Gecem
-
Bir adım attı
Ardına bakmadan
Sonra bir adım daha
Geçmişi
bırakarak ardından,
Uzak, çok uzak
Parmak ucu kadar
Buz keser ilkbahar,
Adım adım
Sessiz ve çorak
Unutmadan
Bir adım ile başlar
İkincisi kaçınılmaz
Beş adımda bitmez
Adımların sesi
Kendine yazar...
22 mayıs 2019 -
Buz mavisi
El ayak çekilmiş
Yaşanır bir zemheri ayazı
Sis pus ağustostaDünyayı kurtaracak güzellik
Bir tutam sevgi
Donmuş kabında;
Ha açtı açacak derken
Yitik yaşanılan yıllar gibi
Dem tutar kuytulardaUçurtma kopar ipinden
Bir çocuk haykırır
Dört duvar arasından
Vurmasınlar!....Taşları yontarak akan
Soğuk bir ırmağa
Düşen çiçek
Bulur yolunu...Ne gök ne ay ne de yıldızlar
Geceyi okşamadılar
Buz mavisi görünüp
Kayboldular.... -
An gibi şiirsel
Gömülü bir mühür
Kadim salınır ırmakta
Panzehri ins
Keşfedilmemiş cevher
Bulanır balçığa
Bir mühür
Bir ins
Bir el
Sarılır çınara
Gün ağır
Gece sağır
Çığlık atar -
Bana ne
Susmak isterken çoğunluk
Konuşmak ne ki,
Susmak en derin
En içten
Ve öykünmedenKonuşsun çoğunluk
Bir diğerini çekiştirerek
UyusunKime ne
Yer senin
Alan senin
Söz seninBana ne
-
SOKAKLAR ARTIK BENİM
Ben,
sokakların çocuğuyum
soğuk ve karanlık gecenin koynunda uyuyan,
evim, sığınağım, yorganım
çöp diye attığınız kartondur;
kim bilir içinden
ne tür oyuncaklar,
--------yiyecekler,
----------giysilerin çıktığı kartonlar;
------------------------------kucaklar beni ve ben
-----------------------------------asla minnet etmem.
Gece olduğunda
loş ışıkları izlerim,
perdeler bir bir kapanır yüzüme,
oysa içeri sızan ben değilim ki!?
İçeriye kapadığınız ışık huzmesi,
doymak bilmeyen açlığınız ve kibrinizdir;
----------------------------------------------öyle ya,
bir zamanlar
aynı sizin gibi,
sırça köşklerinde mutlu ve mesut
sevişen insanlar doğurmuştu beni;
sonrasında bir gün
---------------tarih bilmem sizin gibi
nasıl olduysa
sokakta buldum kendimi;
-------------------------------kibir taşıyamam,
----------------------------------lanetlenmiş gibi.....
Bazı geceleri
mağaza pencerelerinden
televizyon izlerim;
----hani çocukar için çekilmiş olanları değil,
kocaman-kocaman kadınların, erkeklerin boy gösterdiği,
çocuğu,
---------derken acaba ben miyim diye sorguladığım
koruyup, koladığından dem vuran;
---------gözlerim mi bana yabancı, kulaklarım mı hain
---------yoksa sözler mi ikircikli
bakarım da
----giyim o biçim,
-------yanaklar al-al
yaralanır solgun benzim,
işte o zaman
utanırım, sıklılırım
gizlenmek isterim;
----------------ellerim çok mu kirli?!
------------------doğarken de böyle miydi?
-------------------boş ver de uzak dur, bulaşmasın!....
Kent-imin
------inizin sokaklarında
bolca köpek ve kedi dolaşır;
------------------------bilirsiniz
eğlence olsun diye,
vakit geçsin diye
gün boyu takip ettiğim olur;
onlar için köşe bucak koyduğunuz su ve yiyecekleri gördükçe
mutlu olur ve içim ısınır;
kıskandım sanılmasın,
bir oyuncak,
----------bir tas aş,
------------bir hırka
---------------çok mu görülür bana?!
Fiyakasından geçilmez
bilmez müsvedde olduğunu
merhametli bir dille yaklaşır bana
cinsiyetsiz, üryan bedenimde
tatmin etmek için çirkin emellerini,
uzaklaşırım.Ellerim bak çok kirli
----------adeta mikrop yuvası
-----------------korona dan da beter
-------------------uzak dur, bulaşmasın
-------------------------------------------ki;
sokaklar atık benim!...16 Nisan 2020
/ Akarca -
Bir baykuş
Kör karanlığı
Selamlıyor,
Sanki unutulan
Bir şey varmış,
Unutma der gibi,
Bir baykuş
Kör sağır dilsiz
Ama endişeli. -
UNUTTUK İŞTE
Unuttuk toprağı eşeleyen parmaklarımızı
yamalı, yırtık-dökük şalvarımızı
yitip giden, göçüp giden bir gecede
yok hükmünde sanki, hiç yaşanılmamış gibi...Kısa dalgasında radyonun
başında kümelenmiş endişe içindekileri,
unuttuk toprağın rahminden yeşereni;
önümüzde bilinmez bir gelecek
düşlerimizde çöreklenmiş yalanı bilmeden
unuttuk ütopyaların güzelliğini...Sevgi kucağımızdan alındı
________________şimdi öksüz,
emeği-emeğe katarak onurlu dayanışmayı,
devrimlerle çoğalan ruhumuzu, çocukluğumuzu
ekmek arası kaldırımlarda unuttuk...Umudun kırıldığı yerde
ayrık otu geldi kuruldu baş-köşeye,
eşitlikten azade anlamsız kalırken özgürlük,
afilli dünyanın caf-cafı
sanki hiç mi hiç değişmeyecek, ebedi, dün gibi
kandık/kandırıldık, baş eğdik...Eğilmemeyi unuttuk işte!....
22.02.2022/Akarca
-
LİLİTH/121
Ve Lilith,
dünya çocukları
bir kayalık üstünde birikmiş ve
el-ele vererek
zamana koşut
farklı dillerde
ortak bir şarkı söylüyorlar;
“uçurtmaları artık özgür bırakın,
çocuklar babasız kalmasın,
analar sür-git ağlayacağına
silahları susturun!.”
ve sesleri
çocuksu, coşkulu
engel tanımadan
taştan taşa çarparak
yankı buluyor,
özgür,gürrr, rürr,
kalmasın, sııın,sıın,sın
susturun,ruunn,ruun,run...
sağır mı ki kulaklar duymuyor,
kör mü ki gözler görmez
dil hep bildik mi?
Lilith,
yeni bir şey
yeni bir şey olmayacak mı?
Kaç bin yıl geçti biliyor musun
sayabilene aşk olsun derim,
benim çetelem şaşalı çok zaman oldu
yer zamana
zaman mekan karıştı;
arzular aynı mı,
ya da istekler,
ve bunların tümü
sığabilir mi
aynı kefeye
ve Lilith,
kefe aynı mı?8 Nisan 2020/ Akarca
-
Göçmeye zorlanmış ve yalnızdılar/
ufuk çizgisine ayak basmış/
un ufak kırılmıştılar/bir can öteye/
tel örgülere takılmıştılar/
lime lime bedenler/
yorganı olmayan düşler/
isimsiz geçip gitmiştiler... -
KİM DEMİŞ
Es kavak yeli
en ince yerimden
ayır bedenimi ruhumdan
ki bileyim kim olduğumu...Nice zamandır savruldum
salkım söğüt gibi
iki büklüm;
ayaklarım isyanda
dermansızım, an senin...Es kavak yeli
bağrıma doğru es
süpür ikircikli yanımı
ve al götür toprağına;
sürgünüm ellerinde...Es kavak yel es
doğudan, batıdan
kuzeyden güneyden es
asla unutma beşinci yönü
kimliksiz kalmasın cesedim...Kırağı çaldığı vakit
gün ağardığında
güneşin anlacında parçalanan
yıkık gecenin koynundaki
uyuyan bir çocuk gibi
al götür
ve unuttur beni...Kim demiş yaşadığımı!?
14 Nisan 2022/Akarca
-
DENİZ
İnceden bir sızıdır
kalır yüreğin derinliğinde
çocuk gözleri iz-bırakır
bütün geleceğeSusar zaman
an yırtılır
urgan küser
burkulan efsanesineÇarpar zincir
taş sallanır
prangadan öteye
bir ıslık havalanır
yıldız olup çakılır
gök-derinliğeMaviye çalar gece
DENİZ mavisine
kuşatır kuşatanları
bağlı elleriyleSaklar gün sıcak öfkeyi
masum yürekte
_______doğurur toprak
____________düşe değer
________________göz bilenir
_______her solukta
____________kükrer DENİZKüçüksu,
30/31 Temmuz
½ Ağustos 2008ne-zaman
-
Boşa Yazdım
Boşa yazdım
An için
Doluya yazdım
Gün için
Boş dolmadı
Gün ağardı
Kim bilir
Bir gün
Şah damarından
Kıskıvrak
Bir can
Yakalar
Sen değil
Senden ötesi
Anlayacak beni
Ve o gün
Ne ben ne de sen
Olmayacağız...
11 ocak 2020 /Akarca -
UNUTMAYIN/UNUTTURMAYIN!
Dün gibi anımsadığım
sevdanın ilmek ilmek işlendiği
kök boyası henüz kurumamış kilimin
ucunda, kıyısında, köşesinde
kanat çırpmaya hazır
gagasında zeytin dalı
bem-beyaz, pür-ü-pak
gözleri şafak gibi parlak
sembol güvercinin öyküsünü anlatırken
nasıl da ürpermişti yüreklerimiz;
avuç, avuç yanarken arzın göbeğinde;
bedenim kas-katı
yalnızca parmaklarım devinmekte,
moloz mu desem, toprak mı,
taş, çakıl, kum, tahta,
ve midye kabukları,
kuşatmışlar dört-bir-yanımı
seni arıyor gözlerim, neredesin
sesin, soluğun, nefesin
gülüşlerin, acıların, sevinçlerin
bir-bir dokunarak geçiyorlar düşlerimde,
insanın insanı kazdığı yerde
insanın insana kazdığı çukurda
sesler mi duyuyorum, yoksa bir hayal
ve sesim kendimden öte
yankı bulmuyor;
buz gibiyim, küskünüm, yapa-yalnızım
şu karanlık olmasa, bir parça soluk alabilirim
lakin,
zifir karanlık ve buz kesen soğuk
kas-katı bedenime gömülüyor,
günler-günleri kovaladıktan sonra
uzak durun benden,
bırakın üzerimde tepinmeyi,
rantınız, yollarınız, borsanız sizin olsun
bana bir kilim yeter, üstüm açık kalmasın
bir de,
çocuklarım var
sanmayın kim-lik-siz olduklarını
kanımı, canımı verdiğim çocuklarım,
umursamam, molozlarla taşıyın bedenimi
kirli ellerinizle dokunmayın çocuklarıma
gün döner, gece döner, çağ döner
sol yumruğum taşı yarıp
yapışır yakanıza
unutmayın/unutturmayın!24/25 Şubat 2023, Akarca
Kederimi açıklamaya yetmez
__________________sözcükler diyarında
aydınlığa gebe
__________________karanlık zamanlarda
__________kalmışsam bir başıma
___________________vah-ey! -
İnadına yaşanır baharlar,
yıkarak dört-duvarı;
değil midir ki
inadına bir direnişse çağlayan,
canını, ruhunu çığlardan alırken
zirveden kopardığı taneyi,
çoğaltarak taşır ovalara,
çorak toprağı usul usul sulamak için
bekler gün-doğumunu
ve bahar gelir inadına;
kekik kokar -
Bir ben mi bileceğim ezberin rengini
şimdi masum yüreklere kim anlatacak
örselenmenin amansız dilini,
zapt-u-rapt edilmişse körpe yürekler
kim kıracak zincirin paslı halkasını -
ADIM CUMARTESİ
../.
Adım cumartesi,
sen sordun ve
ben de söyledim işte,
ikna olmadıysan eğer
suç kimin?
../.
Arıyorum yıllarımı
birini diğerine katarak hem de,
bıkmadan, usanmadan ve de
yılmadan,
suç kimin?
../.
Bir oğlum vardı, bir de kızım
bir eşim vardı, bir de kardeşim,
anam, babam, dostum arkadaşım ve
belki de aşık olduğum biri,
bir sevgilim vardı.
../.
Oğlumu, kızımı
eşimi, kardeşimi,
dostumu, arkadaşımı ve
aşkımı
bir gece vakti, şafak sökmeden önce
bağrımdan söküp alan
suçlu kim?
../.
Dedim ya, unutma sakın
adım cumartesi,
ben anayım;
doğuran benim, hayat veren de ben
hayatımı benden alan,
suçlu kim?
../.
Etiğin, estetiğin, kuralın
öğretilerin, kabulün, kaderin
yan yana dizildiği köprüde
çar-mıh-a gerilmiş isem eğer;
bir abide gibi,
unutulmayacak olan da benim,
../.
Adım cumartesi
her vicdana seslenerek,
çığlık atarak soruyorum
çocuğum nerede!
Suçlu kim?Eylül, 2023/Akarca