Budizm
-
Budizmin en başat en dikkat çeken özelliği çok tanrılı olması fakat bir en büyük baş tanrının bulunmayışı. Şimdi çok tanrılı bir sürü din var ama hepsinde bir en büyük en kudretli baş tanrı var.
Nasıl olur hayvan sürüsünün bile lideri var, hiç olur mu denebilir. Fakat insanlar nasıl devlet başkanı seçerlerse öyle bir başkan tanrı olması ebedi baş tanrı anlayışı gibi değildir. Tanrılar bir yönetici seçmiş olabilirler aralarında. Bu Budizmin özgünlüğüne zarar vermez.
Budizm tanrıları insanlar gibidir. İnsandan tek farkları ruhani olmalarıdır. Ruhani şeyler ölmez. Bedensel varlıklar ölür sadece. Hayvanların ruhları da ölümsüzdür Budizme göre. Ruhani olan hiç bir şey ölümlü değildir.
Öbür dünya yoktur. Her iş bu dünyada görülür. Dünyalar ölümlüdür sonludur ama sürekli yeni dünyalar yaratıldığı için varlık sonsuzdur.
İyi bir hayat yaşamış olan bir ruh, diğer hayatında yükseltilir. İyi yaşamamışsa düşürülür. Cezalandırılacaksa çok düşürülür, böcek filan olarak yeniden dünyaya getirilir.
Çok yükselen ruhlar tanrılara katılır. Artık bir daha maddi bedene girmezler. Tanrılar da insanlar gibi olduklarına göre tanrılar da cezalandırılıp (tanrılar meclisi kararıyla) insan bedenine geri yollanabilir.
Bu döngü sonsuzdur.
Budizm ahlak felsefesini karma adı ile oluşturmuştur. Karma felsefesine göre bütün iyilik ve kötülükler yayılır ve yansır. Bu yüzden daha iyi dünyalar kurulması için iyilik artmalıdır. Bu dünya iyi ruhlar üretirse bir sonraki dünya daha iyi bir temelde kurulacaktır.
Kurgu mükemmel. Zeka ürünü olduğu son derece açık. Bunu gerçekten Buddha yaşadıysa ve o tasarladıysa çok zeki bir adammış. Din kurgulanacaksa işte böyle kurgulanır.
Ortadoğu efsaneleri mantık yoksunu dinleri bu kurgunun yanından bile geçemez.
-
Çoğu kez Budizm Hinduizm ile karıştırılıyor. Alakası yoktur.
Hinduizm son derece vahşi bir dindir. Bence dünyadaki en korkunç dindir. Biri kötünün en iyisi, biri en kötüsü. Karıştırılmaması lazım.
Hinduizm'de çok tanrı olmakla birlikte yaratma yetkisi Brahma'ya aittir. Yani en güçlü baş tanrı figürü onda da var diğer dinler gibi.
Budizm kadar özgün bir din kesinlikle yok. Budizm apayrı özel ve özgün bir yerde duruyor. Hatta Budizm için tanrısız din diyen de var. Çünkü baş tanrı yok, tanrılar dersen Ortadoğu cinleri kadar anca güçleri var. Bu durumda tanrısız din denmesi sakıncalı da değil hani.
Hatta bana ateist olacağına Budist ol, aynısı denmişti. Zaten onun üzerine araştırmıştım. Teoride tamam zekice kurgulanmış bir din ama pratikte bütün dinler gibi bağnazlığa yol açıyor.
Şimdi temel bir tercih vardır felsefede. Ya ideist ya materyalist olursun. Özellikle idealist demedim, çünkü bu en yanlış anlaşılan sözcük. İdeal sözcüğü en yanlış anlaşılan sözcüktür. Felsefi anlamı ile hiç alakası olmayan gündelik anlamları vardır.
Felsefi anlamda ide, madde ötesi ruhsal varlıktır. Şİmdi Budist oldun mu ideist olacağın için, temel tercihime aykırı böyle bir seçim asla yapmam. Din diye bir şey söz konusu olamaz benim için.
İdeal demek ruhsal demek. Bunun anlamı aşırı kaymış durumda. Ayırt etmek için felsefe dilinde ide ve ideist, ideizm dememiz şart haline gelmiş durumda. Ben böyle diyorum.
-
Hatta ben İslam yaratılırken Hindu etkisini de gözardı etmiyorum. Tabii ki Yahudiler yolu ile gelen Mısır firavunu Akhenaton'un ilk kez icat ettiği tek tanrı fikri başlangıcı oluşturuyor ama Hindu etkisi de gözardı edilecek gibi değil.
Brahma ile İbrahim arasında fonetikten öte bir bağ var gibi duruyor.
Ben İran'ın müslümanlarca fethedildiğine de inanmıyorum. Bence İslam Suriye - İran ortak yapımı. Hint etkisi de İran üzerinden geliyor.
Evet tek tanrı fikrini bilindiği kadarıyla ilk icat eden Mısır firavunu Akhenaton'dur. Firavun olduğunda adı Amenhotep idi. Tüm tanrıları kaldırdığını ve tek tanrının Aton olduğunu ilan edip kendisine de Aton'un hizmetkarı sıfatını verdi.
Fikri ölümüyle rafa kaldırıldı. Oğlu olmadığı için yerine damadı geçti ve damat ilk icraat Aton'u yok edin tanrıları geri getirin oldu.
Fakat Yahudiler tek tanrı fikrini unutmadılar. Bir İsrail devleti kurabilmek için bu fikre ihtiyaçları olduğunu gördüler.
Aynen Emevi hanedanı da bir imparatorluk kurmak için İslam diye yeni bir dine, Allah diye yeni bir tanrıya ve Kuran diye yeni bir kitapla tabii bir de bunun ineceği bir Muhammed'e, bir de yeni kıble Kabe'ye ihtiyaç olduğunu farketti.
Allah sorun değildi, Arap mitolojisinde zaten Al ilah vardı. Kuran da sorun değil, Hrist apokriflerden derlenir. Muhammed hiç sorun değil, zaten hangi peygamber yaşadı da? Hepsi geçmişe yönelik masal kahramanı olarak yaratıldı. Kabe için de eski bir kilise dönüştürüldü, oldu da bitti maşallah.
-
@DemoKratos tek tanrilik kismini bize ogretilen yada dikte edilen diyeyim bir cok eski turk kavminde oldugu da goruluyor buradan bir bag kurmamiz mantiksiz mi sence?
Ayrica budizmde ki nirvanacilik uzerinde durmak istiyorum, sence bu Brahma'nin nirvana kavrami insanlarin olgunluk duzeyini doyum duzeyini mi gostermekte?
-
@phi evet Nirvana kavramı Budizm ve Hinduizmde ortak. Böyle bir benzerlik var yok değil. Tenasuh da var benzer olarak. Uzak Doğu dinlerinde ortak temalar bunlar.
Eski Türk dini nedir unuttuk, tam bilmiyoruz. Bir Kök Tengri yani Gök Tanrı var. Bir Şaman davulu motifleri var bir şeyler çıkarabileceğimiz. Davul önemli bir yer tutuyor toplanmaya davul ile çağrılıyor insanlar. Tütsü yakılıyor tören olarak ama elimizde fazla bilgi yok.
İsla m eski Şaman dinini unutturmuş durumda. En yakın Moğollara bakarsak atalar dini ve çok tanrılı bir din anlayışı görüyoruz. Ataların ruhlarının kutsanması üzerine bir din olsa gerek. Unutulduğu için bilemiyoruz tam olarak.
-
@DemoKratos yok tek tanrili inanc amenhotep ileydi dedin ya daha oncesi var miydi diye sorguladim ben.
Gocebe hayati yasayan topluluklarin nasil bir din tasavvuru olabilir ki ordan oraya gocup durmuslar. Sabit bir kultur urunudur bence din.
-
Bu günkü Alevi inancı eski Türk dini hakkında ipuçları sunuyor. Davul çalınarak toplantıya çağrıldığında olasılıkla kopuz çalınarak danslar ediliyordu. Törenlerde kadın adam ayrımı yoktu, birlikte tören yapılıyordu. Müzik eşliğinde ilahiler söyleniyordur olasılıkla.
Sema da eski Şaman dininden gelmiş olabilir. Yani ipuçlarını değerlendirerek uzman tarihçiler çok gerçeğe ulaşabilirler. Şamanizm bilinen en eski din. Şu an yaşayan kökleri sadece Moğolistan'da var.
Ben ataların ruhları kutsal ve onlarla bağlantı kurma seansları şeklinde olduğunu biliyorum Şaman inancının ama eski Türklerde nasıldı belki uzman tarihçiler biliyorlardır.
Şaman toplantılarında önemli bir unsurun da menkıbe anlatımları olduğunu biliyorum. Yani özetle şu: Davul çalınarak toplanılıyor, kopuz çalınarak dans ediliyor, sema ediliyor ve menkıbe anlatılıyor. Bu bence.
-
@DemoKratos bir nevi eglence diyebiliriz aslinda. Yoksa rituel olarak bir ruhani aksiyon mevcut degil. İste adaktir, aci cekmektir, dusunmek, tuhaf sesler cikarmak vb.
-
@phi bir Ötüken ormanı efsanesi var yalnız. Bu efsaneye göre Türkler başından beri göçebe değildi. Ötüken ormanı yanında mutlu müreffeh yaşıyorlardı. Bu orman yozlaştı ve Türkler göçebeliğe başlamak zorunda kaldı.
Bu Ötüken ormanı efsanesi Ergenekon efsanesi kadar önemlidir. Bu ikisi Türk efsanelerinin ana unsurları. Ne derece doğrular bilmiyoruz.
Ötüken ormanının yozlaşmasını iklimin değişmesine ve Türklerin ormanın kıymetini bilmemesine bağlayan anlatımlar var. Sanırsam Göktürk yazıtlarında bilemedin ey Türkoğlu Ötüken'in değerini gibi söylemler var yanlış hatırlamıyorsam.
-
@phi evet iyi hatırlattın, eski Türk dininde adaklar çok önemliydi. Bunu da önemli unsurlar arasına eklemek gerek.
-
İşin açığı ve özeti, Tük tarihi unutuldu. Bu bir gerçek.
Türkler Ortadoğu efsanelerine yenik düştüler. Olay bu. Göktürk yazıtları Türk tarihi konusunda çok aydınlatıcıdır. Bu yazıtlar Türk tarihini özetlemiştir.
Moğollar bu anıtı özenle koruyorlar. Çin'de olsaydı ulaşılamazdı. Ne yazdığını da bilemezdik. Moğollar Türkleri kardeş görüyorlar. Türkler ise onları görmüyor. Moğol istilaları ile çok uğraştıkları için. Esasen Moğolları kimse sevmez. Ne Türkler ne Araplar ne Avrupa.
Hatta yakın zamana kadar Down sendromu Moğolları aşağılamak için Mongolizm olarak adlandırılıyordu. Sonra Dünya Sağlık Örgütü bunu ırkçılık kabul etti ve Down sendromu olarak anılmasına karar verdi.
-
@DemoKratos benim adim Cagatay mogollari iyi bilirim.
-
Budizmle ilgili bir ilginç yaşanmışlık paylaşacağım.
Daha yeniyetmeyken ve din konusunda bir karara varmamış araştırıyordum. Bildiğim tek şey çocukluğumda bana yapılan din empozelerinin son derece saçma olduğu ve bunlardan çıkmış olduğumdu. Okulda din dersinde yok Muhammet mağaraya saklanmış da örümcek ağ örmüş de bunların ne kadar da saçma hikayeler olduğunu düşünürdüm. Onca çölü tepmiş gelmişsin yani şimdi örümcek ağı var diye bir mağaraya bakmaya mı üşeneceksin yahu!
Neymiş Ali kendini feda etmek için Muhammed'in yatağına yatmışmış. Şundan saçma hikaye mi olur diyordum. Örtünün altına bir şey koy yahu öyle saçmalık mı olur! Bunlar bana son derece saçma gelirdi. Ergen olunca da arayışa girdim. Üçüncü Göz diye bir kitap okudum. Burada bir Avrupalı Tibet'e gidiyor ve Budizmi deneyimliyor.
Aha tamam dedim aradığımı buldum. Hemen uygulamaya geçtim. Kitapta anlatıldığı gibi üç gün hiç bir şey yemeyecek sadece su içecektim. Bir uzlethane hazırladım kimse orada olduğumu bilmeyecek arasa bulamayacak. Bir gün dayandım. İkinci gün dayanamadım. Beni merak etmişlerdir deyip eve gittim. Hiç de merak etmemişlerdi. Zaten çok başına buyruktum. Kafama esti mi çıkar gider uğramazdım günlerce. Yine bir arkadaşında kalıyordur diye düşünmüşler. Zaten çocukken de Kyran kursuna göndermişlerdi yarım saat dayanamayıp çıktım gittim ve bir daha oraya asla gitmeyeceğimi söyledim. Alışıklar dik kafalılığıma.
Annem sütlaç yapmıştı hemen manevi diyeti bozdum. Aradan yıllaaaar yıllar geçti. Daha bugün öğrendim ki Buddha manevi olgunlaşma için aynen açlık kürüne başlamış. Fakat bir köylü kızın getirdiği sütlü pirinç lapası ile diyeti sona erdirmiş bu böyle olmaz deyip Hinduizmden çıkmış Budizmi kurmaya karar vermiş.
Hinduizmdeki açlık kürünün bedene zarar verdiğini söyleyip diyeti üç gün ile sınırlayan yeni bir din kurmuş. Bugün bilim de üç güne kadar açlığın yararlı üç günden sonrasının zararlı olduğunu belirledi.
Yani şimdi Buddha ile böyle bir paralelliğim olmasına şaşırdım. Diyeti bozan sütlaç, ama ben Buddha kadar olmadığım için erken bozmuşum. Bu paralelliği daha yeni öğrendim ve şaşırdım. Ama zaten Karma felsefesi çok ilgimi çekmiş ve araştırmıştım. Çünkü bunun determinizm ile paralelliği dikkatimi çekmişti.
BU sütlaç konusu çok hayret ettiğim bir rast gelme oldu. İlginç. Buddha bana mesaj gönderdi sanki. Budist mi olsam ne?!
Yok tabii öyle şey hiç bir dine girmem de. Ama diyelim bir ülkeye gitmem gerekiyor, şart ama o ülke de bir belge doldurtuyor, belgede din hanesi var diyelim. Oraya bir şey yazmayınca hiç bir bölüm boş bırakılamaz diyorlar. Ateist yazayım desem olmuyor listeden seçmem gerekiyor.
Budizm yazar geçer giderdim. Öyle yani Budizme bakışım bu.
-
Karma felsefesi Budizmin en temel direklerinden biri. Matrix filminde de determinizm ile karma felsefesi koşut gösteriliyor bu hemen dikkatimi çekmiş ve araştırmıştım aynen öyle olduğunu gördüm. Ben Matrix'i izler izlemez aha işte bu dedim. Bu film hakkında bir kaç cilt kitap yazılabilir. Bilim kurgu dünyası böyle bir yapıt daha görmedi. Bu yani çok sıra dışı bir film. Baştan sona felsefe. Müthiş. Bu film bende bir aydınlanma bir uyanışa neden olmuştur. Filmde hiç bir cümle boşuna kurulmuyor her cümlenin derin anlamları var. Bu film aslında ne anlatıyor tam olarak kimse çözmüş değil.
-
Eski KullanıcıDemoKratos başlığına tarihinde cevap verdi Son düzenleyen: Eski Kullanıcı
@DemoKratos, içinde söyledi: Budizm
BU sütlaç konusu çok hayret ettiğim bir rast gelme oldu. İlginç. Buddha bana mesaj gönderdi sanki. Budist mi olsam ne?!
İnsan bedeni standart özelliklere sahiptir. Benzer şeyleri deneyimlediğin için benzer sonuçlar alman normal. Bunda mucizevi birşey yok bence. Pirinç konusu iki toplumunda ana öğünlerinde olan bir durum bir evde iki günde bir prinç yemeği pişer. Sütlaç olmasa pilav illaki karşılaşılan bir durum.
Budha da senin gibi yapmış tarafsız düşünerek kendini tanımaya çalışmış. Aynı sonuçları elde etmiş.
Budist dininde de efsaneler dolaşır kırk gün kırk zeytinle yaşayan dindarların üstün özellikleri ortaya çıkar sezgileri gelişir derler. Eliyle arabayı kaldırıp bakışlarıyla ağacı yalarlarmış
Evet onlar da yalandır.
Ama bir istisna var. Evrim..
Hayvanların koku alma özellikleri çok gelişmiştir. Çünkü onlar bizim gibi her istediklerinde yemek bulamazlar. Bizim gibi laboratuvar kurup zehirli zehirsiz ayrımı yapamazlar.
Biz de hafta iki öğün ile doğada idare etmek zorunda kalsak bizim de burnumuz ve hayatta kalma sezgilerimiz çok gelişkin olacaktı. Bir meyveyi koklayarak yenebilir olup olmadığını anlayabilecektik.
Neyse işte bu nedenle budhistlerin açlık terbiyesinin mantığı da bedeni zorlamaya dayanan sezgileri artırıcı bir eylemdir.
-
@kâfir-imam Tabii ki mucizevi bir durum yok sadece ilginç bir rast gelme olayı olduğunu zaten söyledim. Öyle olmasa Budist olurdum zaten!
Ama şimdi sütlü pirinç getirmiş deyince... Sütlaç... Yani bu kadar denk gelme de ilginç değil denemez.
Diğer söylediklerin doğru belirlemeler.