Dünyanın dört bir yanından dinsel ritüeller...
-
Ritüeller, çoğunlukla hep aynı biçimde cereyan eden ve belirli durumlarda uygulanan eylemlerdir. Mesela her akşam diş fırçalamak veya gördüğümüzde samimi olduğumuz kişilere sarılmak, gibi. Her dinin de birçok vesileler için uyguladığı sabit ritüelleri vardır. Bu törensel eylemlerin genelde özel sembolik anlamları olduğu gibi, dindarlar açısından önemli bir yer teşkil ederler. Hatta dinlerin olmazsa olmazlarındandır da diyebiliriz.
Zamanım elverdikçe çeşitli dinlerdeki sürekli tekrarlanan ritüelleri, ăyinleri ve törenleri aktarmaya çalışacağım. İslam´daki ritüeller benim açımdan şimdilik ikinci plandadır, çünkü buraya uğrayanların ezici çoğunluğun bu dindeki dinsel ritüellerden haberdar olduğunu varsayıyorum.
Devam edecek...
-
Şintoizm
Bu dinde ölümden sonra sorusunun bir önemi yoktur ancak doğumdan yakından ilgilenir. Yeni doğan çocuklar, hayatlarının 31. veya 32. gününde annesi ve diğer aile üyeleri ile beraber bir türbeye götürülür ve ailenin koruyucu türbesinin üyesi olur. Rahip, doğumdan 100 gün sonra düzenlenen bir ăyinle çocuğu karşılar: "Sakaki" ağacının bir dalını veya Gohei´yi(kağıttan bir çubuk) çocuğun kafasının üzerinde sallar ve onu bu şekilde arındırır.
Japonya´nın Ise kentinde her 20 senede bir özel bir ritüel cereyan eder: Türbeler tamamen yıkılır ve en ufak bir detayına kadar 1:1 orijinaline benzeyen bir yenisi inşa edilir. En sonuncusu 2013 yılında yapıldı. Bu şekilde tahtanın arı olmayan çürümesi engellenir. Ayrıca kraliyeti ve pirinç mahsülünü korumak için burada yaşayan tanrıçaların bu şekilde güçleneceğine inanılır. Buradaki türbeler hălen Japonya´daki en önemli türbeler arasında gelir.
Kraliyet törenleri (evlilik, tahta çıkma) ve Tokyo´daki Meiji türbesine düzenlenen senelik ziyaretlerin temeli bugüne kadar Şintoizm´e dayanır. Arınma ritüelleri Şintoizm´in merkezini oluşturur. Türbelerin yıkımı ve yeniden inşası bunun en uç bir örneğidir. Türbe ziyaretçilerinin önce ağızlarını ve ellerini yıkadıklarını hergün görmek mümkün. Bunun için her türbenin önünde bir su havuzu ve su kepçeleri bulunur. Kötü ruhlar bu ritüelle uzaklaştılır.
-
-
@phi
Burada tüm dinlerin/inançların ritüellerini işleyeceğim, bu nedenle bu tür bir konu başlığı seçtim. -
Temizlik ritüelinin gayesi kötü ruhları bertaraf etmek.
-
Kioto´daki Yasaka türbesinin önündeki büyük kapı.
-
Şeytanın, kötü güçlerin ve ruhların izinde
Roma´daki bir katolik üniversitesinde düzenli aralıklarla "Egzorsizm ve Kurtuluş duası" isimli dersler düzenlenmektedir. Rahipler, hekimler, psikoloğlar ve başka sözde uzmanlar(!) günlerce şeytanla olan mücadeleyi tartışıyorlar ve bilgi alış verişinde bulunuyorlar. Dersleri düzenleyenlere göre, şeytan çıkarma ayinleri hakkında bilgi almak isteyenlerde yoğun talep var.
Şeytan çıkarma ayinleri dünyanın birçok ülkesinde hălen önemli bir konu teşkil ediyor; örneğin İtalya´da 300 Egzorzist(şeytan çıkarma uzmanı) var. Papa Franziskus da, günümüzde bile kötünün cirit attığını bir çok kere dile getirmiştir. Vatikan´a göre şeytan çıkarma ayinlerinin filmlerde gördüklerimizle pek bir benzerliği yok. Bu ayinler, kötüden müzdarip insanları dinsel bir ritüelle normal hayatlarına döndürmek. Elbette her "içime şeytan girdi" diye iddia edeni şeytan çarpmıyor.
Teşhisi doğru koyabilmek için bazı şeytan uzmanlarına göre 4 önemli etken var:
- Yabancı bir dilde konuşmak.
- Doğa üstü güçleri olduğunu iddia etmek.
- Çok uzakta olanları görebildiğini iddia etmek.
- Tanrı´ya karşı antipati beslemek.
Katolik kilisesine göre dinsel ayin sayesinde kötü güçlerin, şeytanın ve ruhların, insanlardan, canlılardan ve nesnelerden(!) çıkarılmasına Egzorsizm denir.
Bu noktada bilhassa İsa ´nın şeytan çıkarma yöntemi örnek teşkil etmektedir. Bu ayinler, dualar ve tanrıya yakarışlardan oluşur ve şeytanı def etmek için bolca kutsal su bulundurulur. Tehlikeli olabildiği için, Vatikan tarafından katı direktifler çıkartılmıştır.
-
Puja
Hint mitolojisi hikayeler, semboller ve ritüeller bakımından epeyi zengindir. Onlar sadece dinin değil aynı zamanda Hindu yaşam tarzının temelini oluştururlar. Her bakımdan -düşünsel, akustik, görsel- dindarların kendilerini yönlendirdiği temel ifadeyi oluşturur.
Puja´dan hariç başka ruhsal ritüeller de var:
- Japa: Bir tanrının veya tanrıçanın sürekli zikir edilmesi.
- Manua: sessiz, dingin meditasyon
- Paath: kutsal kitapların okunması
- Prarthana ve Aarti: özverili şarkı söyleme
Bütün bu ritüeller yerel bir sunakta icra edilirler.
Puja, değişik tanrılar, belirli kişiler veya misafirler için icra edilen dinsel bir ritüeldir. Puja ritüelleri hem hergün evlerde hem de tapınaklarda veya büyük festivallerde farklı vesileler için yapılır. Kişi, bir Puja merasiminde bir tanrıya, bir ruha ve herhangi bir tanrısal görünüşe dualarla, şarkılarla ve belirli ritüellerle hürmetini sunar. Bir Hindu için Puja´nın önemli bir noktası, kişinin tanrısal varlıkla olan bağlılığını dile getirmesidir. Puja sayesinde insan tanrılar dünyası ile bağlanır, Lord Vishnu ile olsun veya kutsal bir ağaç ile olsun.
Puja merasiminde bir resim veya bir tanrının sembolü(ikon) sayesinde tanrılar diyarına giriş sağlanır. İkon, burada tanrının kendisini falan betimlemiyor. Daha doğrusu kullanılan ikonun tanrının kosmik enerjisi ile dolu olduğuna inanılıyor. Yani tanrı ile iletişimde ve ona hürmet edilmesinde aracı oluyor. İnançlı Hindu´lar için kullanılan İkon´un sanatsal biçimlendirilmesi de önemli olsa da, manevi içerik daha önemli bir yer alır.
Puja eski ritüellerin temelinde icra edilirler. Çocuklar, bu ritüeller ile dinle ve ruhsallıkla tanıştırılır. Bilhassa aile üyeleri hep beraber Puja kutladıklarında, evdeki atmosferin de temizlendiğine inanılır. Puja merasiminde, ritüelin hedefindekine de(tanrı veya tanrısal herşey) çiçek veya yemekler sunulur, bir mum veya tütsü çubukları yakılır. Hindu rahipleri merasim esnasında Sankrit dilinde veya diğer dillerde dualar söyler.
Puja merasimlerinde kullanılan, herbirinin özel bir anlamı olan ve önemli bir rol oynayan sembollerden bazıları şunlar:
Altın ziynet, pirinç, Mango yaprakları, tere yağı, çiçekler, lambalar, tütsü, kutsal çan, şeker kamışı vs.
Evde bir Puja merasimi -
Yorubalarda ritüeller ve gelenekler
Şahsi ritüeller bu dinde önemli bir teşkil eder ve insanın hayatı boyunca geçirdiği kutsal değişiklikleri belirtmek için kullanılırlar. Dolayısıyla bir kadın hamile olduğunu farkettiği zaman ilk şahsi ritüel devreye girer. Anne adayı yerel bir kăhine (ruhlarla iletişime giren kişi) iki nedenden dolayı bunu haber verir. Birincisi kăhin ruhsal alemindeki bilgisini çocuğun kaderini belirlemek için kullanır. İkincisi ise Yorubalara göre kăhin, bir sonraki gelecek büyük liderin hangisi olacağını önceden bilebilir. Kăhin ile hamile kadın arınma amaçlı kısa bir ritüelden geçerler; bu ritüel, kadının rahmini beklenen doğum için güvenceye alır.
Hayattaki ikinci büyük aşama doğumun kendisidir; bu eylem kadın tarafından kuytu bir kulübede tatbik edilir. Kadınlar tamamen izole edilirler, çünkü bu halkın inancına göre rahimdeki çocuk yıldızların etkisine, doğanın kokusuna ve annesinin ve cemiyetinin tecrübesine bağımlıdır. Çocuk doğumdan sonra bir Afrikalı din adamına verilir; din adamı bebeğe palm yağı sürer. Daha sonra tanrılara doğum vesilesi ile bir adak sunulur.
Çocukluktan yetişkinliğe geçişte ergenlik ritüelleri devreye girer, bu genellikle sünnet eylemi ile beraber gerçekleşir. Nijerya civarında sünnet merasimi tek kişilik veya gruplar halinde icra edilir. Oğlan sünnetten evvel çıplak soyunur ve kabilenin önde gelenleri tarafından sünnet edilir ve bu merasim esnasında Egungun´un ata maskesi takılır. Genç oğlan sünnet esnasında korkusunu gizlemeye çalışır, çünkü korku zayıflık göstergesi olarak algılanır.
Yorubaların hayatındaki bir sonraki önemli ritüel, hălen kabilenin yaşlıları tarafından ayarlanan, evliliktir. Evliliğin bereketli ve başarılı olması için iki ailede düğünden evvel tanrılara hediye vermek zorundalar. Bu hediye genellikle bir hayvan kurbanından ibarettir. Sonra başlık parası verilir. Bu meblağ gelinin babasına verilir ve kızının üretim kapasitesini telafi olarak görülür. Bu başlık parası bir hayvan olabilir ve çoğunlukla da bir keçi sürüsü olarak ödenir. Düğün günü gelinle damat mutlu bir evlilik ve çok çocuk umudu ile ritüellerden geçerler. Gelin ve arkadaşları evin etrafını dönerler ve dönerken ağıt yakarlar: "Kocama gitmek için evimi terk ediyorum; çocuklarım olsun diye benim için dua et." Sonra damat ilişkiye onay vermeleri umuduyla tanrıya ve atalarına bir kurban sunar.
Herkesin hayattaki son safhası ölümdür ama Yorubalarda ölüm, nihayi son değildir. Onlar ölümü bir nevi atalarıyla buluşmaya giden bir seyahat olarak görürler. Bu inançtan dolayı ruh, atalarını ziyaret edebilmesi için nesnelerle donatılır. Naaş önce yıkanır ve iyi kıyafetlere sokulur, sonra kendi mülkünün yakınındaki bir mezara konulur. Defin merasiminden sonra maskeli Egungun dansözleri gelir ve mülkün her tarafında dans ederler ve ölünün evine girerler. Evin içinde onun sesini taklit ederler, dulu ve yetimleri kutsarlar. En son aşamada ölünün yolculuğu huzurlu geçmesi için tanrılara bir hayvan kurban edilir.
-
Güncelleyelim, çünkü tanrının rızasını kazanmak uğruna milyonlarca hayvan yakında katledilecek. Meydanlar yine kan gölüne dönecek. Bu kanlı ritüelin adına Kurban Bayramı diyorlar. Hayvanlar açısından bayram falan yok, bilakis her sene olduğu gibi katliyam var.