.Soba kursam, bacasina
Ekmek yapsam, ocağında
Keşkek dövsem, düğünlerde
Ben köyümü, çok özledim.Gizli gizli, akar yaşım
Ne de çabuk, geçti yaşım
Şehir yeri ,dertli sızım
Ben köyümü, çok özledim. -
Kırılgan bir çocuk gibi hissediyorum, güçsüz hissediyorum ama bu benim yüzümden değilmiş gibi diğerlerinin yüzünden ya da diğerleri eksikmiş gibi
Yalan söylememeye programlıyım ve bu ne söyleyeceğini bulamamak gibi çünkü söylemek isteyebileceğin herşeyi duymak isteyecekler var mı? ve tam perdesiz ve dolaysız olduğunda yani her şey açık olduğunda bu çok çıplak olurdu. Yani mesela Tezer Özlü gibi. Bu sanki kırılgan ve güçsüz, zayıf, çocuksu, farklı ya da tuhaf algılanman gibi olacakmış gibi
Düşünceleri saklamak ,düşünceleri başka türlü söylemek, her gün böyle geçiyor çünkü mesela atıyorum acı çektiğini, yalnız hissettiğini ve bunun için kimsenin bir şey yapmadığını ve kendin bile ne yapabileceğini bilmediğini söyleyebilir misin?
Hem belki de ilgilenilmesi gereken bu değildir ve başka daha önemli şeyler vardır yani daha çok acı çeken ve daha yalnız olanlar varsa bunu hissetmek(e aldrımak) doğru mu? Ben iyiyim iyi durumdayım o halde ne yapmalıyım çünkü bu (yalnızlık ve ne hissettiğim) önemli değil. Çok daha karmaşık acılar var yani buna kendime aldıramam. Kendime aldırmamalıyım. Bunu (kendime aldırmamayı) kendime öğretmeliyim demeliyim.Ne istediğimi bilmiyorum
Burada olmamayı istemeye benziyor desem tam değil başka bir yerde başka bir ben olmayı ve şu an ki bu ben olmayı unutmayı istemeye benziyorBaşkası olmak istiyorum ama sanırım burada değil ya da buradaysa böyle değil yani şu an ki realitenin bu olmadığı bir bura ancak
-
Mevcut realiteyi silen bir kurşun kalem arkası silgiye sahip olmak isterdim ama bu uygun değilse yani herkes bunu istiyor onlar seçiyorsa? Tamam karışmamalıyım. (Yani ben kimim ki tanrıcılığa soyunamam -sadece kendimi dile getirdim ve baktım ki ora hatalı, karmaşık, bilinmiyor, kuant ve sustum ) O halde ? Yanıt bulamıyorum, . İşte burada içerideyim ,bekliyorum, bitsin ve dayanmalıyım zaten ölüm günü kendi gelecek...
-
Ölümü bekliyorum evet bir otobüs bekler gibi
Ne acelesi var ne geç kalmış bir bekleme
Kendi bileceği kendi sefer saatinde gelmesine karışmayan bir beklemeyle...
ve öyle durakta kiminle karşılaşırsak ve laf lafı açarsa -
Günler aktif olarak ölümü beklemekle geçiyor ve bu saatten sonra en sevdiğim oyun haydi ölümü bekleyelim oyunu ya da ölümü beklemek oyunu,
Eskiden, ilk gençlikte ve çocukta böyle değildim
Ölümden başka hiç bir şey bana artık yeni bir umut ya da değişim ifade etmiyor. Bıkkınlık ve usanç ..Burası. Bu demek. Ölüm umut demek..
İnsanlardan o kadar bunaldım kiYani öldüğümde evrensel ne olacaksa, ne olması gerekiyorsa o olur.
Sonuçta bu realite değişir.
Bu realite biter ve bu realiteyi tekrar etmek dışında herşeye açığım. Her ne olacaksa her olacağa da açığım. Sorun yok.Evrensel neyse o olur, yasa neyse o olur, doğa ne derse o olur, evren ne derse o olur, evrenin yasası işer. İşlesin, uyumluyum. Barış.
Evrenle-doğayla-doğamla uyumluyum sorun yok .Sonuçta doğama (ölüme) dönerim burada (yaşamda) uyumsuzum. Uyumsuz hissediyorum bıktım, doğa karar verir. Doğa annem, rahmi evimdir. Ben barış içindeyim. -
Ölümden başka hiç bir şey bana çekici gelmiyor ve heyecan duyamıyorum. Ölüme karşı umutluyum. Biraz merak çok az da heyecan var. Yani tam bir heyecan değil ama yarıya yakın bir heyecanla bekliyorum .
Bütün umutları ölüme yükledim.
Yani piyangoyu ölüme oynadım.Yani burada ne yapıyoruz birileri bir şey yapmak istiyorsa yapalım; benim arada çok boş vaktim olur katılırım..
Ölüme kadar boş zaman aralıklarım bana da lazım değil isteyene dağıtırız