Kelimeler
-
Bazı kelimeler, toplumlarının serüvenini anlatır. Tıpkı kahve gibi.
Arapçadan aldığımız kahveyi (kahva) İtalyanca üzerinden Avrupa'ya taşımışız. Fakat aynı kelime 300 yıl sonra kafe olarak geri dönmüştür.
Böylece yüzlerce yıl oturup kahve içtiğimiz yerler kafelere dönüşmüştür.
Kural hep aynı: Güçlü olan eşyayı, kelimeyi ve dolayısıyla kültürü kontrol eder.
Aklınıza gelen bu tarz kelimeler var mı?
-
https://www.felsefe.net/konu/manda-yogurdu-yalani.78955/post-173549
Diğer forumda Manda(su sığırı) kelimesini tartışırken kökenini araştırayım dedim.
Manda ile hiç alakası olmayan bir kelimenin farsça karşılığından türetmişiz.
-
@TENTEN evet okudum şimdi. Güzel bir örnek. Teşekkürler
-
Türkçe dilinde çok fazla Arapça kökenli kelime var, halbuki neredeyse 600 sene süren bir imparatorluk olmasına rağmen, durum tam tersi olmalıydı. Demek başka etkenler de var. Bunların birisi din olsa gerek.
Yolunuz Orta Avrupa´ya düşerse ve acıkırsanız "Döner Kebap" demeniz yeterli. Herkes ne demek istediğinizi şıp diye anlar.
Mesela "Türkis" kelimesi Türk taşı anlamına gelir, çünkü bu mineral eskiden Türkiye´de sıkça kullanılırmış ve ticaret yolları üzerinden Avrupa´ya kadar gelmiş
Tam tersi bir durum da var. Antalya´da tatildeydim ve şehirdeki bir lokantada yemek kartına bakarken "Şnitzel" gördüğümde bir hayli gülmüştüm.
-
@kereste bu verdiğin örnekler yabancı kelimelerin dilimizdeki yaygınlaşmış yeridir.
Bu konu ayrı bir başlık altında ele almak daha doğru olur. Çünkü en basit konuşma dilinde bile yer verdiğimiz avrupai tarz da kelimeler dışında yabancı kökenli kelimeleri sanki bizim dilimizde süregelen bir Türkçe kelimeymiş gibi kullanıyoruz. Mesela tamam yerine artık okey kelimesi veya hoşça kal yerine bay bay kullanmamız. Günlük hayatta daha az olsa da mesajlaşma kısmında çok fazla yabancı terimleri kullanıyoruz. @kereste bunu ayrı bir konu başlığı altında ele almalıyız bence çünkü derin bir konu. -
Hiç unutmam koridora ışığı kısan bir devre yapmıştım. Gelip geçerken az ışık yeterli olduğu için kısılabilsin diye. Bu nedir dediler, dedim bu "cimri". Az elektrik yansın diye yapılıyor.
Gel zaman git zaman cimriyi kıs cimriyi kıs dene dene o koridorun adı cimri oldu iyi mi! İşte terliklerim nerde cimride. Şunu cimriye bırak sabah götüreyim filan. O koridorun adı cimri kaldı.
Ne alaka, kökenini bilmeyen ne bilsin. Allalla cimri koridoru olur mu yahu! Cimriler oradan mı geçiş yapıyor kestirme diye?!!!
-
Bu tür ad kalma olaylarından o kadar çok efsane türeyebilir ki, aslında işin ne olduğunu bilmeyenler ne bilsin, bilemezsin ki aslının ne olduğunu!
Çok cimriymişim, koridora dikilmişim "dışarı çıkıp para harcamak yasak" diye Mavisakal kesilmişim... O yüzden koridorun adı cimri kalmış.
İyi gene pinti, nekes aksi cimri manyak kalmamış! Az da tutumluluk varsa eyvah ki eyvah masal tutar mı tutar!
Belki bir gün elektronikten anlayan biri "yok yaaaa, öyle değil o iş, biz ışık kısan devreye cimri deriz yaaa" diyebilir ama ya o zamana kadar o devre o koridordan kaldırıldıysa, unutuldu, sadece adı kaldıysa!
Ayıkla pirincin taşını! Sen öl, arkandan "bir cimriydi, bir cimriydi, üç kuruşun hesabını yapardı" desinler! Ne o, elektronik hobisi hevesiyle "aaa iyiymiş, bu devreyi yapayım bari" dedin, masumca bir iyi niyetle! Keşke bu devreye cimri dendiğini söylemeyip "faz kontrol devresi" deseydin! Kimse bundan bir iş çıkarmazdı!
İşte teknik terimleri kullanmanın yararları!